• baba muzisyen diye muzik yapti olmadi... ko$e verdiler yaz diye yazamadi.. evlendi.. yok olmadi.. turkiye'ye ya$ayamadi.. ingiltere'de ya$ayamadi gidip geliyor $imd.. can sikintisindan kitaba sardi.. ondan da bi$ey cikmaz allah bilir..

    bir insana hayatinda bu kadar imkan taninir da insan utanir birinide mi yapamaz ya.. insaf..
  • ahh, bacaklarını attıra attıra garip şekilde dans eden ve şarkılarına mutlaka ingilizce bir bölüm ekleyen bir kızcağız. zamanında birlikte program sunduğu tolga savacı ile evlenmiş (herkes yakıştırırdı zaten o zamanlar) mutlu olamayınca boşanmıştır. yurt dışında çıkardığı albümlerin sayısı yurt içinde çıkardıklarının neredeyse iki katıdır. ama bir türlü yıldızını tam parlatamamıştır. u2 ve elton john''un da şarkılarının bulunduğu, dünya ormanlarını kurtarma amaçlı* yayınlanan bir albüm için bile şakımıştır. baktı ki sunuculukta şarkıcılıkta iş yok şimdi yazarlık yapmaya başladı. gördüğüm en son kitabı ayna ayna söyle bana adlı güzellik diet rejim hede hodo kitabıydı. yakında her şeyden sıkılıp, ülke yönetimine el atmasından korkuyorum.
  • çocukluk yıllarımda beni etkilemeyi başarmış birkaç pop şarkıcıdan biriydi aylin.

    ismi kadar kendisi de çok güzeldi. özellikle de, büyük bir değişim geçirip dinleyicisinin karşısına çıktığını söylediği 1992 tarihli bana müsaade albümünde. o dönemin farklı arayışlar içinde olan fakat bulduğuyla yetinmek zorunda kalan x kuşağı gençliğinin dikkatini çekmeyi başarmış bir kadındı. kıvır kıvır kumral gür saçları, etine dolgun vücut kıvrımlarıyla birçok kişinin etkilendiği ve çok güzel bulduğu genç bir kadındı.

    babası zülfü livaneli gibi hayatı sürgünlerde ya da hapiste geçmemişti. onun gibi ideolojik mücadele vermemişti. şarkılarında politik ya da evrensel sorunlarla ilgili mesajlar yoktu aylin'in. 90'ların pop çağı gençliğine hitap eden, disco ve r&b altyapılı şarkılarıyla, 24 yaşın toyluğunu hiç kimselerden çekinmeden yaşadı. kimi beğenmedi, kimi ciddiye almayıp dalga geçti, kimi de babasının kariyeriyle aylin'i karşılaştırıp durdu. aylin'se bana göre; daha önce türk insanının alışık olmadığı ingilizce sözlerle, sezen aksu ve zülfü livaneli şarkılarını harmanladı ve 1990 yılında don't go albümüyle cesur bir çıkış yaptı.

    herkes çoğu zaman garipsedi bu durumu elbette. genç ve güzel bir kadının, üstelik babası zülfü livaneli'nin ciddi ve politik duruşunun yanında, böyle antin kuntin şarkılarla, marjinal olma çabaları türk gencine göre değildi. o yıllarda türk gencinin birinci vazifesi, türkçe pop şarkılarla coşmak ya da sümküre sümküre ağlamaktı. ne kardak krizi ne de yeni başlamış körfez savaşı, hiç bitmeyen ekonomik politik sorunlar gençliğin umrundaydı. 1991 yılında bağdat'ın bombalanışını naklen izliyorduk. ne acı...

    90'lardaki pop müzik uyanışının öncü şarkıcılarından biriydi aylin. her albümünde farklı şarkılar söyledi. lorke'nin disco ve ingilizce sözlerle harmanlanmış hali dikkat çekmeyince, sadece türkçe şarkılar söylemeye yöneldi. hâlbuki o ilk ingilizce şarkılardan oluşan don't go albümünü hatim etmiştim ben. deli gibi ingilizce öğrenmeyi arzuluyordum. çocukluktan itibaren babasının hayranı, ilk ergenlik yıllarımda da aylin'in tarzını ve müzikte yenilik arayışını sevmiştim.

    dikkatimi çeken bir başka şey ise; 1 yıl arayla çıkardığı albümlerde ses özellikleri de değişmişti. ingilizce albümde daha yumuşak ve tiz söylerken şarkılarını, türkçe albümlerinde anlamadığım bir şekilde pesten ve detone söylemişti. görüntüsü son derece hoş ve seksi iken, sesi, seslendirdiği şarkılar kötüydü. hele hele 1991'de çıkardığı sevda değil albümü aylin'i hiç yansıtmıyordu. zorla babasının kopyası olmaya çalışıyor gibiydi bu albümde. fakat bir o kadar da, türk insanının sevebileceği "sevda değil" gibi damar şarkılar vardı bu albümde. kopya olma çabaları son bulunca yine özündeki o hareketli, zamanın tüketim gençliğinin sevebileceği şarkılardan oluşan 1992 çıkışlı bana müsade albümünü yaptı. şarkının sözleri aysel gürel kaleminden yazılmış, aylin de bestesini yapmıştı. fakat enteresan bir şekilde, kötü bir şarkının, kötü nakarat kısmı kalmıştı hafızalarda. bir de streç ve seksi siyah elbisesinin, dans ettikçe poposuna kadar çıkıp durmasını engellemek için eteğini sürekli aşağıya çekiştirmesi...

    hal böyleyken; 1990'da suikaste kurban giden gazeteci çetin emeç, tarihçi bahriye üçok, hz. muhammed'i ve islamiyeti lafını sakınmadan eleştiren turan dursun öldürülmüştü. müzik piyasası ise yeni bir uyanış içindeydi. ülkenin içinde bulunduğu karanlıktan zerre nasibini almadan, aldırmadan kendi bildiği yolda ilerliyordu.

    1992 yılında cem özer'in sunduğu laf lafı açıyor adlı programda, erotik şiirler okuyarak soyunmaya başlayan kadın şair nara benek yüzünden ağlayarak programı terk etmişti aylin. türkiye'de bir türlü huzur ve güven ortamı oluşmuyordu. erzincan depremi'nde 500’e yakın insan ölmüştü. ardından zonguldak kozlu madeninde 200’e yakın işçi patlamada öldü. ve yazar musa anter de suikaste kurban gitti. bugün bütün bu acıların dışında aklımızda kalan nara benek adlı kadının canlı yayında canlı canlı soyunması oldu. ne kadar trajikomik...

    90'lı yıllarda en çok izlenen, tolga savacı ile birlikte sunduğu coke n roll programı vardı aylin'in. in'leri ve out'ları açıklıyorlardı her hafta. evlendikten sonra banka reklamında da oynadılar. reklamda, italya'da balayı tatili yaparken parasız kaldıkları bir anda kredi kartını çıkarıp övüyorlardı. hayatımıza bir anda giren kartların habercisi olmuşlardı.
    bütün bunlar o yıllarda birer televole malzemesiydi. dışarıdan bakıldığında güzel kadın yakışıklı erkek evliliği herkesin imrenerek sahip olmak istediği bir şeydi.

    oysa aynı yıllarda yani 1993 yılına gelindiğinde, 24 ocak'ta uğur mumcu arabasına konan bomba yüzünden can verdi. her bir parçası ankara caddelerine savruldu. sivas'ta da 37 insan yakıldı. sigara içmenin bile cezası olan bir ülkede 37 insanın yanarak ölmesinin cezası verilmedi.

    velhasıl; bir dönem kendisinden en çok söz ettiren kadınlardan biriydi aylin livaneli... tüketim toplumunun git gide ihtiyaçlarının daha çok başkalaşması yüzünden kendine yer bulamadı sanırım pop müzik furyasında. o da sessiz sedasız çekildi müzik piyasasından. bu yüzden hep gizemli kalmıştır benim bakış açıma göre. hem çok hanımefendi hem de güzelliğiyle 90'lı yıllara dair hatırlanan en masum şeylerden biridir.
  • yıllar önce lorke türküsünü ingilizce olarak yorumlamış olan kişi. albümün adı neydi ben hangi akla hizmet o albümü almıştım anlamak mümkün değil.
  • cocukluk yillarimda "okulu asardim" sarkisiyla kendisine asik oldugum hatun. boyle mahcup, cekingen halleri, duru guzelligi beni benden alirdi.
  • az önce 90'lar nostalji müzikleri dinlerken aylin livaneli'nin seslendirdiği "bana müsade sana rast gelsin" şarkısını dinledim. bu şarkı ve kendisi olmasaydı 90'lar eksik kalırdı, bunu da farkettim akabinde.
    ayrıca, kendisi gençlik aşkımdır.
  • yozlaşmadan önceki saadet devrinin güzel kızı.

    mini etekle bana müsaade'yi söylemeye çalışması var ki evlere şenliktir. mini eteğini aşağı doğru çekiştirmesiyle, şarkı mı söylesem yoksa şu öndeki dallamaların bakışlarından mı korunsam tavırlarıyla aklımızda kalmıştır.

    (youtube)

    (bkz: mini etek giyip çekiştiren kızlar)
  • birilerinin bi yerlerine batacak hiçbir şey yapmamış, kendi halinde, sessiz, oldukça da çekingen bir kızcağız.
  • taş gibi kadındı diyerek ve aslında aşkın nur yengi ile birlikte yuvarlak hatlı vücudu temsil ederek ergenlik hezeyanlarımı dışa vurduğum kadın. okumuş, yurtdışı görmüş, balıketli ve güzel bir kadının o dönem rağbet görmesinden daha doğal ne olabilirdi ki?
  • babasıyla söylediği şarkı hala kulaklarımda...
    ..
    eğil salkım söğüt eğil
    bu benimki sevda değil
    eğil yağmur,
    rüzgar eğil
    bu benimki sevda değil
    ..
    (bkz: sevda değil/#921790)
hesabın var mı? giriş yap