• 6-7 yıl evvel bir arkadaşımın ısrarı ile evindeki toplantısına katılmak zorunda kaldığım ve bu şekilde haberdar olduğum pazarlama organizması.

    kağıtlar çıkarıldı, bir sürü şekil çizildi yazıldı edildi, ne kadar mantıklı bir iş olduğu anlatıldı, saatlerce koltukta gömülerek dinledik. sonunda katılmaya karar verip vermediğimiz sorulduğunda katılmak istemediğimi söyledim. nedenini sorduklarında, bana titanı anımsattığını belirttim, şiddetle karşı çıktıklarında ve şirket yapısını tekrar anlatmaya başladıklarında deterjan satmak istemediğimi belirttim. bu işi ne doktorlar ne mühendisler yapıyor dediklerinde, onların sorunu olduğunu söyledim.

    davet eden arkadaşıma hakkımda yaptıkları yorum ilginçti; inançsız bir insan olduğum için ikna olmamışım...

    kaset verdiler, dinledim, telefon açtılar bir süre sonra, ne düşünmüştüm kasedi dinledikten sonra?? tüylerim diken diken oldu dedim, bunun katılcağım anlamına mı geldiğini sordular, kesinlikle katılmayacağım anlamına geldiğini söyledim.

    ürünlerini kullanmadım, kullanan birkaç kişiden memnun olduklarını duydum, bu konuda bir yorum yapamam ama pazarlama stratejileri benim yetiştiğim çevreye uygun değil. ben annemden, anneannemden, dayımdan, kuzenimden para kazanamam, komşularımı ve dostlarımı üzerlerinden kar sağlanacak bir isim olarak listeleyemem, benim açacağım bakkal veresiye yazmaktan batar...

    bir ay kadar önce başka bir tanıdığımız aynı tanıtımı yapmaya kalktı, istemediğimi söyledim, neden dedi, mantıklı değil dedim, bence çok mantıklı ne doktorlar ne mühendisler bu işi yapıyor dedi, eh, ben doktor değilim dedim, mühendis de...
  • bu isin icine arkadasimin tuzagiyla girdim (is projesi var dedi, bunun semineri cikti), gozlem merakiyla da kaldim. ayda 5 lira kazaniyorum (laos'ta iyi bir oglen yemegi yenir bu paraya), satis yapmiyorum, esnek calisma saatlerine yahut paraya da ihtiyacim yok (zaten ufak bir sehir devletinin krali oldugumdan ikisine de sahibim), guvendiginiz bir yoldasiniz olarak izlenimlerimi yazayim:

    teknik olarak saadet zinciri * degiller (bu konuda ftcnin 79 yilinda bir karari var), fakat pratikte gri bolgedeler cunku satis yapmayana dahi bonus odeniyor. iki is modeli var:

    1) gercek network marketing, yani sitesinden "indirimli" mal alip, cevrenize satis yaparak, uc kurus ugruna butun tanidiklarinizi kendinizden nefret ettirmek.
    2) satis yapmadan, salt altiniza birilerini almak ve onlarin kendileri icin yaptiklari harcamalardan komisyon.

    gerek pazarlama materyallerinde, gerekse seminerlerinde mutemadiyen "girisimcilik, is kurmak, profesyonellik" gibi kavramlarla ambalajlanan ve sunulan kisim ilk secenege refere ediyor (zaten bu sayede piramit yaftasindan kurtuluyorlar) fakat pratikte, is modelinin cok buyuk kismi ikinci secenek uzerine, yani "kendi kendimizden satin alalim"ci bir toptanci kulubu olmak uzerine kurulu. cesitli motivasyon teknikleriyle belli bir kult yaratip, normal ev harcamalarinin bu ureticiye kaymasi ve elde edilen karin da grup icinde dagitilmasidir isin ozu.

    amway, piramit icinde yukariya paslanan bu paralarin kaynagini soyle acikliyor: "bizim pazarlama maliyetimiz yok, internetten direkt satis yaptigimiz icin araciya da para odemiyoruz. bu paylar gruba dagitiliyor"

    tabii bu sacmasapan bir aciklama. bunu oyle bir anlatiyorlar ki, sanirsin internetten satis yapan bir bunlar var, yeni bir is modeli bulmuslar, amazon gibi sirketler bu dunyada yok. dedikleri dogru olsaydi, urunleri internetten herkese acik olur, online retailerlarla rekabet ediyor olurlardi, kimseye de satis yapmadigi halde salt erken katildigi icin bonus odemezdi, odeyecek marji olmazdi zaten.

    paslanan paranin kaynagi, "devrimci" is modeli degil, urunlerin kar marjinin yuksekligi (o yuzden hep kaliteli diye iddia ettikleri pahali urunler satiyorlar) ve motivasyon/kult kurmak icin gerekli olan egitim urunlerinin satisi. maksat denildigi gibi girisimcilik ruhunu yaymak, arkadaslarina yardim etmekse koy youtube'a egitimi. iki gram yikanmamis beyni olan herkes bu ikiyuzlulugu ve luzumsuz sisirmeyi gorecektir zaten: arkadasini bir satis klubune (costco gibi, uyelikle calisan migros gibi) uye yapmak, "is projesi", "girisimcilik", "sevdiklerinizin de bu firsattan yararlanmasini istemek" gibi parlak etiketlerle kaplanacak bir is degil. bunu bildikleri icin de zaten sizi isin icine cekerken, belli bir diyalog senaryosuna sadik kalirlar, detay vermezler hanyayi konyayi anlayip kacmayin diye. kacmayin da zaten, zira o toplantilarda bir halt uretmeyen ama takim elbise giymis insanlarin cikip buyuk isadami pozunda millete tavsiye vermelerinin absurdlugunu de bir tecrube etmek gerek, buyuk eglence. herkes "basari" imajini yansitmakla ve birbirini pohpohlamakla mesgul. dedigim gibi kult, groupthink, vs boyle yaratiliyor sonucta. zaten duzgun bir is modelinde, bir saatlik tanitim toplantisinin 55 dakkasi ne kadar cok para kazanacaginizin, elmas pirlanta platin uye olacaginizin, dunyanin her yerinde tanidiginiz olacaginin,"calisma" saatlerinin esnekliginin vaatleriyle gecmez; once o isin ne oldugu anlatilir. (kalan 5 dakikasi da zaten piramitin komisyon yapisiyla ilgili)

    iyi yonleri neler?
    -belki bazi genclerin hayatina ceki duzen getirmesi, bir disiplin saglamasi acisindan yarari olabilir. yani 17 yasindayken i.b.o (independent business owner, gayriresmi bayilik aslinda) oldugumu dusunseydim, bunu ciddiye alip kart filan bastirsaydim, bir is plani yapsaydim, kalabalik onunde konusmasini ogrenseydim, o anki durum uzaktan bakinca gulunc olsa da bunlar bana daha sonraki firsatlarimda isime yarayacak ozellikler olarak geri donebilirlerdi. bence bu ozellikleri kazanmak icin bir takim sporuyla kucuklukten beri ugrasmak daha iyi bir cozum ama herkesin o imkani olmuyor. iddaa bayilerinde ispanya 3. lig maclari uzerine kumar oynayarak o yillari gecirmekten daha uretken bir ugras ne de olsa.
    -komisyonun piramite dagitimi gorece adil. siz didinip altiniza degisik kollarda aktif uyeler almissaniz (aktif derken harcama yapan), ustunuzdekinden daha fazla komisyon kazanirsiniz; hem yuzde hem de toplam miktar olarak.

    sonuc nedir?
    bence girmeyin, hayatinizi daha uretken ve tatminkar gecirmenin yollari var. ama illa deneyecekseniz su tavsiyelere kulak verin:
    -satis yapmayin (batarsiniz), yapacaksaniz da kesinlikle tanidiklariniza yapmayin (daha kotu bir yonden batarsiniz)
    -duydugunuz seylerin yuzde 90'inin bullshit oldugunu bastan bilin, hicbirseyi ciddiye almayin. eninde sonunda yaptiginiz, birini migros muadili bir yere uye yapmak ve o kisi alisveris yaptikca size migrosun komisyon odemesinden ibaret. bunda yanlis bir sey yok, ama ovunulecek bir sey de degil.
    -seminerlerle filan vakit kaybetmeyin
    -parasizsaniz girmeyin. kesinlikle ana gelir kapisi olmamali. birkac aydan once para kazanmayi beklemeyin
    -uye olmaniz icin gereken 12 lira, web sayfasindan siparisler icin hesap kurmaniz da 65 lira. yani toplam yatirim 77 lira. bunun otesinde birsey almayin. beylik laflarla, hikayelerle dolu allah'in cd'sine 100 milyon bayilmak zorunda degilsiniz ama telkinle, tekrarla bunu saglamaya calisiyorlar, dikkat.
    -urunleri kendiniz icin alacaksaniz yahut altiniza aldiginiz kisilere almalari icin telkinde bulunacaksaniz, durust olun ve iyi arastirin, bu urunler pahali. simdi ayni urun baska yerde satilmadigi icin karsilastirma yapilamiyor ama fiyat performans acisindan iyi olsalardi, once de dedigim gibi acik pazarda rekabet ediyor olurlardi. o yuzden ben almiyorum mesela. ote yandan "bilmem ne marka urunu bende allerji yapmayan tek sey" gibi anektodlar da duydum. bence en iyisi, guvendiginiz tanidiklariniz arasinda bu urunleri kullanmis olanlara danismak, tek tuk seylerde avantajli olabilir. fakat cogu ev, guzellik, saglik harcamalarini bu ureticiye devretmek fanatikligini yapmayin, bu yonde size telkin eden elmas pirlanta altin uye filan olursa kapidan disari kovun.

    sahsen altima birini almadim, bu islerle ugrasmadim. o gelen 5 lira da zaten takiminda oldugum kisinin, benim altima birilerini yerlestirmesi yuzunden. (komisyon yapisi bunu tesvik ediyor, yani tanimadiginiz kisilerin altiniza kaydolmasi bana ozel bir durum degil). altiniza birilerini kaydedecekseniz, hatta birine bu "is projesi"nden bahsetmek isterseniz dahi, bunu size yaptirmiyorlar. tesvik edilen yontem su: tanidiklarini yazacaksin, sonra onlari arayip standart bir diyalogla, mumkun oldugu kadar az detay vererek bir toplantiya cagiracaksin. o toplantida tanitim, kayit islerini filan senin ustundeki biri yapiyor ki, sen yukarda anlattigim seyleri yumurtlama, korkup kacmasinlar (bunu da anlayabiliyorum gerci, saadet zinciri refleksi her seyi bastan bitirir). bu elbette ki yillar boyunca test edilip, onaylanmis, optimize edilmis bir metod. yani o telefon konusmasinda kullanilan dilin detaylarina kadar hersey, uye sayisini maksimize etmek uzerine kurulu. benim bu islere bu sekilde girmemis olmamin, o ev toplantilarini yapmamis olmamin nedeniyse basit: teknik etkili olsa da kandirmaca ve manipulasyon uzerine kurulu. 10 kisiden 9'unu bu sekilde uye yapsam bile, o kalan bir kisinin kandirilmis hissedip, benden nefret etmesi ve iliskileri koparmasinin olasi zarari daha agir basiyor. paraya cok ihtiyaci olan ve o tanitim toplantilarinin vaatleriyle buyulenmis olanlar bu riski goze aliyorlar.

    butun bu elestirileri, uyarilari, "girmeyin" telkinlerini okuduktan sonra ne yaptigini bildigini iddia eden ve illa girmek isteyen olursa irtibata gecsin, ustumdeki adama yonlendiririm kayit icin. yalniz tekrar diyeyim, ona harcanacak zamanla gidip sertifika alip ingilizce ogretin seul'de filan, daha iyi.
  • 90lı yılların sonları ve 2000 senesi arasında annemle babamın maalesef takıldığı olay. fakat bu "olay", anneme "ben ben ben" de demeyi öğretmiş, ona "bağımsız" olmayı öğütlemiş olduğundan, annemlerin boşanmasına katkı sağlamıştır. go diamond diyerek parmaklarını elmas şekline getiren mutlu insanları barındıran; birkaç sene sonunda doğru stratejilerle aylık 10 milyar kazanmayı garantileyen ama fos çıkan ailemizin felaketi.
    benim 13 - 14 yaşında gördüğüm amway, bir tarikat mantığıyla ev kadınlarının beynini yıkar, yuvaları yıkar. yüzlerce kaset alıp amway sayesinde zengin olmuş insanları dinler ailecek gülersiniz, ama bilmezsiniz ki anneniz gülerken düşünürmüş...
  • çok sevdiğim değer verdiğim eski iş arkadaşım yılbaşına doğru aradı beni, telefonu tanımadığım bir kadına verdi. kadın merhaba nasılsınız faslından sonra hayatınızdan ve kazancınızdan memnun musunuz dedi. cevabım net bir şekilde evet oldu. hayatımda mutluyum işimi seviyorum kazandığım para istediğim hayatı çok şükür yaşatabiliyor bana. bir iki bir şey daha söyledi hatırlamıyorum ve telefonu arkadaşıma verdi. arkadaşım benimle görüşmek istediğini telefondaki kadının ortağı olduğunu ve bir işe girdiklerini bu işin insan kaynakları alanında olduğunu söyledi ve randevu istedi. söylediği tarihte yurtdışında olacağımı dönünce arayacağımı söyledim.
    sonra unuttum aramadım. bir ay sonra aradı ağır griptim ve yeniden arayacağımı söyledim. bu kez unutmadım aramak istemedim. ne işim olurdu benim insan kaynaklarıyla. zaten o kadar gizemli konuşuyordu ki ne olduğunu da anlamıyordum. lakin ilgili çekmiyordu.
    mart gibi yeniden aradı. bu kez dedim tamam görüşelim. zaten ne zamandır görmedim bu bahaneyle özlem gidermiş olurum.

    neyse gittim bir kadın daha var yanında.

    bana bişeyler anlatıyor. şemalar çıkarıyor. yok bu bu dilimden bu dilime geçmek istemez misin falan. ısrarla ne olduğu da söylemiyor ve ısrarla ben mevcut halimden memnun olduğumu başka bir işle (insan kaynakları olarak biliyorum hala) ilgilenmediğimi belirtiyorum.

    konuşma bitmiyor bir türlü acayip sıkılıyorum. bu arada benim arkadaşım ağzını açmıyor kadın konuşuyor sürekli.

    bana bir kitap veriyor resmen zorla. o esnada saat epeyce ilerlemiş erkek arkadaşım dışarda beni bekliyor.
    kadın bana bu kitabı okuyun iki üç sonra geri getirin ama asla erkek arkadaşınıza bu görüşmeden bahsetmeyin diyor. siktir kaltak diyemiyorum tabii. peki diyorum. ulan sevgilimden ne saklamışım bugüne kadar da bu saçmalığı saklayayım. zaten bu laf ben iyice sinir ediyor.

    benim niyetim kitabı geri getirmek değildi kargoyla arkadaşıma yollamaktı. sonra arayıp ısrar edince bir buluşmaya daha razı oldum. gitmeden önce en çok yarım saat kalabileceğimi vaktimin olmadığını söyledim.

    buluştuk ve ben ısrarla ve ısrarla yeni bir işle ilgilenmediğimi ortaklık düşünmediğimi söylüyorum. elbette hala insan kaynakları şirketinden bahsettiğimizi sanıyorum.

    zurnanın zırt dediği yere geldik ve kadın amway dedi. kahkayı bastım. ya hu dedim bu muydu. bu benim asla ve asla ilgili çekmez. bu kez ürünlerinin ne kadar kaliteli olduğundan, bu işle ilgilenen insanların ne kadar mutlu ve çok para kazanan insanlar olduğundan, toplantılarından seminerlerinden bahsetmeye başladı.
    hala açık ve net şekilde üye falan olmak istemediğimi ve konun ilgimi çekmediğini söylüyorum ben.
    o zaman dedi kadın size kişisel gelişim eğitimlerimize kayıt edelim. walla dediğim arkadaşım da bilir liderlikten, satış pazarlamaya, kişisel imajdan ikna tekniklerine kadar bir çok eğitim aldım şirkette ( ikna tekniği diye bir eğitim almadım bunu bilerek söyledim)
    baktı kadın ordan da ekmek çıkmayacak bu kez bize telefon defterinizden isim verin onlarla görüştürün dedi. katiyen bunu yapamam dedim. birbirlerine baktılar. ulan ben arkadaş hatrına gelmişim ayıp olmasın diye basıp gitmiyorum bunaldım, hangi arkadaşıma ya da hangi tanıdığıma bu eziyeti yapabilirim.

    bu kez bana tester kremler verdi. bilmediğim ürünlerin testerlarını kullanmak adetim olmadığından çekmecemde bir süre bekletip atılmak üzere aldım.
    bu kez ürün satmaya yöneldiler. ulan dedim alayıp da kalkıp gideyim. 2 tane vitamin aldım. web sayfasından üye olup 40 lira ödeyerek indirimli ürün alınabiliyormuş. alırım ben sonra dedim yok şimdi yapalım bizim bilmem ne numaramız lazım falan dedi. kilitledi bana 170 lira. neyse önemli değil ben sadece kaçıp kurtulmak istiyorum o esnada.
    sonra bana bir takım kağıtlar verdi bunları imzalayıp kargo ile 1 ay içinde göndermem gerekiyormuş süreklli indirimli alışveriş için.
    aldım ama çıkışta attım.
    sonra kadın bir kaç kez aradı kendisine numaramı vermediğim halde.
    gönderdiniz mi gönderin diye. tamam dedim kapattım. vakit geçti. bir kez daha aradı göndermedim fırsatı olmadı dedim. o zaman dedi yeniden 40 lira verin yeniden işlemleri yapalım. müsait değilim sonra konuşalım dedim kapattım. sonra bir iki daha aradı önce açmadım sonra meşgule aldım. bu arada bir iki kez daha arkadaşım aradı aynı şey için tamam dedim. hala bana yok bilmem nerde toplantımız var gel diyor. dedim pazar günlerimde keyifli şeyler yapmayı tercih ediyorum. hatta açık açık ben bir allahın kuluna makarna deterjan satamam dedim. hatta işsizken bu kadar çevrem olmasına rağmen iş arıyorum bile diyemediğimi sen biliyorsun bile dedim.

    sonra bana amwayden sayın serbest girişimcimiz diye mailler gelmeye başladı.
    yanıt verdim, sizin serbest girişimciniz değilim bana mail atmayın diye.
    bu dingiller bana açıkça üyesiniz bu mailler üyelerimize otomatik gelir dediler.
    delirdim, bir yanıt daha verdim.
    sizde imzaları bir belgem yok sadece zorla bir kez ürün almak zorunda kaldım. eğer elinizde imzalı bir belge varsa bu sahtedir ve ben yasal işlem başlatacağım diye.
    yanıt gelmedi. arkadaşım anında aradı. açmadım.
    o gün bugündür de görüşmüyoruz. görüşmem. nefret ettim, tiksindim, iğrendim.

    ulan mallar açık ve net şekilde ilgilenmediğimi söylediğim halde nedir bu ısrar. ayıp yahu ayıp.
  • bir tür beyin yıkayan şirket sanırım. mürit tadında elemanları var. kaçış yok, ya gireceksiniz ya da öleceksiniz.

    yoktular sanki bir süredir ortalıkta, yeniden hortlamışlar. ya da bana denk gelmiyolardı uzun zamandır. maalesef denk geldi ama bir tanesi. bu feci bi model ama. t2, t3 falan bok yemiş, tüzmen t1 halt etmiş yanında. yılmıyor, bıkmıyor, usanmıyor arkadaş. satışın kitabını etmiş de ezber ağzıma sıçıyor her allahın günü.

    az çok biliyoruz satış pazarlama tekniği, bu sayede kurtulurum diye biraz rahat hareket ettim başlarda sanırım, kurtulamıyorum artık. tabuları yıktı pezevenk, kurtuluş savaşında hattı bozulunca birkaç kilometre geride hat kuran mehmetçik gibi olmuş adam. şaşkın yunanlı general oldum herifin yüzünden. kaybetmek yok diyor, any given sunday en olmadı monday gireceksin altıma diyor. (sistemi böyle lan şirketin, alta girmeli. fesat dana)

    vaktim yok diyorum, vakte gerek yok diyor. beceremem diyorum, sakız çiğnemeyi beceren herkes becerir o kadar basit diyor. çevrem yok diyorum, çevreye duyarlı olmaya da gerek yok diyor. her şeye bi cevabı var, konuştukça batıyorum. son çare artık kabalaşıyorum, afedersiniz ''skimin keyfi yüzünden girmiycem lan gitsene işine'' diyorum en son. rastgele harflerle gülmek suretiyle ''abi çok komik adamsın yeeeaaa, ne biçim satış yapıcan biliyo musun?'' herif emin kendinden, girsen nasıl satış yaparsın değil, nasıl çok satış yapıcan ilerde diyo.

    çırpındıkça batıyorum, kaçamıyorum..

    halı şampuanı var çok güzel elimde. bence geleceğini şaapmak için gelsen aslında bi toplantıya. çok güzel ortam var desem karılı kızlı? halı şampuanı? bi gel yaa.
  • "amway'in sunduğu iş fırsatının diğer işlerden en belirgin farkı, uluorta reklam yapılmamasıdır maliyetleri kısan en büyük etken de budur." palavrasına neremle güleceğimi şaşırdığım pazarlamacı gürühu.

    satılan her üründen bin türlü aracı altın gümüş platin kim varsa payını alacak ve o ürün hala ucuz kalmaya devam edecek. neden? çünkü reklam yapmıyoruz.

    (bkz: bir saniye sizi külahıma bağlıyorum)
  • koca koca okumuş etmiş insanların üye olduğu ve medet umduğu saçma bir oluşum, enayi tokatlama cemiyeti. üye olan çok tanıdığım oldu, her seferinde hepsine aynı dili döktüm ama anlatamadım. genelde diyaloglar şu şekilde gelişir;

    ark - abi amway diye bir oluşum var voleyi vuracaz mükemmel ya kısa yoldan para kazanıyorsun.(sonra işte sistemi anlatır)
    ben - ya o olaylara sakın girme paranı kaybettiğinle kalırsın kaç tanıdığım aynısını dedi sonunda patladı.
    ark - onlar sistemi anlayamamış, yeterince kasmamışlar o yüzden, yoksa mükemmel oğluuuum.
    ben - sen bilirsin ama dikkat et sonunda büyük hüsrana uğrama.
    .
    .
    2 ay geçer
    .
    .
    ark - sen ne diyordun abi? burdan para kazanamazdık hani, şu an bankama x lira yatırdılar süper ilerliyorum. 1 seneye araba falan alırım çok rahat, süper ya.
    ben - ya yapma gözünü seveyim zaten yatırdıklarının kaç katını sen bugüne kadar onlara kazandırdın paralı seminerlere giderek, organizasyonlara giderek, ürünlerini alarak.
    ark - saçmalama abi, neyse kıskanma çalış senin de olur.
    ben - peki abi sen takıl.
    .
    .
    6 ay geçer (nedense artık arkadaş amway konusunu açmamaya başlar)
    .
    .
    ben - ya senin amway işi vardı ne oldu? hiç bahsetmez oldun, bir sıkıntı mı var?
    ark - yooo. süper şekilde ilerliyor, kazanıyorum işte bir şeyler. (s.kildiğini anlamış üzgün ama çaktırmamaya çalışan bir surat ifadesiyle)
    .
    .
    1 sene sonunda
    .
    .
    ark - abi sen haklıymışsın. ben bunların anasını avradını..
    ben - neyse kardeşim, canın sağolsun.

    diye uzar gider. hep aynı muhabbet artık sıkıldım. sakın kanmayın diyorum çok yanlış işler peşinde yürürsünüz. ama dediğim gibi en sıkıntılı kısmı o arkadaşın artık bir bok olmayacağını anladığı zamanki sessizliğidir. o sessizlik çok şey anlatır.
  • organizasyonuna dahil olduğunu öğrendiğim herhangi bir insan için doğrudan negatif önyargı beslediğim-besleyeceğim oluşum.

    benim gözümde hayatta dostluk-arkadaşlık-komşuluk gibi şeylere zerre değer vermeyip her türlü yakınlığı paraya çevirmeye çalışmayı kendine yedirebilen karaktersiz insanlar topluluğu olarak nitelendirilmeye çok yakın bir oluşum kendisi.
    (ticari itibar diye entriyi silmeye-sildirmeye kalkan olursa amına koyayım onun, görüşümü yazıyorum, ticari dolandırıclık yaptıklarını filan yazmıyorum)

    yıllar önce, üniversiteden yeni mezun olduğum zamanlarda bir hocam "bir iş fırsatı toplantısı" diye bir toplantıya çağırmıştı beni. gerçi o zaman bir başka üniversitede master öğrencisi ve asistandım ama bir sene sonra master bitecekti, belki iş hayatıyla ilgili bir getirisi olur diye toplantıya gittiğimde amway toplantısı olduğunu idrak ettiğimde çok sövmüştüm o hocaya. uzun yıllar sonra, bu kez yaşadığım apartmandaki komşumda vücut buldu bu yüzsüz oluşum.

    arkadaşlık kurmak istediklerini sandığınız ve sizi ziyaret etmek istediklerini duyunca sevinçle, misafirperverlikle, özenle, izzet-ikramla evinizin kapısını açtığınız insanların tek derdinin sizi amway üyesi yapıp üzerinizden para kazanmak olduğunu anlamak son derece sinir bozucu. hele ki bunu sizin onları ağırlayışınızdan hemen sonra yana yakıla sizi davet ettikleri akşam yemeğinin bir amway sunumu olmasıyla fark etmeniz illet edici, üstelik daha sonra bir kez daha size kahve içmeye gelişlerini siz "bize ticari fırsat olarak bakmış olmalarından rahatsız olduğumuzu anladılar, gönlümüzü almak için geliyorlar herhalde" diye yorumlarken onların aslında bir kez daha sizi siktiriboktan toplantılarına çağırmak üzere şanslarını denemek amaçlı olduğunu anlamak ileri derecede illet edici.

    bundan sonra bana amway diyen adamın kalbini kırarım.
  • üniversitenin son yılıydı, bölümden samimi olduğum bir hoca * ne yapacaksın okul bitince ne düşünüyorsun iş olarak ne var kafanda gibi sorular sordu. bi milyon şey var kafamda, bi yandan iş hayatına dalmak, bi yandan askerlik, bi yandan yüksek lisans. para kazanmak ister misin dedi, koca profesör. isterim kim istemez ki dedim. kolay yollardan falan diyince kıllanmaya başladım. ama karşımdaki akedemik bir insandı o yüzden dinlemeye karar verdim. şu gün gel görüşelim dedi. gittim odasına, başladı hesap yapmaya, sen şu kadara alıp şu kadara satacaksın, şunları katacaksın onlar satınca şu kadar kazanacaksın falan. teorik olarak paranın amına koymuştum, jeep mi istersin, mercedes mi dedi, motor istiyorum mına koyim dedim *. bi yandan bu kadar saygu duyduğum ve sevdiğim bir öğretim görevlisinin, nasıl böyle şeylerle uğraştığına şaşırdım, bi yandan da hala bunları dinlediğime. işe hiç başlamadım, o yüzden olumlu veya olumsuz bir şey diyemicem. ama şunu diyebilirim, insanları istismar eden bir yapı var. herkesi üye yapmak ve herkesten para kazanmak amaç, birilerinin sırtından para kazanmaya çalışıyorsunuz. ticaret falan yapmıyorsunuz. insanların umutlandırıp hayaller kurduruyor ve iradesi zayıf insanların sırtından para kazanmak amaç. nasıl kara bir cahilsem, ben bu firmanın ismini hiç duymamıştım, ablamlara sorunca ohoo, bilmeyen mi var, geçen komşu satıyordu sabunun dedi. bir dumur da oradan yaşadım. tüm bunları anlatan hocaya hala saygım var bir insan, öğretim görevlisi olarak, ama nasıl bu işlere bulaşmış, anlayamıyorum açıkçası. sanırım öğretim görevlisi olduğu için insanlar ona daha çabuk güveniyor, o yüzden yaptığı iş kar bırakıyor yanına. neyse "yol"ları açık olsun hepsinin.
hesabın var mı? giriş yap