• şirketi vestel'e sendika sokturmaz. bu sayede türkiyedeki en büyük rakibi beko'ya üstünlük sağlar. çatır çatır bozuk para gibi çalışan harcar. ultra agresif bir yatırım, üretim ve yönetim stratejisi izler.
    özel hayatında ne kadar minnoş bir insan olduğunun garantisi ise umrumda* değildir afedersin.
  • fabrikalarını gezerken takım elbise altına spor ayakkabı giyen biridir, daha hızlı yürüyebilmek ve denetleyebilmek için...

    vestel'le birlikte tüm ülke ve vatandaşlarına verdiği/söylediği mesaj başından beri şudur: "fabrika açıyorum ve hem ülke ekonomisine katkı, hem de iş arayan gençlere istihdam sağlıyorum."

    açar fabrikasını ahmet nazif; başlatır ülke ekonomisine katkı sağlayacak, gençlere iş verecek üretimi... çok geçmeden yönetime maliyeti azaltmak gerekliliği uyarısı gelir. üretilen her ne ise malzemesinin ucuza sağlanması için seferber olur herkes. en önemli unsurun günlük üretim sayısı olduğu ise müdüründen işçisine herkese çoktan öğretilmiştir bile. canla başla çalışılır en yüksek sayıyı üretebilmek için. kalite kontrol mekanizması tehlikenin farkına varıp uyarsa da üretimin başında olanları bir türlü ikna edemez, "az kusurlu" cihazlara da onay verip sevkiyata verilmesine onay verir mecburen...

    haldır huldur devam eder üretim ama sevkiyattan sonra şikayetler gelir akın akın. sipariş edilen, üretilen cihaz sayısı düşmeye başlar ve buna mukabil çalışan sayısının düşürülmesi talimatı gelir. yetmez, otobüs servislerinin azaltılması, olmadı birleştirilmesi yoluna gidilir. başa çıkılamazsa -ki çıkılamaz- personelin önemli bir kısmına çıkış emri verilir çok geçmeden, gerekçe göstermeksizin fabrika girişinde yolları kesilerek işten çıkarıldıkları tebliğ edilir. gururu kırılan, gözyaşı döken insanların yüzüne bakmaz kimse, ahmet nazif'in emridir önemli olan. üretimi hızlandırmak adına bir süreliğine işe alındıklarını farketmişlerdir ama epey geç olmuştur işte...

    sigara düşmanlığı ise malum. düşmandır ama işe alınmasına izin verdiklerinin hiçbirine sigara içip içmediği sorulmaz. sırf buna bakarak dahi anlayabilirsiniz "geçici çalışan" sevgisini... periyodik ziyaretlerinden birinde açık havadaki kamelyayı dahi sigara içimine kapatmışlığı vardır ve asla efsane filan değil, gerçektir...

    hakkında bildiklerimin en çarpıcı olanları bunlar ve halen çalışanı olanlardan çok daha fazlasını öğrenebilirsiniz. "büyüklüğü" çalışanları tarafından zikredilmedikçe asla büyük olamaz insan, geç de olsa idrak edebilmesini dilerim...
  • kabaca eurobond faizlerinin % 8* olduğu bir ülkede, 800 milyon $ + 400 milyon $ inşaat maliyeti ile 1.2 milyar $'lık bir projeyi rasyonalize etmek için senede 120 milyon $'dan fazla gelir beklerim. hepi topu 28 kat izni olan bir araziden nasıl olacak da, bu miktarda bir geliri çıkartmayı planlıyor merak ediyorum. kârlı bir yatırım olmayacağı aşikar.

    öte yandan, bir de şuna yanarım, elalem bir kaç milyon $ ile youtube, skype kurar, sonra da milyar $'a satar. bizimkiler de 800 milyon $'ı araziye gömer. ya bırakaydın bari emaar alaydı da, memlekete para gireydi. sen de sanayi yatırımı yapardın. senden bir youtube bekleyen yoktu ama gideydin bari vestel'e yatırım yapaydın da, lcd panelleri uzakdoğudan ithal etmek zorunda kalmayaydın. yazık !
  • tipine baksan birşey zannedeceğin, iki lafı bir araya getirmekten aciz, konuşurken sürekli tükürükler saçan, her haliyle bulunduğu konumu haketmediğini düşündüren holding patronu.
    bu adamla ilgili görüşlerimin geziyle falan alakası yok. yıllar önce abbas güçlü'nün programına katılana kadar sadece adını biliyordum. programı izleyince inanılmaz derecede büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. her gün onlarcasıyla muhatap olduğum küçük işletme patronlarından en ufak bir artısı yok. vestel ve diğer bir çok şirketi yönetiyor olması inanılmaz birşey.
  • klasik türk patronunun bayrak taşıyanı. kendisini böyle etrafa çok büyük sevaplar yapıyor, bir sürü insan besliyor sanan, fakat gerçekte bu insanları yok paraya çalıştırıp, emeklerini sömürüp, her gün bin bir türlü beddua alan fakat suratına gülünen, aslında sadece kendisine sevabı olan kişidir.

    genel olarak yerli şirketlerin, yerli patronlarını temsil eden kişilik.

    kısaca: eğitimsiz, ama bir şekilde parayı vurmuş, bir yerlere gelmiş, şimdi de şöyle zengin olunur, böyle yatırım yapılır, para şu şekilde değerlendirilmelidir diye atıp tutan kişi. zamanında sektörde olan açıkları ve ilk giren olmanın verdiği avantajlarla bu duruma gelmiştir. bu işlere başladığı zamanki halini bugün aynı ortama koysanız torna atölyesi açmaktan ileri gidemez ama tabi eskiden sektör bu kadar gelişmemiş ve insanlar bilgiye bu kadar kolay ulaşabilir halde değilken fırsatları iyi değerlendirmiştir.
  • mühendisine üç kuruş parayı çok gören, çalışanına yıllık yüzde 4 zammı reva gören, maaşlarını bir hafta gecikmeli olarak yatıran ama iş mal mülk edinmeye gelince elaleme çok param var diyebilmek için para saçan, çalışanların ekserisinin birbirinin akrabası, eşi dostu olduğu holdingin iki eş başkanından biri.
  • kendisinin toplumsal olaylara duyarli olmasini beklememek gerek. zira kendisi sark'da buyumemesine ragmen sark kurnazi mantelitesine sahiptir.

    diger yandan hakkinda yazilan, cizilen ve soylenenler gercekse eger ciragina sinirlenip tokat manyagi yapan aptal esnaflar gibi sirket yoneten "torki$ biziniss men". anlasilan gelismis ulkelerdeki buyuk sirketlerde calisan insanlarin ne gibi ayricaliklara, kolayliklara ve rahatliga sahip oldugunu duysa kalp krizi gecirecek. demek ki bazi seyler zamaninda sindirilemeyince sonradan zengin olmak kisinin kendini gelistirmesi icin yeterli degil.

    sanilanin aksine is gelistirme bicimi acun ilicali'ya benzer. basta abd, gelismis ulkelerdeki ozel teknoloji sirketlerinden know-how satin alip, turkiye'de vergilerden dolayi pahali oldugu icin satin alinamayan yari luks ama kaliteli urunlerin cakmasini yaptirtir. o yaptirdigi dandik urunleri de her turlu kanaldan millete iteler. bizim saf millet de teknoloji falan gelistiriyor zanneder boylelerini.

    ayrica dunya capindaki sirket yoneticileriyle karsilastirilmasi da komediden oteye gitmez. bir insanin gecinmek icin sizin sirketinizde calisiyor olmasi sizin koleniz olduguna gelmez. ilk once adam olup insanlara saygi gostermeyi bilmek gerek.
  • bi keresinde, fabrikanın giriş kapısının yakınlarındaki bekleme koltuklarında oturan, saç sakal birbirine karışmış birisi için "atın hemen bu adamı, ne bu hal!.." dedikten sonra, "ama efendim, o bir müşteri," cevabını alıp yutkunmak zorunda kalan, roma imparatorlarını andıran iş adamı.

    bir başka hikaye de, ar-ge'de geçiyor; mühendislerden birisi, sevgilisiyle cep telefonu marifetiyle mesajlaşırken, arkadan sessizce yaklaşan anz, bir süre orada bekliyor. yanında da bir sürü müdür filan var. mühendis arkadaş yaptığı işe kendisini iyice kaptırmış olmalı ki, arkasındaki bu sinirli kalabalığı farketmiyor. müdürlerden birisi çocuğu uyarmak için öne bir hamle yaptığında, anz onu durduruyor. hatta eğilip çocuğun yazdıklarını okuyor. şöyle bir beş dakika filan orada bekledikten sonra, grup oradan ayrılıyor. ardından mühendis aynı gün işinden oluyor. bu da böyle bir doğal seleksiyon hikayesi belki de...
  • evime en son vestel ürününün 10 sene önce girmiş olmasına sevinme sebebim.
    bundan sonra da nah alırım, nah aldırırım çevremdekilere tek bir festel.
    su yok size, su.
  • herif macbook pro parasına, bir ayda 5 yeni mezun mühendis çalıştırıyor; manisa'da.

    hiç mi okumadın önceki entryleri.

    elini aç allah'tan iste. daha gerçekçi olur.
hesabın var mı? giriş yap