• garibin rast gitmezse isi, keskul yerken kirilir disi..
  • sayid jarrahtan başkası değildir efendim.. adamın uçağı düşüyor adaya.. tropik bi adaya.. lakin sayid kardeşimiz burada da kutup ayılarıyla karşılaşıyor!..

    charlie: guys, this isn't just a bear. it's a polar bear.
    sawyer: sayiiid! ziyaretçin var.. eski bi dostmuş öyle dedi.. keh keh..
  • süpper grup panik'in süpper şarkısı.

    hayret, bir şey mi oldu
    gelen vurdu, giden vurdu
    izleri kaldı

    kader mi böyle yazmış
    yoksa ben mi şanssızım
    yıllardır bahtsızım

    ilk tokadı ebem vurdu, pancar gibi oldu
    günler geçti, yıllar oldu, bir şey kalmadı

    bahtsız bedevi sen çölde ne yapıyorsun
    kutup ayısı bir gelsin, halini sorsun
    hakkındaki söylentileri bilmiyorsun
    böyle yalnız yola çıkma, allah korusun

    söz: gökhan bütünler müzik: gökhan bütünler / kaan mutlu / deniz yılmaz

    (bkz: almayan böyle olsun)
  • arkadasımın devamlı kullandıgı bır ozdeyıstekı bas rol oyuncusu..sanırım oynadıgı rolden memnun degıldır.
  • birazdan küçük bir iş için birkaç günlüğüne istanbul'a geçeceğim. çıkmadan da son zamanlarda istanbul'da yağış olduğunu duyduğum için hava yağışlıysa üzerime kalın bir şeyler alayım botlarımı giyeyim diye birkaç günlük hava durumunu kontrol ettim. sıkıntı olmadığını görünce ilk defa giyeceğim ve yağmura hiç dayanıklı görünmeyen ayakkabılarımı giymeye karar verdim ve hatta ince ceketimi de çantama atarım diye düşündüm. servis saatini de son kez kontrol edince de hareket saatine yanlış baktığımı fark edip tunus portekiz maçını rahat rahat izleyeyim dedim. mac bittikten sonra evden çıkmaya hazırlanırken camdan hafif tatlı bir yağmurun başladığını görüp güneşli havada çiseleyen yağmuru sevmemden ötürü keyiflendim. fakat bahtsiz bedevilik bu ya, evden çıktığımda 100 metre kadar gitmiştim ki yağmur bir anda sağanağa dönüştü. altı üstü on dakikalık yol yürüyeceğim ne kadar ıslanabilirim ki diyerek yoluma devam ettim. şu an, sıçan gibi ıslanmış vaziyette otobüste ooturuyorum. ayakkabılarımın içindeyse bir kaç balık yetiştirmeye yetecek kadar su birikti. evden çıkmadan 10 dakika önce yağmur yağmadığı gibi şu an da tek damla düşmüyor yere, bense tepeden tırnağa ıpıslağım. hayat bazen gerçekten şaka gibi. hani çizgi filmlerde küçük bir yağmur bulutu bahtsız karakterimizi takip edip sürekli ıslatır ya, tam o çizgi karakterlerin ruh halindeyim. insanin dolu dolu küfredesi yahut sinirden hunharca ağlayası geliyor böyle küçük tatsız şakaların sonucunda.
  • ilkokul ikinci sınıfın ikinci haftası, üzerimizde mavi önlükler askeri lojmanlardaki ilkokuldayım, , yeni bir şehir-yeni bir okul benim için, malum peder asker olduğundan sık sık okul değiştiriyorum. ilk hafta senin baban subay, benimkisi astsubay, onunkisi genel kurumay başkanıymış muhabbetleriyle gayet sıkıcı geçse de ikinci hafta işin rengi aniden değişiyor ve her rütbeden veletleri bir araya getiren bir etek açma furyası başlıyor okulda ki sormayın gitsin. millet o etek senin bu etek benim, tenefüsü bayram ediyor. eh tabi benim neyim eksik, sınıfın güzellerinden bir kızı kestiriyorum gözüme, hande. usulca yanaşıp yapışıyorum eteğine. paşa kızı olduğundan mıdır nedir kızda baya dişli çıktı, ben asıldıkça o bastırıyor eteğine derken o gözü dönmüşlükle elim aniden etekten kurtuluyor ve depoladığı bütün potansiyeli o güzel kızın hokka gibi burnuna boşaltıyor. akabinde de kızın burnundan oluk gibi kan boşanıyor. paşa kızının...

    hocadan sağlam bir dayak yiyorum, üstüne ertesi gün "babam" okula çağırılıyor, dikkat; velim değil "babam".

    her neyse ertesi tenefüs oluyor, kızların birbirine destek çıkma huyunu bilirsiniz, hacemat ettiğim kızın kankisi geçiyor karşıma "çen çen çen çen", allahım geberecem. zaten suçluluk duygusu bir yanda, pedere nasıl anlatcaz durumu yusuflaması bi yanda, kaldıramadım hocam o çeneyi ve evet, ağzına ağzına iki tane kapattım kızın. üçüncüyü indirecektim ki elim havada kaldı, nöbetçi öğretmen görmüş kıza vurduğumu...

    allahuekber!, bu nasıl bir dayaktır! vicdanın yok mu hoca? hiç elini sakınmıyor saolsun, sanırsın kendi kızına vurduk...

    ki hakkaten kendi kızıymış, böylece hıncının kaynağını öğrenmiş olduk hocanın...

    o senenin sonunu zor getirdim o okulda. yıllar sonra handeyi faceden buldum ama o beni hatırlamamış olsa gerek bir nebze sövdükten sonra engelledi.
    bu da böyle bir bedevi hikayesidir a dostlar.

    (bkz: vijdan)
    (bkz: double penetration)
  • sevgilisiyle sorunlar yaşayıp yeni ayrılmış bir bağyan arkadaş vardır. bu arkadaş sürekli olarak karşısına düzgün bir insan evladı çıkmadığından dem vurmaktadır. sonra da şöyle bir konuşma geçer yanındaki arkadaşıyla arasında:

    y.a.(yanındaki arkadaş): sen de iyice bahtsız bedevi yaptın kendini be güzelim.

    s.s.y.a.(sevgili sorunu yaşayan arkadaş): seni de bu kadar kutup ayısı sikse sen de yapardın!

    (bkz: bu da böyle bir anımdı)
  • siyasette yeni bir seviye yaratmıştır. kutup ayısı cevabından sonra kılıçdaroğlu'ndan bir de "içtim şarabı....." kontra atağı beklemekteyiz.
    tabii onun da cevabı hazır:
    (bkz: geçme namik kemal köprüsünden)
  • incilde dahi bahsi geçtiği görülür.

    behold, he whose fate was drawn unlucky, shall be fucked by polar bears even in the midst of the desert. luka 22-35
hesabın var mı? giriş yap