• üniversite hayatım boyunca en yüksek not aldığım, tek sınıf birincisi olduğum yetmezmiş gibi, notlarının internete yüklendiği tek ders anayasa hukuku idi. ve işin en bombastik yanı google'a ismimi yazınca efsane muazzam skorum ekrana çıkıyordu. peder ve validenin gönlü hoş olsun diye onlara da söyledim. "google'a ismimi yazın bakın ne göreceksiniz" diye. google'a "ismim" yazınca bizimkiler, pek bir anlam verememişler tabi (bi espri için anasını babasını yıpratan hain evlat da oldum ya, ayıp bana). neyse muhabbet aylarca devam etti. google'a ismim yazılıyordu ve ben sınıf birincisi olarak canavar gibi takılıyordum o soğuk ve yalnız ve rüzgarlı zirvede. bana en yakın not alan arkadaşıma da 30 puan fark çekmişim bu arada. hey gidinin hey. sonradan kaldırdılar tabi. hüzünlendim neden sonra.

    hülasa, tbmm anayasa komisyonuna sesleniyorum buradan, yeni anayasa çalışmalarında bana da danışın olm! iyiyim yani. harbi lan.
  • zor bir derstir. ikici sınıfta daha zoru olan idare hukuku ile yokluğu aranir. üçüncü sınıfta ise medeni usul hukuku ile " gözünü sevdiğim anayasası" diye efkarlanilir.
  • aklımda hep şu diyalogla kalmıştır;

    yrd. doç.-evet arkadaşlar tez nedir? liberalizm. antitez? sosyalizm. peki sentez nedir sentez???
    mal öğrenci-akp
  • hukuk bir öğrencisinin kabusudur bu.
    nereden çalışılacağı asla kestirilemez.
  • uzmanlari bazı darbelerden* sonra el üstünde tutulan, bazi darbelerden* iceri tıkılan* veya katledilen* veya küfredilen* hukuksal uzmanlık alanı
  • bir insani hayatinda iki kere almak zorunda kalacagi icin aglatabilecek igrenclikte ve sıkıcılıkta, igrenc bir ders (bkz: anamizi aglatan dersler) .
  • (bkz: suheyl batum) bu konuda uzmandır
  • yeni başladığım hukuk eğitimimde şu ana kadarki en favori dersim. felsefeyle, tarihle, politikayla iç içe her şey. genel kültürünüz, bilgi birikiminiz, güncel olayları takip ediyor oluşunuz başarınızda diğer dallara göre çok daha etkilidir. benim gibi spesifik olaylardan çok işin teorisiyle; varolan kanundan çok, kanunların nasıl olması gerektiğiyle daha ilgili biriyseniz, çok ilgi duyacağınız ve güncel olaylara bakışınızı tamamen değiştirecek bir derstir. o kadar ki, ders birden rousseau'dan başlayıp, rtük'ün sansür politikasına falan bağlanabilir. bu arada şahsen benim hukuka bakışımı tamamen değiştirmiş, ilham kaynağım olmuş hocamı anayım, öyle bitireyim entry'mi.

    (bkz: bertil emrah oder)
  • muhtemelen bu başlığı söz konusu dersin ne kadar zor ne kadar çekilmez olduğunu kavrayabilmek için açıyorsun okuyucu, muhtemelen vizeden bok gibi bir not aldın ve seni teselli edecek, biraz biraz güldürecek, benden kötüleri de varmış dedirtecek yazılar arıyorsun, doğru yerdesin.

    her şey yurtta tanıştığım arkadaşım yıldırım'ın ''anayasa zor ders ağa'' demesiyle başladı. hukuk fakültesini yeni kazanmıştım, ufak dağları ben yaratmış, ailenin zeka ortalamasını ben yükseltmiştim. öylesine mükemmel bir insandım ki bir oturuşta içi saçma sapan doktrinlerle dolu bir kitabı hatmedebilir, en karışık en soyut kavramları anlayabilir üstüne fikir teatisinde bulunabilirdim saatlerce. fakat 1 yıl kalmış birinden ''anayasa zor'' cümlesini duyduğumda bu derse karşı önyargım oluşmaya başlamıştı.

    üstüne dersi semih gemalmaz ve aydın gülan gibi kalburüstü hocalardan alacağımı öğrenmem gerçekten bu dersin çok zor geçileceğini söylüyordu.

    o yüzden hukuk fakültesindeki ilk vizeme yani anayasa vizeme 1 hafta öncesinden çalışmaya başladım. derste tuttuğum notlar vardı fakat semih gemalmaz öyle bir hocaydı ki derste anlattığı şeyleri dersle ilgisiz olarak nitelendiriyordum. hak-hukuk-özgürlük. sonradan öğrendim, adam çok fena kominismiş. bize ezilen işçi sınıfının anayasaya nasıl girdiğini anlattı misal. sosyalizmle birlikte gelen dalganın sosyal devlet prensibini nasıl getirdiğini, kanlı anayasaları anlattı. dersini dinlemek mükemmel bir zevkti. gerçekten yine olsa yine dinlerim, çekinmeden.
    aydın gülan'dan kavradığım kadarıyla, erdoğan teziç'in o garip kitabından okuduğum kadarıyla sınava hazırlandım.

    ve hayatımın en büyük şokuyla ilk vizemde karşılaştım. ''çarşaf kağıt'' kavramını ilk defa o gün öğrendim. böyle boyun kadar kağıdı katlayıp pıtı pıtı yazı yazmayı o gün öğrendim. dahası o kocaman kağıt sadece ve sadece 2 soru için verilmişti. yaklaşık 110 dakika da süremiz vardı. anan mı anayasacı baban mı jimmy ? dedim oturdum kütür kütür yazdım. derste ne dinlediysem, kitapta ne okuduysam anladığım kadarını yazdım. bu kadar net hatırladığım sınavın sorularını nasıl aklımda tutamadığımı garip karşılayabilirsiniz. bunun temel sebebi soruları o gün anlamamış olmamdı.

    soruları anlamadığım için çıktığımda arkadaşlarıma ''güzel geçti kesin 50'nin üstünde bir şey alırım'' dedim.

    oysa vize açıklandığında, adımın karşısındaki ''15'' ibaresini gördüğümde yüzümün aldığı şekilden soruları anlamadığımı dahası neden böyle olduğunu da anlamadığımı şıp diye anlayabilirdiniz. evet anayasa'dan 15 aldım.

    ve inanın bana etrafımda çok fazla soruları anlayan insan yoktu.
    hatta not sistemini de anlayan insan yoktu. vizeden 15 alan bir insanın o dersten geçmesi için kaç alması gerektiğini bilen insan da yoktu. kimisi 60 diyordu kimisi 65, moralim öyle bozuldu ki öğrenci işlerine gitmeye karar verdim. oku buraları okuyucu, dışarıda çok deli hava atarım, şöyle kalenderim böyle artistim derim. hukuk okuyorum diye göz kırparım. ama sorsan öğrenci işlerinde nasıldın ? diye el pençe divan derdim. bu halimi görsen de anlardın zaten, mezuniyet 1-2-3 diye ayrılmış öğrenci işlerinde nereye gideceğimi bilemez halde bir sağa bir sola dolandım, gözlerimin dolduğunu anlayan mezuniyetteki adam beni yanına çağırdı. ne zaman görsem selam veririm. ''buyur'' der demez ''abi merhaba, ben anayasa vizesinden 15 aldım, geçmem için kaç almam lazım ?'' dedim. bunu söylerken sesim o kadar tuhaftı ki anlatamam. '' ortalamanızı gördüm, 50 alsan dc gelir seneye kürsü...'' sözünü yarıda kestim, ''50 alsam yetiyor mu ?'' dedim.

    evet dedi.

    sarıldım. evet bir öğrenci olarak hiçbir zaman anlaşamadığım, her fırsatta işini savsakladığını söylediğim öğrenci işlerindeki abiye sarıldım. sarılmak ne kelime gözyaşlarımı tutamadım, ağlamaya başladım.
    adam da etkilenmiş olacak ki, ''korkma yavrum, niye ağlıyorsun ohoo'' dedi. o da sarıldı. çok tuhaf bir andı. sonra arkadaşlarımın geçmem için 55-60 almam gerektiğini söylediğini söyledim, dc gelirse ne olacağını sordum. not sistemini anlattırdım. teşekkür ettim ayrıldım. giderken bana 2. sınıfta yüksek notla vereceğimi söyledi. inşallah abi dedim, gözyaşlarımı silip öğrenci işlerinden çıktım.

    şimdi yukarıyı okudun ve korkmaya başladın okuyucu, korkma. devam et, bak neler olacak neler.

    vakit oldu final zamanı.
    anayasa finaline tabiri caizse köpekler gibi çalıştım. bu arada kürsü değişti tabi, semih gemalmaz'ın yanına ferman demirkol geldi. üst sınıfların tabiriyle ''beleş kredi''. yanında aydın gülan ve semih gemalmaz olduğunu belirteyim, finali tek hazırlamadı. zordu gene.
    neyse finalden 50 aldım ve mezuniyetteki amcanın dediği gibi dc geldi notum. ikinci dönem de ferman demirkol olduğu için 1. dönemdeki çalışmamla zorlanmadan geçtim.

    yıl oldu 2011, vakit oldu vize vakti.
    anayasa dersine ferman demirkol geliyor. vize'nin ne vakit olacağından haberim yok, rahatım çünkü dc olan not ff olmuyor. vizeden bir gün önce alt sınıftan arkadaşım arıyor, abi sayfalar bu bir oku diyor.
    geçen yıl nasıl çalışmışsam bu yıl çalışacak bir yer bulamıyorum. 15-20 dakika bakıp giriyorum vizeye

    60 alıyorum.

    final'den de bir gün önce haberim oluyor, hatta kriminoloji sınavından sonra laf arasında ''anayasa'ya çalıştın mı?'' diyor kalan bir arkadaş ''yok daha 3 gün var '' diyorum. gülüyor, sınav yarın diyor. ''siktir et dc'' diyorum.

    vurgu yaptığım yeri anlıyor musun okuyucu ? bir dc'ye köpekler gibi bel bağlıyorum, dc ya kalmam ne de olsa diyorum, not ortalamam yüksek ya sikime taşşağıma diyorum. bil artık.
    nasıl bir at oynuyorsam çalışmadan sınava giriyorum. geçen yıl nasıl çalışmışsam artık 45 le kalıyorum bütünlemeye.

    derken bütünlemeden 61 alıp dersi ba ile geçiyorum. ba.

    şimdi nereye varacağım, anayasa hukuku zor bir ders olabilir bu senin hocana bağlı. fakat üst sınıflara bağlı değil. kendini sınırlama okuyucu sen hukuk öğrencisisin. bu dersi öyle veya böyle vereceksin. rahat ol. bak kıçı kırık dc'ye nasıl yaslanmışsam sınavlara çalışmadan girdim, zor dediler, zorsa kalırım ne olacak sanki dedim. siyasi partiler çıkar dediler okudum geçtim. seçim sistemleri çıkar dediler d'hondt çıkar kasmayın dedim geçtim. kısıtlama artık kendini, kalk ayağa.

    işte sana 2 dönem okuyucu, birinde 15 aldığı için salya sümük ağlayan öğrenci, diğerinde 61 alınca ba mı ? diyen öğrenci. sen seç.

    bir de son olarak çok vefasız olduğum doğru. bana yardımcı olan öğrenci işlerindeki adama bir kilo tatlı almam gerekti. almadım. belki yarın götürürüm.

    kal sağlıcakla okuyucu.
  • liseden yeni kurtulup amfideki yerini alan acemi hukuk öğrencisini dumur eden bir derstir...kesinlikle 1. sınıfta okutulması yanlış olup baska da bir secenek yoktur diğer hukuk derslerinin babası oldugundan olsa gerek...yine de bir anda hiç bişe bilmeyen öğrenci bu dersi verdiğinde kendini bir anda devlet,siyaset,yönetim gibi bir çok konuda donanımlı hissediop mutlu olur...
hesabın var mı? giriş yap