• zamaninda kasparov'un deep blue adli ne menem oldugu belli olmayan bir makineyle yaptigi müsabakalar esnasinda adini satrançla hayli ilgilenen bir arkadasimdan duymus oldugum kisidir. popülerse bizden degildir mottosuna siki siki bagli oldugum zamanlarada denk gelen bu tesadüfi bilgi sonrasinda karpov benim gönlümde bir anda nedeni belli olmayan bir sekilde taht kurmustur. ben ne satrançtan dogru dürüst anlayan, ne oyunlari seyreden ne de oynayan bir insanim. fakat gel görki oyunlar ve spor denilince her seyi bilme, ögrenme yerli yersiz taraf tutma gibide aliskanliklarim var. isbu sebepten dolayi kendisinin ortalarda, televizyonlarda sikça gözükmemesi, bir çesit gizemli ve herkesin oralarda bir yerlerde oldugunu bildigi ve çikarsa alemin kötüne koyacakmis intibagi uyandirdigi (veya benim öyle zannettigim), kasparovun popülaritesine karsi bilgeligiyle var olan, ormanlarda yasayan yüce bir sahis diye canlandirdim zihnimde. sonra bu imaja siki siki tutundum, ne zaman bir yerde satranç muhabbeti dönse "abi asil karpov" diye eklemeyi de ihmal etmedim.
    simdi televizyonda talkshowlarda sekmeye baslasa veya karsima grand tuvalet yaninda sarisin manken gibi hatunlarla çiksa gördügüm yerde siktir çekerim, bütün hayallerim yikilir.
  • adı anatoly karpov olup, 1951 doğumludur.
    çok defansif bi oyun sürdürüp, bi anda rakibe buldozer gibi saldırmasıyla ünlüdür.
    genellikle, beyazken e4 ile açar, siyahken caro-kann ya da queen's indian defansı tercih eder.
    sezgisel satranç dehasını, malak yalamış saç modeliyle birleştirip, sevimli grendmestırlar klasmanında nadide bir yer kazanmıştır.
  • bir çoğul gösteride* ona karşı oynama ve iki kez elini sıkma (biri maça başlarken, diğeri terk ederken!) onuruna eriştiğim büyük üstat satranççı.
    adama karşı açlıştan çıkmak* bile çok güç.
  • sakin oyun tarzı hayatınada yansıtan, türkiyeye geldiği zaman kendisinden imza istedinildiğinde gülümseyip çekinmeden 1-2 saat muhabbet eden müthiş insan.
  • sessiz sedasız bursa ya gelip simultane maç yapmıştır. işin ilginç tarafı ne gelişi ne de gidişinden kimsenin haberi olmamasıdır. link
  • günlük hayatta olduğu gibi, satrançta da her oyuncunun kendine özgü bir stili ve kişiliği var.(dır) saldırgan stiller, savunmacı stiller, pozisyonel stiller ya da stratejik stiller. büyükusta seviyesindeki tüm oyuncuların her durumda iyi oynaması doğal olarak beklenen durumdur. ama onların da oynamaktan zevk aldıkları, gözlerinin parladığı oyun stilleri var. her ne kadar patlamış mısırcı tayfa için fedaların havalarda uçuştuğu oyunlar “güzel” pozisyonel oyunlar “sıkıcı” olarak nitelendirilse de, satranca ilişkin derin bir kavrayış ortaya koyanlar pozisyonel stilde oynayan büyükustalardır. her ne kadar diğerleri kadar popüler olmasalar da.

    işte, 1951’de ural dağları üzerindeki küçük bir kasaba olan zlatoust’ta dünyaya gelen anatoli karpov da satranç tarihinin gelmiş geçmiş en büyük strateji ustlarından, pozisyonel oyunun dehalarından biridir. satranç oynamaya tıpkı kendisi gibi strateji ustası olan capablanca gibi gibi dört yaşında başlayan karpov’un belki de en büyük talihsizliği tüm ışıkları üzerine çeken meşhur bobby fischer ile aynı döneme denk gelmesidir. öyle ki, 1975’te karpov sessiz sedasız dünya şampiyonu olarak tescil edilirken tek konuşulan konu fischer’ın maçı oynamayı reddetmesi hadisesiydi.
    bu şekilde dünya şampiyonu olmayı içine pek sindiremeyen karpov, döneminin neredeyse tüm turnuvalarına katılarak şampiyonluğu hak ettiğini ispat etmeğe çalışmakla uğraşmıştır. bu turnuvaların da neredeyse tamamını kazanması sayesinde(kendisinden önceki ve sonraki tüm şampiyonlardan daha fazla sayıda turnuvaya katılmıştır) karpov tarihin en başarılı turnuva oyuncusudur da aynı zamanda.

    karpov, 10 yıl süreyle koruduğu unvanını 1985’te gari kasparov karşısında kaybetmiştir. şampiyonluk unvanının 1993’te fide tarafından kasparov’dan alınması üzerine karpov yeniden unvanın sahibi olmuştur. talihe bak. karpov ikinci kez dünya şampiyonu oluyor ve yine şampiyonluk maçı yapmadan. buna rağmen satranç için ileri bir yaşta 1994 yılında linares süper turnuvasını kazanarak bu unvanı hala hakkıyla taşıdığını göstermiştir. turnuvanın ikincisi ise gari kasparov’dur.

    müthiş bir zihinsel dayanıklılığa, oyun disiplinine ve stratejik dehaya sahip olan karpov, bu felsefesini şu şekilde özetler

    “diyelim ki bir oyunu iki yönde sürdürmek mümkün: biri, çok keskin hesaplanamayan varyantlar doğrultusunda ilerleyen güzel bir taktik mücadele, diğeri de mikroskobik zafer şansı olan bir oyunsonunun hedeflendiği açık ve net pozisyonel baskı... bir an bile tereddüt etmeden ikinci yolu seçerim. rakip keskin bir oyunda ısrarcı olursa buna karşı çıkmam, ama bu tarz oyunlar, kazansam bile, acımasız bir mantığı olan stratejinin tüm kuralları doğrultusunda gelişen bir oyunu yapılandırmak seçeneğine göre beni çok daha az tatmin eder.”

    meraklısı için karpov-spaski leningard, 1974. 11. oyuna bakmalarını tavsiye ederim.
  • doğru hatırlıyorum, leningrad üniversitesi ekonomi bölümünden 'sosyalizm altında boş zaman ve ekonomik önemi' teziyle mezun olur. burada bir dur; ilginçtir, yalçın küçük'ün 'sovyetlerde dağılış'ı irdeleyen tuğla kitabında aynı konu derinlemesine ele alınmıştı, hatta küçük, utanmasa (ancak yalçın küçük utanmaz) çözülüşü salt bu nedene bağlıyıvericekti. neyse, dikkati çeken karpov'un 1970 yılında aynı konuya bakış atışıdır. zaten karpov bir merkez komite üyesi imiş.
    karpov-kasparov maçı merakla beklenir.
  • satranç literatürüne "karpov hamlesi" gibi bir terim de katmıştır kendisi. yani zaten burada daha önce de belirtilmiş, sansasyonel fedalarla başlayan büyüleyici kombinasyon zaferlerinin adamı değildir pek. öyle maçlar için riga büyücüsünün maçlarını izlemeniz gerek. onun oyunlarında çok çılgın şeyler görmezsiniz fakat avantajını damla damla nasıl arttırdığını görebilirsiniz. karpov hamlesi, rakibin hamlelerini büyük ölçüde kısıtlayan pozisyonel olarak üstün hale getiren ufak hamlelere denir genel olarak. bu hamleler öyle güzeldir ki aslında, rakibi uzun uzun düşüncelere sevk ederek her hamlede daha fazla sıkıştırır. 1930'lu yıllarda mir sultan khan'ın oyun anlayışı da bu anlayışa çok yakındır. son olarak, gençliğindeki at yalamış saçlarıyla her genç kızın gönülünü yakmıştır ayrıca*
  • aktif satrancı bıraktığı için haliyle bu aralar pek "popüler" olmayan büyükusta. tüm zamanların en çok turnuva kazanan oyuncusu olduğunu da eklemek gerek.
  • kasparov'la 1984 dünya şampiyonası'nda yaptığı, 6 olanın kazanacağı şampiyonluk maçında, bir kaç kez fenalaşıp hastaneye kaldırıldığı ve maç boyunca 10 kilo verdiği söylenen satranç büyükustası. nasıl bir enerji harcadıklarını buradan anlayabiliriz. o maçta 4-0 öne geçmiş, ardından 17 maç berabare bittikten sonra 1 maç daha kazanarak durumu 5-0'a getirmiş. tükenen karpov karşısında kasparov durumu 5-3'e getirmeyi başardığı anda federasyon, maçın uzunluğu ve oyuncuların sağlığını gerekçe göstererek, oyuncular devam etmek istediği halde, maçı iptal etmiş.

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap