• isminin hikaysi su sekilde.
    ford ilk seri uretim arabasini yaptigi zaman tanitimlarinda kullanir "any color you like" sloganini. bundan insanin anlayacagi sey istedigimiz rengi alabilecezdir. fakat gercek oyle degildir. bundan kasit sevdiginiz bir renk. siyah! tum arabalarin rengi siyahtir. ve baska seceneginiz yoktur. pink floyd da bu olaya gonderme yapmaktadir.
  • albüm versiyonundaki derinlik ve tamamlayıcılığı konser kayıtlarında bulamadığım pink floyd'un the dark side of the moon albümündeki 8. şarkısı. ayrıca neden bilmiyorum bu parçayı her dinlediğimde yavuz çetin aklıma geliyor. gitar solosu direk yavuz çetin'i çağrıştırıyor bana. belki de rahmetli bir kaç solosunda bu şarkıdan ilham almış olabilir.
  • baştan sona pf müziğini tüm duyularda hissettirebilen muhteşem parça..
  • enstrumental yorumlara oldum olası tavımdır. sadece pink floyd parçaları için olmasa da; dark side of the moon gibi bir albümde, brain damage'in önünde esas duruşta bekleyen bir enstrumental parça muadillerinden(belki başka başka grupların başka başka parçaları) bir tık önde olmayı hak etmiştir. tercihimdir.

    öznel ayrıca, evet. enstrumental parçaları nazarımda çekici yapmasının nedeni de o.. sözler tabii ki önemlidir. bunda değil bence. sözlerle çevrelenmemiş kaliteli bir parça daha özgür gibi ve bu parçada bunu daha fazla hissettiriyor. pink floyd'un ruhunu yansıtan ve gariptir ki böylesi düz ilerleyen (belki de roger waters'ın yokluğundan) bir parçanın, böyle bir albümde dikkat çekmesi çok güzel. "ya waters olmasaydı?" düşüncesinin balonu gibi düşünülüyor ama değil. zaten nazarımda pink floyd'u ayrı ayrı düşünebildiğim için pink floyd'lar. diyeceğim odur ki, sözlere gerek duymayacak kadar (bu tanım başka gruplar için abartılı ama pf için pek öyle sayılmaz) duygu katılan bir parçanın tam da yerinde, brain damage'in dibinde durması mükemmel bir olay.

    albüm kapağıyla direkt alakası olup olmadığını da hep düşünmüşümdür. belki de bu parçanın enstrumental olmasından. kırılma. bir anlam yüklenmeliyse, bunu waters'dan, gilmour'dan sonra dinleyiciler de yüklemeliydi. any colour you like da tam bu yükü taşıyacak parça. yorum yapmak, kafayı toparlamak için yeterli zamanı veren, kısa bir parça olmasının yanında albümün katalizörü bir nevi. parçalanmadan önce biraz dinlenilebilecek bir bölüm. karanlık taraftan ufak bir parça.

    sonuç olarak, sonuç yok. yalnız, lunatic'in parmağı kesin var bu parçada. ruhu da olabilir.
  • ister live olsun, ister studio kaydı olsun her türlüsü yardımakta olan pink floyd şaheseri, dark side of the moon'un olmazsa olmazı.

    şunu belirtmeliyim ki ilk kez bir pf şarkısının coverını dream theater sayesinde beğendim, hattâ bağımlısı oldum diyebilirim.
    dream theaterın harikalığına zaten bişey demeye gerek yok fekat bu coverın bağlayıcılığı çok güzel çalınmış olmasından değil sadece, aynı zamanda normal süreden çok daha uzun sürmesinden dolaylı bu zevki daha uzun süre yasatabilmesidir gibime geliyor. neyse işte hoş şarkı.
  • bir synthesiser ve gitar çalışması olan bu parça, gilmor, mason ve wright'ın waters olmadan, üstelik o hala gruptayken yaptığı tek parçadır.

    parçanın ismi, dünyanın seri üretim yapan ilk arabası olan ford model t'nin sık sık yanlış aktarılan reklamlarından alınmadır.
  • bu parçada david gilmour, gitar solosunu aynı zamanda ağzıyla da atar (talkbox kullanmış da olabilir)
  • dark side of the moon albümündeki,albümü bütünleştirici olmazsa olmaz,''olmasaydı eksik olurdu'' diye düşünmeye sevk eden pink floyd parçalarından biridir.insanın gözlerini kapatıp derin bir nefes almasına sebebiyet verebilecek nitelikte bir parçadır lakin 20 haziran 2006 roger waters istanbul konseri sırasında soluk almaktan öte insanın içini titreten bir şarkı haline gelmiştir.
  • us and them ile brain damage arasındaki köprü görevini üstlenmiştir. canlı performanslarda dark side of the moon'un baştan sona çalındığı konserler hariç, sahnede pink floyd ve roger waters tarafından icra edilmemiştir.
  • pink floyd'un en anlamli ve güzel sarkisi. vermeye calistigi mesaj cok acik: özgür degiliz, secme sansimiz yok.

    yani söyle ki, pink floyd bu sarkiyla tüm dark side of the moon'u (albüm kapagi dahil) birlestirmistir. kendisinden önce gelen sarkilarin önemi yoktur artik. time, money, the great gig in the sky, us and them, hepsi hikaye, asil mesele onlar degil cünkü. parasizligin, zamansizligin, ayrimlasmanin, dinin, hepsinin, insani delirten her seyin cikis noktasi yasadigimiz dünyada secme sansimiz olmamasina ragmen olduguna inandirilmamizdir. bunun anlasildigi sarkidir bu. her seyin koptugu, isigin kirildigi, renklerin dagildigi, insanin aklini daha fazla koruyamadigi andir. cünkü hayat ne kadar renkliymis gibi gözükse de aslinda renk yok. her sey tek renk. any colour you like. sen hangisini istersen, hangisini hayal edersen. ama madalyonun diger yüzü (ya da diger bir deyisle ayin gercek yüzü) öyle degil iste. hayat ne kadar degisse bile; hizlansa, yavaslasa, kopsa ve tekrar baglansa bile hayat ayni. hepimizin hayati ayni. ne kadar farkli sunulsa bile ayni. sürekli ayni rayda ilerleyen bir sözde macera. bundan kurtulmanin tek yolu hayatimizi dünyanin karanlik yüzünde yasadigimizi farketmek, ve delirmek. iste tam burda gelen brain damage ve eclipse'le mükemmel uyumu yakalar sarki. eclipse'in sonunda gelen "there is no dark side in the moon, really. matter of fact, it's all dark." sözü bu sarkiya bir atiftir, sarki da albümün gercek mesajina yapilan bir agittir. her sey biter, hayat dagilir. bunlari anlatmak icin söze gerek yoktur. müzik, bütün tekdüzeligi ve beklentileri olanca yalinligiyla tasvir eder.

    sarkida payi olmadigi icin (ve belirli oranda sarkiyi bok etmedigi icin) sevindigim roger waters konuyu su sözlerle cok güzel aciklamistir:

    "so, metaphorically, 'any colour you like' is interesting, in that sense, because it denotes offering a choice where there is none. and it's also interesting that in the phrase, 'any colour you like, they're all blue', i don't know why, but in my mind it's always 'they're all blue', which, if you think about it, relates very much to the light and dark, sun and moon, good and evil. you make your choice but it's always blue." (kaynak: which one's pink? towards an analysis of the concept albums of roger waters and pink floyd, sf.46).

    iste pink floyd'un en güzel sarkisinin özeti bu, hayatin aciklamasi bu.

    not: bu arada bana göre en güzel versiyonu 1974'te wembley konserlerinde caldiklari versiyonudur. insanin tüylerini diken diken eder.

    https://www.youtube.com/watch?v=5x3we_rvfni
hesabın var mı? giriş yap