• hakkında kompozisyonlar ve hatta kitaplar yazılabilecek derecede fazla malzeme içeren, içeriğin genişliğinden faydalanarak hakkında/devamında 20 oyun 45 film 102 dizi çıkarılabilecek fantastik, harika, mükemmel oyun.

    --- spoiler ---

    oyunda olumlu veya olumsuz yönde etkileşime girdiğimiz karakterlerden ünlü olanları bir sayalım:

    cesare borgia
    rodrigo borgia
    pazzi ailesi
    sforza ailesi
    niccolo machiavelli
    medici ailesi
    leonardo da vinci
    girolamo savonarola

    öylesine bir kurgu var ki oyunda, floransa, venedik ve toscana şehirlerinin 15. yy'daki hallerini müthiş ayrıntılı olarak interaktif bir şekilde elinize sunmuş, şehirlerdeki ünlü mimari yapıların içerilerinde altair'in zırhına ulaşabilmek için mezar arayıp bulmacalar çözdürmüş, vatikan'ın sistine şapeli'nin içerisinde bildiğin papa* ile dövüştürmüş, modern zamanın ve tarihin birçok önde gelen komplo teorisini özgün bir temele* müthiş bir şekilde oturtmuş ve bunların hepsini bir eğlence haline getirebilmiş.

    ancak bana kalırsa oyunun iki can alıcı hikayesi var, birincisi altair'in günlükleri.
    oyunu oynamış kişilerin ne yapıp edip bu codexlerin tümünü okumalarını tavsiye ederim. günlükler altair'in ilk oyunda al muallim'i öldürüp assassin loncasının başına geçmesinden ölümüne kadar geçen zamanda yaptığı şeylerin bir özetini içeriyor. okuduğunuzda göreceksiniz ki kurgusal altair karakteri eğer gerçekten varolsaymış tarihte en önde gelen filozoflardan biri olabilirmiş. hayatı, savaşları, insanoğlunun şiddet içeren davranışlarını, kadın-erkek eşitliğini ve ekonomik eşitliği, eğitim düzenini, ölümü ve dinlerin toplumsal kökenlerini sorgulayan altair'in bir taraftan da hayatı boyunca pe'yi* çözmeye çalıştığı, bir yerden sonra bunun yok edilmesi gereken bir kötülük nesnesi olduğunu anladığını ve buna rağmen lotr'un tek yüzük'ü gibi pe'nin çekimine kapılarak ondan kurtulamamasını gözlemliyorsunuz. özellikle din - yaşam - ölüm üçgeni hakkında altair'in ağzından yazılanlar insanda zeitgeist the movie izlermiş gibi bir duygu yaratıyor.

    ikinci can alıcı hikaye ise tabii ki subject sixteen'in bleeding effect sebebiyle balatayı sıyırmasından sonra denek olarak abstergo'da tutulduğu zamanlarda animus'u hackleyerek the truth isimli dosyayı oluşturması. muhtemelen subject sixteen'in bir şekilde animus'a kaydetmeyi başardığı, kendi dna'sından ulaşılan adem ve havva'nın cennetten kaçış'ını simgeleyen the truth videosunu dikkatlice izlediğinizde sistine şapeli'nin vault'unda ezio ile izlediğimiz minerva'yı yarım saniyeliğine elinde bir pe ile içeride çalışan insan/kölelere hükmederken görebilirsiniz. anlayacağınız, subject sixteen kafayı sıyırmış ancak olayı hakikaten çözmüş. the truth dosyasında ilerleyip bulmacaları çözmeye uğraşırken gözlemleyeceğiniz üzere, tarihi değiştiren neredeyse bütün önemli olayların ellerinde pe bulunduran insanlar tarafından (kızıldeniz'i yaran musa'dan, ölüleri dirilten isa'ya, joan of arc'ından tutun stalin'ine, jfk suikastini düzenleyenlerden, nikola tesla/thomas edison olayına, nasa'nın aya inişine kadar) gerçekleştirildiği daha doğrusu pe'lerin manipülasyon gücü ile gerçekmiş gibi gösterildiği, pe'lerin insanları kontrol etmek için, insanlığı yaratan ilk uygarlık tarafından kullanılan cisimler olduğu, adem ve havva'nın ilk uygarlık'tan kaçıp çoğaldıktan sonra ilk uygarlık'ı katlederek tarihe karıştırdığı ancak pe'lerin mevcudiyetlerini koruduğu, kısacası bilinen tüm tarihin aslında koca bir yalandan ibaret olduğu gibi birçok cevabı bulan subject sixteen'in, hikayeye göre hala yaşadığını ve gelecek oyunlarda kilit rol oynayacağını öngörmek fazla uçuk bir tahmin olmaz diye düşünüyorum.

    bu kadar komplo teorisini birbiri ile harmanlayıp paket program olarak sunduktan sonra bana battlestar galactica'nın benzer fantastik kurgusunu betimleyen "all this has happened before and will happen again" sözünü hatırlatan, oyunun mottosu daha bir anlamlı geliyor:

    nothing is true, everything is permitted.

    --- spoiler ---
  • bi' ara leonardo'yla konuşmamız bitmek üzereyken,leo bana sarılmak istedi,bi' anda interact'la benim sarılmaya müdahele etmemi istedi oyun.yetişemedim,sarılamadım leocuğuma.o sıcak kucaklaşmayı yapamadım.içten kırıldı bana biliyorum ama yine sonra ki görüşmelerimizde bana hep güler yüzlü ve nazikti.sarılamamam çok koymuştu o an.işte böyle bi' oyundur.oynayın oynatın.
  • bagimlilik yaratan, bir an once bitirmek icin gece gunduz oynamaniza sebep olan, bu sebeple hayatinizdan bir kac gun calan muhtesem bir oyun. neyse ki bayram'a denk geldi...

    oyunun benim icin tek eksigi guardlarin artik "gel burayaaa" diye bagirmamasi. ariyor insan...

    oyunla ilgili bir kac oneri/aciklama (hikaye ile ilgili aciklama yok, o yuzden henuz spoiler demiyorum, ama oyunda karsiniza ilerde cikacak alet edevata deginiyorum):

    ozellikle double hidden blade'e ve de daha da guzeli o fantastik pistol'a bayildim. her eve lazim her ikisinden de! oyun bittikten sonra ara ara stress atmak icin sehrin birine gidip, catidaki okculari teker teker sniper shot yapmayi dusunuyorum acikcasi.

    ayrica, sehirde gezerken o elinde supurge yer temizleyen sivilleri gormussunuzdur elbet, carpin kendilerine, dusursunler supurgelerini, sonra alin o supurgeyi ve tenhada kistirdiginiz bir kac guard'i supurgeyle doya doya dovun!!! muthis zevkli oluyor! mesela ben o kocaman zirhli brute'u resmen hic beklemedigi bir arkadan kafaya supurge darbesiyle sersemletip, 2. vurusta mi ne yere serdim! supurge deyip gecmeyin, kilictan bile etkili yani, hem garip bir turk filmi tadi yakaliyor insan, bir yanda 3-4 tane donanimli "bizans askeri" ve tam ortalarinda elinde sadece bir supurge ile topunun canina okuyan bir cuneyt arkin var sanki... hem ezio da cuneyt arkin gibi hoplayip ziplamayi pek seviyor, malum. (bu arada tirmiklari da alabiliyormussunuz okudugum kadariyla ama daha denemedim. )

    codex'leri "sonra toplarim" diye ertelemeyin derim, oyunu bitirebilmek icin 30una da ihtiyaciniz var, sonra geri donup toplama olanaginiz var ama gereksiz zaman kaybi bana gore, bulundugunuz sehirde gorevleri yaparken, bir yandan da buldugunuz codexleri toplayin, leonardo'ya cozdurun! bu cozulmus codexleri villaya ugradikca amcanizin calisma odasindaki duvara birakin (her codex villanin degerini arttirip size yol su elektrik olarak geri donmekte)

    glyph'ler her ne kadar bulmasiyla, videosuyla, bulmacalariyla ilginc ve eglenceli de olsalar, oyunu "bitirmek" icin gerekli degiller. isterseniz es gecebilirsiniz. (bence gecmeyin, ama neyse...)

    feather'lar da gene toplamasi istege bagli zamazingolar, ama her toplayip villanizda annenizin odasindaki kutuya biraktiginiz tuy villaniza arti deger katiyor, para kazandiriyor. dahasi 50 tane toplayinca condottiero war hammer aciliyor- sword of altair'i alana kadar ise yarayan bir silah.

    villa'ya ayak basar basmaz bir zahmet o minik sehrinizde statue avina cikin, sonra alin bunlari bahcenizdeki yerlerine yerlestirin. her biri 1000 para olarak geri gelecek size (yani toplamda 8000) ki villa'yi ve kasabanizi yenileme, para basar hale getirme yolunda bu ilk adimlariniz icin iyi bir meblag. sehri yenilerken ilk once banka'yi tamamen gelistirin, sonra demirciyi, sonra da art dealer'i, ardindan da doktor'u ve terziyi... size dogrudan etki eden bunlar zira. sonra yok genelevdi, kilieydi, barakaydi, kuyuydu ivir ziviri kafaniza gore gelistirirsiniz.. ayrica unutmayin aldiginiz her silah (atilabilenler haric -duh!)/zirh ve resim villaniza deger katip kesenize mangir olarak donmekte. -aldiginiz silah ve zirhlara bakmak, karsilastirmak icin villaniza gidip silah ve zirh odalarini ziyaret edin. normalde otomatikman "en iyi" opsiyonu ustunuze almis oluyorsunuz ama kontrol etmekte yarar var -atladigi olabiliyor ya da kimi zaman birbirine cok yakin (birinin damage'i yuksek, oburunun speed'i yuksek oluyor vs.) silahlar soz konusu oluyor bu yuzden sizin kendi oyun stilinize gore secmeniz daha mantikli..

    assassin tomblarda buldugunuz seal'lari da getirip villaniza koyarsaniz degerini arttirip, size para kazandiriyorlar. ve tabii 6sini da bulursaniz (ilkini oyunun akisi icerisine bulduruyor, geri kalan 5i istege bagli) altair'in zirhina kavusuyorsunuz. bu zirhin normal parayla aldiginiz zirhlar icinde en ustunu olan missaglias zirhina tek ustun yani -anladigim kadariyla- "tamir" ihtiyaci olmamasi/yipranmamasi. yoksa "can arttirma/koruma" vs. gibi konularda toplamda ayni etkiyi yaratiyorlar (birinin chest piece'i oburune gore daha iyi health bonus verirken, bir digerinin de greavesleri digerine ustun oluyor mesela ve ayni kapiya cikiyor zira altair'in kiyafetini bir "set" olarak giymek zorundasiniz).

    gene villa'ya deger kazandiran "models" var 2 tane. nerde bunlar, nasil alacagim, kacirdim mi vs. diye hic kafaya takmayin. kacirmaniz mumkun degil, oyunun akisi icerisinde kullandiginiz 2 "makina"'nin maketleri bahsi gecenler, ve onlarin oldugu bolumu gectiginiz anda direkt villa'da beliriyorlar. bunlar: leonardo'nun atli arabasi, ve ucma makinesi

    tum silahlari almak, tum resimleri almak (her sehirde farkli farkli resimler satiliyor) vs. yani birseyleri "tamamlamak" da bonus bir deger kazandiriyor villa'ya.

    oyunun kimi cutscene'leri sirasinda anlik "interaction" secenegi cikiyor, uyanik olmaniz, kacirmadan hemen soylenen tusa basmaniz gerekiyor "ozel" bir sahne gormek icin. yani "video"ya girdi diye salmayin kendinizi. oyunun sonucuna etki etmiyor bu sahneler, ama eglenceli olabiliyorlar.

    --- spoiler ---

    `aklima gelenler:
    oyunun baslarinda christina miydi neydi, onun odasina pencereden girdiginizde geceyi gecirmek icin, kendisine sarildiginizda cikan "interaction"i yakalarsaniz kizin elbisesini ustunden soydugunuzu goreceksiniz ve yataga uzanma sahnesinde kiz ciplak olacak (kacirirsaniz yataga elbisesi ustunde uzaniyor)

    roma donemi kalintisi tiyatro'da maestro adamlarina sizi yakalamasini soylediginde cikan interaction'i uygularsaniz ikisini de aninda hidden blade'le hakliyorsunuz.

    venedik'e varip, leonardo ile sehir turu da yaptiktan sonra ki konusmanizin sonunda ayrilacakken size dogru hamle yaptigi sirada cikan "interaction"a basmazsaniz karakteriniz leonardo'nun "sarilma" istegini geri cevirmis oluyor, kendisini insanin icini acitan bir "uzgun" surat yapiyor. (ben kacirdim, hala bunalimdayim leo'yu uzdum diye). yoksa kucaklasiyorsunuz.

    rosa'yi tasiyip arkadaslarinin yanina goturdugunuzde antonio'nun size verdigi komutlari "interaction" yoluyla uygulayinca rose'anin yarasina pansuman yapilmasinda aktif gorev almis oluyorsunuz (yapmazsaniz ne oluyor bilmiyorum)..

    artik emilio'yu bu gece oldurelim diye yola ciktiginiz o cutscene'de (idi sanirim, rosa ile olandan sonra, karnavaldan once) antonio da size sarilacak gibi bir hareket yapiyor ve gene interaction cikiyor (onu da kacirdim ben ama antonio'nun cok da umrunda degil, leo gibi yikilmiyor)

    maestro ile gene karsilastiginizda (kibris'tan gelen zamazingo bolumunde) elinizde kutu onunudeki guard'la beraber kendisini "gercekten hic sorun cikmadi mi yani" konulu sorularini dinlerken beliriveriyor karsinizda interaction secimleri, ben zamaninda bastim mi basmadim mi emin degilim, bastigimi var sayarsak kutuyla beraber onunuzdeki guard'i hafifce itekliyorsunuz, one dogru sendelemesiyle kafaya bir ok yemesi bir oluyor, maestro da "naber ezio, uzun zaman oldu, gozlerim yollarda kaldi" konulu 1-2 kelam edip, guards diyor, kolunuza yapisiyorlar. bu sahnede de interaction cikiyor, onu kacirdim. kacirmasam gene hidden blade'le oldurecekti guardlari saniyorum, kacirdigim icin maestro'nin "neyse birakin, gidin siz artik, ben kendim hallederim) demesi ile beni birakip, arkalarini donup gitti guardlar sag salim.`

    --- spoiler ---

    oyun hakkinda internet'te yazilanlardan anladigim insanlarin zorlandigi kimi kisimlar:

    --- spoiler ---

    altair oldugunuzda kuleye tirmanmak - kulenin balkonundaki, ucunda lamba sallanan tahta parcasina cikmakta cok zorlananlar varmis. tam altinda durup, baska hicbirseye basmadan "zipla" komutuna basinda cikiyor altair tahtanin ustune. (hatirladigim kadariyla)

    venedik'te karnaval sirasinda suikast gorevinizi yerine getirebilmek icin gerekli olan altin maske'yi kazanabilmek icin katildiginiz yarislardan "bayrak yarisi":
    oyunun basinda dumduz catilardan atlaya atlaya onunuzdeki siranin son binasina kadar gidip, oradan can kaybetmeyi goze alaraktan allah allah nidalari ile tutunmaya vs. kalkismadan aynen asagi atlayip rakibinizden once alin bayragi ve sonrada daha demin atladiginiz binaya gerisin geri cikin. rakibiniz "takip" etmiyor sizi yukari, o yuzden acele etmeden sakin sakin cikin catiya, icin ilacinizi caniniz aynen geri dolsun, sonra da ister kosa kosa, ister salina salina demin geldiginiz yolu gerisin geri gidin, zira bayragi ulastirmaniz gereken yer, yani yarisin "bitis noktasi" da her yarisci icin basladigi yer, catiya geri cikarak "dolanmak" yerine "kisa yol"u kullanmis oluyorsunuz.

    ilk 2 yarista da bu yontem ise yaradi ve kolayca 2-0 one gectim. son yarista ise rakibiniz daha onden mi basliyor, daha mi hizli oluyor her ne haltsa sizden once kapiyor bayragi, kosun pesinden alabilirseniz alin bayragi -yok alamiyorsaniz da takibi birakmayin, kendisinin bayragi nereye ulastirdigini ogrenin (eger yaris basindaki konumu aklinizda pek kalmamissa) , birakin durum 2-1 olsun. bir dahaki sefere gene inanilmaz bir hizla bayragi kapip alip basini gidince bu sefer "takip" etmeye kasmaniza bile gerek yok, birakin o kossun kendi kendine "yaris parkurunu" (cunku sokaklari ve merdivenleri kullandigi bir parkuru var onun normalde) siz direkt ona ait olan bitis noktasina gidin gene kestirmeden catilardan atlaya ziplaya, bekleyin kendisini, bayragi ulastiramadan onunu kesin, size carpsin, hem bayragi kapmis oluyorsunuz hem de dengesi bozuluyor/afalliyor (daha dogrusu "ezio catidaysa bayrak yariscisi onu takip etmez" bug'i devreye giriyor sanirim) ve siz gene bayragi kendi bitis noktaniza, catilardan gece gece ulastirip yarisi kolaycana kazaniyorsunuz.

    --- spoiler ---
  • oyun beni çok derinden etkilemiştir. oynarken yanıma gelen arkadaşlar napıyorsun dediğinde "babamı öldürdüler intikam alıcam,komplolarını başlarına yıkıcam" diye bağırarak cevaplar verdim. geçen gün bornova meydanından geçerken tansaşın yanındaki santa maria katolik kilisesini gördüğümde koşarak tırmanasım geldi. bana hala çok güzel bir fikirmiş gibi geliyor.
  • oyun falan değildir. başka bir şeydir bu nane.

    bilgisayar oyunları eskiden nasıldı bir düşünelim. mesela ilk çıkan prince of persia'yı düşünün. öldüğünüzde dınınınıııı diye öten muhtemelen windows 95 yüklü bilgisayarınızda hayran hayran oynadığınız oyunları. sanitarium'u. ilk metal gear solid'i. her sene bilgisayar bazlı oyunlar, play station ve xbox'ın da piyasaya dalmasıyla artık oyun olmaktan çıktılar. özellikle metal gear solid 4'ü oynayıp bitirdiyseniz, demek istediğim şeyi çok daha iyi anlayacaksınız. artık oyunlar içerikleri itibariyle insanlığın son haliyle ilgili malumat vermeye başladı. nereden geldik nereye gidiyoruz ulan tarzı sorulara cevaplar çıkartmaya başladılar. fps'si rpg'si fallout 3'ü uncharted 2'si saolsun. ama bu cidden feci bir şey. bu oyun daha doğrusu bu eser, oyun manyaklarının sadece oyunu bitir, questleri tamamla, silahları topla, adamları öldür tarzı oyunları sevenlerin bile ''ulan ne oluyor burada'' diyecekleri bir şey. baştan aşağı bir sanat eseri diyebiliyorum sadece assasin's creed 2 için. içerdiği tarihsel hatalara rağmen, oyunun sanat tarihi, felsefe, mitoloji, arkeoloji, italya kırsalı hususunda size sunacağı bilgiler kusursuz. - kırsalı geçin - yani neredeyse rönesansın tüm özünü bir diskin içine koymuşlar bir de üstüne eğlenin diye oyun haline getirmişler. çok enteresan. ama bu kadar da değil çok daha fazlası mevcut.

    oyunu oynayanlar için konuşuyorum. abicim o glymph bulmacaları neydi öyle? subject 16 denen şahıs, olayı çözmüş. adamın bulmacaların arasında yaptığı titrek sesiyle yaptığı konuşmaların her birisinde göndermeler dolu. tüm kutsal kitaplara, dinlere, politikaya, bilim-din çekişmesine giydir allah giydir bitiremedi eleman. aslında şimdiden söyleyeyim bu oyunun ana fikri nedir; tüm dinler sadece birer ilüzyondur. ilk assasin creed'i aklınıza getirin. tüm şehirleri gezerken haçlı seferlerinden beyni iyice bulanmış halka din adamları konuşmalar yapıyordu ve hep orada kendilerinin tanrının çocukları olduğu, diğerlerinin kafirlerden başka birileri olmadıkları söylenip duruyordu. bir tek gerçek mevcutsa eğer, birileri fena yanılıyordu. ama bu ikinci bölümün sonunda şunu anlıyoruz ki aslında tüm dinler, mitolojiyle sıkı sıkıya bağlı biçimde geliştirilmişler ve bu dinleri icat edenlerin elinde tüm insanlara hayal gördürecek kadar güçlü bir silah varmış; piece of eden. bu piece of eden nedir döneceğiz.

    oyunun oynanışı görevleri double blade'i bilmem nesi bunların hepsi şahane zaten. oyunun teknik yapısıyla ilgili bi kaç şey söylemek gerekirse haritalar muazzam. o kadar ayrıntılı ve birebir haritalar yapılmış ki, resmen o zamanda o şehri geziyorsunuz. tarihi karakterler çok ayrıntılı işlenmiş. size ilk tavsiye oyunu oynarken; oyunun başlarında damda fazla gezmeyin. nereye nasıl atlayacağınızı kestiremediğiniz yerlerde düşüp ölmeniz çok kolay. ama venedikten sonra rosa'nın size öğreteceği şeylerle dam üstünde saksağan vur beline da vinci diye paso gezebilirsiniz. fahişeleri bolca kullandığınızda artık bir şeye ulaşmanız için pek engel kalmıyor. bu aslında oyunu kolaylaştırmış. fahişeleri hırsızları paso kirala askerleri oradan götür codexleri al, hazineleri al. ama assasin's tomb'lar tam manasıyla götte sancı yaratıyor. özellikle venedikte olan bir tanesinde eğer düz duvara tırmanıp yana atlamayı çözemezseniz bir saat falan uğraşıyorsunuz orayı geçmek için. oyunun bulmaca kısmının en büyük özelliği zamanı kullanarak yaratılan bulmacalarda nereye nasıl atlayacağınızı iyi kestirmeniz gerekiyor. keza hırsızlarla yarış yaptığınızda da bu geçerli. hırsızlarla yapılan yarışlar oldukça kastırıcı. hele ki guardların sık olduğu bir yerdeyseniz - venedik gibi - guardları da peşinize takmanız çok olası. önce destinasyonu anlayın sonra zamana kastırın yoksa damdan aşağı düşüp bir daha aynı yere çıkana kadar zamanı yemeniz çok olası. yoksa küfrede küfrede oynuyorsunuz. bu arada dikkat etmeyenler için söyleyeyim; yine venedikteki bir tomb'da suyun altında dev bir ahtapot var. manivelayı çevirip bir dakika kadar suya bakın on katınız büyüklüğünde bir şeyin önce suyun altından geçtiğini göreceksiniz. biraz daha beklerseniz ahtapot suyun dışına vantuzlarından birini çıkaracak. len bu ne! diye oturduğunuz yerden fırlamayın.

    pazzi ailesini zevkle öldürüyorsunuz. yani orada adam kesiyorsunuz ve bundan zevk aldırıyor oyun size. bir süre sonra diyorsunuz ki ''ulan adam kesmekten haz almak da varmış''. ve yine glymph videolarının içinde insanın şiddet dürtüsüyle ilgili tokat gibi bulmacalarla karşılaşıyorsunuz. savaş görüntüleriyle dolu resimler mükemmel çözünürlükte karşınıza dikilince anlıyorsunuz aslında oyunun derdini; insan ne menem bir varlıktır?. oyun şiddeti bir yandan kötülerken aynen metal gear solid'de olduğu gibi şiddeti de kullanıyor ve aslında kendisiyle çelişiyor. olsun bu çelişkiye diyecek bir şey yok kaçınılmaz.

    gelelim tarihi gerçekler; evet rodrigo borgia tam bir hayvandı ve evet kendisi bir tapınak şövalyesiydi bu da ciddi manada tarihi bir gerçek diyebiliriz. ama makyavelli orda durun. bu makyavelli rodrigo'nun oğlu cesare borgia'ya deli gibi hayran. hatta prens'i de cesare borgia'yı örnek alarak yazmış. yani oyunda birbirine düşman olan assasinlerle tapınakçılar arasında makyavelli resmen tapınakçıların tarafında gerçekte. ama bir assasin yapılmış. makyaveli hadi geçelim medici'ler de sanki floransa'nın böyle iyi kalpli tüccarları gibi gösterilmiş. ortada dönen dolapların haddi hesabı yok o dönemde ve mediciler de öyle ak kaşık değiller. pazzilerle medicilerin savaşı aslında floransa üzerindeki fransız egemenliğiyle de çok alakalı. bu tür ayrıntılara takılmazsanız sorun yok. ama makyavelden assasin olmaz aga. olamaz. adam borgiaların yalakası olmuş tarih boyunca hatta onlardan desteği kaybedince de sefil olmuş.

    oyunu bitirdiniz diyelim ki oyun allahtan devam ediyor. gece görüşüyle damdan dama uçarken tüy arıyorsunuz ancak o da ne? duvarda garip garip işaretler görüyorsunuz. hatta işaretlerin bazıları nazca düzlüğündeki semboller. kimisi çince. kimisi ra'nın gözü. aztek sembolleri. yakına geldiğiniz anda bir dosya açılıyor ancak dosya kilitli. kilidi kırmak için bulmacalar çözüyorsunuz. eğer şu oyunu oynarken ohaaaaa demek istiyorsanız, o bulmacaların hepsini çözün. bir kilisee köprüye yeni bir mekana geldiğinizde zaten orayla ilgili bilgiler çıkacak hemen o bilgilere tıklayın. tıkladığınızda eğer resmin sol üst köşesinde kırmızı bir işaret varsa, orada bir glymph var demektir. orayı karış karış arayın ve o işareti bulun. sonra aramaya kalktığınızda zorlanacaksınız çünkü haritada binaların isimleri mekanların adı yazmıyor. karşınıza 20 parçalık bir video çıkacak. videoda iki cıbıldak biri erkek diğeri kadın yemyeşil bir yerde ve gayet teknolojik görünen bir mekanda birilerinden veya bir şeylerden kaçıyorlar.

    alın size eşşek gibi spoiler;

    --- spoiler ---

    bu ikisi ademle havva ve ellerindeki de havvanın ademe yedirdiği elmadan başka bir şey değil. ve daha sonra da oyun içinde anlıyoruz ki aslında dinleri var eden tüm peygamberler o elmaya sahipmiş. elmanın gücü insanlara sonsuz miktarda ve güçte hayal görmelerini sağlıyor. örneğin musanın denizi yarması, isanın suyu şaraba çevirmesi gibi. tüm bu mucizeler ve olaylar aslında elmanın gücüyle insanların algılarında yaşattığı değişimden kaynaklanıyor. ezio ile borgia'nın dövüşünde ezionun kendini çoğaltması mesela elmanın yapabildiklerine bir örnek sadece. peki bu elma nereden geliyor? işte bu sorunun cevabını da oyunun sonunda alıyoruz. oyunun sonunda sistine şapelin gizli vault'unda - lone wanderer çıkmıyor ordan merak etmeyin - karşınıza mitolojik bir karakter çıkıyor. kendisinin tonla adı olduğunu ama minerva olarak adlandırıldığını söylüyor. aslında sizi biz yarattık diyor erich von daniken tezlerini doğrularcasına ve cennet bahçesi denen yer de - zecharia sitchin'in ensesine şaplak vuralım burada - aslında bir fabrika. orada ''elmalar'' üretiliyor ve bizim ademle havva o elmalardan birisini alıp kaçmayı başarıyor. yani ademle havva aslında cennetten kovulmamışlar resmen kaçmışlar. yani bildiğimiz tüm insanlık tarihi bir yalan. belki oyun tarihsel gerçeklerin bazılarında sıçıyor ama komplo teorisyenlerinin bile ileri gidemeyeceği bir iddia ortaya atıyor subject 16'nın ağzından; aslında tüm sanat eserlerinde, tarihi yazılarda gerçek orada gizlenmiş duruyor ama kimse farketmiyor. sahiden de tüm o dinsel mitolojik hikayelerde bir şeyler ters. bu elma cidden neden bu kadar önemli? yani bi elma yedi diye insanlık cennetten şutlanıyor madem, nasıl oluyor da koca insanlık sadece iki insandan türemiş olabilir gibi çocukça sorular insanlın aklına geliyor. cevap şu; aslında insanlık sadece ademle havvadan türemedi. aslında insanlık eskiden de oldukça kalabalıktı. ademle havva insanlığın eline büyük bir güç verdiği için efsane oluyorlar.

    oyunun sonunda da minerva kendileriyle insanların delice savaştığını, insanların sayısının fazla olduğu için savaşı kaybettiklerini ve tüm o ''tanrı'' denen kendi ırkından geriye kimsenin kalmadığını, zamanın onları da yendiğini söylüyor. ezio hayretle ''tanrılar sizdiniz'' dediğinde minerva alaycı biçimde gülüyor. ''yok yau biz de sizin gibiyiz aslında.''.

    çok tipik görünen bir komplo teorisini yani insanların uzaylılarca yaratıldığı düşüncesini öyle güzel bir hale sokmuşlar ki neredeyse inanasınız geliyor.

    buyrun şu resimlere tek tek bakın;

    http://mycheats.1up.com/…ssassin_s_creed_2/xbox_360

    --- spoiler ---

    aslında tarihte de piece of eden muaddilinde hazineler sürekli aranmış. ahit sandığı, longinus mızrağı, excalibur gibi. martin mystere okuyanlar bilirler. bunların da tek bir maddeden yapılma uzaydan gelen bir element olduğu be çok güçlü bir enerjiye sahip oldukları söylenir. ilk assasin creed'in başında altair ''ahit sandığı mı? o bir efsane öyle bir şey yok'' der kesin bir şekilde. evet belki öyle bir şey yok ama tarih boyunca birilerinin bir şeyleri arayıp durduğu açık. komplo teorilerinin en büyük besin kaynağı olan naziler örneğin. tapınak şövalyeleri. languedoc katliamında kaçırılan sandık, katharlar şunlar bunlar. - daha ayrıntılı bilgi için (bkz: foucault sarkacı) - tarihte hep birileri bir şeyleri aramış durmuş. sonra da dan brown gibi uyanıklar kitap yazıp milyarder olmuş. büyük sır büyük sır diye simyanın isaac newton'ın john dee'nin rosecrucian'ların peşinde olduğu bir şey varmış gerçekten de. ama bunu kimse bilmiyor. belki nikola tesla biliyordu. hm? ama kendisinin tüm elektriği beleşe yapacak diye korkan edison saolsun. kimin gerçekten neyin peşinde olduğunu asla öğrenemeyeceğiz. ve komplo teorileri de saçma sapan halleriyle kalmaya devam edecekler. zaten bir gerçeği gerçek dışı kılmanın en kolay yolu o şeye komplo teorisi demek. bu yolla komplolar da aslında komplo olmaktan çıkıyorlar ve çocukların ellerinde oyuncağa dönüyorlar. gerçekten çevrilen dolapların çoğu da böylece hasır altı ediliyor kolayca.

    özellikle komplo teorilerine bayılanlar için söylüyorum; tarih okuyun. şu oyun, dipsiz bir kuyu gibi açıl susam açıl bitmek bilmiyor. içerdiği ayrıntıların üzerine kitap bile yazılır böyle matrisklen felsefe gibi kitaplar değil. cidden bilgi içeren dolu dolu kitaplar. ama bu oyun ne kadar gerçekleri olabildiğince kullanıyor olsa da bir oyun olmanın akıbetine uğrayacak. değeri belki çok sonra anlaşılacak bir şeyle karşı karşıyayız. bu oyun sadece bir oyun değil. tekrar söylüyorum bir sanat eseri. bir bilgi deposu. merak edenler için nice hikmetler içeren bir hazine. venedikten floransadan sizlere hediye.

    bir de italyancanız gelişti değil mi ey oynayanlar? bene bene...
  • bu oyundaki thomb görevleri kadar orospu çocuğu görevler başka bir oyunda olamaz.

    ayrıca tek haneli iq lara sahip olan beyinsiz maymun ezio'yla nasıl oluyor da bu kadar büyük işler başarıyoruz diye düşünmenizi sağlayan görevlerdir.

    327 tane demir çubuğu geçtikten sonra yakalaması gereken sonuncu demir çubuğa doğru atlamaktan son anda vazgeçip, "bu yükseklikten balıklama atlaması ne zevkli olur lan" diye düşünen lale bir assassin' in altair' in soyundan geldiğine inanmamızı beklemeleri büyük bir hata.
  • --- spoiler ---

    sonlara doğru yer alan karakterin* ezio ile konuşurken "kes sesini, senle konuşmuyorum" diyip gözlerini direkt kameraya dönmesiyle olayları (taa ki adı geçinceye kadar) desmond'un gözünden seyrettiğimizi unutturarak kafada "ulan ubisoft yıktı dördüncü duvarı galiba, bize birşeyler söylemeye çalışıyor" şeklinde düşünceler dolaşmasına sebebiyet veriyor bu oyun.

    --- spoiler ---
  • ben bu oyunu daha yeni bitirdim. herkes zaten oyunun ihtişamından bahsetmiş. o kısımları geçiyorum. benim değinmek istediğim ezio olarak ailemin karıştığı işler.

    örneğin, villada kız kardeşimin hesap kitap yaptığı odada sürekli bir mimar duruyor. şimdi villaya her gelişimde kıllanıyorum ya bu adam benim kız kardeşimi benden habersiz kendi villamda götürüyorsa diye. senin işin dışarıda inşaat başında değil mi? neden sürekli o kızın yanındasın? neyse sonradan leonardo odaya geldi de olaya el attı.

    sonracığıma, villaya her gelişimde villanın merdivenlerinden bir hayat kadını inerken görüyorum. sonra diyorum "vay çakal amca, sen bana görevler ver, ben ter kan içerisinde şehirden şehire gezip adam öldüreyim, sen de benim olmadığım zamanlarda gel güzelim sana villamdaki codex koleksiyonumu göstereyim bahanesiyle hatunları götür."

    ya işte benim için de böyle geçti bir assassin's creed deneyimi. oyuna hiç bu açıdan yaklaşan olmuş mudur diye de sormaktayım, kendi sağlığımı da sorgulamaktayım.
  • ukalalik etmek istemem.

    lakin venedik'i, toskanya'yi, floransa'yi, bire bir iceren oyun.

    oyundan ote.
hesabın var mı? giriş yap