• her ameliyat farklı tabii. ama bunca hastalık tecrübesinden sonra az biraz olsun kendinizi hazırlayabileceğiniz genel tüyolar verebileceğimi düşünüyorum.

    - doktorun profesyonel yeterliliğinden emin olsanız bile birden fazla görüş almaktan çekinmeyin. zaten iyi doktor bulmak da tek başına zor bir iş, referans alın, sorun, danışın. omlet yapsa yenmeyecek tiplerin doktorluk yaptığı görülmemiş şey değil.

    - paranız varsa özel hastanelerden kaçınmayın. ama her tıbbi makine her hastenede olmayabilir. örnek vermek gerekirse annem (doktor) spesifik bir komplikasyon olasılığı yüksek bi arkadaşı danıştığında yenidoğanlar için belli bi makine bi devlet hastanesinde olduğu için orda doğum yapmasını önermişti.

    - ameliyattan kaçmak mantıklı bir iş değildir. yalnız cerrahi müdalhe olmadan gerçekleştirilebilecek operasyonlarla ilgili seçenekleri iyi araştırın. ne olursa olsun oranızın buranızın kesilmesi keyifsiz bir iş.

    - ameliyatla ilgili prosedürler (bürokrasi değil, eminim onun çoğu saçmalıktır tıbbi prosedür, kan tahlili gibi) size saçma gelebilir, bişi olmaz yea hissini siktir edin. yenilmez, zarar görmez, ölümsüz olsaydınız o masada olmazdınız.

    - hastalık geçmişinizi tam ve doğru verin. hatta bir yere (cep telefonunuz vb) yazın, onu verin, böylece heyecandan unutmazsınız ya da acil bir durumda yanınızda olur. "kol kırığı ameliyatı oluyorum şekerin ne alakası var yea" demeyin, götün başın ayrı yere kaçıverir ne olduğunu şaşırırsın.

    - en küçük ameliyatın bile riski vardır.
    ee n'olmuş? bunu düşünüp stres mi olacaksın? evde oturup televizyon izlemenin de riski var. değiştiremeyeceğin, kontrol edemeyeceğin faktörleri düşünerek canını sıkma.

    - anesteziden önceki 6 saat hiçbir şey yememeniz, su dışında bir şey içmemeniz gerekiyor. 4 saat kala ise su bile içmemeniz gerekiyor. (ameliyattan ameliyata bu süreler değişebilir. bildiğim kadarıyla bu minimumu.) daha önce bir şey olmayan örnekler olabilir, ama mideniz dolu olduğu için ameliyat sırasında kusarsanız felaket, hele hele genel anestezi ise ölüme kadar yolu var.

    - ameliyattan önceki günlerde hafif ve sindiriminizi zorlamayacak şeyler tüketin. özellikle ağır bir operasyon geçirecekseniz.

    - lokal anestezi deneyimim çok fazla olmadı. ama genel olarak acıdan daha rahatsız edicisinin vücudunuzun bir bölgesine dokunulması ve sizin onu indirekt olarak hissetmeniz olduğunu söyleyebilirim. 20lik dişlerimi çekmek amacıyla damağımı yardıklarında yüzümdeki baskı çok korkutmuştu, sanki çenemi kıracakmış gibi gelmişti. ama lokal anestezi yapılırkenki iğne dışında kayda değer bir acı yoktu.
    fakat bir keresinde bir enfeksiyon sebebiyle lokal yaptılar, o zaman enfeksiyon bölgesini uyuşturamadıkları için çığlık çığlığa telef oldum.

    - lokal anestezinin, pansuman, teşhis ve benzerlerinin bir diğer can sıkıcı kısmı da yabancı bi ortamda bitakım insanların vücudunuzu kurcalamasının verdiği huzursuzluk hissi. ben doktorlara soru sorarak kendimi sakinleştiriyorum. yalnız her doktor her soru soran hastaya iyi davranır mı emin değilim. çünkü insanların çoğundaki iğrençlik oranı doktorlarda daha az değil.

    - gelelim hardcore genel anesteziye... sigara, aşırı kilo, tansiyon vb ile anestezi iyi gitmez biliyorsunuz, bunlara zaten dikkat ediyor olsanız iyi olur. etmiyorsanız da bari ameliyattan 3 saniye önce / uyandıktan 3 saniye sonra falan sigara içmek gibi işler yapmayın.

    - genel anestezi alıyorsanız el parmaklarınızdan en az birinin ojesini çıkarın. (arada ellere bakıp kan dolaşımının düzgün olup olmadığını kontrol ediyorlar. tırnakların renginin değişmesi oksijenle ilgili bir sorun olduğunun ilk göstergelerinden biri.) ayrıca benim tüm ameliyatlarımda vücudumdaki tüm metalleri çıkartmışlardı. yani piercing, küpe vs çıkartın, açıkçası niye hatırlayamıyorum (uyandıktan hemen sonra sormuştum da), ama var bi manası.

    - ameliyattan sonra boğazınız ağrıyorsa kırık, küçücük parçalara ayrılmış buzlar yutun, iyi gelir.

    - lütfen lütfen doktorların tavsiyelerini dinleyin. ameliyattan sonra yürüyün demişse, canınız acısa bile yürümeye çalışın. o an çekeceğiniz ufak bir acı ileriki günlerde çok işinize yarayacak.

    - bazı ağrı kesiciler bazı insanlara uymaz. atıyorum bir akrabam morfin türevi bir ağrı kesicide saatlerce kusarken başka bir morfin türevi ağrı kesicide hiçbir problem yaşamamıştı. ben bir ağrı kesicide bulunduğum yerden kafamı bile kaldıramamıştım, öylesine bir baş dönmesi olamaz. kendinize iyi gelmeyen ağrı kesicileri emin olun anlarsınız. onları istememe nedeninizi doktorunuza/hemşirenize açıklayın.

    - kişisel tecrübelerim antienflamatuar ağrı kesicilerin hap olarak alınmasındansa iğne versiyonunun daha başarılı ağrı dindirdiği yönünde. eğer ağrınız kötüyse ve iğne olma şansınız varsa, olun derim.

    - yapmamanız gereken bir şey varsa, yapmayın. dikişlerinizin patlaması kaydıraktan kaymaya benzemez.

    - yaralarınıza iyi bakın. pansumanlarınızı, ilaçlarınızı aksatmayın. "bişi olmaz yea" diyen dilini koparırım.

    - ameliyat yüzünden depresif olmayın. etrafınızdakilere de yüklenmeyin, onlar da sizin gibi geriliyor. minnettarlığınızı gösterin, onların çabasını takdir etmeniz size olan ilgi ve alakalarını güçlendirir. umursamayan tipleri ise siz de umursamayabilirsiniz, en azından kim size değer veriyor anlamış oldunuz.

    - ameliyat izlerinizden utanmayın, onları sevin, rahatsız olanın da götüne tekmeyi basın.

    - ameliyattan sonraki dönemde sizi eğlendirecek şey bulun, ne bileyim film alın, sevdiğiniz yemeklerden sipariş edin. arkadaşınızdan sevdiklerinizi size çağırmasını, güzel bir gece organize etmesini isteyin.

    geçmiş olsun.
  • ameliyatın öncesi zordur; beklemesi, acabaları, zor olan sadece bunlar, zor olan ameliyat olacağını öğrendiğin an ile o narkozu yediğin ana kadar geçen süre.

    ameliyat öncesi tıpkı karakterim gibi hep laylaylomundaydım işin doktorun ''olm bu sıkıntılı bir ameliyat felç kalma riskin var ha haberin olsun'' dediği an bir duraksadım önce o lafı sindirdim daha sonra acayip bir stres sardı vücudumu bu stres narkozun ilk vücuda girişinde seslerin derinden gelmeye başladığı ana kadar vücudumdan çıkmak bilmedi.ha ameliyat mı burun ameliyatı değil amk omurilikteki tanımlanamayan kitlenin ameliyatı.

    ameliyata girmeden önce kitlenin kanserli kitle olmadığını tahmin ediyordu doktorlar gerek düzenli oluşu gerekse etrafa vermediği zararı ile yanı doktor yüzde 90 olm rahat ol kanserli değil bu kitle diyordu.yapılan tetkiklerle kitlenin (çok sükür) omuriliğe ufakta olsa teğet geçtiği görülmekteydi.bu ameliyatın zorluk derecesini kolaylaştırıyordu.ayrıca bu kitle 5cm çapındaymış bu yüzden sırttan ameliyat olması daha yararlı olacakmış

    neyse vakit geldi çattı giydik yeşillerimizi odamızda stres ile o ameliyathaneye çıkaracak arabayı bekliyorum.heyecandan ishal oldum amk dedim doktora benim bugün ameliyat yapmayın motor tutmuyor.doktor demesin mi olm dalga mı geçiyorsun göğüs cerrahi ve sinir cerrahi bölümlerinin tek boş gününü yakaladık senin dediğin lafa bak bal gibi olacaksın bunun kaçışı yok.dünya başıma yıkıldı içimden olm ok yaydan çıktı.neyse yeşillerle doktorun oda ve kendi odam arasında çok dolandığımdan mütevellit karnımı üşüttüm bir daha tuvalete çıktım.abi tam takım taklavatı topladım çıkıcam tuvaletten kapı açıldı ve o arabanın bir demir sesi geldi işte o an tekrar kakam geldi.neyse tekrar oturdum klozete sesler duyuyorum konyalı balik adam burda mı? burda amk oğlu burda(iç ses) -geliyorum abi 1 saniye.

    çıktık dışarı bıyıklı abi hadi gidiyoz yat arabaya dedim abi ayakta gideyim oraya kadar yok öyle bir ihtimal dedi.neyse yattık ama abi elim ayağım titriyor bak heyecandan. ding dong 6. kat ameliyathane sesi ile kapı bir açıldı bir soğuk geldi o taraftan akıllara zarar. abiye dedim bundan kurtulsam da zatürreden ölücem nasıl olsa bırak gideyim ibne gülmedi bile sen dedi bekle şu buzhanenin aman ameliyathanenin girişinde biz odayı düzenlicez. hani derler ya sıcak havalarda taşakları havalandıralım biraz soğuk duş alıp da olm hikaye yemin ediyorum o soğukta bir de heyecanda olsa gerek taşaklarım donmuş pipimde içinde kaybolmuş. yani sahiden pipi olmuş arada kesiyorum eski halinden eser yok.

    bıyıklı abi geldi sürdü arabayı odaya soğuktan ve heyecandan nasıl titriyorum ama.önce sinir cerrahinin doktorları geldi tanımadığım için laf atmadım sonra bizim yani tedavi sürecimden beri bana yardımcı olan göğüs cerrahinin doktorları geldi tam selam verecekken direk sinir cerrahinin doktoruna dönerek biliyorsunuz ki ameliyat ağır ameliyat.neyse ben bunu duyunca kalktım yeşilleri çıkardım üzerime giyindim evime dönüyorum(!) olm o bıyıklı ben doktolarları keserken bir kablolar dolamış vücuduma değil hareket etmek nefes zor alıyorum.bunu duyunca doktor bey ağır derken? bak şu verdiği cevapla akli dengemi yitiriyordum.'olm sana söylenmedi mi bu omurilik ameliyatı felç bile kalabilirsin' bir gittim geldim o arada anestezi doktoru geldi daha önce tanışıklığım vardı dedim biraz geyik yapayım ya dedim sen şu awake filmini izledin mi?orda adam anestezi sonrası uyumuyormuş falan doğru mu abi dedim? ya bir yalan de falan sen niye öyle filmler izliyorsun ameliyat öncesi dedi?dedim hadi yap şu iğneni yap konuşmasak daha mutlu olucam sonra şakalar falan yapıyor bana ben yer miyim amk tribim türk kezbanından hallice.

    dedi hadi uyuyorsun şimdi çıkardı o meşhur iğneyi, o ilacın vücuda ilk girişinde böyle için ürperiyor insanın sonra böyle sesler derine akıyor daha derine sonra sesler bir gidiyor işte o an gözün kapanmış oluyor bir kere böyle karlı bir şubatta votkayı çok kaçırmıştım bir sızışım vardı tıpa tıp aynısı bence bu ilaçla bu votkanın ham maddesi aynı *

    (bkz: beyler okuyor musunuz?)
    (bkz: ona göre devam edicem)
    (bkz: gülücük)
  • bugün akciger nodlü sebebiyle yasayacagim olay. sifir heyecanla beklemekteyim. isin ciddiyetini kavrayamadim mi ne oldu bilmiyorum ama cevremi geren bir rahatligim var.
    cogu insan gibi anestezi sonrasi uyandiktan sonra baslayacak agrilardan tedirginim. bir de yogun bakim hedesi dusunduruyor.
    heyecanim buyuk aslinda benim. melek olmus annemi saniye de olsa görecegim umidiyle icim icime sigmiyor. herkes disarida beklerken o benim basimda elimi tutar beraber bekleriz diye umudum ümidim var. güzel olacak her sey.
  • hakkında girilen entry sayısına bakılırsa bir çok insanın konuşmak bile istemediği bir olay.
  • bir aksilik olmazsa yarın ameliyat olacağım. *

    edit: merak eden arkadaşlara teşekkür ederim ve ameliyat büyük ihtimalle yarına ertelendi.
  • yaklaşık bir saat önce babamı aldılar içeri. sol akciğerini masada bırakacak. bir bilgi ekranın önünde beklemekten başka bir şey gelmiyor insanın. korkuyla, kaygıyla, endişeyle elbette ümitle karışık bir bekleyiş. aslında bir kaç dakika öncesine kadar metanetimi koruyordum. şimdi her şey bir kaç cerrahın bir de talihimizin elinde. umarım, inşallah babam kanser denen illetten kurtulacak bir kac dakika içinde.
  • ayak bileğindeki çivilerin/vidaların çıkarılması için ameliyat olunacaktır. 1 gün öncesinden hastaneye yatılır, arada rutin ateş-tansiyon ölçümleri. bütün gün dergi okuyup müzik dinledikten, ziyaretçi arkadaşlarla muhabbetten sonra yemek saati gelir. lakin tepside çatal/kaşık yoktur. unutmuşuz da getirmeyi. neyse ki merhametli, benden daha tedbirli teyzeler var.

    gece olur. güler yüzlü (!) hemşire uyku hapını verir, 12'den sonra bir şey yiyip içmememi söyler ve odayı terk eder. verdiği pembe hapın etkisiyle gece saat 10'da mayışılır ve dil dolanmaya başlar. kulakta ipod, uyuyakalınır. 7'deki vizitte ara verildikten sonra uyumaya devam edilir. saat 10'da ameliyat saati hala belli olmamıştır.

    saat 11 gibi "zbam" efektiyle odanın kapısı açılır, elinde ameliyat önlüğü ve iğne olan hemşire, ben daha uyku sersemiyken iğneyi çakar, "hemen önlüğü giy" diye emreder. "bir saniye, ne bu acele? ya daha annem yolda, noluyo be?" derken, ağır hareketlerle çıtçıtlı mavi seksi önlük giyilir. o salak yeşil bone kafaya geçirilir. hastabakıcı yardımıyla sedyeye tırmanılır, odadaki teyzelerle helalleşilir. yandaki tombik teyze akşamdan beri sorup durmaktadır: "evladım çamaşırını çıkaracaklar mı?" ne bileyim teyze, göreceğiz birazdan... önlük yeterince havadar zaten. unutulan lensler, hastabakıcı "kalsın yav nolcak ki?" dediği halde çıkarılır.

    ameliyathane kapısından fırın tepsisi misali başka bir sedyeye aktarılırsınız ve anestezi pazarlığı başlar. sorarlar, ne istiyorsunuz? çiviler takılırken epidural anestezi yapıldığından çıkarılırken de yine aynı mönüden istenir. ancak çivileri çıkarmak, takmaktan daha zor olduğu halde, nedense daha kısa sürdüğünden anestezist narkozda ısrar eder. "e hem soruyorsunuz hem bildiğinizi okuyorsunuzzzz..." derken sonrası flu. çok üşüdüğümü ve "çiviler çiviler" diye sayıkladığımı hatırlıyorum. öyle dediler. o kadar kısa sürdü gibi geldi ki, ameliyat etmediler sandım, 2.5 saat kesilip çivilerden ayıklanıp dikilmeme rağmen...

    narkoz ayılmasından hiç hoşlanmıyorum, saatlerce kafam sepet, dilim pelte gibi... artık nasıl çivi diye sayıkladıysam, doktorlar biraz sonra çivilerim ellerinde geldiler. sayıklamalarımla bile başının etini yemişim demek ki adamların. hipokrat'ına yandıklarım, ellerinize sağlık. artık çivisizim. geçti, bitti.
  • -ameliyata nasıl ikna oldu?
    -ikna olmadı. beyaz önlüğüme ve hastanenin büyüklüğüne teslim oldu.

    bu diyalog dr. anton çehov’un bir romanında geçmiyor. dr. fahrettin cüreklibatur’un yani türk sinemasının cüneyt arkın’ın senaryosunu yazdığı 80’lerin hemen sonunda çekilen mini trt dizisi doktorlar isimli dizide geçiyor.

    işte ameliyat; ikna olunan değil, teslim olunan.
  • bu sözcükle tanıştığımda 30 yaşındaydım.

    ailemin son ferdi olmama, annem babam yaşlı olmasına karşın hiç ailemizde buna ihtiyaç duyulacak bir sağlık sorunu yaşanmamıştı.

    bir yaz günü en büyük ablamın beyin kanaması geçirmesi neticesinde zor günler başladı. ameliyat yapılacaktı. hepimiz o kadar şaşkın ve korku doluyduk ki ameliyata alınacağı gün götürüleceği sırada hastane odasında olma dirayetini bile gösteremedik. abim uğurlayacaktı ameliyathaneye.

    hastane bahçesine indik. odasının penceresine bakıyoruz. bir süre sonra hemşirenin yukarı kalkmış kolu göründü. serumu tutuyordu. heh dedik, gidiyor ablam.

    ameliyat 9 saat sürdü. bizim için bir asır. sonraki 40 gün refakat endişe üzüntü şu bu. 20. günde bir iş seyahatimiz vardı diğer ablamla. ağlaya ağlaya gittik “ablamı nasıl bırakıp gidiyoruz” diye. ablam 40. günde çıktı hastaneden. iyileşti yaşıyor.

    aradan yıllar geçti. karnımın 6 aylık hamile karnı gibi olması nedeniyle gittiğim hastanede 1 saat içinde teşhis kondu ve ameliyat gününe karar verdik doktorla.10 gün sonrasına.

    inanılmaz stresli bir 10 gün. ailemden kimseye söylemedim. kimse kaygı duysun istemedim. eşim biliyor. ertesi gün gideceğim artık. akşam kurbanlık koyun gibi kendimi hazırladım. bavulumu topladım. sabah gittik giydik önlüğü. indirdiler ameliyathaneye. yarım baza genişliğinde yeşil çuhalı bir sedyeye yatırdılar. onlar uyutana kadar cidden hayatım film şeridi gibi geçti. çıkabilecek miydim? sonraki hayatım nasıl olacaktı?

    4. saat sonunda çıktım. hastalık detaylarına boğmayacağım. büyük acılar çektim. şimdi daha iyiyim. ameliyatın hemen sonrası ailemize söyledik tabi.

    bana gencecikken ilk ameliyat travmasını yaşatan ablam ne yaptı dersiniz? benim yanıma gelmeden bodrum'a tatile gitti ailesiyle. 30.günde, “lütfen” arayıp yanıma ziyarete geleceğini söyledi. kabul edemeyeceğimi hissettirdim kapattık telefonu.

    kıssadan hisse; mümkünse kimse için kendinizi heder etmeyin. hep kendinizi önceleyin.
  • benim gibi, iğne ile temasa girmeden evvel bile 15 dakika karar verme aşaması yaşayan bir insan için, vücuda girecek 4 ayrı vida, platin çubuk bok püsür fikri ile delirtici olmayı sağlayan tedavi şekli..
    bel kaymasına sebeplerime mi küfür etsem, şaka diye yıllarca sırtıma atlayan insanlara mı sinirlensem bilemedim..
    tetiklenmese daha 10 yıl hissetmeyeceğim ağrılar, bacak, kıç, kol, sırt neresi varsa sarınca başka çare kalmıyormuş demekki..

    ne güzel birşeymiş.. otele gidiyoruz sanki.. içimi rahatlatmak içinde herşey söyleniyor.. ilk gün geleceksin, testler yapılacak.. sonra o günün akşamına hastanede yatacaksın.. sabah kalkınca ameliyaat.. ta daaaa..
    bakkaldan şeker mi alıyoruz ulan!?

    allah yarabbi sen benim aklıma mukayyet ol..
hesabın var mı? giriş yap