• filmleri icin: "benim filmlerimi izlerken tuvalete gidebilr, sigara molası verebilir, dola$ıp gelebilirsiniz ve hicbir $ey kacırmazsınız." demi$tir.
  • yaşasaydı bence en sevdiği "sanatçı" lady gaga olurdu.*

    ayrıca lady gaga müzik tarihi için ne ifade ediyorsa, kendisi de sanat tarihi için aynı şeyi ifade eder. lady gaga'nın adını nasıl ki bir mozart, brahms ya da prokofyev ile yan yana koymuyorsak, warhol ve diğer pop-artistlerin adını da rembrand, munch ve klimt gibi ressamlarla yan yana anmamak gerektiğini düşünüyorum. ki lady gaga'nın özellikle the fame albümünü çok seven biri (#16325100) olarak bunu söylüyorum. warhol'un kimi deneysel filmlerini de izledim. henüz izlemeyen varsa ne mutlu ona. *

    çok katı ve tutucu bir yorum yaptığımı düşünebilirsiniz; ama bu gerçeği değiştirmeyecektir. warhol ve ardılları, sanat tarihinde sıra dışı bir hareketten öte bir şey değildir. zira kendisi, popüler kültüre eleştirel yaklaşacağım derken, o kültürün bizzat parçası olmuş ve hatta bunu yaygınlaştırmış, sanatı yozlaştırmış, basite indirgemiş biridir. warhol, tüketim ve seri üretim çılgınlığına tepki göstereyim derken, aslında popüler kültürün simgelerini içeren (monroe, elvis, coca cola, konserveler vb) eserleriyle bizzat destekleyicisi olmuştur. tabii aslında tüm yapıtlar kendi dönemleri içerisinde değerlendirilmelidir. warhol da dönemini simgeleyen eserler üretmiştir. ama burada benim ısrarla vurgulamaya çalıştığım şey, bu eserlerin sanatsallığının tartışmaya açık bir konu olmasıdır. hatta bu eserlerin sanat olarak adlandırılamayacağına dair inancımdır.

    keza yine bir başka amerikalı sanatçı john cage'in dünyaca ünlü bestesi 433 de deneysel bir çalışma olmakla birlikte, genellikle "bir sanat eseri" olarak karşılanmaktadır. ancak dinleyecek (?) herkesin göreceği üzere, bu sanat falan değil, düpedüz şarlatanlıktır. müziğe yeni bir yön vermekten ziyade, müziği öldürmeye yönelik bir çalışmadır. kendisinin bunun gibi pek çok deneysel çalışması vardır.

    bu cage ve warhol gibi "sanatçıların" deneysel eserlerini eleştirmemden hareketle beni yenilik düşmanı veya gerici zannedebilirsiniz. ancak joyce, woolf, proust, faulkner, calvino, vonnegut, atay gibi en yenilikçi edebiyatçıları okumam ve destekleyici entryler girmemden de anlaşılacağı üzere, gerici değilim; bilakis yenilikçileri destekleyen biriyim. ama yozlaşmaya karşıyım. edebiyatın ve sanatın kişiye estetik haz vermesi gerektiğini düşünüyorum. ki zaten adı "güzel sanatlar" (fine arts) olan bir şeyde de bırakın estetik bir yan bulunsun!

    aslında bu adamı eleştirmek için bu derece uzun bir yazıya hiç gerek yoktu. hemen hepimizin bildiği bir masal var. bence yaşamış en büyük dahilerden biri olan hans christian andersen'in kısacık masalı, bu durumu mükemmel bir şekilde ele alıyor. andersen'in, insanların özellikle kitleler içerisinde zincirleme bir ilüzyona kapıldığını ve "aptal görünmemek" ya da "cahil sanılmamak" adına, gerçek düşüncelerini yansıtmaktan kaçındıklarını vurguladığı ünlü masalı "kralın yeni elbiseleri"'ni okumak kafi. ya da yıllar önce hem de sabah gazetesi için çekilmiş reklam uyarlamasını izlemek... ironik olan şu ki, bu warhol başlığındaki entrylere bir göz attım da bu adam için "gerizekalı turnosolu" diyen pek çok yazar var. onlara sadece "hay sen çok yaşa andersen" diyorum. işte andersen, tam da bu tipleri anlatıyor. çünkü bu adamlar, warhol'u beğenmeyen benim gibilerini "gerizekalı" yerine koyuyor. oysa kral çıplak diyemeyip, şu yapıta sanat şaheseri diyebiliyorlar!

    ha son olarak şunu da diyeyim, bu warhol olmasaydı, bedri baykam attırdığı peçeteyi "işte bu da benim sanatım" deyip onu sergileyecek cesareti bulamayacak ve bizim de midemizi bulandırmayacaktı. tıpkı warhol'un blowjob filmi gibi...
  • sleep adli bir filmi vardir. 5 saat suren bu filmde uyuyan bir adamdan baska hicbir goruntu yoktur. bunun disinda bir de blow job adli kisa metraj bir filme sahiptir. bu filmin konusu ise malum olmalidir.
  • gerçek ismi andrew warhola. pensilvanyada doğmuştur. doğum tarihi de hayatındaki birçok şey gibi kesin olarak bilinmiyor. 1928-1931 arası bir tarih olduğu düşünülüyor. ropörtaj yapmaktan hoşlanmayan ama buna rağmen basında çok çıkmış bir insandır.gidebileceği hiç bir daveti kaçırmamış popüleriteden hoşlanmış bir artist. bide andy warhol diye davetlere peruğunu taktırıp başkasını göndermesiyle meşhurdur.
  • tek isteği makine olabilmekti
  • cool sanatçı.
    aslında söylediği şeyleri desteklemekten öte yargılıyor olması, "sıçsam sanat olur, siz de yapabilirsiniz" derken aslında "yapması çok zor olan şeyleri yapabiliyorum. siz bunun çok basit olduğunu sanırken, asla yapamayacaksınız" demek istemiştir.

    tam olması gerektiği gibi bir tavır yani.
  • bence geri zekalı tüketim toplumuyla ömrü boyunca dalgasını geçmiş adam. başka bir bok değil.
  • populist suluboya spekülatörü.

    ps; gereksiz yere ota boka mana yükleyip böyle beyhude adamlara ekmek çıkarmayın kardeşim.
  • "warhol, biz hepimizin gizliden gizliye olduğu gibi bilinmezcidir. bilinmezci, tanrı'nın var olmadığını savunmaz: tanrı vardır (belki), ama ben buna inanmam. warhol şöyle söyler: sanat vardır (belki), ama ben buna inanmam."
    (jean baudrillard, le crime parfait, ayrıntı, 1998, s. 99)
  • "yalnız olmanın yanlış bir tarafını görmüyorum ben. bana harika geliyor. insanlar bir başka insanı sevmeyi çok büyütüyor. o kadar da büyük bir şey olması gerekmez. geçim meselesini de öyle -insanlar o konuyu da çok büyütüyor. ama bir insanı sevme ve geçinme, doğu tipi bilge adamların düşünmediği iki şey.

    aşk için ödediğiniz en büyük bedel, yanınızda yörenizde birilerinin olmasıdır. tek başınıza kalamazsınız, oysa yalnız kalmak her zaman daha iyi bir şeydir. elbette en büyük dezavantaj yatakta yer kalmamasıdır. evcil bir hayvan bile yatakta yer kaplar." -andy warhol felsefesi
hesabın var mı? giriş yap