• avrupa gönüllük hizmeti, avrupa birliği tarafından finanse edilen, kendi ülkesinde bir sivil toplum kuruluşunda hizmet veren gönüllülerin, avrupa'da da çok kültürlülüğü kucaklayarak yapmasına imkan veren bir oluşum. erasmus gibi, sokrates şemsiyesi altında, gençleri kalkındıralım amaçlı. ama herhangi bir akademik durum yok. 30 yaş altı olmak kafi agh peşinden koşturmak için.

    format gönüllüler başka ülkelerde de gönüllü çalışsın. ama kazın ayağı bambaşka tabii, benim tanıdığım agh yapan insanların çok ufak bir kısmının stk geçmişi vardı. bir çoğu (ben de dahil) yeni mezun olmuş, hayata atılmadan önce avrupa göreyim, tercihen bir dil öğreneyim ama param da yok ab para versin diyen insanlar.

    ev sahibi ve gönderen kuruluş diye iki kavram var ve gitmek için ikisinden de birer tane ihtiyacınız olacak. incil kıymetinde olan ve agh'ın tanıdığı organizasyonlar evs databaseinde bulunuyor.

    host organisations arayarak, gönüllü arayan organziasyonları, sending organisation arayarak ise gönderen kuruluşları arayabilirsiniz.

    gönderen kuruluş teknik olarak senin gönüllü çalıştığın ve sana kefil olan kuruluş. o nedenle türkiye'den olması gerekiyor. yani; ülke: türkiye type of organisation: sending yazıp arıyoruz. beğendiğiniz, iletişim kolaylığı açısından bir organizasyonla iletişime geçebilirsiniz. bu da telefonla arayıp, ben x, agh'a başvurmayı düşünüyorumbenim gönderen kuruluşum olur musunuz? demek.

    bunu da demeye gocunmamak gerek. gönderen orglar gönderdikleri gönüllü başına 450 euro aldıkları için de tuzları kuru. neticede giderken her işten siz mesulsunuz, gönderen organzasyon formalite işte. almanya'da bile agh'la ilgilenen ve tek işi gönüllü göndermek olan ve bu 450 eurolarla kendini finanse eden kuruluşlar var. siz onlara iyilik yapıyorsunuz. bir kaç yerle konuşabilirsiniz gözünüz tutmadıysa zaten elini sallasan ellisi.

    asıl zor kısım host organizasyon şeysi. bu çalışacağınız yer demek oluyor.host organizasyon diye arayıp, tercihe göre ülke belirlenerek gönüllü alan organizasyonların listesi karşınıza çıkar ve bu da beraberinde şu problemleri getirir:

    - beğenilen organizasyonu ideal ülkede bulmak
    bunun yolu okumakdan geçiyor açıklamarı okuyup iyi gibi olanları sık kullanılanlara kaydedebilirsiniz daha sonra tekrar gözden geçirmek için.

    - aradıkları dönem için gönüllü buldular mı?
    organziasyon listede görünse bile istedikleri gönüllüyü bulmuş, hatta işlemleri başlatmış olabilirler. orada olması, bay bayan eleman aranıyor demek değil.

    - tam olarak hangi dönemde hangi tarihler arasında gönüllü arıyorlar?
    kısa dönem uzun dönem mühim konular, kaç ay yapmak istiyorsunuz? yazın yapacaksanız onların uygun kotası var mı bunları maalesef proje açıklamasında bulmak zor

    kişisel kanaatim bu soruları soran bir mail atarsanız cevap alma ihtimaliniz düşük olduğu yönünde. yani direk c.v. atmadan önce bir alo demek mantıklı. bunu da ucuza skype ya da voip'le yapabilirsiniz ama ilk etapda başvuru zaman ve kontenjanı uygun mu'yu öğrenmek için arayın. sorun, hem de bilsinler bak ne güzel ingilizce konuşuyormuş ne efendi adammış diye. 3000 küsür organizasyon gönüllü arıyor şu an. elbet biri ideal ve sizi kabul edecek organizasyon aramak, aramaya inanmak lazım.

    eğer bu değişkenler uygunsa karşı taraf sizden cv ve niyet mektubu bekleyecektir. bunun için, başvurulacak organizasyonun sayfası dikkatli dikkatli okunmali, niyet mektubunda beklentiler, istekler, ve kişinin katabilecekleri tek tek anlatılmalı. ama neticede özel bir şirkete başvurmadığınız için mektubun içten candan olması, konuşulan dil sayısı ve hobilerin egzantrikliğinden daha önemli.

    niyet mektubu yazarken bir word formatı hazırlanıp;
    1- neden evs
    2- neden x organizasyonu
    3- neden x ülkesi
    4- benim bulunabileceğim katkılar
    5- special requirements

    2 ve 4'te kuruma göre özen sevgi dolu içerik doldurulmalı, diğerleri ise copy paste edilerek gönderilir.

    genelde bir eleme sürecinden sonra (bu arada sık sık mail kontrol edip istekli olduğumuzu belli eden cevaplar yazmalıyız) gönderen kuruluşunuz aracılığıyla yazışmalar başlar ve ilk başvuru döneminden sonraki 3-4 ay içinde çalışacağınız kurumda bulunursunuz.

    kabulden sonrası tereyağı gibi, zaten eğitimdi vizeydi onları anlatan olacak size. ama kabaca faydalı olabileceğini düşündüğüm bilgiler;

    agh sizin uçak paranızı ve vize ücretiniz karşılar. ama bu erasmus gibi banka hesabınıza yatmaz. gönderen organizasyonunuza havale edilmiş para size fatura edilmiş bilet karşılığı para olarak elden verilir. 1 gönüllü için agh 10.000 euroyu gözden çıkarır ama bu paranın tamamı host yada sendin organisation'ın banka hesabına yatar, fatura edilmiş harcamalar buradan çekilir ve size cep harçlığı elden verilir. kalacak yer parasını ise ev sahibi organizasyon ev sahibiyle arasında halleder. yani hiç bir zaman banka hesabınıza yüklü bir mebla yatmaz.

    gittiğiniz organizasyon sizin 3 öğün yemeğinizden, kalacak yerinizden ve gerekiyorsa ulaşım paranızdan sorumludur.

    cep harçlıkları cidden az. ama organizasyonunuz harçlığa ek yapıyor olabilir.

    gittikten sonra gelen edit:

    - bir agh projesi en uzun 12 ay, en kısa 3 hafta olabilir. eğer bir aydan kısa bir agh yaptıysanız 11 aylık ikinci bir agh için bütçe alabilirsiniz. ama misal 6 aylık bir projede çalıştktan sonra 2. kere gidemezsiniz.

    - bir projeye başvururken iş yoğunluğu ve bulunacağınız şehiri göz önünde bulundurmak, çok havalı ve eğlenceli bir projeyi seçmeye yeğ tutulabilir. neticede bal yiyen baldan usanır ama 2000 nüfuslu bir doğu avrupa ülkesinde kafayı yiyebilirsiniz.

    - salt dil öğrenmek için gitmek makul olabilir. ancak bilmekte fayda olabilir, ingiltere ispanya ve hollanda agh vizesi vermede sorun çıkartabiliyor. diğer ülkelerde bir problem ne duydum ne gördüm.

    - kalacağınız yer ve yemek aranjmanları önemli. bir huzurevinde çalışıyorsanız size de huzurevinde bir oda tahsis edebilirler ve darallara gelebilirsiniz. ideali evi kendiniz tutmanız, yemeğin de parasını alıp kendiniz yapmanız olabilir.

    - mezun olma sürecindeyseniz ve bitirince agh yapacaksanız gider ayak bir öğrenci belgesi alın ve isic kartınızı cebinize koyun. pek gıymatlı olabilir.

    - agh sürecinde çalışmak yasaktır. ancak çalışmayı engelleyen bir durum yoksa (hafta sonu ya da iş saatleri dışında) eğer bir iş bulabildiyseniz göz yumulabilmekte.

    - agh erasmus ve leonardo'dan bağımsızdır. 30 yaş altı daha önce agh yapmamış herkes anlaşmaları halledildikten ve bütçe ayarlandıktan sonra gidebilir.

    - bulunduğunuz ülkenin ulusal ajansına, ev sahibi organizasyonun aylık ne kadar para aldığını sorabilirsiniz. eğer 600 euro alıp da sizi 10 kişiyle bombok bi evde tutup 3 öğün kurufasülye veriyorlarsa organizasyonu şikayet etme ve başka bir proje'ye geçmeyi isteme hakkına sahipsiniz.

    döndükten sonra gelen edit:

    efendim, anlaşamadım kurumumla, istifamı çaktım döndüm geri. bu durumda neler oluyormuş onları öğrenelim;

    - sizin için yapılan harcamaları geri ödemekle mükellef değilsiniz. yani vay anasını o kadar uçak parası zart zurt, dert değil, ab ödüyor. size giren çıkan birşey yok.

    - organizasyonunuzun yöneticileri ve gönderen kuruluşunuzdaki muhattaplarınızın hepsi ortayaş bekar kadınlardan ibaretse ciddi iletişim problemleri yaşayabilirsiniz.

    - eğer orada bulunuşunuzun 3. haftasından sonra istifa ederseniz hala youthpass almaya muvafıksınız. (ne güzel ne şiş yansın ne kabap)

    proje bitirmeyi düşünüyorsanız olacak olaylar biraz sistematik olsa iyi olur, kimse sizin düşmanınız değil. (organizasyon sayılmaz, onlarla papaz olmak zaten bir sebep olabilir.) ama akılda bulunması gereken bulunduğunuz ülkenin ulusal ajansına anlaşma zart zurt açıklamayın, yok efendim benim agreementımda şu yazıodu şöyle böyle oldu vs. gerek yok. zira anlaşma gerçekten ana hatları belirten bir belge sadece, bakmayın törkiş ulusal ajans görevlileri onu anayasa gibin birşey sanıyor.

    1) mentorunuza çıtlatın bişeyler, memnun değilim mutsuzum vs.

    2) gönderen kurululunuza da birşeyler söylemeniz aslında protokol içinde, ama benim kuruluşumun pek sikinde olmadım açıkçası. zaten tanımaz etmezler beni, ve de uyduruk bir stö olarak karşı tarafla olan muhabbetlerini bozmak istemediler. yani gönderen kuruluşu siktiredebilirsiniz, illa akıl almanız gerekecekse türkiye ulusal ajansını arayın direk. akıllı bilgili tecrübeli insanlar onlar.

    3) daha sonra neler oluyor tarzı bir toplantı yapılıp devam için müzakere sürecine girilir ve bu başarısız olursa artık gittiğiniz ülkenin ulusal ajansına başvurmak için vakit gelmişte geçiyordur.

    4) ilk etapta yapılacak olan gittiğiniz ükede size uygun başka bir organizasyon var mı ona bakılacak, eğer yok ise evinize dönmeniz için gerekli ayarlamalar yapılacak.

    çok sonra gelen edit: vay anasını, formata uygun olmadığından silindi entry, iki yıldır gözden kaçması demek formattan kaçılıyor anlamına gelmiyor tabii. derledim, topladım baştan yarattım entryi. dramatik bir şekilde biten agh sonrası (neticede istifa ettim herkesle papaz oldum filan) hayatımın neşeli günleri o zamanmış diyorum.

    herkese iyi şanslar!
  • 2009-2010 yılları arasında, 12 ay* agh yapmış bir ex gönüllü olarak, bilgi birikim ve tecrübelerimi paylaşmayı borç bilirim.

    yukarıda bu konu ile ilgili zaten gerekli pek çok bilgi paylaşılmış. benim daha çok üzerinde durmaya çalışacağım husus; nasıl başvurur ve nasıl giderizden çok, gidince neler oluyor ve dönüşte bizi neler bekliyor üzerine olacaktır diye tahmin ediyorum.

    çok kaba hatları ile nasıl gideriz kısmına deyineyim; gidebilmeniz için öncelikle bir gönderen kuruluş bulmanız gerekiyor. gönderen kuruluşunuz ne kadar köklü ve işi ciddiye alan bir kuruluş ise o kadar az başınız ağrır. benim gönderem kuruluşum gençtur idi ve sağolsunlar bana her konuda destek oldular ve hiçbir aksaklık yaşamadım. mesela projede beraber görev aldığım arkadaşımın* gönderen kuruluşu ise, fırat üniversitesi avrupa birliği ofisi gibi bir şeydi ve bazı konularda sıkıntı yaşadığına bizzat şahit oldum.

    gönderen kuruluşu hallettikten sonra; bir cv ve motivasyon mektubu yazmaya başlamalısınız. bu mektup ve cv hazırlarken bunun ingilizce olması gerektiğini belirtmeme gerek yoktur sanırım. bu konuda yabancı dil bilgisine güvendiğiniz birisinden destek alabilirsiniz. pek çok örnek motivasyon mektubu ve cv örnekleri internette zaten mevcut ama sizler mutlaka üzerlerinde ciddi değişiklikler yapın. bildiğim kadarı ile; kabul edecek kuruluşlara türkiye'den sayısız başvuru gelmekte ve herkes sizler gibi hazır format cv ve mektupları kendilerine uyarlayıp göndermekteler. biraz özgün olmakta fayda var.

    gönderen kuruluş tamam ise, cv ve motivasyon mektubunuz hazır ise, geriye başvuru süreci kalıyor. projeler database'i üzerinden ülkelere ve konu başlıklarına göre projeleri inceleyerek, en alt kısımda bulunan irtibat bilgileri kısmındaki maile motivasyon mektubu, cv ve kısa bir durum özeti yazarak başvuru gerçekleştirebilirsiniz. bu formal olan başvuru sürecidir. bu kısım biraz sinir bozucudur ama yılmak yok, yola devam. eninde sonunda size bir geri dönüş olacaktır. altını çizmek istediğim nokta; her kuruluş ve ülke için, motivasyon mektubunuzda ufak değişiklikler yapın. tüm kuruluşlara aynı mektubu yollamayın. özellikle neden o ülke ve neden o konu başlığındaki proje kısmını mutlaka başvuru yaptığınız kuruluşa göre revize edin.

    (bkz: dikkat); ben size alternatif bir başvuru kanalı sunuyorum; agh katılımcıları, katılım öncesi ankara'da eğitim almaktalar. eğitim sonrası da irtibatta kalmak için facebook grupları kuruyorlar. grup isimleri de genelde "evs" ve "agh" ile başlar. bu gruplara ulaşın. grup üzerinden, halihazırda agh yapan kişilere ulaşarak, onlarla iletişime geçerek, kendi projelerinde, bir sonraki dönem için arayış var mı? bunu sorarak kendinize daha garanti bir kapı bulabilirsiniz. unutmayın ki, şu an agh yapan gençler, sizlerin geçtiği yollardan geçtiler ve çok adi şerefsiz ve lanet insanlar değillerse gerçekten size yardımcı olmaya çalışacaklardır.

    başvuru kısmı bu kadar. buraya kadar zaten detaylı bilgiyi kolayca bulabilirsiniz. bir sonraki aşama kabul alma ile başlar ve uçağa binene kadar devam eder ve en az 3 ayınızı alır. kabul aldıktan sonra kısaca; gönderen ve kabul eden kuruluş arasında yazışmalar olur, size arada bir sözleşme imzalamanız için telefon açar yanlarına çağırırlar, sözleşme onaya sunulur vs derken süre su gibi akıp gider.

    peki; herşey yolunda gitti ve siz artık elinizde uçak biletiniz, sabırsızlıkla bekliyorsunuz. bundan sonra ne olacak? meraktan içiniz içinizi yemekte. ben size özet olarak söyleyeyim ne olacağını; bir bok olmayacak! şaka lan şaka. çok güzel günler sizleri bekliyor desem abartmış olmam heralde.

    kendi deneyimlerimi özetleyeyim; ben projede hiçbir şey yapmadım. koordinatörüm bana; çık, gez, dolaş, hayatını yaşa. bu senin deneyimin. sen buraya gönüllü olarak geldin belki ama hayatında eline geçebilecek en önemli fırsatlardan birisi bu, o yüzden tadını çıkar dedi. ben de bokunu çıkardım afedersiniz. toplamda 13 ülke, 50'den fazla şehir, sayısız parti ve etkinlik yanında daha da ilerletilmiş bir ingilizce ve bonus olarak %50 dutch öğrendim.

    bunun yanında, avrupa'nın her yerinden tanıştığım birbirinden güzel insanlar, sayısız muhteşem anı vs de cabası.

    projede başınıza neler gelebileceği kısmı koca bir soru işareti ama ben tanık olduğum birkaç ihtimalden bahsedeyim; birincisi hiçbir şey yapmayabilirsiniz. o kadar boş kalırsınız ki canınız sıkılır ve kendinizi değersiz hissetmeye başlarsınız. ikincisi; size bir program hazırlanır ve bildiğin maaşlı çalışanmış gibi memur hayatı yaşarsınız. bir diğer seçenek; size vaat edilen imkanlar sunulmaz, üstüne köpek gibi çalıştırmaya kalkarlar, yetmezmiş gibi şikayet etmeniz durumunda papaz olursunuz ve projeyi erkenden bitirip yurda tıpış tıpış dönebilirsiniz.

    yukarıda saydıklarımın hepsi ihtimal dahilinde. son olarak değinmek istediğim husus; 1 yıl herhangi bir avrupa şehrinde yaşamak, ister istemez sizde büyük değişimlere yol açıyor. mantalite olarak değişiyorsunuz ki bunu döndükten sonra fark ediyorsunuz. bende var olan ve halen görüşmekte olduğum arkadaşlarımda, amerikan askerlerinin vietnam dönüşü sendromu benzeri durumlar olmuyor desem yalan söylerim.

    bu konuda yazacak çok şeyim olmasına rağmen, şimdilik müsade rica ediyorum. ileride zamanım oldukça ya yeni bir entry ya da buna ek olarak devam yazısı gelebilir. bilgi almak isteyenlere de seve seve diyerek huzurlarınızdan ayrılıyorum.
  • 18-30 yaş arasındaki herkesin katılabileceği; değişik tecrübeler elde etmek, farklı kültürler tanımak, pekçok konuda evrensel boyutta farkındalık kazanmak, sizinle benzer ilgi alanları paylaşan insanlarla tanışmak adına güzel bir program. çok fazla üzerine düşmemekle birlikte yaklaşık 3 senedir proje arıyordum. ne zaman ki motivasyon mektubumu hiç kasmadan, abartmadan, gayet samimi bir şekilde olduğum gibi yazdım; kabul edildim. merak edilenleri sıralayım.

    öncelikle kendinize gönderici kuruluş bulmanız gerekiyor. gönderici kuruluşların sizi kabul etme kriterleri değişkenlik gösterebilir. örneğin gençtur çok çok küçük, ingilizce bir mülakata alıyor. bu noktada derdinizi anlatabilecek kadar ingilizce bilmeniz ve sadece "gezmek, eğlenmek" gibi bir amaca sahip olmamanız yeterli. bu açıdan gönüllülüğün sizin için ne anlam ifade ettiği büyük önem taşıyor. aynı şekilde buna ev sahibi kuruluşlar da önem veriyor.

    gönderici kuruluşunuzu ayarladıktan sonra proje, yani ev sahibi kuruluşunuzu aramaya başlıyorsunuz. veritabanındaki projelere rastgele yazarsanız cevap alma ihtimaliniz düşük olacaktır. bunun yerine aktif olarak gönüllü olarak projeleri araştırın. gençtur, gönüllü arayan projeleri maille bildiriyor. ayrıca bu siteye üye olmanız da faydalı olacaktır --> http://www.youthnetworks.eu/

    kabul edilme evrenizde tecrübe çok da önemli olmamakla birlikte, önceden gönüllülük deneyiminizin olması tercih edilmenizde avantaj sağlar. bunun için tegv gibi kuruluşlara başvurabilirsiniz.

    bazı kuruluşlar motivasyon mektubu isterken, bazıları sadece ellerinde bulunan formu doldurmanızı ister. kasmadan, olabildiğince samimi bir şekilde, ince ince detaylarla uzatmadan yazmaya çalışın. kuruluşun herhangi bir kısıtlaması yoksa sizi sosyal açıdan tanıtan fotoğraflar da ekleyin. ben başvuru formuna deviantart linkimi eklemiştim, ki sonradan öğrendiğime göre kabul edilmemde etkili olmuş. blogunuz varsa onun da linkini ekleyebilirsiniz. insan yazarken tuhaf hissediyor ama kendinizi tanıtırken ne kadar açık görüşlü, yaratıcı, eğlenceli, sorumluluk sahibi vs. olduğunuzu hiç çekinmeden yazın. pekçok proje bu formları, mektupları hızlıca okuyup geçiyor. bu yüzden bu tip anahtar kelimeler oldukça önemli. bunun yanında motivasyon mektubunuzu olabildiğince renkli hale getirmeye çalışın. resmi bir dille siyah karakterlerle yazdığınız motivasyon mektupları muhtemelen elenecektir. projeler yoğun iş tecrübesi olan kalifiye elemanlardan ziyade; eğlenceli, yaratıcı, maksimum verim sağlayabilecek ve alabilecek gönüllüleri tercih ederler. ayrıca gideceğiniz ülkenin dilini öğreniyor / öğrenmeye hevesli olmanız da avantaj sağlayan faktörlerdendir.

    motivasyon mektubunuzdaki ilk paragrafta kısaca kendinizi tanıtın; zevklerinizden, ilgi alanlarınızdan şimdiye kadar neler yaptığınızdan ve neler yapmak istediğinizden bahsedin. iyi özellikleriniz, kötü özellikleriniz vs. bunları yazın hep. sonraki paragraflarda ise gönüllüğün sizin için ne anlam ifade ettiğini, bu programa neden katılmak istediğinizi, neden bu ülkeyi istediğinizi, projeye neler katabileceğinizi ve beklentilerinizi yazın.

    motivasyon mektubunuzu / formunuzu gönderirken, dosyayı mutlaka "isminiz, motivation letter / evs application form" gibi bi isimle, her işletim sisteminin destekleyeceği bir formatta kaydedin. bazı ev sahibi kuruluşlarının kullandığı işletim sistemlerini görseniz halıları yolarak ağlarsınız... dosyanız kaybolursa, ya da açılamazsa kimse üzerine düşmez. bu yüzden bu şekilde kaydedip göndermek çok önemli.

    eğer imkanınız varsa ev sahibi kuruluşu küçük bi hediyeyle ziyaret edin. çok memnun olurlar. bu vesileyle, özgüveni yüksek ve girişken bir gönüllü olduğunuza dair vereceğiniz izlenim, kabul edilmenizde büyük çok çok büyük avantaj sağlar.

    ev sahibi projeden onay aldıktan sonra, formlarınız ulusal ajansa gönderilecek. eğer buradan da onay alırsanız projeye başlayacaksınız. ulusal ajans sizi finanse edecek kuruluştur. imkanları kısıtlı gençlere öncelik verirler; ancak kabul edilmenizin zorunlu şartı değildir.

    ulusal ajanstan da onay aldıktan sonra sigorta, activity agreement gibi belgeleriniz tamamlanacak ve oturma iznine başvuracaksınız. belgeleriniz eksiksizse, izninizin çıkma süresi ortalama 1 aydır. (3 aya kadar uzamış süreçler de duydum, gideceğinizin ülkenin büyükelçiliği ile görüşüp detayları öğrenebilirsiniz)

    gönüllülük sürecinde sizi nelerin beklediğine gelelim...

    bu programla ilgili her şey tozpembeymiş gibi anlatılıyor. ancak durum pek de öyle olmayabilir. örneğin engellilerle ilgili bir projede popo silerken de bulabilirsiniz kendinizi. ilgilendiğiniz zihinsel engellilerden biri, diğerine makasla saldırırken arada kalmamak için uğraş vermeniz gerekebilir. ya da büyük bir şehirde yaşamıyorsanız; kullanabileceğiniz en yakın çamaşır makinası 3 km uzağınızda, başka bir ihtimalle en yakın yerleşim birimi 10 km uzağınızda olabilir. toplu taşıma olanağınız yoksa gidiş-dönüş toplam günde 6 km yol yürümek zorunda kalabilirsiniz. bu tür bi durumda size bisiklet verirler. eğer benim gibi bisiklet sürmeyi beceremeyen bir danaysanız eğlence sizi bekliyor demektir. bu tip durumlarla baş edebilmeniz için motivasyonunuzun bir hayli yüksek olması gerekir. ama dert etmeyin, gerçekten. her şeye itiraz eden şımarık bir tip değilseniz ve bu problemlerin sizin için gerçekten önemli olduğunu ifade ederseniz sorunlarınıza bir şekilde çözüm bulmaya çalışırlar.

    sonuç olarak, ne olursa olsun herkese tavsiye ettiğim programdır. yazdıklarım dışında yardımcı olabileceğim bir konu olursa çekinmeden mesaj atabilirsiniz. kolay gelsin ^_^
  • 10 ay ispanya'da yapmış olduğum program. bulunduğum koşullar nedeniyle ve yaşadığım talihsizlikler nedeniyle örneğin; 2. ayında ayak bileğimi kırmam ve 1.5 ay boyunca diz kapağıma kadar alçıyla yataktan kalkmama dahi izin verilmemesi, sıfır ispanyolcayla projeye başlamam ve bulunduğum şehirde hiç kimsenin ingilizce konuşamaması öyle ki bankaya, hastaneye, yabancılar polisine dahi çocuk gibi elimden biri tutmadan gidememem, diğer gönüllülerle anlaşamam (sorunun benden kaynaklandığını sanmıyorum çünkü 1 gece bile dışarı çıkmayan, örgü ören* , 8-9 ay sonunda projeleri tamamlandığında hiç kimseyle tanışmadan sessiz sakin ülkelerine dönen 2 asosyal insandan söz ediyorum), tamamiyle kendi menfaatlerini düşünen gönüllü üzerinden para kazanmayı hedefleyen, paralarımızı dahi vaktinde ödemeyen ve ne yaptığı belli olmayan bir kuruluş, yalnızlık, sıkıntı, kötü alışkanlıklar ve adım adım depresyona giden bir süreç...

    sonrasında havaların düzelmesiyle herşeyin düzelmesi... diğer 2 gönüllünün defolup gitmesi yerlerine gelen yeni gönüllüyle çok kısa sürede kanka olmamız, tanıştığımız yeni insanlar, dünya kupası, deniz, kum, güneş ve fiestalarla unutulması güç hayatımdaki en güzel yazlardan biri...

    şu an önümdeki ders notlarıma göz gezdirirken geri dönüp baktığımda başlangıçta 6-7 ay yaşadığım bu kadar sıkıntıya rağmen hiç bir zaman pişman olmadığım bir program. öyle ki şu an ispanya'nın en iyi devlet üniversitelerinden birinde istediğim bölümde master yapıyorsam, seçilmemde büyük etkisi olduğunu düşündüğüm avrupa gönüllü hizmeti sayesinde burdayım. cünkü türkiye'nin vasat bir üniversitesinin akademik ortalaması vasat olan bir diplomasına sahibim. programın bana ne gibi artısı olduğuna gelince; 10 ayın sonunda üniversitedeki profesörle ispanyolca mülakat yapabilmek ve kendimi çok rahat ifade edebilmek, avrupa komisyonun vermiş olduğu bir sertifika olan youthpass sahip olmak ve edinilen onlarca iyi kötü tecrübe diyebilirim.

    18-30 yaş sınırlaması dışında bir kriter aranmasa da projelere kabul edilmenin çok zor ve şans işi olduğu bilmek gerekir. yıl içinde 5 adet son başvuru tarihi vardır ve bu tarihlerden itibaren 3 ay sonra gidebilirsiniz. eğer ispanya'yı tercih ederseniz ekstradan 2 ay vize beklemeniz gerekebilir. yani gitmesi her ne kadar dışarıdan kolay gözükse de zorlu ve sıkıcı bir süreçtir. ama her ne şartta olursa olsun herkese tavsiye ettiğim çok farklı getirileri olan ücretsiz bir programdır. kalacak yer, elektrik, su ve ısınma gibi giderler için cebinizden 5 kuruş para çıkmaz. bütün vize masraflarınız ve ulaşım ücretleriniz avrupa birliği tarafından 100% karşılanır. her ülkeye göre değişen bir cep harçılığınız vardır. eğer çok içen sıçan bir insan değilseniz iyi bir iktisat politikasıyla bu parayla geçinebilirsiniz.

    orgasmus* gibi sadece partilerde vakit geçirip bütün erasmus ve türk öğrencilerle takılmak ve sürekli ingilizce, türkçe konuşmak yerine yerel halkla daha rahat iletişime geçer, bulunduğunuz ülkeyi daha içten yaşama ve dilini daha iyi öğrenme fırsatı yakalarsınız. bu program sonunda eğer yurtdışında kalmaya niyetliyseniz legal yollardan iş araştırabilir veya yurtdışında okuma fırsatı da yakalayabilirsiniz.
  • kendisi hakkında bilgi isteyen olursa ulusal ajans ın kaynaklarından güzelce faydalanılabiliyor. bilmemkaç soruda agh diye bir bölümü vardı hatta sanırım. asıl yararlanacağınız kaynaklar ingilizce olursa daha iyi bilgi edinebilirsiniz. agh için başvurarak kabul edilmiş türk yazarların blogları falan var, yok değil, ama az. daha fazla artması insanların bu projeyi duyması için iyi olacaktır. ben henüz gidemedim, yakında gideceğimi tahmin ediyorum; gidersem yurtdışı tecrübelerini paylaşırım burada.

    ingilizce kaynak falan dedik; bu tarz araştırmalarda agh lafını kafanızdan silip evs lafını kafanıza sokun. internette onlarca, yüzlerce evs gönüllüsünün yazdığı blogları bulabilirsiniz.

    bu işi pek facebooktan falan takip etmemekteyim. sizin için en temel ve resmi kaynak şudur : [http://ec.europa.eu/youth/evs/aod/hei_en.cfm http://ec.europa.eu/youth/evs/aod/hei_en.cfm]

    gitmek istemediğiniz yerleri eleyip sadece istekli olduğunuz yerlere başvurmak daha mantıklı bana göre. illa avrupaya gidicem diye önüne gelen yere başvurursanız ve kazara kabul alırsanız; 5 milyon nüfuslu bir şehirden 2 bin kişilik bir kasabaya gidince delirdim triplerine girmeyin. aynı şekilde kesinlikle ve kesinlikle ilgi duyduğunuz alana yönelik bir proje seçmenizi öneriyorum. çocuklardan nefret eden bir tipseniz, anaokuluna başvurmak aptallık bana göre. aynı şekilde "benim ilgi alanım dağcılıktı, ne işim var huzurevinde?" falan diye sormayın kendinize.

    eğer gerçekten seçilmek istediğiniz ve o iş için biçilmiş kaftan olduğunuzu düşündüğünüz iş varsa, 10 liraya falan skype' tan kontör falan alıp arayın ve "size cv attım, mail attım? geldi mi?" falan diye adamları darlayın. çok da darlamayın tabi. unutmayın, bin kişilik bir kasabadaki çok tutulmayacağını düşündüğünüz bir projeye bile 300 ün üstünde başvuru olabilir. herkes abanıyor gitmek için, bu nedenle bir şekilde kendinizi başvuru aşamasında öne çıkarmanız şart. "ben bu projeye seçilmeliyim!" diyeceğiniz bir proje varsa; başvuru için hazırlayacağınız motivasyon mektubunda ve ön yazınızda mutlaka ve mutlaka o projeye özel yazdığınız bir yazı yollayın. üşengeçlik eden kaybeder. durum budur.

    yukarıda verdiğin evs database linkinin haricinde mutlaka diğer kaynakları da kontrol edin. youthnetworks bu olayın başka bir sitesi. facebook da öyle. özellikle urgentkodlu proje duyurularında adamlar çok acil adam aradığı için direkt kabul olabilme ihtimaliniz var.

    eğer türkseniz 0-1 yenik başlıyosunuz duruma. hele türk ve erkekseniz direkt 0-2. o nedenle "bu başvuruya beni kesin alacaklar bak gör!" laflarını, ellerinizi görebileceğim şekilde ve sakince yere bırakın.

    genel olarak romanya, bulgaristan, macaristan gibi ülkelere gitmek nispeten daha kolay. ingiltereyi falan hiç hesaba katmıyorum dikkat edersen. ingiltereye gidebilen arkadaşlara buradan saygılarımı sunuyorum. onlar büyük insanlar.

    evs tecrübesi olan türk arkadaşların kesinlikle blog yazması gerektiğine inanıyorum. bizlerde genel olarak "amaannn ben yaşadım bitti, benden sonra gelecek yapsın." şeklinde bir düşünce olduğu için projeyi bitiren kimse yazmıyor. millet de devamlı soruyor "abi, evs diye bi şey varmış? o ne?" diye.

    "ingilizce şartı aranmıyor" gibi durumlar var. evet aranmıyor ama ingilizceyi hiç bilmiyorsanız sıkıntı. baştan söyliyim. muhtemelen almayacaklardır projeye. çünkü adamlar ilk onayı verdikten sonra "şu adamla bi görüşelim bakalım neymiş olayı?" diyolar. skype' ta görüşüyorsunuz. sonra "amaaa ingilizce bilmek gerekmiyodu hanii?" demesin kimse. adam anlaşamayacağı adamı 1 yıl yanına alır mı? sen olsan alır mısın?

    "bu projeye ne katabilirsin ve kendine bu proje sayesinde ne katacağını düşünüyorsun?" şeklinde alelade sorular sorabiliyorlar. bunu bazen yaptıkları yüz yüze görüşmede bazen de direkt ilk müracaat sırasında doldurmanızı istedikleri formlarda yapabiliyorlar. "abi ben oraya gelip 1 yıl kalıp sizin dilinizi öğrenmek istiyorum. süper olur bana, orda dil öğrenir dönerim." derseniz size nah çekerler. dil öğrenmeniz süper tabi de, bunu öncelikli amaç olarak ortaya sürerseniz sıkıntı çıkabilir. sonra "avrupalılar çok rerörö insanlar." denmesin.

    şu satırları okuyan bir insan "bu herif evs e katılmış belli" falan diyebilir. diyenler ilk paragrafın son cümlesine geri dönsün lütfen.

    genel olarak projelere abananlar kısa-orta süreli projelere başvuruyorlar. uzun dönemli [9 ay-1 yıl] projelere başvuranlar kendilerini daha rahat sıyırabilirler diğerlerinin arasından.

    bu muhabbete katılmak için en gerekli şey sabır ve strateji. strateji lafını duyunca age of empires var dediler geldik? ciler toplanmasın hemen. yaptığınız bir başvuruya 6 ay sonra "doluyuz, başvurduğunuz için çok teşekkür ederiz. umarım sonraki dönemde görüşürüz [uzun dönemli projeyse eğer; sonraki dönem dediği bildiğin 1 yıl sonra] " cevabı gelebiliyor. siz de içinizden küfrederken "thank you for your kind and quick responce" falan diyip cevap atabiliyorsunuz.
    işte size en önemli püf noktası : başvurduğunuz ve "önemli" kategorisine eklediğiniz bütün projelerin başvuru dönemlerini, hangi tarihte mail attığınızı ve dönüş olduysa hangi tarihte dönüş olduğunu ve ne yazdığını not edin. günde 20 projeye falan başvurabiliyorsunuz ve böyle bir şey olunca her şey birbirine karışıyor. adam da haklı olarak "lan evs evs dediler, bi bok olmuyo amk." falan diyip bırakabiliyor. burada da sabır devreye giriyor. başvurduğunuz kurumun yetkilisi "hope to see your mail in another term." dediğinde gerçekten gelecek yıl tekrar atmanızı istiyor olabilir aslında. bunları kağıdınıza not alırsanız; "haaa bak şu tarihte adam bana gelecek dönem başvuruları şu tarihte açılacak demişti. ve biz o tarihteyiz, dur ben başvuruyu tekrar atıp kendimi hatırlatayım." dediğinizde bu yararınıza oluyor. hem bir düzen içerisinde gidiyorsunuz hem de hiçbir projeyi atlamıyorsunuz. kaçma ihtimali sıfıra yakın oluyor. önemsemediğiniz projelerde bunu yapmaya gerek olmayabilir; ama önemli dediğiniz projelerde mutlaka ve mutlaka bunu uygulayın.

    ruh hastası gibi her gün çıkan/yenilenen projelere bakıp anında başvuruyordum. ama unutmayın, evs database çok güncel olmayabilir. yeni çıkan bir projeye 3 ay önce bir gönüllünün seçildiğini öğrenebilirsiniz ama aynı şekilde 3 yıl önceki bir projeye adamlar gönüllü arıyor olabilirler. böyle durumlarda; adını sabır koyduğunuz, geçen yıl yürüyüşe çıktığınızda ayağınıza takıldığı için evlat edinip, evde bilgisayar ekranınızın önüne koyarak bakıp bakıp geçen yılı hatırladığınız taşınıza tekrar tekrar bakmanızı öneririm.

    verilen bilgiler sizi kesmediyse kutumu yakabilirsiniz. zira kutumda büyük hissediyorum.

    iki buçuk ay sonra gelen edit : işlemler büyük ölçüde tamamlandı. sigorta yapılması ve vize alınması işlemi kaldı sadece. süresi 12 ay olan projeler için göçmenlik bildirimi falan yapılıyor sanırım. onlar var sırada. işlemler tamamlandıkça yazacağım.

    iki ay daha sonra gelen edit : işlemler vize haricinde tamamen tamamlandı. uçak bileti, göçmenlik başvurusu-onayı, sigorta, kalacak yer, yapılacak işler vs. hepsi tamam. 1-2 hafta içinde vizeden onay gelmesini bekliyorum. geldiğinde tekrar buraya yazacağım. 4 martta 1 yıllık evs projesi için uçağa binmiş olacağım.
  • an itibariyle makedonya için 6 aylık bir programa başvurmuş bulunmaktayım.
    29 yaşında a2 seviyede dil bilen biri olarak eğer olursa ne bok yiyeceğimi bilmediğim program..yer: makedonya
    gidersem editlerim.

    1.edit. ; kabul ettiler olum, hemen çık gel diyen kuruluş mu olur ya..

    2.edit ; bileti aldım 8 nisan 2015'de oradayım.

    3.edit; olaylar olaylar...8 nisanda sınır dışı edildim 13 saat rehine krizine döndü. 2 ay sonra gittim geri, kaldım, eğlendim, öğrendim geldim. bir insanın başına gelebilecek her şey geldi. havalanında rehin mi tutulmadım, parklarda mı yatmadım?... sokaklarda sabaha kadar eğlenmek mi dersin, herkesle bir şekilde anlaştığını gördüğün vakit mutlu olmak mı, bir sürü ülkeden insanlarla bir nehir kenarında, yahut ıssız bir kilisede gece yarısından sabaha kadar şarkı söylemek mi, yoksa kolkola manu chao konserinde zıplayıp pogo dansı yapmak mı dersin? ...iyisiyle kötüsüyle gidin yaşayın. ne demiş neruda

    yavaş yavaş ölürler
    seyahat etmeyenler...
  • proje arayışında olanlar aşağıdaki facebook gruplarını takip edebilirler.

    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    9
    10
    11
    12
    13
    14
    15
    16
    17
    18
    19
    20
    21
    22
    23
    24
    25
    26
    27
    28
    29
    30
    31
    32
    33
    34
    34
    36
    37
    38
    39
    40
    41
    42
    43
  • temmuz ayında portekiz cascais’te yaptığım gönüllü avrupa hizmetidir. isaf dünya yelken şampiyonası’nın basın merkezinde çalıştım. bilindiği üzere, avrupa birliği’nin destek verdiği klasik gençlik projeleri. dünyanın birçok ülkesinden gazetecilerle her gün aynı mekânda bulunmak beni mutlu ediyordu. çünkü ilk kez uluslar arası bir basın merkezinde bulunuyordum ve çalışıyordum da… gördüğüm, dikkatimi çeken ve “nasıl buldun?” diye sorduklarında tek dediğim, “ne kadar stressiz ve sakin bir basın ofisi” oldu. zaten stres, heyecan, bazen kargaşa ve tartışma gazeteciliğin ta kendisi hatta belki keyifli tarafı bu… ama cascais marina’da iskelenin üzerine kurulmuş basın merkezi çadırımızın içindeki en üst düzey basın mensuplarının dahi içten, samimi, kafa dengi, şeffaf oluşları beni etkiledi sanırım. burunları havada değil. hiç kimsenin: birinci olan bir yelkencinin canlı yayında, şampiyonada çalışan tüm gönüllülere teşekkür etmesi ya da basın genel koordinatörünün rutin işlerimizde bile defalarca teşekkürü beni şaşırttı. “bana davranmayın böyle, ben alışkın değilim böyle şeylere!” dedirtti -içimden-.23 farklı ülkeden 92 gönüllüydük şampiyonada. evet, sadece ben şaşırmıştım.
  • gidesi gelenler için güzel bir fırsat, fakat başvuru yapacağınız kurumu seçme aşamasında "homofobiklerle mi mücadele etsem, kanserle mi yoksa bir sirkte top mu toplasam" gibi zihin karışıklıkları oluyor. fazla dağılmamak lazım.
  • gerçekten müthiş bir deneyim yaşatan erasmus plus eylemlerinden birisidir.

    yukarıda epey detay yazılmış hakkında bu yüzden yıllarca gençlik derneklerinde çalışmış ve portekiz'de yaklaşık bi' yıl evs yapmış biri olarak tüm bu süreçte gözlemlediğim birkaç nahoş gerçekten bahsetmek isterim.

    öncelikle eğer aklınızda gönüllü olmak varsa çok vakit kaybetmeden bazı planlarınızı erteleyip hemen gitmeye uğraşın zira haşmetli hükümetimiz ve onun destekçileri artık bu tür kültür programlarına verilen fonların gereksiz olduğunu ve bu programlar aracılığıyla batı'nın ve haçlıların bizim milli, dindar gençlerimize seks, alkol vs ile ahlaksızlık aşılamaya çalıştığını düşünmeye başladı. yani bir anda "eyyy ab artık gençlerimizi zehirleyemeyeceksin !" diye çıkışıp tüm bu faaliyetleri bitirmeye çalışabilecek insanlar olabilir. her şey olur.

    ikinci üzücü nokta artık bir türk vatandaşı olarak seçilme ihtimalinizin pek aza inmesi. bunun nedeni siyasi ya da güncel durum değil; üzülerek söylemeliyim ki düzgün yabancı stk'lar zaten epeydir türk gönüllü almak istemiyor. çünkü evs'in ne olduğunu bilmeyen, çalışmak istemeyen, gittiği ülkenin dilini öğrenmeye dahi çabalamayan, her durumda bir şekilde tatminsiz, bastırdığı cinsel ve sosyal dürtülerini pervasızca ortalığa saçan bir gönüllü profilimiz var. kişisel olarak tecrübe ettiğim bazı durumlar da mevcut; örneğin "oruçluyum, dinime saygı duyun." deyip bütün gün yatan ve iftardan sonra içmeye çıkanları, bir kere seviştiği adama aşık olup "evlenecez" diye adamın evini basanları, aynı evde yaşadığı diğer gönüllülerin domuz yapmasına izin vermeyenleri, uçak biletleriyle oynayıp para tırtıklayanları, her fırsatta "ımı islimifibi çık kiti, misliminlira iyi divrinin" deyip karşısındakine bozuk ingilizcesi ile saatlerce hristiyanlığın ne kadar yanlış din olduğunu, hepsinin islama dönmezseler yanacağını söyleyenleri, "abi biz izmirliyiz, bunları gördük geçirdik" diyip kendisine biraz samimi davranan kadına neredeyse tecavüz edecekleri ve daha nicelerini gördü bu gözler. çoğu gönüllü kompleksli, gereksiz mağdur ve fazla özgüvenli.

    profilimiz bu sevgili türkiye vatandaşları; emin olun gönderdiğimiz cv ve mıtivasyon mektubu bile okunmuyor çoğu zaman.

    gidenler nasıl gidiyor peki? ev sahibi kuruluşlar eğer cidden çalışacak gönüllü aramıyorsa ve projeler gerçekten tırtsa, kabul almış projelere özellikle türkiye'den kendileri gibi sadece para odaklı çalışan gönderici kurum buluyorlar. bu gönderici kurum da tanıdıklarının "ingilizce öğrensin" diye bir yerlere göndermek istediği sığırları ve kezbanları gönderiyor hiçbir cv, motivasyon mektubu almadan.

    durum budur. gerçekten gönüllü olmak isteyen, algısı açık ve geniş bakabilen arkadaşlara başvurularında başarılar.
hesabın var mı? giriş yap