• en erken açılan, en geç kapanan, finalleri en uzun süren üniversite.
  • üniversiteye hazırlanırken, sevebileceğimi düşündüğüm bölüm konusunda alanında değerli hocaların bulunduğu kurum olduğundan hep olmak istediğim üniversite (idi). ailevi sorunlardan ötürü yazamadım ben burayı başa. kendi şehrimde okudum bir sene bölümümü. sonra baktım, orası katmayacak bölüm adına bana güzellikler, ösys puanımın da avantajıyla geldim buraya. ama 20 ağustos'ta açıklanacak sonucu 28 ağustos'a ertelediler. ben bekledim olmadı, 29'u da ösys başvurusunun son günü! bi otobüs parası daha yedi bu üniversite benden. 1 eylül'de açıkladılar diğer sonucu. geldim buraya. geldin, geldin de ne gördün diye sorarsanız, sorumsuzluğun dibini gördüm bu kurumda.

    kayıt için geldim, "sistem" boktan çıktı. bi yandan yanımda gitmem için gönülsüz ailemle uğraşırken, bi yandan bana atanan numarada bi kızla benim bilgilerimin karışması gibi bi durumla karşılaştım. "neyse numaran aynı, şifren de aynı. akşam girersin bu bilgilerle" dedikleri halde, girememekle karşılaştım. ertesi gün gittim. numara da şifre de değişmiş? üstüne üstlük öğrenci belgesi alamıyorum. "neden" dedim, "katkı payı yüzünden" denildi, " katkı payı ney la acaba, para mara verilmiyor be" gibi düşüncelerle kapıda bi saat bekledim. sonra orda bana öğrenci kartımı sordular." lan yok! yok işte! yeniyim ne kartı? hepiniz de mi bununla üzerime gelirsiniz?" adam iki tık tık yaptı bilgisayarda. sonra öğrenci belgemi aldım. enformatik çanta dağıtım'a gittim sonra. bi haftadır uykusuzlukla yurt, ev arıyorum ben vicdansızlar! "yatay geçişlilere vermiyoruz ama yeaaa" gibi saçma bi tavırla karşılaştım sonra, babam orda patladı, ben gözler dolu dolu. "yazmalıyım başa lan! ankara hayalim başta olmalıydı" kafasıyla yaşıyorum bir yılı aşkındır zaten, bilen biliyor. çıktık sonra, yurt bakıyoruz. o apayrı bir entry konusu zaten sözlük, onu kimseye yaşatmasın yaradan. sonra çanta dağıtım'dan özür dileyerek beni arıyorlar. asla öğrenci mağdur etmezlermiş çünkü, "çantanı al haydi" diyorlar. çantada değilim sözlük, içindeki yurt broşürlerindeyim.

    o kadar zor günler, saatler geçiriyorum ve okul da bana sıkıntı çıkarıyor ki elimde "oldu işte ya, en azından okul işlerim sağlam" diye tutunacağım bir durum da yok. neyse yurt aradım buldum." işler halloldu say sen" dedi bana adam? " saymak" ne demek be! de diyemiyorsun. danışman hoca atadılar bana sonra. "lan aklıselim, benim muaf olmam gereken dersler var? alttan almam gerekenler var? nasıl oluyor bu iş?" de diyemiyorsun. danışman hocasıyla "muaf olabileceklerimi düşünerek alttaki derslerimle kendi dersimi seçmeye çalışıyoruz. bi de ders saatinin 33'ten 30'a indiğini öğreniyoruz. alttan dersim kalıyor, kendi dersimi alamıyorum gibi durumlar var. lan ingilizce muafiyet sınavı ile ilgili bir duyuru da yok? onu versem de durumum hafiflese, diyorum. öğrenci işleri'ne gidiyorum. şef bana "muafiyetlerin belli olmadan nasıl yapacan o ders kaydını, bi açıklansın da ekle/çıkar haftası uzatıldı orda yaparsın" diyor. eee yanındaki hatun da hocanla ders seçimi yap dedi? siz nasıl senkronize çalışıyorsunuz be! diyemiyorsun. 4 saat okulda kaldığınla kalıyorsun. okul başlıyor "eee, hangi derse gireyim ben?" diyorsun. muaf olabileceğini düşünmedikleri'ne gir diyor. şu ara kafama göre derse giriyorum sözlük, kimi derslerde sıkılıyorum, "olm ben bunu pratikçe öğrendim bi dönemim bu dersle geçti" diye düşünüyorum. neden giriyorum derse? belki de kredim tutmayacak bu yüzden uyuzluk edecekler diye! "ingilizce muafiyet var mı hocam yatay geçişlilere, bakın bize duyuru yapılmadı" diyorum. kadın "yok" diyor, poposunu dönerek konuşuyor, insan yurduna koymuyor karşısındakini. ve ben bugün bu sınavın dün yapıldığını öğreniyorum. bilmeyenlere de 24 'une ertelendiğini görüyorum. illa sosyal medya mi kullanmam gerekiyor bu okul için bilmiyorum. kadına "muafiyetlerim ne zaman belli olacak? " diyorum. her gün beni "ha bugün ha yarın"la yolluyor yanından. bekliyorum, hep bekliyorum zaten. ama eğer sonrasında bunun için "dilekçe yazman gerekti, her ders için" gibi bi şey derlerse delireceğim artık sözlük. elimde arsenik'le odalarına dalıp, için lan şunu valla için artık, yeter be!" diyeceğim.

    bunların öğrenci işleri o kadar boktan, o kadar birbirinden habersiz ve o kadar lalettayin ki; yazarken hele hele "başta yazamadım hacı, hep aklımdaydı bu okul" derken defalarca defalarca düşünün. ben ankara sevdasına geldim, az da istanbul sevdam olaydı da keşke orayı bekleseydim?! amaaaan, ne bileyim.

    bunları da ankarakart çıkarmaya uğraşırken yazıyorum sözlük, tam iki (2) saattir ayaktayım, üç (3) gündür de bunun için uğraşıyorum diye bugün belimin ağzına sıçayım istedim çünkü.

    her şeye rağmen hocalarına kanım ısınıyor, en sevdiğim arkadaşımın yanında olmak kafamda. biyokimya hocasının 80 küsür kişi içinde adımı ezberlemiş olması kafamda.

    öğrenci işlerine "hepinize fak yu" diyorum. bu fakülteye yeni gelenler için de "kolay gelsin, allah öğrenci işlerine düşürmesin, öğrenci belgeleriniz için de 10-11 arası gelin. üç belgeden fazla belge de alamazsınız" diyorum.

    her neyse, ankarakart sıram geldi sözlük, önümde 6 kişi var, zafere hiç bu kadar yaklaşmamıştım. şarjım da azaldı zaten. bi dahaki iç dökme'de görüşürüz. sağlıcakla kal.

    beni ne gazi'ler ne istanbul'lar istedi de ben sana geldim be ankara! yapma gözünü seveyim!
  • allahtan belasını isteyen, belasına koşanlara kapıları sonuna dek açık olan üniversite. "girmesi kolay çıkması zor" demişlerdi de gülmüştük. gençlik işte her şey toz pembe, bi havailik sorma gitsin.
  • yüksek lisans başvuru şartlarındaki not ortalamasını 3.00' e çıkartarak taşra üniversitelerinden gelenlere kapılarını sonuna kadar açan; sınavlardaki geçme notu çoğu fakültesinde 70 olduğundan, kendi öğrencilerine bu kapıyı neredeyse tamamen kapatan, mezunu olduğum über okul.

    bir de başka okullara yüksek lisans için başvuru yaptığınızda, not ortalaması yüzünden yaşayacağınız haksızlığı düşünün. geçme notu 40-50 olan okul(!)lardan gelen tiplerin ortalamada sizi nasıl geride bıraktığını ve başvurduğunuz okul genel ortalamanızı 100'lük sisteme çevirirken ortaya çıkan hesap adaletsizliğini kimsenin siklemediğini düşünün.

    kıssadan hisse, üniversite tercih döneminde bu başlığa bakan arkadaşım.oradasın, görüyorum. hayatını zehir etmemek senin elinde.hukuk gibi türkiye'de fazlasıyla ün kazanmış birkaç bölümünden birine girmeyeceksen sakın bu okulu ekleme tercihlerin arasına. aman diyeyim.

    geçme notu diyorum, 70 diyorum. o notla aa düşürülen okullar var amk.
  • enfes bir kitaplar veritabanına sahiptir. halka açık olması ve internet üzerinden .pdf versiyonlarına ulaşılabilmesi de çok sevindirici.

    http://kitaplar.ankara.edu.tr/
  • abbas güçlü ile genç bakış programının ataum'da canlı olarak çekilmesi ile öğrencileri erkan mumcu ile -sözde- karşılıklı konuşma tartışma imkanı bulmuştur. uykusuzluk sebebiyle izlenirken görülmüştür ki, orada bulunan öğrenciler adap, usul, gelenek bilmiyorlar. bırakın tartışmayı düşüncelerini basitçe ifade etmeyi bile beceremiyorlar. çok tatsız, kuru, boş gürültülü bir programın aktörlerini oynadılar. ve bir kez daha anladım ki, hocalarımız bizi çağırırken ve biz üşenip katılmazken, meydanı boş bırakmakla ne büyük hata yapıyormuşuz. bir -sözde- ankara üniversitesi öğrencisi olarak içim cız etti. ancak şunu söylemeden de geçemeyeceğim ankara üniversitesi tıptan astronomiye, iktisattan psikolojiye, makine mühendisliğinden veterinerliğine kadar pek çok bölümü bünyesinde bulunduran bir kurumdur. ataum'un konferans salonu ise bırakın tüm üniversiteyi, her sene 450 öğrenci alan hukuk fakültesini bile ağırlayamaz. gecenin 12'sinde sabahın 8'nde dersi olan pek çok öğrencinin böyle bir tartışmaya zaman ayıramayacağı, ayrıca diğer üniversitelerin aksine "üniversitelerin kapıları açık olur dileyen öğrenci olmadığı halde üniversiteye gelebilmelidir" düsturunun cebeci kampüsünün ilk zamanlarından bu yana geçerli olduğu düşünülürse ve cebecinin de kiraların ucuzluğu ve metroya ulaşım kolaylığı nedeniyle pek çok öğrencinin mesken tuttuğu düşünülürse orada pek çok değişik fakülteden, değişik bölümden ve belki değişik üniversiteden öğrenci olduğu göz önünde tutulmalıdır. kaldı ki, her üniversitede pek çok bölgeden ve pek çok değişik sosyal sınıftan gelme insan olduğu düşünülürse, üniversite ve fakültelerinin iyi ve kötülüğü -ki ben iyi ve kötü gibi kavramların bu gibi kıyaslarda kullanılmasına kesinlikle karşıyım- öğretim üyelerinin akademik çalışmaları ve ders programlarının işlevselliği ölçülmelidir. bunları düşünmeden kötülemeyi bilgisizce ve gereksizce üstlenenlerin ise halleri dün gece yuh sesleri çıkaranlardan farklı değildir.
  • tandoğandaki fen ve mühendislik fakültelerinin olduğu bahçesinde iki adet havuzu,havuzun içinde nilüferleri ve bitakım balıkları var.taş gibi binaları var.(gibisi fazla)sitesindeki fotoğraflardan çok daha güzel bir okul ayrıca.filmlerde gördüğü tarihi binalı üniversitelere özenenlere fiziki yapı olarak şiddetle önerilebilecek bir okul kendisi.dersten bunalınca cama doğru kafayı çevirmek "aboov üniversitedeyim" demek için yeterli.
    ayrıca tandoğan da ne kadar şirin bir semtimizmiş...
    taş gibi binalar hava soğuyunca mezbaha gibi olmakla beraber,üstün kalorifer teknolojisi ile çabucak ısınabilmekte.
    okula paldır küldür başlamak da apayrı bir duygu tabii...
    19'unda gelin,hiç birşey için geç kalmış sayılmazsınız diyen sekreter,19'unda saat 10civarı gittiğinizde "ohoo sizin dersiniz başlamış 9'da" benzeri cümleyle telaşlara garkedebilmektedir...
    güzel okul ama.(yermiyorsam bir sebebi var benden içerü)
  • turkiye'nin en koklu siyasal bilgiler fakultesine sahip okullarindan biri.
    bu fakultenin bir de kulaga hos gelen geleneksel inek bayrami vardir.
  • twitter hesabı sanırım ele geçirilmiş universite.
    bu sefer de "vizeleriniz çok mu zor? geç saatlere kadar çalışıyor musunuz? gençliğiniz boşa mı gidiyor? bizene amk." tweetini attılar.
    https://twitter.com/…auni/status/535452155277479936
  • " mart ayında öğrenci kimlikleri değişecek, akıllı karta geçeceğiz " diyerek 2008 öncesi girişli öğrencilere bandrol vermeyen üniversite... e dönem bitti bitecek, e zaten akıllı karta geçilecek, ziyan olmasın bandroller dimi ? siz kimliğe bandrol yapıştırmayınca bizde ego dan ego bandrolu alamayalım dimi ? ego dan bandrolü alamayınca 1.1 ytl lik öğrenci bileti yerine 1.7 ytl lik tam ödeyelim dimi ? sizi germez dimi volvo makam aracıyla gelip giden beyler ? babam daha bu sabah yolladı para dolu çuvalı zaten... oturun o deri koltuklarda, hiç birşey rahatsız etmesin sizi..
hesabın var mı? giriş yap