• müthiş önemli bir tarihsel figür. bu adam benim için tüm osmanlı aydınları arasında apayrı bir yere sahiptir. türkiye diyanet vakfı yayınları'ndan çıkan ahmet cevdet paşa: vefatının 100. yılına armağan diye bir eser vardır. güzeldir, okuyunuz. işbu eserden hareketle size bir kaç fragman sunalım:

    - ibn-i haldun'un mukaddime sini ilk kez türkçe'ye çeviren kişidir.

    - mecelle yi tanzim edenlerin başındadır.

    - ilk türkçe mantık kitabının yazarıdır

    - ilk osmanlı gramerinin yazarıdır.

    - "hazreti ademden ikinci murat'a peygamberler ve padişahlar tarihi" üzerine yazmıştır.

    - ona göre osmanlı devleti askeri bir devlettir.

    - ona göre devletleri yönlendiren esas unsur menfaattir.

    - ona göre reformdan uzak kalmak allah'a mahsustur.

    - ona göre osmanlı'da çöküşün nedeni ilimde gerilemedir.

    - birçok farklı vilayette valilik yapmıştır.

    - güney'deki göçebe aşiretlerin yerleşimi için projeler geliştirmiştir.

    - kızı fatma aliye hanım dır.

    - eşine aşk şiirleri yazan bir romantiktir.
  • ahmet cevdet paşa (1823-1895), 19. yüzyıl türkiye'sinin önde gelen bilim ve devlet adamlarındandır. asıl adı ahmed'dir ve cevdet mahlâsını, istanbul'da öğrenim gördüğü sırada şâir süleyman fehim efendi'den almıştır.
    1839 yılı başlarında, büyükbabası tarafından tahsil görmesi için istanbul'a gönderilmiş olan ahmed cevdet paşa, burada kısa sürede kendini göstermiş ve devrin önemli bilim adamları olan hâfız seyyid efendi, doyranlı mehmed efendi, vidinli mustafa efendi, kara halil efendi ve birgivi hoca şakir efendi'den nakli ilimleri, miralay nûri bey ve müneccimbaşı osman sâbit efendi'den de hesap, cebir ve hendese gibi akli ilimleri tahsil etmiştir.
    ahmed cevdet paşa'nın bilim tarihi açısından önemli olan yapıtı "takvimü'l-edvâr" (dönemlerin takvimi, 1870) adını taşır. bu yapıtında ahmed cevdet paşa, şemsi ve hicri takvim ilkelerini temele alan yeni bir takvim önerisinde bulunmuştur. eser iki amaçla kaleme alınmıştır: birincisi, yazarın kendi deyimi ile "lisân-ı türki ilim lisânı olamaz diyenlere lisânımızın her şeye kâbil olduğunu ve bu lisân ile her fenden güzel eserler yazılabileceğini" göstermek, ikincisi ise yeni bir takvim önermektir.
    bu yapıttan anladığımız kadarıyla, osmanlı devleti'nin başlangıç dönemlerinde seneleri kameri, ayları şemsi olan bir takvim kullanılmış ve maaşlı askerlerin maaşlarına karşılık gelen gelirler ise kameri aylar itibariyle toplanmıştır. ancak bu durum hazinede bir takım zorluklar ortaya çıkartmış ve hazine açık vermeye başlamıştır.
    bu ve buna benzer nedenlerle, ahmed cevdet paşa başkanlığında, müneccimbaşı tâhir efendi, divân-ı ahkâm-ı adliyye âzâsından vartan bey, mekteb-i harbiyye-i şâhâne hocalarından miralay vidinli tevfik bey, rassâd kombari ve divân-ı ahkâm-ı adliyye memurlarında şehbazyan efendi'den oluşan bir komisyon kurulmuş ve bu komisyonun ulaştığı sonuçlar bir mazbata ile sadrazama sunulmuştur. ancak bu öneri her nedense uygulamaya konulmamıştır. işte, bu komisyon tarafından önerilen takvimin esaslarını, ahmed cevdet paşa tarafından takvimü'l-edvâr'da anlatılmıştır.
    ahmed cevdet paşa'nın önerdiği takvim aslında, şimdiye kadar yapılan takvimler içerisinde en duyarlısı olan ömer hayyam'ın isfahan gözlemevi'nde tertip ettiği celâli takvimi'nden başka bir şey değildir. yukarıda da belirtilmiş olduğu gibi, bu yapıtın en önemli yönlerinden birisi, türkçe yazılmış olmasıdır.
    ahmed cevdet paşa'nın türkçe'nin bilim dili haline gelmesine büyük önem verdiği ve bunu gerçekleştirmeye çalıştığı görülmektedir. ona göre, osmanlı lisânının aslı türkçedir; fakat farsça ve arapçadan pek çok kelime alındığı için, üç dilden oluşan bir dil haline gelmiştir. osmanlıca yalınlaştırılmalı, eserler açık bir dille yazılmalı, yeni terimler bulunmalıdır.

    kaynak: http://www.kimkimdir.gen.tr/
  • günümüzde islamcılar olarak tasnif edilen kesimin idolü sayılamayacak mühim bir şahsiyettir. zira siyasi islamcılar olarak adlandırılan kimseler günümüzde, her bir cemaatin kendi içinde kendi hukukunu uygulayabileceği "çok hukuklu" bir adalet sistemini savunup, bu hususu en temel taleplerinden ve vaadlerinden biri olarak ön plana çıkarırken, ahmet cevdet paşa, en büyük eseri olan mecelle ile farklı hukukların uygulanageldiği osmanlı'da, değişik cemaatlerin tek bir hukuk kodifikasyonuna tabi olması adına ilk ve çok büyük bir adımın atılmasına vesile olmuştur. mecelle'yi tek başına tanzim etmemiş olsa da hazırlanmasında en büyük emeği zatı muhteremin verdiği izahtan varestedir.

    tekrar günümüz siyasi islamcılarına dönecek olursak; gelenek adına ne varsa içeriğini anlayıp kavramadan, kritiğini yapmadan, onları sloganlaştırıp "çağdaş" karşısında ululayıp takdis etmek şeklinde gösterdikleri tepkisel tavrı, ahmet cevdet paşa'nın sahsına da teşmil etmişlerdir denebilir, eğer paşayı idolü olarak gören gösterenleri varsa. ayrıca mutlaka bu genellemenin de istisnaları vardır.

    diğer taraftan, sürekli anayasaların yenilendiği, yenilenmiş anayasaların dahi toplumun anlayış ve kavrayışına uymayıp "emanet" durduğu, temel kanunların bile açılan paketlerle ve "reform" adında düzeltmelerle sürekli dalgalanmaya bırakıldığı günümüz türkiyesinde, ahmet cevdet paşa'nın "siyasi islamcılar" dışındaki kesimlerce de incelenip kavranması ve gerekli kritiğe tabi tutularak faydalanılması pek çok fayda sağlayacaktır.

    ahmet cevdet paşa ile çağdaş siyasi islamcıların hukuk konusundaki benzer ve farklı tavırlarının güncel bir mukayesesi için (bkz: medine'den lozan'a)
  • peygamberlerin hayatını anlattığı kısas-ı enbiya isimli iki ciltlik kitabı 1990'lı yılların bir ramazan ayında yanılmıyorsam meydan gazetesi tarafından 30 kupona verilmişti. yaz tatilinde kitabı baştan sona okuyunca dedem tarafından bisikletle ödüllendirilmiştim. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • ilber ortaylı'ya göre medresenin son gülü.
  • 1822-1895 tarihleri arasında yaşadığını okumakta olduğum mecelle nin 99 maddesi isimli kitaptan öğrendiğim adam. soyut hukuk bilgisi çok iyi olsa gerek ki mecelleyi hazırlayan beyintakımından. napolyon kodlarıyla, alman kanunlarıyla yarışacak bir kanun hazırlamış ki etkisi bugünlere kadar sürmüş.
  • geçen fatih câmii'nin mezâr-ı şerîfinde kabrine rastladığım merhûm. osmanlı târihine adını mühür gibi vurmuş âlim olan bilge, has devlet adamlarından. ammâ rûhuma en çok dokunan, beni rikkate getiren mezar taşının son dizesi olmuşdu:

    târihini yazan kalem kırılsın,
    ahmet cevdet paşa vefât eyledi.

    kim demiş osmanlı şâirleri salt romantikdi diye! öyle bir ızdırab, tevekkülü yedeğine almış hicâb dolu bir kahırlanma var ki bu mısrâda kör göze parmak. mezar taşında bile âyân olan böyle bir realist içlilik, üzüntü divân şâirine nasıl yansımaz. böyle bir şeyi iddîa etmek ne ahmaklık! ama mal bulmuş mağribî gibi bu tür lakırdılara atlayan çok cehl-i mürekkeb merkebi var ortalıkta. zannediyorlar ki çok orijinal şeyler söylüyorlar. yuh olsun!

    neyse, lâf nereden nereye geldi. ''coşdu yine deli gönül''. allah rahmet eylesin ey büyük âlim, ey büyük osmanlı!
  • bulgaristanda doğmuş, gençlik yıllarında istanbula gelmiştir.
    kavaid i türkiye, belagat i osmaniye adlı eserleri vardır.
  • çapı, değeri kim bilir ne zaman anlaşılacak bir osmanlı münevveri. ahmet hamdi tanpınar cevdet paşa'yı ondokuzuncu asır türk edebiyatı tarihinde "yenileşme döneminin üç büyük muharriri" arasında ayrıntılı şekilde anlatır. tanpınar her ne kadar, onun "iç dram"ından söz etse de, tanzimat'ın ruhunu oluşturan dualite duygusunun paşada bulunduğunu söylemek zordur.
    medrese ve tekke tahsilini bir arada yürüten, matematik, felsefe, tıp eğitimi alan, kendi kendine fransızcayı öğrenen cevdet paşa, iki kutup arasında kararsız kalmamış, şahsiyetini oluşturan bütün parçaları birbirine mezcetmiş*, devrin aydınları arasında farklı bir duruş sergilemiştir.
    meclis-i maarif üyeliği, darülmuallimîn müdürlüğü, encümen-i dâniş üyeliği, anadolu kazaskerliği, divan-ı ahkâm-ı adliye reisliği, cemiyet-i ilmiye reisliği; bursa, yanya, suriye ve halep valilikleri, birkaç kez azledilip atanmak kaydıyla adliye, maarif, dâhiliye, ticaret ve ziraat nazırlıkları, ayrıca daha birçok resmî görevlerde bulunan ahmed cevdet paşa, bunca ikbale rağmen hiçbir zaman ikbal kaygısı gütmemiştir.
    görevleri sebebiyle ailesinden uzakta olduğu zamanlarda, eşi adviye rabia hanım'ın yazmayı yeni sökerek gönderdiği mektuplarına tatlılıkla cevap verir, burnu kaf dağında gezmeyen anlayışlı, sadık bir eştir. ali sedad bey, fatma aliye ve emine semiye gibi her biri kendi alanında başarılı üç tane evlat yetiştirmiştir, iyi bir babadır.
    bebek'teki yalısında öldüğünde arkasında çocukları, eşi, eserlerinin dışında, (yürüttüğü sayısız resmî görevlerini hatırlarsak) sadece borçlarını miras bırakmıştır.
  • üçüncü köprüye adının verilmesini önerdiğim 19. yüzyılın en önemli fikir adamı.
    bu ülkenin yetiştirdiği her değere islamcı diyerek aklı sıra onları aşağıladığını zanneden zihniyete de ayrıca kafam girsin.
hesabın var mı? giriş yap