aynı isimde "aydın (şehir)" başlığı da var
  • encrypted konuşuyor bu yüzden anlayamıyoruz ama bi yerlere gizli mesajlar gönderiyor bu kesin. amerikan casusu olabilir. canlı yayından savaş taktikleri veriyor bile olabilir.

    çözebildiğimiz kadarıyla, gelecek zamanlı cümlelerdeki kelimelerin ikinci ve sonraki hecelerindeki "a"ları farklı bir sesliye dönüştürürken dişini fırlatabilme yetisine sahip birisi. ardından da; "ay difim fivladı, düftü! düftü!" şeklinde konuşunca onun için hazırladığımız codec işe yaramıyor.

    çözebildiğimiz mesajlarından bazılar;

    encrypted; "dimak san kalbındaki aşkı bu evda bulıceksın"
    decrypt; "dinlenmekteyiz. sanayi kulübü askıda. frekansı bulandırın"

    encrypted; "bu akşam büyük fınalda ak koyan kara koyan canlı yayında belli olucek"
    decrypt; "bursa aksadı. büyülü savaş başladı. kara kuvvetleri hazır. kırmızı alarm"
  • sabah sabah işe giderken trafikte yanıma yanaşan gümüş mercedes cipin içinde görerek irkilmeme neden olmuş şahıs. ben "ulan adaletsiz dünya, kimler mercedes cip kullanıyor bu memlekette" diye içimden homurdanırken, kendisi doğal bir tebessüm ile beni selamlamış, hayırlı sabahlar dileyerek beni şaşkına çevirmiştir. ne diyeyim ki şimdi ben, bilemedim.
  • 20. yuzyilda turkce'nin urettigi cok isabetli kavramlardan biri. bazi yazarlar freudian bir bakisla ilginc dil surcmesi olarak kabul ederler "aydin" sozcugunu. soyle ki; aydin sozcugu ay'dan gelir. ay ise isik ureten bir kaynak degildir. gunesten aldigini yansitir sadece. sakin bu kadar cok aydina sahip oldugumuz halde neden kayda deger bi dusunce dunyamiz olmadigi sorusunun yaniti bu isimlendirmede gizli olmasin?
  • bu kişinin kadınlara yönelik proğram yaptığını biliyorum.izlediğimi pek hatırlamıyorum.ancak şu sıralar rastlantı sonucu show tv'de gördüğümde dikkat çeken bir diyalog üzerine izleme ihtiyacını duydum.
    davetliler arasında "caner" isimli yarışmacı ile semra hanımın oğlu "ata" vardı.konuklar ev hanımları...
    konuk kadınlardan birisi ata'ya bir soru sordu.ata, "ben size hesap vermeğe mecbur değilim" dedi.bütün kadınlar ve elinde mikrofon olan kadın "sen bizim paramızla,konturümüzle yedin içtin...bu sebeple bize hesap vermeye mecbursun" diye bağırdılar.
    demek ki kadınlarımız uyanıyor.haklarını arıyorlar.ancak akla şu soru geliyor : " seçimlerde kullandığınız oyun hesabını niye sormuyorsunuz ?"

    belki de bu programlar,kadınlara siyasi haklarını ve hesap sormayı da öğretir...tabii ilgi alanları doğrultusunda.
    devam et kuşum aydın.
  • çıktığı programda ciddi olarak üzüldüğü belli olan adam.

    adamın babası kanser, annesi kimbilir kaç yaşında. dediği gibi ters bir haberi okumaları ile bu hayattan göçmeleri an meselesi. ama medyanın umrunda değil. erkek sevgilisi ile kaçtığını yazanlar, adam öldürdüğünü yazanlar, öldürülüp - parçalanarak çöpe atıldığını yazanlar. umurlarında değil ne olacağı. aramak bile akıllarına gelmiyor bu adamı. yer boş. aydın yok piyasada, hadi uyduralım götümüzden.

    edep ulan biraz. bu kadar da üstüne gidilmez ki bir adamın. baba gitmiş zaten bu haberler sonrası. becermişler yani götürme işinin bir kısmını.
  • karl marx'a göre david ricardo ve onun temsil ettiği klasik iktisat ekolü, sonuna kadar saygıyı hak ediyor. hakikaten metin ve mektuplarında ricardo'ya karşı da temkinli ve son derece saygılı bir dil kullanıyor.

    öte yandan ricardo ile çizgileri benzer ve en az onun kadar etkin olan diğer iki iktisatçı bentham ve malthus'a ise resmen ateş püskürüyor marx. ricardo'ya yönelik saygılı ve temkinli üslubundan eser kalmıyor bu iki aydına yönelik değerlendirmelerinde. bunun nedenini soran bir mektup aldığında marx, kısaca şöyle yanıt veriyor:

    "çünkü ricardo bu fikirleri ortaya attığında burjuva sınıfı hakim sınıf değildi. bu açıdan ricardo, namuslu bir aydındır.

    oysa bentham ve malthus fikirlerini açıkladığında burjuva sınıfı siyasal iktidarı ele geçirmişti. bu açıdan bu ikisi burjuva iktidarı hizmetkârı birer namussuz aydındır. "

    edward said ile iyice kavramsal bir boyut kazanan entelektüel ile aydın arasındaki farka dede de 19. yy'da bu vesileyle değinmiş oluyor böylece.

    hakikaten okuduğumuz kitapların sayısı kadar kütüphane emcüklemiş insanların, gücün ve egemen sınıfın yardakçısı olma durumunu ifade etmek için en güzel sözcük namussuzluk.
  • an itibarıyla disko kralında gördüğüm kadarıyla mickey rourkeun tıpkısının aynısı bir hale gelmiştir. şoktayım!
  • her ilçesinde aynı, milli mücadeleye atıfta bulunan isimlere sahip mahalleler barındıran (istiktal, cumhuriyet, zafer, kurtuluş vs) dolayısıyla insana kocaman bir kafa karışıklığı bahşeden, günden güne gelişmekte olan güzel il.

    merkez ilçesi kıyaya göre çok daha bunaltıcı ve nemli bir havaya sahiptir. turistik açıdan didim ve kuşadası kadar çekici olanaklara (bkz: deniz) sahip olmamakla beraber, belediyecilik anlamında tüm aydın'dan çok daha iyi yönetilmektedir.

    tüm şehir genelinde klimasız yaşamak pek de mümkün değildir. bu şehrin, büyükşehir statüsü kazanması, hayatı pahalılaştırmak dışında kime ne getirir, kimden ne götürür bilinmez, fakat gerçekleştiği takdirde çok büyük bir sürpriz olmazsa büyükşehir belediye başkanı olarak, merkez ilçesi belediye başkanı olan özlem çerçioğlu seçilecektir.

    işbu entri, 2 haftadır aydın'da bulunan, tatil değil, yerel yönetimlerle ilgili siyasi anket yapmak için buraya gelmiş, çeşitli ilçelerden 1000'e yakın insanla muhatap olmuş bir bireyin gözlemleri sonucu yazılmıştır.
  • yüzünden anlaşıldığı kadarıyla botoksu fazla kaçırmış olan şarkıcı, sunucu ve her bişi...

    o son iğneyi yemeyeydin iyiymiş aydın'ım... ne diim...
  • "yapıceksin", "edicaksan" tarzı kullanımlarla büyük ünlü uyumuna meydan okuyan kişi, kuş.
hesabın var mı? giriş yap