• çevre tapınakları gezdikten sonra angkor wat a gitmeniz kalabalığı atlatmanızı sağlar.

    burada güneşi batırabilirsiniz.

    güneş batarken ortaya çıkan maymunlara dikkat; büyükçe bir tanesi beni dövüp püskevitlerimi yedi.
  • polpot rejimi sırasında o sırada restorasyon çalışmaları sürdürülürken ülkeden fransızların sınırdışı edilmesi ve fransızlar yararına çalışan kim var kim yoksa kurşuna dizilmesi sonrasında ana yapı olan piramit şeklindeki tapınak tüm taşları ayrılmış şekilde tekrar dizilmeyi bekliyordu.ancak rejim sırasında bu taşların nereye ait olduğunu gösteren milyonlarca belge yokedildi.ülke tekrar vietnam müdahalesiyle eski günlere dönünce fransızlar bölgeye tekrar geldiler ve yaklaşık 2 yıl boyunca taşların birebir çizilmiş resimlerini bilgisayara girip tekrar yerleştirdiler.tabii bu arada mayınlara basan birçok fransız ve kamboçyalı arkeologun öldüğünü ve sakat kaldığını da gözardı etmeyelim.bir de ilginç not :bu bölgedeki mayınların temizlenmesine öncülük eden kişi lady dianadır.
  • yillardir hayatta en cok gitmek istedigim sehirdi.
    sanirim ilk haberdar olusum da bir bilgisayar oyunu sayesinde olmustu.
    (bkz: tomb raider)

    yaklasik 3 sene once muradima erdim ve hayatimdaki en guzel seyahatti.
    bu angkor wat yakinlarinda en az angkor wat kadar guzel; fakat fazla turistin bilmedigi tapinaklar da var.
    sagolsun tuk tuk surucusu sayesinde koskoca tapinagi tek basima gezme luksune bile sahip oldum.

    en cok ilgimi ceken yoldaki " dikkat mayin var! " tabelalari, otel duvarindaki " otele eroin ve el bombasi(!) sokmak yasaktir " uyarisi ve derede legenler icinde yuzerek boyunlarina doladiklari yilanlari satmaya calisan cocuklardi.
  • kamboçya'nın simgesi olan ve de siem reap şehri yakınlarındaki tapınaklar. ben daha genel bir kamboçya seyahati yapmıştım ama kamboçya'ya geliş amacınız sadece bu tapınaklar ise siem reap international airport üzerinden gelmek en mantıklı yol. çünkü 400 km uzaklıkta olan bangkok'tan geliş 12 saat sürerken, 320 km uzaklıktaki phnom penh'den geliş ise 8 saat sürüyor.

    tapınaklara dönersek, devasa bir alan üzerinde kurulmuşlar ve de artistik yapıp ben bisikletle gezerim demeyin. o sıcakta kendinize yazık edersiniz. çektiğiniz dert yüzünden tapınaklardan zevk alamayacak olduktan sonra 3 kuruşun hesabını yapmaya gerek yok. tapınakların girişinde bilet satış ofisi var ve de tek günlük girişe 20 dolar 3 günlük girişe 40 dolar talep ediyorlar. fotoğrafınızı çekip kimliğe basıyorlar ve de adımınızı atıyorsunuz bu alana. her tapınağın girişinde biletinizi kontrol ettiklerini unutmayın.

    ben gittiğimde 45 derecelik bir sıcaklık vardı ve de çok büyük bir kısmı açık alan olan bu tapınakları güneşin altında gezmeniz gerekiyor. şapka ve de güneş gözlüğü olmadan, güneş kremi sürmeden asla gitmeyin. diz üstü şort, sıfır kol tişörtle ya da dekolte ile de gitmeyin, almıyorlar tapınakların içerisine haberiniz olsun. asyalılar şemsiye ile dolaşıyorlar ama bize pek gitmez.

    peki burayı nasıl gezeceksiniz? en mantıklı yol şehirden bir tane tuk tuk sürücüsü ile anlaşmanız. ben bunun için tek tek gidip adamlardan fiyat almadım. beni bir önceki gece otelime bırakan tuk tuk sürücüsü ile anlaştım. sabah gel beni kaldığım hostel'den al dedim. 2 seçenek sunuyorlar. 1 günlük mini tur dedikleri en önemli 6 tapınağı kapsayan 7 saatlik bir tur ki bunun için 15 dolar istiyorlar ya da grand tour dedikleri 2 gün süren tüm tapınakları gösterdikleri tur. bunun içinse 25 dolar istiyorlar. tuk tuk sürücünüz sizi istediğiniz saatte kaldığınız yerin kapısından alıyor, tapınaklara götürüyor, her tapınağın girişinde sizi bırakıyor ve de siz tapınağı gezip bitirene kadar sizi kapıda bekliyor. kimi tapınakları gezmek 2 saat sürüyor. elemanlar o sırada gölgede uyuyarak takılıyorlar, işiniz bitince de tuk tuk sürücünüzü bulup bir sonraki tapınağa hareket ediyorsunuz. aman dikkat edin hepsi birbirine benziyor. dediğim gibi başkalarından fiyat almadım ama 7 saatlik bir tur, ingilizce rehberlik hizmeti ve de yol arkadaşlığı için istenen 15 dolarlık ücret bedavaydı. fazlasını bahşiş olarak verebiliyorsunuz. tapınakları gezip bitirince sizi istediğiniz bir yere de bırakıyorlar.

    tekrar tapınaklara dönersek eğer,günün ilk ışıklarında gitmekte fayda var. o sıcak altında yoksa kavruluyorsunuz. gezerken taze hindistan cevizi suyu içmeyi unutmayın. satırla tepesini kesip, pipeti de hindistan cevizinin içine sokup veriyorlar. 1 dolar civarı para istiyorlar. tabi pazarlığı yapın.

    etrafta ki hediyelik eşya satan yerler ise tamamen tutturabildiğine satan esnaftan oluşuyor. hepsiyle tek tek aynı mallar için pazarlık yapıp piyasayı az buçuk öğrenmiştim. genellikle 6-7 katı fiyat söylüyorlar. pazarlıkla ederine getiriyorsunuz malı. bir de jargonları var, bana bunun son fiyatı nolur diye türk usulü sorunca onlarda en son kaç verirsin diye cevaplıyorlar. söylediklerinin 10'da 1 fiyatını söyleyip pazarlığı başlatabilirsiniz.

    son olarak kalabalığı göze alanlar için gezmek için en uygun mevsim aralık şubat arası, en sıcak ve de en ıssız zamanı ise nisan sonu mayıs ortasıymış.
  • draco takımyıldızının 10500 yıl önceki konumuna dönük olacak şekilde inşa edilmiştir. (bkz: mesaj kaygılı binalar)
  • hacı olduk sonunda biz de.

    öncelikle şunu söylemek gerek. günlük biletlerin bile üstüne fotoğrafınızı basıyorlar. yani 3 günlük bileti alıp daha sonra satarım mantığı riskli çünkü her tapınağa girişte ayrı ayrı biletiniz kontrol ediliyor. görevlilerden birinin biletteki fotoğrafla tipinizi karşılaştırası gelirse biletinize de el koyabilir orada. yani çakallığa gerek yok, adam gibi verin parasını ona göre takılın.

    onun dışında angkor wat'a gün doğumunda gitmek isterseniz tuktukçular 5 dolar gibi ekstra bir fiyat çekiyor. gidin görün derim ama hava önemli. misal ben gittiğimde aslında açık gözüksede sadece güneşin rotasının üstünde bir tane orta büyüklükteki bir bulut gündoğumunun içine etti. ha o haliyle görmek bile beni fazlasıyla memnun etti tabi o ayrı dava.

    gün doğumunda o en klasik angkor wat fotoğrafını yakalamak istiyorsanız bayaa erken gitmeniz lazım, ziya o gölet gibi kısımın önünde hayvan gibi bir kalabalık oluyor. 200-300 kişi götgöte dipdibe o meşhur kareyi yakalamaya çalışıyor. yer kapmak önemli bu noktada. bahsettiğim kare şudur:

    http://essenceinphotography.com/…wat-at-sunrise.jpg
    http://4.bp.blogspot.com/…t sunrise] sunrise iv.jpg

    terrace of the elephants'da dikkat edin, koca koca kertenkeleler var. kertenkelelerden zarar gelmez de yemyeşil bir yılan gördüm bir de. tapınak görücez diye geberip gitmeyin oralarda, bastığınız yerleri toprak deyip geçmeyin, tanıyın, inceleyin dikkatli olun.

    ta prohm'a kesin ama kesin gidin. beni kesinlikle en çok etkileyen tapınaktır kendisi. muazzam bir yer. tapınağı ağaçlar yutmuş, içine almış resmen. erken gitmenizde fayda var buraya, çünkü klasik turu yapanlarla (angkor wat, angkor thom, ve diğerleriyle ilerleyen rota, bir de bunun tersi var, angkor wat'ı sona getiren) beraber ilerleyince burası kalabalığı kaldırmıyor. içi labirent gibi dar ve herkes ağaç köklerinde fotoğraf çekme yarışına girince bir bunaltı geliyor insana.

    bir de şu rota olayında da tavsiyem önce angkor wat'tan başlamanız. hava sıcak, terliyosunuz, bunalıyorsunuz ve yoruluyorsunuz. sona wat'ı getirmek bana çok mantıklı gelmiyor çünkü sonuçta asıl odak noktamıza geldiğimizde enerjimiz olması lazım.

    sonuç olarak muazzam bir yer, her insan evladının görmesi gerekir. imkanım olursa tekrar giderim kesinlikle.
  • yalama kimer imparatorluğunun alınması farz şehirlerinden biri
    ancak siz daha onu alamadan yenileceğini anlayan suryavarman gidip birilerine vasal olarak yamanacaktır.
    tabi ki civilization'dan bahsediyoruz.

    yoksa gerçek hayatta şehirler alınmak için değil yaşanmak içindir.
  • portekizli ve hollandalı tüccar ve misyonerler mektuplarında bu efsanevi tapınaktan ara ara söz etmiş olsalar da; 1864’te, fransız araştırmacı henri mohout’nun günlükleri yayımlanana kadar batının çok da bir tarafında olmamıştır bu efsanevi tapınak. o günden sonra ise turizm ilahesi şeklini almıştır.neredeyse altı kilometrelik bir hendekle çevrili angkor wat, palmiyeler ve konak ağaçlarını sarmalayan banyanların dev köklerinin içiçe geçtiği bir labirent ormanın arasında gizli bulunuyormuş. ( görmedim ama okudum ) birbirine karışmış ağaçların gerisinde ise kimilerinin yüksekliği 65 metreyi bulan kule ve mabetlerin görüntüleri dev çam kozaklaklarını andırıyor.( resimler sağolsun) çıplak göğüsleri ve yüzlerindeki şehevi ifadeyle beraber tasvir edilen apsaralar ise taştan bedenleriyle hemen her duvarda dönemlerinin seks ilaheleri olarak heykelleştirilmişler.
    (bkz: çok gezen mi çok okuyan mı)
  • angkor wat, kamboçya'nın angkor şehrinde bulunan, yapımına 1200'lü yıllarda başlanıp yine o yıllarda tamamlanmış olan, diğer birçok görkemli antik yapı gibi dini amaçla inşa edilmiş bir yapıdır. inşa emrini veren "güneşin kalkanı" - 2. suryavarman'dır.

    en aydınlık dönemlerinde roma imparatorluğu kalibresinde bir imparatorluk olan kimer imparatorluğu'nun başına kanlı bir şekilde geçen suryavarman, böylesine bir tapınağın inşasını kudretini sembolize etmek ve halkının gözünde bir "tanrı-kral" konumuna ulaşmak adına gerçekleştirmiştir.
    tapınağı, savaş dönemlerinde diğer krallar tarafından benimsenen hindu tanrısı vişnu'ya adamıştır; öyle ki bu durum suryavarman'ın güç gösterisindeki kararlılığının en büyük kanıtıdır. ne var ki suryavarman'ın angkor wat'taki nihai amacı yeryüzünde cennetin bir kopyasını gerçekleştirmektir. bu doğrultuda, hindu inancındaki cennet konseptinin kaynağı olan meru dağı'ndan esinlenilerek angkor wat'ta beş devasa "tapınak dağı" inşa edilmiştir.

    angkor wat mimarlık alanında önemli bir yere sahiptir ve angkor wat'ı bu denli önemli kılan şey ise inşasından neredeyse iki kat daha uzun bir sürede tamamlanan işlemeleri ve oymalarının yanında tapınağı çevreleyen devasa bir hendek projesinin de gerçekleştirilmiş olmasıdır. bu dini kompleksin inşanın tamamlanmasının ardından suryavarman, ölümüyle birlikte merkez tapınak dağında bulunan mezar odasına gömülmüştür.

    2. suryavarman'ın ölümünü takip eden süreç içerisinde eski gücünü yitiren kimer imparatorluğu bir süre sonra yıkılıp, tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır fakat angkor wat tüm ihtişamıyla hala dimdik ayakta durmaktadır.

    şunu söylemeden de geçmeyelim; bu dini kompleks kamboçya'nın medar-ı iftiharıdır. fransız himayesi altındaki kamboçya'nın 1863 yılındaki ilk bayrağında bile bulunmaktaydı ki hala da bulunuyor.
  • phnom penh'den 7-10 $ arası satın alınacak bir biletle 5-6 saatlik otobüs yolculuğu sonucu ulaşacağınız siem reap'daki muhteşem tarih ve dünya kültür mirası şaheser.

    hakkında bir blog yazısı
hesabın var mı? giriş yap