• 28 şubat 2007 hrant dink'i anma gecesinde,

    "bizler hırantlarız
    bizler insanlarız
    nefrete kinlere karşı olanlarız

    önemli değil hangi ırktan olduğu
    önemli olan insan olduğu
    nefrete kinlere karşı olanlarız"

    gibi sözler yazıp seslendirmiş, düşüncem rüzgar olsun adlı şarkıyı yazmış insan.

    keşke kuliste arkadaşımla aralarında geçen şu konuşmayı duymamış olsaydım:

    arkadaş - "evet ruhi su'nun ermeni olduğu söyleniyor ama buna dair bir kanıt yok"
    arto tunçboyacıyan - "kanıt mı!!! ne kanıtı istiyorsun daha!!! duymuyor musun kanıtı!! işte sesi!! sen bir türk'te böyle bir ses duydun mu hiç???!!"

    o an bütün yazdığı sözler, bizim orda, ermenilerin yanında oluşumuz, hrant dink'in konuşmaları, duygusal sahneler, alkışlar, gecenin üzerimdeki etkisi, büyüsü... çocukluğumdan beri müzisyenliğine duyduğum hayranlık, sesine duyduğum hayranlık, doğaçlamalarına duyduğum hayranlık, doğallığına duyduğum hayranlık, koskoca arto tunçboyacıyan, büyük müzisyen!!! film şeridi gibi geçti beynimden.

    ve tuzla buz oldu adeta.
  • stüdyoda kanun'cuya şöyle bir cümle sarf etmiş müzisyen kişi:
    - olum kanuncu gibi çalma lan, müzisyen gibi çal..
  • bugün bursa' da uğur mumcu sahnesi' nde yaşar kurt' la birlikte sahne alan sanatçı.
    konser öncesi sırada bekleyen insanlar "acaba hırant' tan bahsedecek mi? mahkeme kararına sahneden isyan edecek mi?" diye soruyorlardı birbirlerine. malum bugün 19 ocak, istanbul' da yüzbinler hırant için agos'a yürüdü, hepimiz ermeniyiz dedi, bu dava bitmez dedi.. hem coşku, hem acı, hem isyan doluydu hep bir ağızdan söylenen sözler.. anahaber bültenlerinde bu görüntüleri izledikten hemen sonra konseri izlemeye gelen kitle de hazırdı ajite olmaya, en ufak bir mesaj dakikalarca alkışlamalarına, slogan atmalarına yetecekti..
    ama, arto duygu sömürüsü yapmadı, ajitasyon yapmadı sadece sanatını yaptı.. konuştuğu zaman ermeni olmaktan bahsetmedi, insan olmaktan bahsetti, hırant' ın ermeniliğine dikkat çekmedi, insanlığına dikkat çekti.. tüm şarkılarında da hep aynı mesaj vardı, sevgi, barış, kardeşlik, insan olmak..
    önceden sanatına hayrandım, bugün insanlığına da hayran kaldım kardeşim arto' nun..
  • kendi ağzından:
    "ben ermeniliğimi burada, sokakta öğrendim. evin içinde ermeni olduğumu bilmiyordum. gavur mavur diyorlar, anlıyorsun. “adın ne” dendiğinde ahmet yerine arto diyorsan, aldığın tepki yüzünden bilsen de bilmesen de bir sorun olduğunu fark ediyorsun. bir de resmi kurumlara gittiğimizde birtakım tavırlar oluyordu. aslında, şimdi bile ismimi yanlış yazıyorlar, başka bir şey anlıyorlar…"
  • arto'ya yazilanlari okurken tekrar tekrar farkediyor insan ne kadar icimize icimize islemis milliyetcilik insanlarimizin.....muzikten konusuyoruz di mi? yok efendim "a small town near constantinople, turkey" demismis, her seferinde ermenistan'in ne guzel oldugundan bahsediyomus, aramizdaki bircok ermeninin aksine "aksani" varmis.
    halbuki; simdi ermeni aksanliyla konusanlar azaliyor, neden artik rumlar, ermeniler, museviler aksansiz turkce konusuyolar; asimilasyonun basarisi....

    arto buralardan gidip yuzlerce binlerce guzellikle geri gelen bir muzisyen, ya gidip de gelmeyenler, kovduklarimiz, kusturduklerimiz, nefret ettirdiklerimiz....
    aksani varmis: ))
  • ermeni asıllı müzisyen, perküsyoncu, aranjör. "avcı" filminin müziklerini yaptı. sezen aksu'nun "deliveren" albümünde aranjörlük yaptı. rahmetli "onno tunç" un kardeşi. night ark adlı grubun üyelerinden birisi.
  • 70'lerin basinda, daha firlama bir yeniyetme iken, burhan tonguc ve vedat yildirimbora'nin grup metronom'unda darbukasini konusturuyordu arto.
    gazoz sisesini ufleyerek muzik yapma olayinin da mucididir bildigim kadariyla. 1980 yili eurovision yarismasinda da ajda pekkan'a perkusyon calmisti.
  • askerde gördüğü ayrımcılığa isyan etmiş, sonradan giydiği tişörtün üzerine de kocaman harflerle "ne mutlu insanım diyene" diye yazdırmış ermeni müzisyen. güzel adam.

    - - - alıntı - - -

    şimşeklerle yırtılan kül rengi gecenin yağmurlarından geçip girdiğim karanlık salonda yanan tek spotun yalnız ışığı altında, gözleri bizim görmediğimiz bir başka yerin esrarına dalmışa benzeyen, siyahlar giyinmiş bir adam, sarışın lüleleri yüzüne dökülmüş güzel bir kadının tuttuğu mikrofona bir ağıt söylüyordu.

    günter grass'ın hiç büyümeyen çocuk kahramanının bütün katedrallerin pencerelerini parçalayan tiz sesinden en pes perdelere dalga dalga yükselip alçalan, erguvan rengi bir erkek sesi, müziğini ve sözlerini o anda ruhunda dolaşan karmaşadan yarattığı ağıtı yakıyordu.

    ağıt, 'hepimiz insanız' diye başlıyordu, 'ben ermeni'ysem sizden farklı değilim'.

    sonra türkçe'den ermenice'ye dönüyordu ağıt.

    'onno ahbar onno ahbar' diye haykırarak, bir uçak kazasında kaybolan ağabeye ulaşmaya çabalıyor, ulaşamamanın bütün çaresizliğini sesine ve bizim anlamadığımız ama hissettiğimiz sözlerine döküyordu.

    karanlık salondaki taş kesilmiş kalabalık, mikrofonu tutan ve yüzünü saklamaya çalışan sezen
    aksu'yla birlikte 'onno ahbar'a söylenen ermenice ağıta ağlıyordu; abisini sonsuza uçurmuş küçük kardeşin 'sen duvarın arkasındasın, ben duvarın arkasını görüyorum' diyen sözleriyle birlikte bütün insanlar 'duvarın' arkasına geçiyor, dilini, dinini, ırkını duvarın berisinde bırakıyordu.

    o ağıtı dinlerken hepimiz ermeni'ydik.

    küçük uçağıyla uçup giden 'onno' hepimizin 'ahbar'ıydı.

    ölümün örsüyle biçimlenmiş çile, onno'nun arkasına geçtiği duvarla birlikte bütün duvarları yıkıyordu.

    sadece bir çığlık kalıyordu dinleyenlerin ruhunda: 'onno ahbaaar, onno ahbaaar'!

    o, boşluktan bakan siyahlar giyinmiş küçük kardeşin abisine yaktığı ağıta, 'hepimiz insanız, ben ermeni'ysem sizden farklı değilim' diye başlamasının anlamını, onno ahbar'a duyulan acı içinde dinlerken pek kavramamış, şöyle bir duyup geçmiştik.

    genç kuşağın parlak kalemlerinden nebil özgentürk ise, gidip o cümleyi yakalamıştı. arto tunç'la yaptığı konuşmada, bir ağıtın niye öyle başladığının bütün ipuçlan vardı.

    floryalı ermeni arto askere gittiğinde, bir binbaşı adını sormuş.

    — arto komutanım, demiş. binbaşı bu ismi beğenmemiş.

    — ordu komutanı böyle isimleri sevmez, o yüzden senin adın arif olacak.

    arto itiraz etmiş:

    — komutanım, babamın koyduğu adı nasıl değiştirebilirim.

    ve yedi ay binbaşıdan dayak yemiş adını değiştirmediği için.

    o dayaklara sessizce katlanırken, bir gün bir astsubay 'ben sizin gibilere ne yapılacağını bilirim!' deyince artık dayanamamış, ağlayarak bağırmaya başlamış:

    — kim bizim gibiler, kime ne yaptım ben, allah'ın yanında elime dürbün vermediler ki hangi milletten olayım diye, öyle bir şans hiçbirimizde yok.

    isminden dolayı dayak yiyen, dininden dolayı aşağılanan bu ermeni çocuğuna başka subaylar sahip çıkıp kurtarmışlar.

    ama belli ki yaralanmış, askerden sonra ayrılıp gitmiş doğduğu topraklardan, new york'a yerleşmiş, dünyanın en ünlü müzisyenlerine eşlik edip kendine parlak bir yer edinmiş.

    aradan geçen bunca zamana rağmen, abisinin ölümüne duyduğu acıyla bir ağıt yaktığında, belli ki derinlerde iz bırakmış bütün acılar ortaya çıkmış, onun için yağmurlu bir istanbul gecesinde bir ölüme yakılan ağıt, 'hepimiz insanız, ben ermeni'ysem sizden farklı değilim' diye başlamış. onun için giydiği siyah tişörtün üzerine 'ne mutlu insanim diyene' diye yazmış.

    gençliği bizim bilmediğimiz kederlerle örselenmiş o ermeni çocuğunun, ölüm vurgununu yiyen sesinden yayılan ağıtını karanlık bir salonda dinledikten sonra kül rengi yağmurların altına çıkanlar, bütün duvarların, o gece ölüme haykıran bir erkek sesiyle yıkıldığını ruhlarında duydular.

    hayatları boyunca unutmayacakları ermenice bir çığlık kaldı içlerinde:

    'onno ahbaaar, onno ahbaaar...'

    - - - alıntı - - -

    (bkz: ahmet altan)
    (bkz: ve kırar göğsüne bastırırken)
  • hayatımda gördüğüm en güzel doğaçlamayı yapmış insan evladı. hastası oldum. konserde bulunamadığım için de kafayı çizmiş durumdayım.
    http://www.youtube.com/…2tlb_qhh3r8&feature=related
  • evrensel'e verdiği röportajında "türklere en büyük soykırımı yapanlar türklerdir" demiş güzel müzisyen: http://evrensel.net/news.php?id=5146

    --- spoiler ---

    "soykırım diyorsan, işte sana en büyük örnek: fazıl say. o adam belki de dünyada deha olabilecek bir insan. ama sistem işte… her şeyde bir bayrak koyuyorlar yani. tamam da (burada melodiyi söylüyor) bir tane bana bu melodinin örneğini göster. dünyanın neresine gidersen git yok. o çocuk için içim çok acıyor bazen..."

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap