• vakti zamanında programlarının birinde şöyle bi durum yaşanmıştı:
    (adam tecavüze uğramış vs.)
    ayşe özgün - peki bu olaydan sonra cinsellik durumlarınız nasıl?
    adam - şu anda bunalımdayım, intiharı düşünüyorum. cinsellikle falan alakam yok.
    ayşe özgün - yani o olaydan sonra erkeklerden hoşlanmaya başladınız mı diye sormuştum...

    teyze direk "onun tadını alan bi daha bırakamaz." gibisinden bi laf etmişti...
  • seneler önce bu kadının bir programına denk gelmiştim; sabah programında bir beyaz tahta önünde evlerinden izleyen kadınlara okuma yazma öğretiyordu. aman ne ilginç, ne iyi niyetli bir proje deyip kanalı değiştirecekken dumura uğratan bir cümle sarfetti;

    (re-ro-rö gibi heceleri yazıp okuyor kameraya doğru)

    - ru. fransızca bilenler bu heceyi tanıyacaktır. hatırladınız mı, evet, fransızca ru* sokak anlamına gelir.

    hayatımın en salak anlarından birini yaşatmıştı bana, fransızca da bilen ama niyeyse okuma yazması olmayan türk ev hanımlarına heceleri öğretirken.
  • muhteşem ötesi bir insanmış kendisi. bunu bugün radikal'in internet sitesini gezerken anladım. aynen şöyle demiş kendisi:

    "2002 eylül ayında bu köşeden saddam'a seslenmiş, 'bırak her şeyini iraklı başka bir idareciye ve gel seddülbahir köyüne, beraberce ızgara balık yiyelim,' demiştim. bu mesajımı kendisine geçirmeyen irak'ın o zamanki ankara basın bürosu, şimdi pişman mı? dökülen bunca kana, üzüntüye, harcanan paraya, irak halkının sürüklendiği ıstırap ve umutsuzluğa, yuva ve ailelerinden çok uzaklarda yaşamını yitiren amerikan ve müttefik ordu mensuplarının ölümlerine değdi mi?"

    vay be.. yarıldım, koptum, yuvarlandım..
  • dun yolda gordum, gercekten varmis, simulasyon falan degil yani, saskinlik icindeyim hala...
  • 1999 yılıydı sanırım, satanizmin gündeme alınıp, olduk olmadık her programda işlendiği zamanlardı.

    hatırlayanlar olacaktır, o dönem l-manyak dergisi deli satıyordu ve bir sayısının son karesinde kötü kedi şerafettin martı mafyasının saldırısına uğruyordu. 1 ay boyunca şerafettin'in öleceği geyikleri dönmüştü. sonraki sayının kapağında da kötü kedi şerafettin'in kafatasını koymuşlardı. bildiğin koca çeneli bir kedi kafatası.

    gelelim konuya. ayşe özgün ablamız da o hafta programının konusunu satanizm olarak belirlemiş ve l-manyak dergisini de kapağındaki iskeletten ötürü satanistlerin okuduğu dergi olarak addetmiş. ertesi sayıda ayşe özgün'ün elindeki l-manyak dergisine yüzünü buruşturarak bakışı, altta "satanistler bunları okuyor" yazısıyla screenshot'ları verilmiş, epey de dalga geçilmişti.
  • herkes için sağlık adlı programda geçen nadide dialoglardan birine sahip olan bayan.

    telefondaki kişi: ... daha sonra rahimağzı kanseri olduğumu öğrendim ama hiç umudum yitirmedim...
    a.ö. : bravo efenim.
    t.k: yani sonuçta çocuklarım için yaşamak zorundaydım.
    a.ö. : ve işte tam bir türk kadını...!

    nasıl yani? amerikan ya da ne bileyim kamboçyalı insanlar daha mı farklı tepki veriyor? "ne de olsa amerikanım ulan n'olucak öleyim gitsin çocuklardan banane" mi diyor?

    bu arada telefondaki kişiye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum..
  • ısırmaya hazırlanan hipopotam gibi gülen kadın. türkiye'nin en gıcık tipleri olan 3 hiperaktif çocuğu da bir kaç kanalı sarmış durumda.

    kendisi geçenlerde bunlardan habersiz, programında teyzeleri gaza getiriyodu.
    ayşe özgün: ne diyorsunuz hanımlar? dokunulmazlık kalksın mı?
    teyzeler: (eller havada) heyooooo! kalksııııın!
  • mütemadiyen şaka yapan bir teyze. hayır komik de değil.
    işsiz bir adama tutup da 'evindeki kovayı al, bir de olta edin her sabah kalk eminönüne git balık tut onu sat' dediğinde sesini açtım televizyonun. aynı adam son çalıştığı işyerinden sigortasını yapmadıkları için ayrıldığını belirttiğinde 'eee maaşını almıyor muydun ama sonuçta, annene sıcak ekmek götürmüyor muydun o parayla akşamları?' diye sormayı başarabilmiştir. en cüretkar çıkışı ise 'ben türkiye'de her bireyin müteşebbis olmasını istiyorum; birinin yanına girip memur gibi sabah git akşam gel sadece gün boyunca çalış, sonra gel evine unut her şeyi gerisini patron düşünsün ohh ne ala!' tekerlemesi ile yapmıştır. bu karmaşa içinde şehitlerimiz için ne kadar üzüldüğünün ve bu konudan bahesederken bile gözlerinin nasıl da dolduğunun vurgusunu ihmal etmemiştir. birisi programdan önce kuruyor sanırım bunu, soluksuz saçmalamasının başka izahı olamaz.
  • trt'de çalıştığı yılların haricinde 1989'dan beri türkiye'de programcılık yapmaktadır.

    lakin yirmi yıl olmasına rağmen, herhangi bir programı doğru düzgün yönettiğini göremedik.

    hani futbolcular oyundan çıkarken kaç kilometre koştuklarını gösteren bir istatistik gelir ya ekrana; ayşe özgün'ün programları bittiğinde kimin kaç dakika konuştuğu istatistiğe dökülse ayşe özgün açık ara önde olacaktır şüphesiz.

    geçen gün ilgimi çektiği için haktan akdoğan, melike demirağ ve kumburgaz'da ufo görüntülerini çeken yalçın bey'in yer aldığı programı izleyeyim dedim; izlemez olaydım.

    - evet, haktan herkesin merak ettiği sorudan başlamak istiyorum. uzaylılar var mı?
    + şimdi bugün ''evren'de yalnız mıyız?'' sorusunu herkes...
    - evet, melike ufo gördüm demişsin?! nerede gördün?
    + üskü...
    - evet, yalçın bey ilginç görüntüler çekmişsiniz. mesleğiniz neydi?
    + kapo...
    - evet sevgili seyirciler, reklamlardan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz.

    bir de kendisinin dünya dışı yaşam konusundaki merakı ''uzaylılar varsa gelsin şu koltuğa otursun da röportaj yapalım!'' düzeyindedir.

    eminim, uzaylılar gelse onlara da söz hakkı vermez bu kadın.

    ayrıca gereksiz konuların insanıdır. ayşe özgün ile her gün isimli programı yaptığı dönemden televizyondan alınan bir ekran görüntüsü nette dolaşırdı eskiden; şimdi bulamadım ama konu başlığı şuydu:

    ''kapı önündeki terlikler kalkacak'' *
  • hayat bilgisi adli dizinin kanimca en komik yani okulun hademesinin ayse ozgun askidir..
hesabın var mı? giriş yap