• "star wars'ı bilim kurgudan çıkarıp tamamen fantastik yapan dizi." denmiş de star wars evrenine bilim kurgu demek saçmalık zaten. sırf orta çağ konsepti yok uzay gemileri var diye bilim kurgu mu diyordunuz buna bu zamana kadar?

    ın 2015, george lucas stated that "star wars isn't a science-fiction film, it's a fantasy film and a space opera"
  • koskoca yıldız savaşları'nın artık anakin'den ibaret hale geldiğinin yeni bir örneğidir. eu ve luke'u bitirip, kendi komplekslerine hitap eden bir dünya kurma sevdası belki de gelmiş geçmiş en güçlü serilerden birini yok olmanın eşiğine getirmiş. the mandalorian ilk sezon ve andor dışında sürekli karavana atıyorlar ve dünyayı şişirmekten başka bir işe yaramıyorlar.

    ahsoka görsel olarak harika, jargondan temaya japon etkisi hissedilebiliyor, mekânlar nihayet yaratıcılık taşıyor ve belli bir eğlence vaad ediyor ama dizi bundan ondan öteye gidemiyor. içeriği yine eksik kalıyor. anakin'i görmek hep güzel ama onun anlamsızca dünyalar arası dünya'da belirmesiyle; ahsoka yine birileri tarafından kurtarılıyor ama anakin'in orada ne aradığı, ne olduğu açıklanmıyor. dizideki tepeden inme kurtarıcılardan yalnızca bir tanesi olarak hayranlara sunuluyor. oysa dünyalar arası dünya'nın varlığı bütün seriyi zaten tehdit ediyor. dünyalar arasındaki dünyaya kapağı bir kere atmış olan ahsoka biraz akıllı olsa, ezra'nın thrawn'la yaptığı atlayıştan hemen öncesine gidip, onu kurtarabilir ya da hiperuzay motorunu buldukları gezegene gidip, motorun teslimatını sabote edebilir.

    hera syndulla ortada "generalim ben" diye şişinerek dolaşıyor ama asker olmak nedir, görev nedir, emir ne demektir daha bunu bilmiyor, anlamıyor; ona karşı çıkan "erkeği" de leia, feminist bir deus ex misali yetişerek, haksız çıkarıveriyor. oysa hera biraz daha ikilemde kalıp, belki rütbesini geride bırakarak sabine ve ahsoka'ya yardıma gitseydi verilen kararın bir ağırlığı olabilirdi. bu haliyle yeni cumhuriyette at koşturan, görev bilinci eksik biri olmaktan öteye gidemiyor.

    ışın kılıçları zaten korkulur bir tehdit olmaktan çıkmış, çünkü böğrüne 18.000 derecelik lazeri yiyip, iç organları koterize olan herkesi bakta tankına koşturup, kurtarabiliyorlar. dolayısı ile dövüşlerin en ufak bir ağırlığı yok.

    thrawn gemileri çakılmış ya da köpekle koşturan iki jedi'ı unufak edebilecek teknolojiye sahip ama ne hikmetse bir de büyük taktikmiş gibi "iki tie yollayın", "iki birlik gönderin" diyip duruyor. oysa elindeki ana gemide de, hiperuzay halkasında da bir dolu lazer bataryası emrinde beklemekte. hoş, o lazer bataryaları da, mayınlar da en ufak bir tehdit teşkil etmiyor çünkü her şeye muktedir kadın ahsoka yörüngede de, dışında da bu kitle imha silahlarından etkilenmiyor. yıldız destroyerine gizlice binebilmiş olan ezra'yı dathomir cadıları hissedemiyor. saldırıya uğramış ve yere çakılmış gemi; yapısal onca hasara rağmen, kaputun içindeki iki kablo tamiratı ve pürmüzle iki kaynakla, hayatında uzay gemisi görmemiş yengeçler tarafından bir kaç saatte uçuşa hazır hale getiriliyor.

    sonunda yapmak için başka galaksiden geldikleri şeyi yapamamış ve üstüne diğer galakside mahsur kalmış olmalarına rağmen; görevlerini layığıyla yerine getirmiş gibi gevrek gevrek gülümseyip, "artık hayatımıza devam etme zamanı" diyor ahsoka. yani bu kadar anlamsız işte ön-üçleme sonrası yıldız savaşları... hemen hiç bir görevin, kararın bir etkisi yok.

    bunun dışında rosario dawson ahsoka rolünde iyi, shin hati de dizinin bir diğer esaslı karakteri ama bütün diziyi alıp götüren rahmetli ray oluyor. onun yerinden oynatılamaz varlığı, heykel misali görünüşü ve yavaş oyunculuğu ne kadar harika bir joruus c'baoth olabilirdi diye insanı düşündürüyor. hayden yine gayet iyi görünüyor ve dizinin diğer gizli kahramanı huyang oluyor. bu üç sütun üzerinde sığ politikalar gütmeye çalışan ahsoka, dizi olarak hikâyesini doğrultmakta başarısız oluyor ve ortalama bir notla bitiyor.
  • farkında olmayabilirsiniz ama disney kendi kendine “güç herkesin içinde, kullanmayı öğren yeter” kafasına girip kafasına göre oradan buradan güç kullanıcıları çıkaracak bu ve ilerleyen yapımlarda. giderek vasatlaşan yepisyeni hikayeler görünüyor ufukta ve bu korkutucu.
  • (bkz: mary elizabeth winstead)’in poposunun star wars kanonuna kattığı değeri çekilen son üç film katmamıştır.

    çok özür dileyerek yapıyorum bu yorumu ama gerçekleri de konuşmak gerek.
  • syndulla'nın olduğu sahnelerde, star wars turuncusu pantolonuyla mary elizabeth winstead'in götüne hasetle bakmaktan kendimi alıkoyamadığım dizi.
  • fark eden oldu mu bilmiyorum ama 4. bölüm ışınkılıcı dövüş formları konusunda en zengin düelloların olduğu bölümdü.

    ahsoka-marrok ve baylan-ashoka düello sahnelerinde ahsokanın ışınkılıcı dövüş tekniğini duruma göre değiştirmesi ile, ustası anakinden öğrendiği shien ve djem so tekniği dışında diğer formlara da ne kadar hakim olduğunu gösterdiler bize.

    ahsokanın hep kullandığı ve ustası olduğu shien varyantı ile başlıyor marrok ile olan düelloya. sonra shii-cho duruşu ile devam ediyor ve en son anakinin usta olduğu djem so başlangıç formu ile tekleyerek marrok'u avlıyor. resmen doğru tekniği kullanarak buluyor. 3. bölümdeki düellolarında jar'kai tekniği kullanmış ama öldürmeyi başaramamış, marrok kaçmıştı.

    ahsoka baylan ile olan düellosunda niman tekniği ile başlıyor dövüşe. baylan da eski bir jedi olduğundan devamında birbirlerinin duruşuna göre her seferinde teknik değiştirmeleri beni mest etti. baylan'ın da ışınkılıcı teknikleri konusunda boş olmadığını da görmüş olduk.
  • --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    bu gözler live action klon savaşlarını, mandalor kuşatmasını da mı görecekti be. bütün bölümü tüyler diken soluksuz izledim. sen çok yaşa dave filoni.
    --- spoiler ---
  • baylan kelimesi çağatay lehçesinde “mükemmel, kusursuz” demektir; öz türkçe bir kelimedir. :swh:

    sabine ergenine tahammül edemiyoruz.
  • 4. bölüm fallen jedi adını taşımakta. dizide gerçekten de birçok fallen jedi mevcut.
    fallen, burada "günah işlemiş, günahkâr" anlamında.

    --- spoiler ---

    kimin ya da kimlerin fallen jedi olduğu çok açık aslında.

    bölümün başında ahsoka nelerin yanlış gideceğini hissediyor ve tek tek sabine'e anlatıyor. bak, gerekirse haritayı yok edeceksin, biz gidemezsek kimse gidemesin diyor. sabine bu sözünü de dinlemiyor. sana güvenebilir miyim diye ısrarla soruyor, ama yine yüzünü kara çıkarıyor. bence bu bölüm artık sabine'in daha jedi olmadan gözden düştüğü bir bölüm oldu.

    baylan skoll, birçok şey yaşamış. jedi düzenine olan inancını uzun zaman önce yitirmiş. anakin'in ve ahsoka'nın başına neler geldiğini öğrenmiş. kendisi de güç sahibi olma peşine düşüp karanlık tarafa sapmış ve kılıcının rengi bile yaptığı bencilce ve kötü işlerden dolayı kızarmış. gerçek bir fallen jedi.

    ahsoka çok deneyim kazanmış, artık vizyonu da epey gelişmiş, olayları önceden sezebiliyor, dövüş becerilerine de diyecek yok. ama baylan'la yaptığı dövüşte yeterince konsantre olmayıp platformdan aşağı düşmemeyi başaramadı. fallen jedi listesine eklendi.

    son olarak fallen jedi'ların şahı anakin... oraya nasıl gitti, genç anakin formunda neden göründü, gerçekten anakin mi, onları henüz bilmiyoruz. ama bölümün son fallen jedi'ı o oldu.

    --- spoiler ---
  • ahsoka tano'nun sahnelerindeki konuşması, bakması ve hareket etmesi dizinin intro kısmından daha uzun sürüyor amk
hesabın var mı? giriş yap