• ifal edildikten sonra kurtaj olur, cenini kavanozda yaninda tasir, onu ifal eden adamin masasina dannnn diye koyarak ruh hastasi oldugunu ispatlayan sahip kadin. benzer vakalar camasir makinesi bozulunca rezistansini soken kadinlarda da gorulmustur
  • kendisiyle ilgili cok iyi hatirladigim bi röportaji aktarmak isterim.

    sene doksanküsür. kanal6 kameralari gitmis ahu tugba nin evine bahcesinde röportaj yapiyiyolar. konu nedendir bilinmez medyum memis. evet hangi akla hizmet bilmiorum ama gitmisler ahu tugbaya medyum memisi konusuyolar. medyum memisin ne denli asmis bi medyum oldugundan her bi boku bildiginden icabinda psisik gücleri oldugundan bahsediyolar. ahu tugba da bu laflara pek prim vermiyor hadi canim olur mu öyle sey canim dedikten sonra diyor ki " eger o gercekten böyle süper bi insansa eger gercekten psisik gücleri varsa gider sylvester stallone u (ki ahu tugba nin feltek feltek sylvester stallone deyisini, hayrettin demirbas in yüz kisfmet ine degismem) buraya getirir. yapar büyüsünü medyumlugunu sylvester gider buraya isinlanir, tam karsimda dikilir böyle. eger bunu yapabilirse derim ki haklisiniz; derim ki evet medyum memis hakkaten büyük adammis. ama yapamaz iste."

    sevgili ahu eger bu entry yi okuyosan sana sesleniyorum.

    o röportaj yapildiginda ne ictiysen aynisindan ben de istiyorum. nakit ödeyecegim. eger bi sey icmediysen kafani acip hemen beynini söküyosun bana getiriyosun. sirkecideyim. bekliyorum.
  • twitter'da adnan oktar'ın ayaklarının dibinde oturduğu fotoyu görünce bana hafiften tebessüm ettirmiş kadındır. 12-13 yaşlarındayken başımdan geçen bir olayı anlatayım size;

    alanya'da yaşıyorum ben. babam emekli olmadan önce alanya'da taksicilik yapardı. biz ailecek bir yere gideceğimiz zaman babam aracın içinde müşteriyle çıkıp gelir, bizi gelip evden alırdı. müşteriyle işini gördükten sonra da bizi gideceğimiz yere götürürdü. taksici kafası işte. o çocuk halimle bile aracın içinde yabancı birinin olması beni hep tedirgin etmiştir. olaylar nasıl gelişti tam hatırlamıyorum ama yine bir yere gideceğiz muhtemelen, babam yine aracın içinde kadın bir müşteriyle çıktı geldi. ben annem kardeşim arkaya oturduk önde müşteri yola çıktık. şehir merkezinden uzakta alanya'nın deniz seviyesinden yüksek mahallelerinden birine vardık. müşteriyle beraber biz de arabadan inip geldiğimiz evin içine girdik.

    içeriye girdikten sonra yaşanan diyaloglardan anlamıştım burası bir hocanın eviydi. cami hocası mı yoksa şu malum hacı-hoca tayfasından biri mi bilemiyorum artık. biz ailecek bir köşeye oturduk. bizle beraber gelen kadın da başka bir odada hocayla görüşüyordu. yani anlayacağınız babam kadın müşterisini bir hocaya getirmişti. kadının işi bitinceye kadar biz de evin içinde bekleyecektik.

    neyse aradan biraz zaman geçmişti ki evin içinde bir hareketlilik oluştu. hocanın karısını kızlarını ev halkını bir telaş aldı. ahu tuğba geldi ahu tuğba geldi diye sevinçle haykırmaya başladılar. o hengame içinde evin içine şöförüyle beraber ahu tuğba girdi. evet sürekli filmlerde gördüğüm ahu tuğba. ailecek şoktaydık. şaşkındık. kapkara suratlı kıvırcık saçlı mavi gözlü ahu tuğba capcanlı karşımdaydı. ahu tuğba'nın ve hocanın ailesinin tepkilerinden davranışlarından anladığım şuydu ki ahu tuğba ile uzun yıllara dayanan bir tanışlıkları vardı. işimiz bitip dışarıya çıktığımızda evin önünde bizim renault 12 toros'un yanında ahu tuğba'nın beyaz mercedes'i duruyordu.

    kısacık hayatımda karşılaştığım ilk ünlü olmuştu ahu tuğba. o yaştaki bir çocuk için bu olayın anlamı sadece ünlü biriyle karşılaşmış olmaktı. ancak yıllar ilerledi, büyüdük. küçükken yaşadığımız şeyleri idrak etmeye başladık. ünlü bir yeşilçam oyuncusuyla bir evin içinde karşılaşma ihitamali nedir? üstelik bir hocanın evinde? hayat çok garip.

    ilerleyen yıllarda ahu tuğba'yı alanya'da bir kaç kez daha gördüm. alanya'da yazlığı varmış. ara ara burada yaşarmış meğer.

    günahını almayayım belki de hoca ve ailesini yakinen tanıyordu. onlarla aile dostuydu. hocalık bir işi yoktu. bu aklımda yıllardır bir soru işaretidir hep. ancak adnan oktar'la fotosunu görünce şaşırmadım dostlar.
  • türk televizyonlarında, canlı yayında, çırılçıplak soyunan ilk kişidir. hem de bunu tek kanallı dönemde, trt 1'de, televizyonun ailecek izlendiği bir anda yapmıştır.
    seksenli yıllarda, olacak o kadar, ailecek hep beraber izlenirdi. ertesi gün siyah önlüklerimizle gittiğimiz ilkokulda, arkadaşlar arasında espiriler tekrarlanır, yeniden gülünürdü.
    bir gün olacak o kadar'da şöyle bir duyuru yapıldı: "gelecek programımızda ahu tuğba, canlı yayında soyunacak."
    olacak o kadar bir komedi programıydı evet. ama gene de insanların kafasında ufak da olsa "lan yoksa?" soruları belirmişti.
    gelecek program geldi, ahu tuğba soyunmadı. ama merak daha da arttırıldı: "teknik bir aksaklıktan dolayı ahu tuğba gelecek hafta soyunacak." bu arada ahu tuğba da karşımıza geçmiş, ciddi ciddi "evet soyunacağım. bu hafta olmadı ama haftaya kesin." diyordu.
    başka bahanelerle birkaç hafta daha seyirci bekletildi. bu arada haber kulaktan kulağa yayıldı, herkes dört gözle ahu tuğba'yı bekler oldu.
    beklenen program geldi çattı. programın sonunda ahu tuğba canlı yayında çırılçıplak soyunacaktı. kesindi artık, başka erteleme yoktu.
    programın sonu gelmek bilmedi bir türlü. son reklam arası da geçtikten sonra tüm ülkede adrenalin tavan yapmış, tüm gözler televizyona odaklanmıştı.
    levent kırca çıktı karşımıza. "evet beklediğiniz an geldi", dedi. "verdiğimiz sözü tutuyoruz. ahu tuğba canlı yayında soyunacak."
    kalp atışları hızlandı.
    "ahu tuğba'nın soyunmasını..."
    evet evet!
    "...birazdan..."
    evet evet evet!
    "...radyo 1'den naklen dinleyebilirsiniz."
    ...
    ...
    ...

    - baba, radyoyu açalım mı?
    - saçmalama len.
  • eski bir röportajında, boşandığı kocalarından ikisinin adını güç bela hatırlamasıyla sempatimi kazanmış, halen evli olduğu 7. kocasının (bkz: kanadalı yarim) dilini bilmediği için pek bir anlaşmazlıkları olmadığını söylemesiyle kalbimde taht kurmuş hakiki arızalı kadınlardan biri. ayrıca zamanın bahrinde iğfal sonucu hamile kalmış ve kürtajdan sonra cenini bir kavanoza koydurup, erinmeyip üşenmeyip kendini hamile bırakan herifi bulmuş ve kavanozu herifin ayağının dibinde kırmıştır. yetmemiş, bu sahneyi kendi teklifiyle bir filmde canlandırmıştır. daha ne yapsın..
  • büyükada'da geçen bir filmindeki efsanevi repliği ile bilmeden hayatımı derinden sarsan oyuncu.

    filmde esas oğlan tarık tarcan faytoncuydu ve sanırım adı halil'di. ahu tuğba ise zengin bir hayat kadını olduğu halde, büyükada ahalisi ve tabii faytoncu halil kendisini büyük bir hayırsever olarak tanıyorlardı.

    ahu (filmde gönül ve sevda isimlerini kullanıyordu ama hangisi orospuydu bilemedim) büyükada'ya her gelişinde köşküne gider, kalfa diye hitap ettiği türk filmlerinde zaman zaman karşımıza çıkan, kimi zaman bir orospunun kimi zaman da bir mafya babasının yapayalnız hayatında güvendiği tek insan, adeta bir masumiyet abidesi olarak lanse edilen, düpedüz yancı olduğu halde bembeyaz tülbentinden, nur yüzünden dolayı sempati toplayan hanım teyze ile fakir fukaranın kışlık odun kömür ihtiyacı, baharda düzenleyeceği toplu sünnet etkinlikleri gibi konularda hasbıhal ettikten sonra 80'li yıllara damgasını vurmuş korkunç desenli seramiklerle kaplı banyoya girer, korkunç yeşil küvette saatlerce yıkanır ve orospuluğuna lanet edercesine aynı cümleyi tekrar ederdi:

    -aksın necmiler, aksın cemiller

    işte bu cümleyi duyduğum anda beynimde şimşekler çaktı. geceler ve günler boyu ahu tuğba'nın omuzlarından su ve sabunun gücüne dayanamayıp kayarak düşüveren mini mini necmileri, cemilleri düşündüm durdum. unutmaya, duymamış gibi davranmaya çalıştım ama cümle ağırlığıyla beni eziyordu, ne kadar kaçmaya çalışsam da o içime işlemişti. ruhum huzur bulsun diye sahillere vurdum kendimi, necmiler, cemiller boğaz'ın serin sularında karadeniz'e akıyordu.

    iyimser bir gözle baktığımda necmi ve cemil'in akması değişimin, yeniliğin, gelecek aydınlık günlerin simgesi gibi geliyordu, bazen de karamsarlığa kapılıyordum. sonuçta necmi de cemil de korkunç küvetin giderinden akıp kanalizasyona karışacak, herşey bir şekilde boka saracaktı. necmi-cemil ikilisinin sudaki akışlarının hızını ve ivmesini hesaplamaya çalışıp fizik ve felsefeyi aynı potada eritmeye çalıştığım başarısız denemelerim de oldu.

    bu cümlenin hayatıma neden girdiğini çözemedikçe sinirli, huzursuz, tahammülsüz bir insan oluyordum. en sonunda çok güvendiğim bir dostuma içinde bulunduğum cehennemin kapılarını araladım, bana meditasyonu önerdi. işe yarayacağına pek inanmasam da denemeye karar verdim. lotus pozisyonu aldım, gözlerimi yumdum ve dudaklarım adeta benden bağımsız bir biçimde kıpırdamaya başladı, "mantra"mı bulumuştum: aksın necmiler, aksın cemiller dedikçe aylardır süren huzursuzluk, sıkıntı, bunalım da aktı gitti, üçüncü gözümün açıldığını hissettim. o gün o filmde bu cümleyi duymam tabii ki tesadüf değildi. evren bana ahu tuğba vesilesiyle çok değerli bir armağan sunmuştu.
  • rol yapma yetenegindeki zayifliktan dolayi her filmde orospu rolunu oynayan, konusurken dilini dudaklarina yapistiran kadin..
  • turk sinemasi yiyi$ sahnelerine boyuna inme olayini getiren $ahistir. bu sahneleri o kadar abartmi$tir ki o donemin yeni yetme gencleri boyundan yalayinca bo$iliniyor sanirlar, evet. ben bu kadin yuzunden kadin vucuduna yabancila$tim, ibne olacaktim direkten dondum... (bkz: oha)
  • anjelik adında bir kızının olduğunu bilmiyordum, varını yoğunu kızının okuması için harcadığını da, kızının abd'de bir okulu 1.likle bitirdiğini de...

    sanırım kendisine hayatı boyunca duyulmayan saygıyı kızı için harcamış bir anne artık benim gözümde.
  • yine filmlerden birinde evlilik dısı iliski sonrası hamile kalıyor. cocugu dogurmamasi lazim. ne yapiyor ahu tugba? annelerimizin , teyzelerimizin kazak ordukleri o şişlerden birini aliyor ve vajinasindan yukari dogru sokmak suretiyle kendisine kurtaj uyguluyor. cocuklugumu kabusa cevirmis goruntudur. otuza merdiven dayamis olan ben hala unutamam o sahneyi , oda kapisinda dururken bacaginin yanindan asagi dogru suzulen kani. ne psikopat ablamizdin sen , ahu abla
hesabın var mı? giriş yap