• müthiş bir insan olduğu 15 dakikalık bir sohbette anlaşılan üstad.

    20'lik ergenlerin doğaya attığı bira şişelerini kendi elleri ile toplayacak kadar da enfes, harikulade insan.

    - üstad verin ben alayım ?
    + yok yok, benim topladığımı görsünler de, belki utanırlar.
  • turkiye'de bass gitar diye bi$ey oldugunu butun turk halkina gosteren insan*. gulpembe en bilidigidir, fakat eski albumler incelendiginde, "bass gitar harbi boyle kullanilir" dedirten insan. soz gelimi, alla beni pulla beni'nin giri$inde yaptigi bi-iki notaya basmaktir, fakat insana $arkinin groove'unu hissettirir. $arkinin ilerleyen kisimlarindaysa caldigi $ey tamamen bi a$mi$liktir (hizli calmanin a$mi$lik oldugunu zannedenler kesinlikle yanilmaktadirlar*). boyle bi insani detone, ritm bilmez cocuklarin arkasinda ritm tuttugunu gorebilmekse ayri bi a$mi$liktir ki bu da ne kadar mukemmel bi insan oldugunu gosterir.
    elindeki fender precision'in kendisine ne kadar yaki$tigini bunlari du$ununce daha bi iyi tasdik ettigim insandir ayrica kendileri. acilen bi kurtalan ekspres albumu alip dinlenile..
  • yer: küçükçiftlik parkı, bir günlük festival
    tarih: 3 eylül 2016

    kurtalan ekspres 21:00'daki konser sırasını beklerken mehmet erdem karşı sahnede böğürmektedir.
    saat 21:09 olduğunda gibi gibi şarkısına başlar. ve hala böğürmektedir. o sırada ahmet güvenç grup arkadaşları ile göz göze gelir ve pis pis güler.
    o sırada haddini bilmez mehmet yeni bir şarkıya başlar ve böğürmeler, böğürmeler...

    ahmet güvenç'in sabrı kalmamıştır ve bomba gibi girerler şarkıya : gibi gibi...

    sanırım bu şarkının şimdiye kadar çalınmış en iyi yorumuydu. ve şarkı bittiğinde ne mehmet erdem kalmıştı ne de onu dinleyen.

    ahmet güvenç mütevazi bir şekilde "her şey aslına rücu eder" dedi sadece.

    asıl kapak ise konser sonunda geldi, seyircinin daha fazla şarkı istemesi üzerine:

    çocuklar biz eski bir grubuz, başka grupların zamanını çalmayız dedi ve yürüdü...
  • dinleyerek büyüdüğüm barış manço şarkılarının en sevdiğim taraflarının aslında ahmet güvenç'in çaldığı o müthiş bass partisyonları olduğunu anladığımda müziği daha doğru dinlemeye ve daha iyi anlamaya başladım. bu aynı zamanda mfö'yü de özkan uğur için, duran duran'i john taylor için, sonraki her şarkıyı bassları için dinlemeye başladığım ana denk geliyor. gittiğim yüzlerce konser ve festival içinde kendisini hiç canlı izleyememiş olmayı büyük bir eksiklik olarak görüyordum. gelibolu'daki 29 temmuz 2023 hamza koy festivalinde kendisini sonunda canlı kanlı izleme ve dinleme şansını bulana kadar da ancak kendisinden ders almış birisinden bass gitar dersi alarak ikinci dereceden yaklaşabilmiş olmaktan gurur duymakla yetiniyordum.

    konser alanına erken gidip, üstünde deniz feneri bulunan bir yamacın hemen altında, arkasında çanakkale savaşından kalma bir topun olduğu iskeleye kurulan sahneyi kendi başına doldurmayı başaran efsaneyi sound check boyunca hayranlıkla izlediğim doğrudur, hazırlıklarını tamamlayıp sigarasını yakıp dinlenmek üzere sahneden uzaklaşırkan çoğu kişinin yaptığı gibi fotoğraf çektirmek için sık boğaz etmek yerine uzaktan takip ettiğim de doğrudur (ki yanına gidip konuşmaya çalışsam çok kibar davranacağından da adım kadar eminim), kurtalan ekspres'in yeni vokalistinin bu efsane gruba yakışmadığını düşündüğüm için günü güzel hatıralarla tamamlak adına konserden erken ayrıldığım da doğrudur. kendisine 3 metre kadar yaklaşıp, aynı havayı soluyabilmiş olmanın ergence heyecanını hala yaşadığım da doğrudur. üst üste bu kadar doğruyu yaşatabilen bir insanı hayranlıkla sevmek de çok doğru bence.

    türk rock müziğine ve kültürüne kazanadırdıkları, bize yaşattığı güzellikler için teşekkür etmek istediğim yaşayan türk rock efsanesi. teşekkürler ahmet abi.

    görsel

    birkaç fotoğraf daha
  • bu dünyaya bir daha gelirsem eğer, n'olur ahmet güvenç olarak geleyim diye dualar ettiğim adam... n'olur bir daha ki sefere ahmet güvenç ben olayım tanrım! n'olur ya.. gülpembe'yi ben besteleyeyim, kurtalan ekspres'te ben çalayım ve dahası ahmet güvenç ben olayım işte ya.. dahası mı var?..
  • kurtalan ekspresin bascisi.. turkiye'nin en iyi bascilarindandir. gulpembenin bestecisidir.
  • diger adi iyilik melegi dir. bahadir akkuzu nun vefatindan bir sure sonra annecigini de kaybetmis; gordugum kadariyla epey cokmustur. muzik yapmak isteyen herkese kapisi aciktir, tum vaktini sahip oldugu bilgileri aktarmak icin harcar. ahmet guvenc ile calismak ayricaliktir. ahmet guvenc in gozlerine bir kez bakip o samimiyeti tatmis olmak bile ayricaliktir. sahip cikilmasi gereken, kalan son cinarlandandir..
  • erkin koray'ın yazdığı, kendi deyimiyle 'dökümanterle karışık hikaye kitabı' olan mezarlık gülleri'nde çok pozitif bir şekilde bahsettiği (erkin baba'nın sözünü hiç sakınmayan, aksi bir adam olduğu düşünülürse ilginç bir durum, kitabı okursanız anlarsınız) efsane basçı.

    insanlığa dev hizmet için, kitaptan buraya el emeği göz nuru geçirdiğim yerler için ise, buyrunuz:

    ''
    o sıralar (sizin barış manço'nun basçısı olarak bildiğiniz) ahmet güvenç'te grup bunalım'dan ayrılmış, ben de kendisini uzaktan takip ediyorum. 'ah diyorum, bu basçı ile beraber çalışabilsek ne güzel olur!'

    yeraltı dörtlüsü'nden [erkin koray'ın grubu] aydın şencan'a sözüm yok... iyi basçı idi. iyi arkadaş idi herşeyden evvel... allah için... ama ahmet güvenç her zaman, beraber çalmak istediğim 'kafamdaki bas gitarcı' olmuştur benim için...

    aydın şencan askere gidiyor ve konuşuyoruz, anlaşıyoruz ahmet'le, başlıyoruz ufak ufak konserlere...

    ama benim içim kıpır kıpır... dışarı gitmeyi iyice aklıma koymuşum artık... bu fikrimi ahmet'e açıyorum:

    -'var mısın ahmet, şöyle bir avrupa seyehatine?'

    o da 'varım!' diyor.

    ve de biz atlıyoruz uçağa, ver elini hollanda...

    niye hollanda'ya gittik bilmiyorum. orası aklımıza geldi, oraya gittik! yıl 1976... ahmet de az uçuk sayılmaz (yanlış anlaşılmasın, bu tanımlama bizim kuşakta iltifattır.)

    neticede biz, sonunu bilmediğimiz, daha doğrusu düşünmediğimiz bir seyehate çıktık beraber...

    onunla her zaman çok iyi anlaşmışızdır. bir kere olsun aramızda bir tatsızlık veya, olur a insanlık hali, bir sürtüşme olmamıştır.

    ------------------

    hollanda'da bayağı kaldık ahmet güvenç'le... ev filan kiraladık. hep o öğrenci yurdunda kalmadık tabii [suser notu: o kısmı çok uzun diye buraya geçirmedim, merak eden kitabı alıp okuyabilir] ...

    nasıl kaldık, ne ile geçindik, hiç hatırlamıyorum.

    leiden şehrinde güzel bir stüdyoda arap saçı'nı kaydettik beraber... onun parasını filan da almışızdır herhalde şirketten... alabildiğimiz kadar... herhangi bir şekilde geçindik işte, önemli değil.

    şu anda hayatta olduğumuza göre açlıktan ölmemişiz demek ki...

    tek bildiğim, bayağı neşeli idik. bir gülüyoruz, bazen sabahlara kadar... gören de 'bu adamların bir elleri yağda, bir elleri yağda herhalde' diye düşünür. halbuki gülmek için bizim ellerimizin yağda veya balda olmasına hiç gerek yoktur... çünkü hayatı çözmüşüzdür...

    ------------------

    [ kitaptan bonus komik hollanda anektodu ]

    pazar sabahları, amsterdam'da oturduğumuz evin tam karşısındaki kilisenin (westerkerk) çalan çanları bile bize espri kaynağı olurdu. sabahın saat 10'unda (biz gececiler için erken bir saat sayılır, malum) çan sesleri ile yataktan fırlayınca, hem 'hay şu kilisenin papazını...' deyip, hem de papazın iple çandan aşağı sarkıp, kapımızın altından odaya süzülmesinden tut, kendi kendimize yarattığımız hayal mahsülü hikayeler filan, bizim için gülme vesilesi oldu hep...
    ''

    ----- bonus -----
    mezarlık gülleri'nden diğer anektodlar:
    (bkz: erkin koray/@fifa98)
    (bkz: sedat avcı/@fifa98)
    (bkz: yeraltı dörtlüsü/@fifa98)
    (bkz: ahmet güvenç/@fifa98)
    (bkz: nihat örerel/@fifa98)
    ----- bonus -----
  • bu adam yüzünden bir sürü şarkıda sadece bass'a odaklanıp kalıyorum. bu açıdan sinir olmaktayım kendisine. insan biraz mütevazi olur canım.
  • dönencedeki bas açılışı ders olarak okutulması gereken gitaristtir, nasıl bir tempodur o öyle ya.
hesabın var mı? giriş yap