• akciğer vücutta kan dolaşımının devamlılığını sağlayan bir organdır. bilindiği kadarı ile görevi kabaca şu: vücuttaki kirli kanı toplamak, temizlemek, sonra temiz kanı kalbe pompalamaktır. kalp temiz kanı vücuda pompalatr. sonra vücuttaki temiz olmayan kan toplanarak akciğere gelir. döngü bu şekilde devam eder. hayatın devamlılığını sağlayan bu döngünün içinde akciğer bir nevi çöp arıtma tesisi işlevi görüyor. pis bir iş. ve akciğer mükemmel elastikiyeti ile genişleyip daralarak görevini yerine getirir. ama biz onu çok az konuşuyoruz. ona kötü davranıyoruz: sigara içiyoruz. bu organımıza kötü davranıyoruz. mesela içme ulan şu sigarayı kalbine yazık diyoruz. akciğerine yazık demiyoruz. çünkü umursamıyoruz. ayrıca mesela bir çok organ bir çok yörede yeniyor. kalp,dalak,böbrek, beyin, ama akciğerin tadı tuzu da yok gibi, böyle lastik kauçuk bir şey gibi, bazı yörelerde direk çöpe atılıyor. ama kalbin tavası meşhur oluyor ve rağbet görüyor. kokoreç bile..neyse. tıpta da akciğer yeterince önemsenmiyor: bir çok sistemik hastalıkta bu organ da tutuluyor ama taraması her zaman yapılmıyor. ayrıca en çok röntgen akciğer için çekiliyor yani en çok x ışınını ona veriyoruz. hava kirliliğini zaten umursamıyoruz çünkü akciğer bir şekilde halleder anasını satayım. halbu ki akciğer alveollerinde müthiş bir şeyler oluyor. hava dolan baloncukların içi sümük gibi bir şeyle kaplanıyor. hava içine dolunca bunlar sümük baloncukları gibi şişiyor sonra sönünce sümük yüzünden yüzeyler birbirine yapışmıyor. en çok onu kansere teslim ediyoruz. akciğer transplantasyonu karaciğer veya kalpteki kadar gündeme gelmiyor. kalp hep güzellikleri temsil ediyor, kalp çizince filan . bir şeyler işte. akciğer çizince alakasız olur. beynine sıçayım veya dalağını sikeyim gibi küfürler varken akciğerle ilgili küfür yok. balon şişirirken, öksürürken, hapşururken, ıkınırken hep bir şekil değiştiriyor, büyüyor ve küçülüyor aslında oldukça hareketli de bir organ. ayrıca konuyla alakasız olacak ama: akciğer ve karaciğerin ikisi de ciğer. ortak yönlerini düşünüyorum nedir onları ciğer yapan diye, aklıma hiç bir şey gelmiyor. resmen isim bulamamışlar. benzer volümde iki organ diye sanırım, ikisi de ciğer olmuş. hücre düzeyinde ve doku düzeyinde çok farklılar, görev düzeyinde alakaları yok. netice itibarı ile işte bunlar hep akciğer..sigarayı bırakın.
  • bugun moda sahnesinde izledigim oyun. duncan macmillan'in yazdigi oyunu baris arman turkceye cevirmis yonetmen mehmet birkiye sahneye koymus. oyun iki kisilik, tek perde. 1,5 saat bir ciftin soluksuz konusmalarina taniklik ediyorsunuz. oyunda dekor yok. moda sahnesinde iki seyirci blogunun ortasinda oynadilar oyunu. sahnede birbirleriyle konusurken farkli saatlere, gunlere, duygulara, yillara gecip durdular.
    ılk once bir cocuk yapalim mi yapmayalim mi kismi vardi. bu dunyaya cocuk getirelim mi getirmeyelim mi vs uzerinde bayagi gelgit yasadilar. ben oyunun son bölümlerini yani zamanın daha hızlı aktığı kısmı daha çok sevdim. ilk bölümlerdeki sorgulamalar çok uzun sürüyor ve bir az bayıyor açıkçası. ama son bölümde daha fazla aksiyonun içindeler.
    ben oyunculukları muazzam buldum. nergis öztürk'ü de engin hepileri'yi de soluksuz akıp giden performanslarından dolayı tebrik ederim.
    oyunda müzik de yoktu o nedenle tüm herkes çıt bile çıkarmadan ikiliye konsantre olarak oyunu izledi. oyunu öyle soluksuz izledikten sonra seyirci kendi sessizliğine o kadar alışmıştı ki alkış bölümünde alkış sesi haricinde ses çıkaramadı kimse.
    kadın erkek ilişkisini de iyi analiz eden bir oyun.
    bu sene beğendiğim oyunlar arasına alıyorum. emeği geçenlere saygılarımı sunuyorum.

    oyundan çıktıktan sonra dilime şu şarkı dolandı
    "ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
    şimdi çocuk büyümekte günbegün
    bütün hüzünleri okşadı birer birer
    gizli bir ümide sarılarak biraz küskün"

    not: yer gösteren çocuğun seyirciye yerini gösterirken beyaz bölüme basmayın uyarısı aynı şekilde oyunculara da yapılıyor. oyunun bir parçası, bu merakı da gidermiş olayım.
  • habire oksijen tüketen organdır.
    ortamın havasını bozar. gezegenimiz için en zararlı organdır.
  • istanbul üsküdar için konuşacak olursak dana akciğeri olanının kg fiyatı 1-1,5 tl. gerek evinizdeki gerek sokaktaki hayvanları beslemek için en ucuz çiğ protein kaynağıdır.
    yalnız her ne kadar kedi ve köpekler sindirim sistemleri itibariyle buna dirençli olsalar da, akciğeri alırken renginin canlı kırmızı olmasına, içinde sert ufak baloncuklar bulunmamasına ( bronş deliklerinden bahsetmiyorum, sert beyaz-sarı içi dolu toplar) ve bronş damarlarında sümük bulunmamasına dikkat edilmeli. ola ki sümük veya sert toplar varsa, bu hayvanın kesilmeden önce akciğer enfeksiyonu geçirdiğine işaret. bu durumda bronşları yıkayıp sümüğü akıtın. eğer enfeksiyon belirtisi o toplardan (parazit yumurtası olabiliyor kendileri) da varsa, ilgili kısımları kesip attıktan sonra ciğeri güzelce pişirin. artık içiniz rahat yedirebilirsiniz kedinize köpeğinize.
    bilhassa enfeksiyon belirtisi yoksa, çiğ yedirmek en iyisi.
  • degisken hava bosluklaridir. basinctan etkilenmez. ancak serbst dalista nefes tutuldugu icin, kapali duruma gelirler. ortalama insan cigeri deniz seviyesinde 6 lt., 10 m’de 2 bar basincla 3 lt., 20 mt.’de 2 lt. olur. reziduel hacim, cigerlerin kullanilmayan kismidir. vital hacim ise cigerlerin kullanilan kismidir. nefes alirken 1,5-2 lt. kullanilir.30 mt.’de ciger vital kapasiteye ulasir. 30mt’den sonra beyin akcigere kan doldurur.sivinn siviya basinci olmadigindan dolayi da akciger duvarlari birbirine yapismadan dalisa devam edilir. yukari cikildiginda kan tekrar geri cekilerek, damarlara alinir(blood shift-kan vardiyasi).
    bu nedenle serbest daliclara asla tupten hava verilmez.
  • "sigara içmeye hayır" deme hakkı olan org.
  • organların dili olsa da konuşsa, ağzı en bozuk organ olacaktır belki de bu.

    "seni de içtiğin sigarayı da..."
  • sabahları kahvaltıda yenen tere (mideniz kaldırıyorsa tere+bal) çok faydalıdır.
  • geçtiğimiz hafta moda sahnesi'nde izlediğim değişik bir oyun. oyunda ışık harici hiçbir dekor yok. müzik bile yok. haliyle 90 dakika boyunca izleyicinin tek odağı engin hepileri ve nergis öztürk. sadece konuşarak, birbirlerine dokunarak, dokunmayarak, mimiklerle, inişlerle çıkışlarla işlemeye çalışıyor konuyu iki başarılı oyuncu. motif gibi işliyorlar adeta. ikisinin oyunculuğu da müthiş. ama ne yalan söyleyeyim, nergis'i bir tık daha şaşkınlıkla izledim. kızın sesi kısılmıştı resmen. sonra aynı iş alanında çalıştığımız yanımdaki arkadaşımla birbirimize baktık ve dedik ki "biz de tutmuş işimizin zorluğundan yakınıyoruz birbirimize".
    velhasıl yapanların, oynayanların emeğine sağlık, güzel bir oyun olmuş.
  • kendisini yaklaşık 1 yılda yenileyen organ.
hesabın var mı? giriş yap