• (bkz: 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi)
    (bkz: #59097157)

    no d'òrgans sòlids diu el cervell, gràcies a la capa de revestiment superior d'arquitectura format més de mil milions anys sobre la base d'una pràctica mèdica ha fet possible.

    alguns biòlegs anomenen cervell fosil viu. les activitats corporals més bàsiques (vegetatives) seran interpretades pel cervell en la secció esquerra (per exemple, epifiz), instints, pors i desitjos del món, com la secció de la sensibilitat en els pisos superiors; consciència, mentre que les activitats com ara el control muscular a la part superior, construït al cervell. bakıldık de l'edat d'aquesta secció, la part superior dels últims milions d'anys, a més de ser extremadament nous capítols, mentre que la part inferior és molt més antiga, que sembla pertànyer a l'antiga cervell. ha de ser molt divertit per als biòlegs concepte fòssil. (veure sistema nerviós autònom i l'univers de dins cap a fora)

    comportament joves i grans capa contra factors externs són també molt diferents unes de les altres. les subdivisions són una estructura simple i porta durabilitat simplicitat. l'augment de la complexitat del cervell a mesura que estiguin superior; a causa d'aquesta complexitat està augmentant la sensibilitat a factors externs. hem perdut la nostra pròpia consciència, vam rebre un cop al cor del cas, un bon exemple de la sensibilitat del cervell té diferents capes dels pulmons per seguir operant; com un sistema operatiu informàtic que continua deteriorant açılamas activitats de treball del maquinari.

    l'ús de l'anestèsia treball, aquesta funció del cervell, el cervell experimenta dolor (cervell mitjà) i l'amarga experiència dels sentits (part superior del cervell - la membrana cerebral) sector de la població paralitzants que pateixen l'experimentació rescatar-nos de l'infern (en realitat auto-rescat) va sorgir com un gran invent ofereix l'oportunitat de treballar en el cos .

    per si sol, l'anestèsia mai ha estat més fàcil accedir a la maduresa en l'actualitat. tals consciència deshabilitat segueixen sent els instints i reflexos de la paràlisi cerebral mitjana que no pot precipitar-se en el comportament estereotip curta, autoprotecció i escapen reflex de mobilitzar els pacients com un animal ferit va tractar d'escapar de la situació. un cop pena recordar el que han fet tal cosa.

    els més malsons, tota l'activitat dels músculs de la consciència, tot i que és la paràlisi encara està activa, van escoltar el discurs del pacient metge, d'una banda, d'altra banda, sentint el dolor de la cirurgia, els llavis encara no podien moure, pitjors situacions abiliyormuş també consisteix en malson.

    exemples com aquests també tenint en compte l'import que l'agent paralitzant que ha de donar-se al lloc, i determinar com seria en l'ordre `utilitzar la quantitat d'informació que el anestezist`, veure com es converteixen en un gran sota càrrega, aquestes persones" yaww impressionants metges aquí ", com arribar a la llum fins a, adonar-se que la ignorància pot ser un gran perdedor, correspon a la part exterior del món de la medicina.

    he llegit els següents llibres:
    (veure consciència manual d'usuari) * d'un usuari - zeman home
    (vegeu la consciència no va caure del cel) * fidel der geist -hoimor von ditfurth
  • uyumak değil, uyanmak değil. hiç benzemiyor uykuya. yok oluyorsun! gidiyorsun ama bir süreç yaşamadan ve dönüyorsun. çok garip bir deneyim, aniden yok olmak... ölüm böyle bir şeyse pek korkutucu olmasa gerek.
  • benim peder emekli anestezi uzmani. arkadaslarim yemege falan gelirse babama kesin bununla ilgili soru sorarlar. babam da hikayelerini anlatir falan. bir arkadasimin aklimda kalan sorusu:

    -suat amca hic uyumayan oluyor mu?
    -yok oyle bir sey cocuklar daha uyumayani gormedim... fili getirseniz uyuturuz.
    -heheheheh.
    -yanliz arada uyanamayanlar oluyor. iste onlar fena.
    -(hasiktir...)
  • verilmeden önce görebileceğiniz en son şey elinize iğne yapan anestezi uzmanıdır. başınızı yana çevirmeye bile vaktiniz yoktur. bir anda kolunuzdan beyninize doğru bir şeyin adım adım ilerlediğini hissederken bayılmayacağım diye çocukça bir inada kapılırsınız. ama boştur bu. iki üç saniye bile sürmez.

    bir hemşirenin sesiyle uyanırsınız, ilk hissettiğiniz ameliyat olduğunuz yerdeki acı hissidir. bu arada hemşire adınızı yüksek sesle tekrar etmektedir. susta biraz daha uyuyayım dersiniz acıdan kurtulabilmek için, kızarsınız için için. yanınıza gelir nasıl olduğunuzu sorar cevap verebileceğinizi sanırsınız, ağzınızdan çıkan seslere kendinizde inanamazsınız, sadece acıyor diyeceksinizdir ama harfler yayılır ağzınızda. ama o nasılsa anlar serumunuza basar ağrı kesiciyi. siz rüyada gibi izlersiniz bunları.

    tamamen ayıldığınızda kafanızda o en son resim kalmıştır. anestezi uzmanı ve elindeki iğne, hadi uyuyalım biraz deyişi. ne yaptılar acaba bana diye düşünürsünüz ama yoktur o kısım beyninizde, hiç yaşanmamış gibi. vücudunuzun ağrıyan yerleri olmasa inanamazsınız bile ameliyat olduğunuza. gizemli bir boşluk olarak kalır hayatınızda.
  • genel olan çeşidinin 4 bileşeni vardır.
    -analjezi: ağrı hissinin ortadan kalkması.
    -anestezi: hissizlik durumu.
    -uyku hali.
    -kas gevşemesi.
    hepsi farklı ilaçlar veya bu ilaçların kombinasyonları ile elde edilir.
    ve aynı bir hava aracı uçuşu gibi aşamaları vardır.
    -indüksiyon yani başlangıç.
    -idame.
    -uyandırma.
    ve hatta pilotların gereksiz bir şakaları vardır ya, hiçbir uçak havada kalmaz hepsi iner, diye. bizim de ona benzer gereksiz bir şakamız vardır: her hasta uyur ama hepsi uyanmaz.
    efendim ameliyathanede uygulanan, rutin bir genel anestezi uygulaması şu şekilde gerçekleşir. hasta ameliyathaneye en sekiz saattir aç olmak şartı ile alınır. neden aç istiyoruz? çünkü verdiğimiz ilaçlar ve yaptığımız işlemler inanılmaz mide bulandırır. kusma ve mide içeriğinin akciğere kaçması ölümcül sonuçlar doğurabilir. ha derseniz acil ameliyat nasıl oluyor? bazı önlemler ile riski azaltıyoruz ve kalan riski de kabul ediyoruz. hastanenin hizmet kalitesine, hastanın özel durumuna ve anestezi ekibinin personel sayısına göre hastayı ameliyat odasına almadan önce halk arasında cesaret ilacı olarak bilinen hafıza kaybı yaptıracak ilaç verilebilir. bu ilaçta beklenen etki şudur: hasta uyanıktır, emirlere uyar, mantıklı konuşabilir, hafif sarhoş gibidir ama uyku hali yoktur ve bunların hepsini unutur. ek maliyet, ek iş gücü vb gerektirebilir ama hastanın konforunu artırır. biz anestezi doktorları için ameliyathanede bulunmak dünyanın en doğal şeyidir ama hastalar için sadece orada bulunmak bile bir stres sebebidir.
    sonrasında hasta ameliyat masasına alınır. cerrahlar bir yandan yıkanıp usule uygun giyinirken anestezi ekibi hastayı monitörize eder yani kalp atımı, tansiyon, nabız, kanın oksijen değeri gibi bulgularını takip için hastaya farklı elektrotlar vb takar. bu hastanın anestezi doktoruyla konuşurken kullandığı dilidir. çünkü bizim hiçbir hastamız konuşmaz. biz onların söylediklerini onlar uyurken ancak monitördeki verilerden görürüz, duyarız. sonrasında ise anestezistin hastaya olan bağı yani damar yolu açılır. çünkü biz hastaya tüm cevaplarımızı o damardan ilaç yapmak suretiyle veririz.
    ekipmanlar, malzemeler, cerrahi ekip hazır olduğunda hastayı uyutmaya başlarız. genellikle bir uyutucu+ bir ağrı kesici(ki kafayı güzel yapanlardan)+ bir de kas gevşetici veririz. hasta aynı anda ağrı hissinden sıyrılır, uyur ve felç olur.(neden kas gevşemesi istiyoruz? çünkü hasta anestezi altında uyurken bile nefes almaya çalışabilir. nefes alma çabası makine ile çakışınca hastanın düzgün havalanmasını engelleyebilir. ve sert kasların olduğu bir bölgede ameliyat yapmak cerrahlar için çok zordur.) saniyeler içinde gözler kapanır ve nefes alamamaya başlar. hemen yüzüne maskeyi dayar diğer elimizde tuttuğumuz balon ile temiz hava veririz. kullandığımız ilaçlara ve hastanın özel durumuna göre değişmekle beraber ortalama 2 dakika sonra hastanın ağzına bir alet sokar, dilini ve çenesini kaldırarak ses tellerini görür, ses telleri arasından akciğerine yine farklı boyut ve özellikleri olan bir tüp yerleştiririz. işte ameliyat boyunca makineden hastaya hava o tüp sayesinde verilecektir. ve o tüptür ki kbb cerrahları ile anestezi ekibinin sürekli kavga sebebidir ?? cerrahi sahalarında haliyle o tüpü istemezler ama o tüp olmadan anestezi olmayacağını da bir türlü anlamak istemezler :) velhasıl, tüpün doğru yerde olduğu kontrol edildikten sonra, çünkü tüp yemek borusuna giderse yine hasta havasız kalır, tüp bir şekilde sabitlenir, cihaz otomatiğe alınır, anestezinin devamı için anestezik gaz sistemi açılır ve hastayı koruyucu diğer önlemler alındıktan sonra cerrahi ekibe 'buyrun hasta sizin' denir. yani otomatik pilot moduna geçilir. bundan sonra hastayı ve monitörü izler, sadece beklenmeyen durumlarda müdahale ederiz. burdaki hasta koruyucu önlemler bizim için çok önemlidir çünkü hasta adeta koma halinde makineye bağlı şekilde yaşamaktadır. her türlü sorumluluğu bize aittir. mesela kolu yamuk durursa uyandığında kolu ağrır. mesela temas etmemesi gereken bir metale temas ederse cerrrahların kullandığı dokuyu elektrikle dağlayarak kesen koter denen cihazın hasta üzerinden geçirdiği akım o metal ile bir devre oluşturur ve hastanın metale temas eden bölgesinde yanık oluşur. kolunu sabitlemezseniz ve kolçağın üzerinden kolu düşerse kırığa-çıkığa sebep olabilir. ve kimse apandisit ameliyatından çıkık bir omuzla uyanmayı istemez:) bunun gibi onlarca istenmeyen durumu engellemek anestezi ekibinin sorumluluğudur.
    bir soru: neden gazla uyutmuyorsunuz da damardan ilaçla uyutup sonra gazı açıyorsunuz?
    el cevap: anestezik gazlar tahmin edemeyeceğiniz kadar kötü kokulu ve rahatsız edicidir. uyanık insana onu koklatmak çok zor ve eziyet derecesinde konforsuz bir işlemdir. bundan dolayı damardan verilen ilaçla uyutur, sonrasında gaza geçeriz. damardan sürekli ve belirli dozlarda ilaç yaparak da anestezi idamesini sağlayabiliriz ama gazla devam etmek ucuz ve kolaydır.
    idame aşamasında cerrahlar ameliyatlarını yaparlar. farklı cerrahi tür ve prosedürlerinin anestezi açısından da önemli olan noktaları vardır ve bu anlarda cerrahlarla iletişim kurarak gereken müdahale veya dikkatli izlemde bulunuruz. mesela karın zarının gerilmesi bazen kalbi durma noktasına getirecek kadar yavaşlatabilir. mesela diz protezi konulurken protezi kemiğin içine sabitleyecek olan çimento damara karışıp akciğere pıhtı olarak gelebilir. bu dakikalarda diken üstünde oluruz.
    cerrahi işlem bitmeye yakın cerrahlar bize 'biz bitiyoruz' derler ve eğer hastayı uyandıracak isek artık anesteziye gerek kalmaz ve uyandırma faslına geçeriz. yine bazı özel durumlarda hasta makineye bağlı halde yoğun bakıma nakledilir.
    uyandırma anestezinin en kompleks işlemlerinden biridir. tecrübe gerektirir ve uyutmaya/takip etmeye göre daha zordur. anestezik gaz kapatılır, otomatik pilot ( :) ) devre dışı bırakılıp sistem manuele geçirilir. havalandırmak için balon ele alınır. birkaç dakika sonra hastanın nabzı artar, tansiyon yükselir kas hareketleri görülmeye başlanır. kas gevşetici ilacın etkisini sonlandıracak ilaçlar yapılır. ve hastanın solunumu düzenli hale gelince tüp çıkarılır. bu arada hastalar kendilerini kasabilir, özellikle sigara içenlerde görülmek üzere hava yolları refleks göstererek kapanabilir ki bu anestezist için kabustur. ağız ve dolayısı ile hava yolları açık kalsın diye ağza yerleştirdiğimiz küçük plastik boruyu dişini kıracak kadar ısırabilir. bir anda hareketlenip sedyeden düşebilir, kendisine zarar verebilir ki bunlar da bir hekim için kabustan ötedir. hasta sözel uyarıya yanıt verince, solunumu oksijen desteği olmadan vücuda yetecek düzeye gelince de derlenme odasına nakledilir. bu arada hastanın bilinci açıktır fakat çoğu hasta bu anları hatırlamaz. derlenme odasında 10-15 dk temiz hava alıp vücudunda kalan narkozu atınca hafıza yerine gelir, hareketler daha anlamlı ve hasta daha uyanık hale gelir ve servise nakledilir. devam eden süreçte olası bir kanama ve tekrar ameliyat ihtimaline karşı 6 saat açlık devam eder. serumla beslenir. ilk 24 saat araç ve makine kullanımı tavsiye edilmez. ameliyata bağlı ağrılar ameliyat esnasında verdiğimiz morfin benzeri ağrı kesicilerin etkisinin geçmesi ile hissedilmeye başlanır ve ağrı kesici ilaç ihtiyacı başlar.
    sss kısmına geçelim.
    narkozu kaldıramamak olarak bilinen anesteziye bağlı ölümler neden olur?
    en basitinden bizim kullandığımız ilaçların da belki on bin belki yüz binde bir ihtimal olsa da allerji riski vardır ve bazı alerjiler ölümcül seyredebilir. bu allerjiye bağlı ölüm riski hepimizin evinde bulunan parol veya arveles gibi çok basit ilaçlarda bile vardır. uyutucu ilaçlarımız kalp üzerinde yavaşlatıcı, tansiyon üzerinde düşürücü etkiye sahiptir. yaşlılarda daha bariz olmak üzere bu etki tüm hastalarımızda görülür. her ne kadar yaşlılarda daha yavaş ve düşük doz ilaç versek de neticede uyutmak için belirli bir miktarın üzerine çıkmamız gerekebilir. temelde yatan bir kalp hastalığı da varsa vücut bu miktarı vücut tolere etmeyebilir. 1 yıldır anestezi bölümündeyim, aşırı yoğun bir hastanede olduğum için binlerce ameliyat gördüm. şu ana kadar sadece bir yaşlı hastamızı bu sebepten kaybettik. bunun haricinde de hastayı takip ederken yapılan dikkatsizlikler tabi ki ölüme sebep olabilir. tansiyona dikkat edilmeden takip edilen vakanın tansiyonu ölümcül düzeylere düşebilir, üzeri örtülü yapılan ameliyatlarda hastaya nefes veren tüp çıkabilir veya bağlantısı kopabilir. bu fark edilmezse havasızlıktan kaybederiz hastayı. en nihayetinde kul yapısı olan sistem hatalı ölçümler ile bizi yanıltabilir. sistem veya alet hatası için her zaman çapraz kontroller yaparız fakat bu kontrollerde de fark edilmeyen bir durum hastaya zarar verebilir. tabi bir de yirmi otuz sene önce hasta hekim ilişkisi böyle değilken hastanın kalbe giren büyük damarını kesip ölüme sebep olan cerrahların hastanız narkozu kaldırmadı diye açıklama yaptığına da yaşça büyük hocalarımız şahit olmuş.
    siz de doktor musunuz?
    :) evet. anestezi kendi profesörleri, doçentleri, uzman ve asistanları olan bir bilim dalıdır.
    anestezi teknisyeni ile aynı işi yapmıyor musunuz?
    dışarıdan bakınca aynı işi yapıyoruz fakat hastaların özel durumlarını düşünerek anestezi uygulamasına şekil vermek, işler sarpa sardığında anında ve doğru müdahale etmek için çok ciddi bir tıbbi bilgi dağarcığına ihtiyaç vardır ve ne kadar tecrübeli olursa olsun bir teknisyen aldığı eğitimden dolayı bunları bilmez. orada doktorluk devreye girer.
    ilaçların yaşattığı kafayı merak etmiyor musunuz?
    kullandığımız ilaçlar gerçekten bağımlılık yapıcı riski yüksek, merak uyandıracak kadar popüler uyuşturucuların türevleri olan ilaçlar. hatta tüm dünyada okunan anestezi kitaplarına geçecek kadar anestezist bu ilaçları kendilerine uygularken ölmüşlerdir. çünkü bizim tüm ilaçlarımızın yan etkisi solunumun durması ve solunum durursa yanınızda anestezi bölümünden kimse yoksa allah rahmet eylesin. birinin yanında da bu ilacı yapmak demek bir daha ülke sathında herhangi bir anestezi kliniğine adım atamamak demek. birine bu ilaçları temin etmek demek 3-5 yıl hapis cezası demek. ve tabi ki tehlikeli gruptaki ilaçlarımız birden fazla kişinin imzasından geçerek kullanılmakta. denetimi gerek hastane bazında gerek bakanlık bazında sık sık yapılmaktadır. bunun içindir ki aklının henüz başında olduğunu düşündüğümüz bir sağlıkçı bu kanun dışı işlere yakın olmaz.
  • ameliyatı yapan doktorlar arkadaşınız ise sizinle günlerce hakkında alay edecekleri bir konu anestezi ve tepkileriniz. bana hemşirelere duyulmamış küfürler ettiğimi, üstümü başımı yırtmaya çalıştığımı, doktorlara tırnaklarımı batırdığımı, koridorlardan geçerken sürekli çığlık attığımı anlattılar. günlerce kendimden şüphe duydum. yalanmış tabi. ne ayıp şey.
  • bazısında şalteri indirip kaldırma etkisi yapar. yemek tarifi anlatırken uyuyup, uyandığında yarı bilinçli şekilde, tam kaldığı kelimeden devam eden teyze gördüm.

    "sonra soğanı koyuyouuuuooooğğğ... - - - - - - - - - - - - - - - ...suuuğğnn. peambeleşienceayaağ kadaar"
  • anestezi, ne kadar kotu olursa olsun, kim ne derse desin narkozun elimin uzerindeki damardan girip bayilana kadar ki o ani... kolumun icindeki butun damarlari yakarak ilerleyisine hasta olmustum asla unutmadim aslada unutmayacagim...
  • hemşirenin "hocam hazırsak başlıyorum ben" demesiyle "ulan neye başlıyor acaba?" diye düşünmeye başlamıştım. tam sağıma soluma bakınıp neye başlayacaklarını çözmeye çalışırken doktor "tamam başla" dedi. ve sadece damar yolu açık olan kolumda bir dokunuş hissettim. dedim ki "herhalde ameliyattan önce özel durumumdan dolayı verilecek olan antibiyotiği veriyor damardan"

    tam bu düşüncelerdeyken gözlerimin ağırlaştığını fark ettim, tutamıyordum göz kapaklarımı. ne kadar savaşabileceğimi test etmek istedim, açtım gözlerimi. birdenbire nefes borumda saf alkolün buharlaşması gibi, yakıcı bir hissiyat oluştu. gözlerim kapandı, yarım açabildim. tekrar kapandı, çizgi halinde açabildim. tekrar kapandı, kapalı kaldı. gerisi boşluk.

    işte öyle bir şey.
  • hayatım boyunca hiç birşeyi hatırlayamayacak kadar içki içmesini beceremeyen bir insan olarak, dün yaşadığım bir tecrübe oldu.
    ne mide bulantısı, ne baş dönmesi, temiz işmiş valla. anesteziden çıkarken sadece gülmüşüm, kafam o kadar iyiymiş yani.. hatta, bassak parası neyse arada bir alsak diye düşünmedim de değil hani. ehuehu..
    evet, artık benim de hatırlayamadığım bir anım oldu.
hesabın var mı? giriş yap