• shakespeare'in yazdığı bir oyun. "all the world's a stage and all the men and women merely players, they have their exits and entrances.." diye devam eden bölümü (act 2, scene 7 imiş) meşhurdur, herkes bilir bunu öğrenir (ilköğretim). kahvede okey çalan arkadaşlara söylenir, okey tahtası kafada kırıldıktan sonra tabii.
  • shakespeare'in çobanları ve kır hayatını gösterdiği tek komedyası.ilk bakışta pastoral sanılabilecek bu oyunun dikkatle incelenirse sonunda aslında pastoral eğilimin karşısında olduğu anlaşılır.shakespeare,oyun boyunca ormanın koyu yeşil güzelliğini överken onun rahatsız edici dikenlerini de göstermeyi ihmal etmez.
  • size nasıl geliyorsa olarak da çevirilmiş shakespeare komedisi. pastoral olarak adlandırılır, erkek kılığına giren kadın kahramanlar, onlara aşık olan bayanlar; aşk üçgen, dörtgen beşgenleri gibi shakespeare komedilerinin ortak öğelerini taşır. inanılmaz eğlenceli ve zeki diyaloglar geçen bir oyundur bu, özellikle baş kahramanımız rosalind in konuşmaları kelime oyunlarıyla doludur hatta karşısındaki karakterde oyuna katıldığında kahkahalar attıran geyik muhabbetleri dönebilmektedir. aşkın sebepsizliği hatta bazen ne kadar saçma ortamlarda ortaya çıktığı yine görülür, bayanlar erkek kılığına girmiş bir kadın buldular mı aşık oluverirler nedense.

    ayrıca bu eğlenceli oyunun biraz japon etkileşimli denebilecek 2006 yılında çekilmiş bir filmi de mevcuttur. kenneth branagh ın çektiği filmde rosalind i bryce dallas howard orlando yu da david oyelowo oynar. diyaloglara çoğunlukla sadık kalınmış izlenesi bir filmdir. yine de oyuncuların bariz bir şekilde batılı ( hatta orlando gibi bazılarının zenci ) olduğu bir kadroda neden japon giysileri giyip japon evleri içinde barılınılmaktadır çözümek zor olabilir.
  • ankara gibi oyundur.nasıl ki ankara'nın en güzel yanı dönüşüdür , bu oyunun en güzel yanı bitişidir.izlerken hiç bitmeyecek sanıp umutsuzluğa kapılsanız da 2 saat 40 dakika sonra biterek sonsuz bir mutluluğa ulaştırır sizi.dün akşam izlediğim oyunun en ilginç yanlarından biri de ; oyun bitti , oyuncular selam verdi ,biz selamlarını aldık ancak biz salondan çıktığımızda oyuncuların çoğu bizden önce çıkmış yola koyulmuşlardı.anlaşılan onlar bile ulan bitse de kendimizi dışarı atsak diye düşünmüşler.ulan ne zaman sildiniz makyajı ? ne zaman değiştirdiniz kostümü ?
  • tam anlamıyla shakespeare dokusundandır. oyun sonrası eve gidip zamanın behrinde okuduğunuz sonelerini yeniden okuyasınız gelir öyle bir şey. elbet shakespeare sevenler için olur bu dediğim. bunun dışında maalesef ki mine tugay'ın performansını kaçırmış bulunmaktayım, 23 şubat 2011 akşamı cevahir'deki salon 2'de kendisini sahnede göremedik; yeni bir oyuna başladığından olsa gerek. bu uğradığım hüsran dışında performansların gerçekten de iyi olduğu ancak ziyadesiyle de uzun bir oyun izledim. dekor konusunda azıcık daha özenselermiş ya da ağacı bir sağa bir sola taşıma fikrini keşke bir daha gözden geçirselermiş zira gereksiz şekilde izleyiciyi de o ağacı sürükleyen için de yordular. saray soytarısının performansı pek beğenildi nedense. halbu ki bence en sıkıcı sahnelerde kendisi vardı. seyirci kitlesi, tek nefeste onlarca tekerlemeyi okuyabilenleri seviyor belli. sonu biraz sakil kalmış tamam her şeyiyle o döneme götürdünüz, modern zamanlara uyarlamamışsınız oyunu pek hoş ama neden sonunda roseland seyirciye seslendi, neden kiii? burayı değiştirseydiniz olmaz mıydı?
    seyirci son lafım sana: tiyatroya gitmeyi öğrenemedin gitti. oyunu sıkıcı bulmuş, oyunculuklardan hoşlanmamış olabilirsin ama salonu terk edeceksen arada terk et, zaten canımın içi akm'de izleyemediğimiz yetmiyormuş gibi koskoca alışveriş merkezi içindeki minicik saçmasapan bir salonda izliyoruz, parmaklarını çıtlatsan duyuluyor. sen n'apıyorsun; oyunun ortasında paldır küldür, "sessizce gid'im, rahatsız etmey'im kimseyi" mantığından uzak çıkıyorsun. ayıp.
  • devlet tiyatrolarının 2010-2011 sezonun oyunları arasında çokta kötü bir yerde olduğunu düşünmedim bu oyunun. belki daha kısa olsaydı bu kadar çok kötü yorum almaktan kurtulurdu diye düşünüyorum açıkcası. belki de bu kadar uzun olması insanların daha farklı ayrıntılara dikkat etmesine sebep olmuş olabilir. inkar edemem ki sonlara doğru oyunculuğu ne kadar güzel olursa olsun zeynep erkeklinin yüzünü görmeye katlanamaz hale geldim. belki bu kadar uzatılmadan bitirilseydi rolu aklımda daha keyifli kalabilirdi. sonuç olarak belki muhteşem değil ama gidilince de pişman olunacak bir oyun değildi.
  • arkadaşımla aylar önce biletini alıp gitmeye yeltendiğimiz oyundur. tiyatroya gittik bir oyuncunun hastalığı yüzünden oyunun iptal edildiğini öğrendik. yerine profesyonel adlı oyun sergilenecek isterseniz izleyin, izlemek istemezseniz biletinizi iade edin dediler. biz de hadi buraya kadar gelmişken izleyelim dedik.
    gayet güzel bir oyundu. bunun üzerinden iki ay sonra hadi bir daha alalım beğendiğiniz gibi'ye birer bilet, izleyelim bu oyunu da dedik. oyunun bazı kısımları gayet eğlenceliydi ama çok fazla uzatılmıştı. dekor çok özensizdi. tiyatroya gitme, oyunu izleme, eve dönme faslı tüm günü aldı ve bunca çabaya kesinlikle değmedi.
  • daha önce şehir tiyatrolarının perde arasında dayanamayıp çıktığım çok olmuştu ama ilk kez bir devlet tiyatrosu oyununda bu hale geldim. demem o ki, ikinci perdeye şans tanıtmayacak kadar sanattan uzak, yine de gidecek olan varsa sabır diliyorum.
hesabın var mı? giriş yap