• sene sonunun gelmesiyle yine çok popüler hale gelen, aslında düzgün kullanıldığında işe yarayan ama genelde düzgün kullanılmayan bi tür organize edici defter. anladığım kadarıyla biz düzgün kullanmayanlar sanıyoruz ki o ajandayı alınca bizi çekip çevirecek. ''abi yarın sabah patron erken gelecek, çok çalışıyomuş gibi görükmek için masayı dağıymayı unutma. bi de akşama 10-11 halı saha var eşyaları evde bırakma'' diye bizi kendisi uyaracak. yıllardır kullanmaya çalışırım ama üzülerek söylüyorum henüz dile gelmedi kendisi. içini sen doldurmadıkça bi boka yaramıyor sıfatına tükürdüğüm.

    -ajanda yok mu bu sene? birinden gelirse bana ayır mutlaka!!

    bi de bu model var. aralık ayı içinde 73 tane ajanda toplar sağdan soldan hıyarzan. ne bok yiyo o kadar ajandayı pezevenk orası meçhul. bunlardan bi tanesine dolaptan çıkarıp 5 tane ajanda vermiştim, al senin olsun bana yaramaz diye. dağ gibi adam gözümün önünde zevkten eriyip gebermiş, mutlluktan halaya durmuştu. tey tey tey diye mendilini sallaya sallaya çıkmştı şirket kapısından. o değil de artvinliler nasıl halay çekiyo lan öyle? beyin amağliyatı mı yapıyonuz gtk? halaydan adam atılır mı la, ayıp gtk onun da canı var :/
  • eğer telefon ajandası ise bu, önceden koyduğunuz bir alarmla beklemediğiniz bir anda yakalayabilir sizi. oturun bir sene sonraki kendinize bir not yazın, mesela nerede olacağınızı tahmin edin, geçmişten bir tavsiyede bulunun veya en basiti şu an ne hissettiğinizi yazın. bakalım alarm çaldığında bu basit zaman makinesi nerede, nasıl yakalayacak sizi? bir hayal kırıklığı mı olacak yoksa yüzünüzde bir tebessüme mi sebep olacak? tabi en önemlisi siz hala orada olacak mısınız?
  • sanırım dünyada bu kadar çok üretilip, bu kadar az kullanılan bir şey daha yoktur. ben şahsen acıyorum. yılbaşı olunca 75 farklı yerden eşantiyon ajandalar geliyor. iş dünyasının değişmez hediyeliği bu meta olmuş. fuarlarda eline tutuştursunlar, eğitimlerde seminerlerde hemen birer tane versinler. olm ağaçlara doğaya hiç mi acımanız yok lan.

    bi adam çıkıp da sosyal sorumluluk projesi başlatsa "evinizde kullanmadığınız, bi köşede duran ajandalarınızı getirin" dese milyarlarca ajanda çıkar bu topraklardan yemin ediyorum.
  • kitaplığı temizlemek için döktüğümde, 7-8 tane farklı ajanda olduğunu gördüm.
    yeşil, siyah, kahverengi... 1993-1997-1999-2000-2003-2008-2009...

    hepsini biraz inceledim. ortak özellikleri, sadece ilk bir kaç sayfalarının dolu olmasıydı. kartvizit bilgilerim sayfaları doldurulmuş, her yıla ''bu sene planlı olacağım'' umuduyla girilmiş olduğundan ocak ayının ilk haftası gün gün planlanmış, hatta ilk günlerde planlananlar gerçekleştirildiği için kırmızı tükenmezle çizilmiş.
    tamamı bu kadar dolmuş, geri kalan sayfalar bomboş, tertemiz. aynı da kalbim gibi *
  • bir çeşit hayata bağlılık göstergesi

    2018 hariç her sene kendim aldım, promosyon gelenleri beğenmeyip aralık ayında dükkan dükkan gezip ajanda bakmak bile mutluluk sebebiydi. 2018 nasıl beklentisizse almadım. promosyonlardan biri iş görür derken bir arkadaşım yeni yıl hediyesi almış, mayıs'a kadar kullanmışım sonrası yok. haziran için önceden planlı birkaç gün işaretli ama o tarih geldiğinde bakmadığıma eminim. mayıs gibi kendimi bırakmışım aslında, fark ettiğimde ise kasımdı.

    işten bağımsız tuttuğum ajanda, iş dışında da bir hayatın olduğunu gösteriyordu. okuduğum kitaplar, başlama ve bitiş tarihi, gidilen oyunlar, sergiler, kullanılan ilaçlar, hastaneye yatış-çıkışlar, doğum günleri, yolculuklar...

    kriz reklam sektörünü de vurmuş; her sene gelen cicili bicili ajandalar yok, masa takvimi bile vermediler ki. üç haftadır ajanda bakıyorum. 2016 ve öncesinde kullandığım ajandalar üç haneli rakamlara yaklaşmış, ortalama fiyatta olanlarsa ya ananaslı ya flamingolu. önümde iki ihtimal vardı ya ekonomik olup ciddiye almadan yaşanacak bir 2019 ya da ajandaya bile o kadar para verdim deyip dolu dolu yaşamaya çalışılacak bir 2019. ikinci seçenek daha cazip geldi.

    bir yıl daha yaşayacağıma inanıyormuşum demek ki derken aklıma nerede okuduğumu hatırlamadığım bir söz geldi "kimse ömrünün bir yıldan az kaldığını düşünecek kadar yaşlı değildir." hayata bağlayan şey, yarım kilo selülozdan çok, bir yılda yapilabilecekler aslında.
  • yine aldım bir bundan. yine eksik. içindeki pazar günleri kısmının neden yarım sayfadan az olduğunu anlayamıyorum arkadaş. hiç mi güzel ya da önemli bir şey yaşamayız biz pazar günleri be...

    - bu adam pazar naapcak lan? paso uyur ki bu ayı. kağıt israf olmasın...
    - iyi dedin necmi abi. ben komple bi satıra indirelim diyorum günleri. paso şu kız selam verdi, şu kız bana gülümsedi diye yazıyo lavuk. yeter ona bi satır.
  • planlı programlı, işi başından aşkın, başını kaşımaya fırsat bulamayan insanlar için yapılmış takvimli defter, bir nevi cansız, nefes almayan sekreter.

    yeni yılın giderek yaklaştığı şu günlerde kırtasiyelerin camekanlarında "2012 ajandası geldi" notlarının görülmeye başlanılmasıyla beraber, ajanda eşyası, varlığını görkemli şekilde bir kez daha ispat eder. kırtasiye dükkanlarının camekanlarını inceleyecek kadar sıkılmış, boş, işsiz, elleri ceplerinde, sigaraları ağızlarında, avare, kocaman gri şehir havası altında yalnız dolaşanlar için kalın ve büyük puntolarla, times new roman fontunda a4 kağıdına yazılmış-basılmış "2012 ajandası geldi" yazısı-cümlesi, bu zamana kadar hiçbir işlerini planlı programlı yapmayan bahsi geçen insanlar için, adeta tünelin sonundaki ışıktır, çok büyük umuttur. o yazıyı gördükten sonra, gelecek yılın gidecek olana göre daha dolu dolu, daha anlamlı, daha eğlenceli, daha planlı-programlı kısacası daha süper geçirilmesi için birtakım saçma sapan radikal kararlar alınır. bu kararların uygulamaya konulması için gelecek olan yıla göre ayarlanmış, son model bir ajanda sahibi olunması gerekmektedir. çünkü yeni ajanda, bilinçaltına işlemiş olan yeni yıla girmeden-girerken geleneksel olarak umut edilen, istenilen, hayali kurulan ve yeni yılda gerçekleşmeyecek soyut kavramların gerçekleşme ihtimalleri artırır, somutlaştırır. son yıllarda halk arasında sıkça görülen bir pozitif düşünce yöntemidir veyahut en büyük hurafedir. buna inandığının farkında olmasa da, pek çok havvakızı-ademoğlu isteklerinin özetini şöyle bir aklından geçirip, yeni yılda sözde geçecek olan planlı-programlı yoğun ve yorucu günlere hazır olmak için hemen kırtasiyeye girip kıytırıktan bir ajanda alıverir. eve gelip ajandanın kişisel bilgiler bölümüne adını, soyadını, kan grubunu yazıp umutla beklenen yeni yılda, gerçekleşmesi için sigara dumanından yuvarlaklar çıkartarak hayaller kurar. bu hayallerin hepsi satılmaya başlanıldığı an alınacak ve yılbaşı gecesine kadar hayallerin, isteklerin, umutların timsali olan ajandanın içinde saklanacak milli piyango yılbaşı özel çekilişinin çeyrek bileti hakkındadır. bu kafir kağıt parçası, para-imkan-huzur üçgenidir ve yeni yıldaki yeni hayatın planlı-programlı yoğun ve yorucu geçecek günlerin muştulayıcısıdır. bu kısa vadede gerçekleşmesi beklenen kişisel organizasyon, beklentilerin en yüksek düzeye ulaştığı öpücüksüz girilen yeni yılın ilk dakikalarında son bulur. adı geçen kurumun internet sitesinden okunan, şu cümle kısa süreli bir şok etkisi yaratır: "abcxyz no'lu biletinize ikramiye isabet etmemiştir." biraz etanolla içeri atılan göz yaşlarından sonra ajandanın ilgili sayfası açılıp doğum günüm diye yazılır ve yıllar sonra açılmak üzere kapanır.
  • (bkz: 3 ekim 2008 cuma)

    "06:00 _ uyan ve hazırlan.

    07:00 _ uyan ve hazırlan.

    08:00 _ uyan ulan!

    09:00 _ aman ne halin varsa gör!

    10:00 _ müzeye gitmece...

    13:00 _ cuma'ya git!

    14:00 _ neden gitmediğini bir düşün."

    ben ajanda kullansam böyle bir tablo olurdu. hiç gerek yokmuş. zaten genelde 'ajanda saatleri'nde (06:00 - 18:00) uyuduğum için bir sürü sayfa ziyan edecektim.

    genelde tarih ayırt etmeden ajandalara yazıp çizen biriyim. bir günle ilgili notum da "yapacağım!" diye değil "yaptım." olacağından ajanda kendi görevini yerine getirmemekte. neyime zaten ama ajandalara hep sempatiyle bakmışımdır. (sempatiyle bak!)

    ajanda çok hüzünlü bir şey yahu... hem de boşken. eminim o tarih atanmış sayfalara o gün ne yaptığımı/yapacağımı yazmış olsam, sonradan okuduğumda o günün anısı beni bu kadar yormaz. rastgele bir sayfa açıyorum: "3 ekim 2008"

    bomboş bir sayfa. ne yaptım kim bilir... kimse bilmeyeceğinden düşünmeye başlıyorum "ulan ben o gün ne yaptım?" bazen çok takılıp eski pc'den msn log'larını kurcalıyorum. bazı hatırladıklarıma "vaay be.." diyorum. sonra anılar, bazısı acılar.. sırıtmalar falan...

    daha kötüsü de var. ya o boş sayfa düzenli kullandığım bir ajandada olsaydı? yani farz edelim ki; içinde bulunduğum günün sayfasına, notlar aldığım bir ajandam var. tabi yapacaklarım değil yaptıklarım. yapacaklarım da olabilir gerçi.. uzatma..

    bir sürü not edilmiş kayda değmez şey... (daha hüzünlü)

    ama ajanda candır. türk gelenek ve göreneklerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. çünkü bizim hep 'toptancı' yada benzer bir şirketi olup da geçen yılın ajandaları elinde kalmış olan tanıdıklarımız vardır. o yüzdendir ki hep geçen yılların ajandaları kullanılır. mesela benim daha 1993 ajandasını kullanan akrabam var. çevresinde çok toptancı vardı zaar.* mesela bende de 2007-08-09 yıllarının ajandaları var ama 2010? asla kapıdan sokmam.

    konuya u dönmem gerekirse: ajanda hüzünlü bir şeydir!

    istemez misin, o boş sayfaları doldurmak? geçmiş bir yılın ajandasını alıp, bütün boş sayfalara yapamadıklarımızı not etmek? sanki yapmış gibi... belki bir ajanda yetmez!

    diyeceğim o ki; bir ajanda edinmek lazım. yaptıklarımızı günü gününe not ettikçe, boş sayfalara bakıp zamanın değerini ve yapmak istediklerimizi ertelemememiz gerektiğini anlayabiliriz.

    bir ihtimal ama bir ihtimal daha var ki öküzün tekisiniz/yiz. **
  • 10 yıldır her yılbaşı düzenli olarak kullanmaya karar verdiğim not defteri.
    ama şubat ortasına geldiğimde çoktan not almayı vs. unutup bi kenara atıyorum. nerde bende o düzen.

    ajanda kullanmayı öğrenmek diye birşey var gerçekten.
    öyle sanıldığı gibi kolay değil o iş...
  • kullanmayı alışkanlık hale getirip de iş hayatında başarısız olan kişi neredeyse görmediğim çok faydalı araç-gereç olarak tanımlayabilirim. özellikle yönetici statüsünde gördüğüm bir çok insan kiminle ne konuştuysa onun bile notunu alır. daha sonra karşısındaki çalışanına bunu bir güzel hatırlatır. kısa vadeli iş planlarını düzenleyebilmek için de birebirdir. illa ki tarih takıntılı olarak kullanılmasına kanımca gerek yoktur. not alıp tamamladığınız işlerin üstünü çizin , yapamadıklarınızı yeni sayfalara tekrar yazın ki dikkatinizi çeksin.
hesabın var mı? giriş yap