aynı isimde "atlanta" başlığı da var
  • donald glover, dizi fikrini kanala (fx) satabilmek için köprüyü geçene kadar ayıya dayı demiş. fx'in glover'dan beklediği, üç zencinin hayatını anlatan community tarzında bir diziymiş. halbuki dizi, 90'lar hiphop dünyasının gündelik olaylarından biri haline gelmiş bar kavgası sırasında adam öldürme, uyuşturucu ticareti, silahlar; kısaca itlik serserilik üzerine kurulu. tamam, bar kavgası yok, ama bir hayran ne diyor, "ben old school sayılırım. hiphop'ın özü bar kavgası çıkarmaktır. siz, bu kültürü geri getirdiniz." dizi tuttuktan sonra kanalın yapımcıları bir bardak soğuk su içmişlerdir sanıyorum.

    donald glover, yaptığı her işte başarılı olan, herbokolog bir adam. childish gambino projesi mükemmel, her albümünde deneysel çalışıyor, sürekli yeni sound'lar deniyor. eş zamanlı komedi dizisinde oynayabiliyor, sonra gidip grammy'lerde sahne alıyor, e bir de yaratıcısı olduğu dizisi var. bu kadar başarılı bir adamın muhakkak falsosu çıkacaktır diye düşünmeden edemiyorum. umarım, sübyancı veya tacizci değildir. zira, çakallar sofrasında bir sen kaldın arslanıııım.

    atlanta, zenci (politically correct'çiler 'cnm onlar zenci deil ziyahiii diye mesaj atarsa küfür ederim, baştan söylüyorum) nüfusun yoğunluğuyla bilinen bir şehir. hakkında sürüyle yorum okudum. bilhassa dışarıdan gelen insanlar, "ırkçı olmak istemiyorum ama... hayatımda bu kadar zencinin olduğu bir yer görmemiştim." yazmış. "ırkçı olmak istemiyorum ama..." ibaresi önemli.

    donald glover'ın neler yazabileceğini tahmin edemiyormuş gibi ben de basit bir community çakması ile karşılaşacağımı düşünmüştüm. belli bir yaşa gelip sik sok işler dışında bir işte çalışamamış earn'e öykünmemek elde değil. şöyle diyor:

    "i just keep losing. i mean, some people just are supposed to lose? for balance in the universe?"

    ha, dizi komik değil mi, komik. ben, komik tarafını kulak ardı edeceğim. 'darius yha ehehe çk kmk' de diyebilirsiniz, earn'ün mücadelesini ve çırpınışını da izleyebilirsiniz. kısa vadede para kazanabilen kişi, earn'ün kuzeni alfred; seks ve kubar dışında söz yazamayan bir rap'çi. darius ise 24 saat kafası güzel gezen, alfred'in yancısı. evet, karakterler bundan ibaret. kimsenin doğru düzgün işi yok, hatta earn, evsiz kalmamak için uğraşıyor. her bir kişi, atlanta'nın genel problemlerini yansıtan ayna mahiyetinde. salt güldürme amacı taşımayan, kişilerden girip şehre, şehirden girip kişilere kaynaklık eden gerçek bir dizi.

    dizide çalan müzikleri paylaşayım. ilk sezona aitler; alın teri değil copy paste:

    sezon 1:

    1. bölüm: the big bang

    oj da juiceman - no hook
    emanuel vo williams & cut one - not your hero
    doe b - let me find out
    sango & waldo - sns
    migos -- one time

    2. bölüm: streets on lock

    yo gotti - law ft. e-40
    rich the kid - running threw it
    bill withers - grandma's hands

    3. bölüm: go for broke

    kodak black - skrt
    cousin stizz - shoutout
    migos - cook it up
    lloyd - get it shawty
    cheryl lynn - encore
    shabazz palaces - an echo from the hosts that profess infinitum
    max p - gang
    migos - spray the champagne

    4. bölüm: the streisand effect

    xavier wulf - philosopher's throne
    lee fields - could have been
    keith ape "ıt g ma remix" f/ a$ap ferg, father, dumbfoundead & waka flocka flame
    michael kiwanuka - home again

    5. bölüm: nobody beats the biebs

    billy paul - am i black enough for you?
    nappy roots - feeling like
    syph feat. tracy t - the bag

    6. bölüm: value

    the ebonys - it's forever
    george benson - this masquerade
    jeremih - oui
    funkadelic - hit it and quit it
    tj boyce - h town chick

    7. bölüm: b.a.n

    sir - cadillac dreams feat. big k.r.i.t.

    8. bölüm: the club

    xavier omär - grown woman
    sevnthwonder - maria i'm drunk
    pharoahe monch - so good
    dyme-a-duzin ft. kehlani - stay up

    9. bölüm: juneteenth

    kamasi washington - change of the guard
    kamasi washington - the rhythm changes
    sam cooke - chain gang

    10. bölüm: the jacket

    broccoli feat. lil yachty - dram
    ilovemakonnen - flippin all night
    nelly ft. city spud - ride wit me
    erykah badu - other side of the game
    outkast - elevator (me & you)

    --- spoiler ---

    gitmiş, justin bieber'ı zenci yapmış adam. justin bieber, bu kültürü sevmesine karşın videolarında "the n word" kullanan biri. hatta, comedy central roast of justin bieber'da kevin hart, justin'in gangsta özentiliği hakkında şunu demişti:

    "justin loves the black culture. everybody knows that. my thing is this, justin, i just want you to come to terms with the fact that you're not gangster. that's justin's main problem, man. you're not a gangster, accept that. i mean, come on. orlando bloom took a swing at you. that's not gangster, justin. it's not! he's got a perfume called "girlfriend." that's not gangster, justin. you threw eggs at a house. gangsters don't throw fucking eggs! snoop *, when the last time you threw eggs at somebody's goddamn house? we don't do that! it's not gangster!"

    --- spoiler ---
  • bu dizinin tr altyazısını kim hazırlıyorsa yapmayı bıraksın. dizinin başında saçma sapan yorumlar yazıyor ergen ergen. yapma kardeşim. yapacaksan sadece altyazı çevir ektra yorum katma. dizinin başında bu bölümde +18 sahne yok ne demek. spoiler veriyorsun. kaldı ki dizide komple +18 sahne yok zaten. nerenden ne uyduruyorsun.

    edit: çevirmeni buldum. emrhncm diye birisi. eğer burayı okuyorsan kardeşim, biraz profesyonel ol. görüntüye siyahi bir kadın geldiğinde 'çikolataya bayılırım' yazma mesela. dizide böyle bir şey yok. eğer düşüncelerini okumak istesem twitterdan oradan buradan takip ederim seni merak etme. teşekkürler. altyazı çevir başka bir şey yapma. yorum katma.

    tamım: diziyi bitirdim. donald glover ne iş yapsa izlerim, dinlerim. dizi zenci dizisi değil. her bölümde anlatılmak istenen konular farklı. çok geniş ve geniş bir katmana sahip.
  • komedi dizileri gerçekten çok farklı bir boyuta ulaştı. çok farklı bir seviyedeler. louie, man seeking woman, atlanta artık fast-food espriler yerine, nasıl desem daha bir sanata yakın eserler üretiliyor. hayata karşı bir argümanları var.

    komiklik derecesinden bahsetmiyorum, seinfeld belki günümüz dizilerinden çok daha komikti. benim bahsettiğim şey güldürme üslubu. artık, çıkayım da belli bir konu üzerine espri yapayım modeli kalktı. artık espriler seyirciyi güldürmeye çalışmıyormuşcasına mümkün olan en örtük biçimde yapılıyor.

    mesela artık "nolur gülün, gülmenizi çok istiyoruz" anlamına gelen yapay gülme efektleri yok. absürt müzikler, şaklabanlıklar yok. çoğu zaman sessizlik güldürüyor. bazı dizilerde 2-3 bölüm hiç espri yapılmadığı bile oluyor ve bu durum seyirciyi tatmin ediyor.

    öyle bir şeyler işte.
  • şahane bir eser. belli ki donald glover fx'i ilk sezon ile ikna etmiş ama 2. sezonda kendi istediklerini gerçekleştirmiş. özellikle 2. sezonda her bölümün kendi alt metni olması ve bunu gözümüze sokmadan bir bütünlükte sunuyor olmasına hayran kaldım. her ne kadar "zenci dizisi" tartışmaları yapılsa da ben diziyi daha farklı okuyorum.

    evet ötekileştirmenin nasıl normalleşebileceğini, bu normalleşmeye tepki verirken konuyu istemeden de olsa önemsizleştirebileceğini anlattığı kabul ediyorum. ama bir yandan bunu anlatırken aslıda bu siyah, beyaz ve toplumu oluşturan tüm grupların bir parçası olduğunu sıkıcı olmayan bir şekilde ortaya koyuyor.

    atlanta, ötekileştirmenin sadece monizmin oluşturduğu bir sorun olarak değil, bu sorunun başlamasındaki tetikleyici rolü üstlendiğini, bunu devam ettirenin ise birbirinden farklı bir çok faktör olduğunu üstü kapalı bir şekilde anlatıyor.

    --- spoiler ---

    2. sezon 6. bölümde ise donald glover metaforik mj canlandırmasıyla bir de bizim cenahtan bak demiyor bence. ben bir sanatçıyım bu da benim yorumum diyor. siyahım ya da beyazım ayrımına girmiyor. "ben bunun içindeyim bu da benim konuya olan bakışım"

    2. sezon 7. bölümde instagram üzerinden popüler kültür eleştirisi yapılmış. yani aslında herkesin söylediğini ben de söylüyorum demiştir. lakin bölümün sonundaki "drake is mexican" repliğiyle bölüm biterken bir çeşit alt metin twisti yapmıştır.

    2. sezon 8. bölüm woods'taki alt metin de inanılmaz güzeldir. 7. bölüm bu bölümün resmen tamamlayıcısıdır. alfred instagram ünlüsünü eleştirirken aslında ondan farklı olmadığını fark etmesi. kafasında yarattığı "gerçeklik" tanımının aslında sadece kafasında yarattığı bir tanım olduğunu gerçeklikle karşılaşınca anlıyor. özellikle popüler kültürü eleştiren kişinin konu hakkındaki yetkinliğini sorguluyor bir nevi. "onu eleştirdin ama peki sen?" bu bölümün "zenci dizisi" olduğunu kim söyleyebilir ki?
    --- spoiler ---

    hatta dizi darius üzerinden bile inanılmaz göndermeler yapıyor. true detective 1. sezondaki rust cohle karakteri gibi değil. çünkü orada asıl ürünü cohle bize veriyordu. atlanta ise darius'un aforizmaları üzerinden değil karakterin dizide yer alması üzerinden hallediyor. bak burada gözle görülen var bir de benim anlatmak istediklerim. neyi tüketmek istiyorsan onu seç.

    örnekler böyle uzar gider. bu dizinin tüketicisi kesinlikle anlatıldığı gibi zenci toplulukları değildir. ama siyah toplumu bu diziyi izler. bu dizinin asıl tüketicisi "söylemek istediklerim var"ı dinlemek isteyenlerdir. ilk sezonla fx'i iyi kandırmıştır. sırf 1. sezondan sonra 2. sezonu çekmesi bile fx yöneticileri gibi düşünen insanlara güzel bir göndermedir.

    oğuz atay'ın tam da söylediği budur; #76412095
  • --- spoiler ---

    4.bölüm

    “poor people don’t have time for investments because poor people are too busy trying not to be poor. ı need to eat today, not in september.”

    --- spoiler ---

    ıste fakirler hep neden fakir, zenginler hep neden zengin sorusunun basit bir aciklamasi.
  • atlanta kısacık mısacık ama içi dolu turşucuk. bilmemkaç sezon the wire izlediğimde bile amerika’da siyah olmaya dair bu kadar fikir edinmemiştim. ortada ayrımcılık yokken bile “ulan ya varsa?” dedirten tekinsizliği öyle iyi verdi ki sinirim bozuldu. tarz olarak biraz curb your enthusiasm’i hatırlatıyor, ama çok daha karanlık ve sürreal.

    bir de televizyon ciddi ciddi sinemayı solluyor mu ne ya? diziler zaten ritim olarak kitap okuma alışkanlığına daha benzer bir deneyim sunuyordu, bir de o zamanı daha sabırlı kullanan ve katman katman ilerleyen yapımlar çoğalmaya başladıkça etkileyiciliği de iyice arttı.

    atlanta’ya baştan sona bayıldım, ama hepsini izleyemiyorsanız bile ikinci sezon altıncı bölümü kısa film niyetine bir izleyin derim.
  • donald glover'ın eylül'de yayınlanmaya başlayacak, başrolünde oynadığı yeni dizisi. iki kuzenin atlanta'daki rap ortamlarında kendilerini gösterme çabalarını konu alacak.

    irili ufaklı şöyle güzel bi kaç teaser falan filan buldum, tame impala'nın new person, same old mistakes'ini kullanmışlar. baya baya hoşuma gitti:

    https://www.youtube.com/watch?v=glvguxwpjj8

    https://www.youtube.com/watch?v=mpedj-mmtly

    https://www.youtube.com/watch?v=u38-7tb1qs8
  • kardeşim 3 yıl oldu halen 3. sezon bekliyoruz bu ne saçmalık. gönderin üçüncü sezonu artık.
  • dizinin ilk sezondaki reyting kaygısıyla bomboş bir dizi yolunda ilerleme ihtimalini alt üst eden bir ikinci sezon izledik. ben de ilk izlediğimde çok beğendiğim “helen” bölümünü tekrar izledim.

    bölümün açılış sekansının oral seks ile başlaması ve tatmin etmeye çalışan kişinin earn ve tatmin olan kişinin van olması başlı başına bütün bölümün hikayesi. blue valentine filminde de daha önce başlıkta bir suserın yazdığı gibi kadını hamile bırakan adamın doggy’i tercih etmesi ve dean’in oral sekse yönelmesi gibi nüanslar filmlerde önemlidir. ve bir filmin/dizinin başlangıcı aslında size çok şey söyler.

    van’in ait olmadığı bir yerde bazen orada olduğu için kendinden utanması, bazen orada kendine yer etmeye çalışma hırsı van’in kendi içindeki benlik sorununu ortaya çıkaran en önemli konu idi burada. “you always choose black” lafını söyledi kızım bu insanlar sana ama sen hala bu insanlara uyum sağlayacağım diye git earn’ün kalbini pancara çevir.

    kendini festivale ait hissetmeyen earn, van’e yardımcı olmaya çalışırken van için düşman konumuna geçer. anlamladıramadığı sorunları arasında bir de earn ile uğraşmak istemez. bu ilişki çatışması masa tenisi imgesiyle de cuk oturmuş. ikinci oyunda van’in oynarkenki yüz hatları, earn için hiçbir anlamı olmayan bu çatışmada çok şey ifade ediyor. kimse bize kimin kazandığını göstermedi ama hepimiz earn’ün kaybettiğini biliyoruz.

    üzgünüm kötü olan van. earn günahıyla sevabıyla van’i kabul etmişken ama boktan şeyler içinde boğuluşuna da göz yummazken, kendi sorunlarını earn’e yüklüyorsun. senin yavru köpeğin olmadığı her an ondan nefret ediyorsun. böyle devam ettiğin sürece drake peşinde koşarsın sonra da maketini görüp kendi gerçekliğine dönersin. alman’a güler earn’ü yabancılaştırır ve kötü gösterirsin. biliyoruz van sen de zor şeyler yaşıyorsun ama olmuyor.

    son sahnede van, earn’ü kaybettiğini bilir ama üzülmez. yeni adımlarını düşünen güçlü görünümlü bir karaktere sahip çünkü, earn gibi takılıp kalmaz. ancak attığı her yeni hamle benlik sorununu çözmedikçe kayıplara ve yeni güçlü adımlara sürüklenen bir döngüye sahip olacaktır. sevgisinin biteceğini daha başlarken bildiği ama yapılan seksten alınan zevkten dolayı göz yumulan ilişkiler gibi belli dönemlerinde anlamsız şeylerle mutluluğu sağlayacak, earn ile geçirdiği mutlu zamanlardan çok daha fazla sıkıntısız ve mutlu olacak, nihai mutsuzluğundan kurtulamayacak her an earn’ü hatırlayacak ama güçlü karakteriyle şimdiki anına geri dönecek çünkü earn ile sürdüremiyordur ya da onlar gibi olacaksın, boktan zevkler içinde hissiyatlı aşklarını kıskanmak yerine yeni personanı oluşturacaksın başka çaren kalmadı. earn çok mu iyi? yoo tam bir dangalak. en azından kötü değil. benlik sorunu yaşayan ve ben merkezcil olan bir insan yanında dangalaklık bilemiyorum nasıl bir seviyededir.

    edit: üstün insan darius hakkındaki bölüme de böyle bir şeyler yazma niyetindeyim. kanalıma abone olmayı unutmayın. bu dizi amerika’daki siyahi insanlar için çok daha fazla anlam ifade etse de temel insan olma sorunu üzerine olduğu için bize de derin şeyler sunuyor son zamanlarda yapılmış en iyi dizi.

    edit: bir de o aptal arkadaşlarına gelince ne kadar kötü olursan ol sana yakışmıyorlar.
  • ilk sezon ile ikinci sezon arasında dağlar kadar fark var işleyiş olarak. ilk sezon komedi, ikinci sezon belgesel tadında resmen. özellikle 2.sezon 6. bölüm resmen kanımı dondurdu. arkadaşlar bu diziyi kaçırmayın mutlaka izleyin.
hesabın var mı? giriş yap