• seçimin en büyük bombası bugün buradan gelecek.

    gecenin üç buçuğunda not ediyorum buraya.

    afyon ile chp'yi yan yana bile getiremezdim ama burcu köksal bunu başaracak gibi.

    niye bomba diyorum, akp'yi kurulduğu yerde mağlup etmek ve chp alerjisini böyle bir yerde kırabilmek, istanbul ve ankara zaferi kadar önemli.
  • doğma büyüme afyon'luyum. bundan birkaç yıl önce biri gelip bana "cehape'li bir kadın, afyon'da %50+ farkla belediye başkanı olacak" deseydi taşak geçerdim.

    çok fena taşak geçerdim.
  • batının en cahil, en yobaz şehri. halkı, yıllardan beri iktidarda hangi parti varsa yerel seçimlerde o partinin adayına oy verdi. memleketimdir, herşeye rağmen severim ancak türkiye'nin batısında halkı bu kadar koyun gibi olan bir vilayet bence yok. gerçi kütahya'nın da afyon'dan geri kalır yanı yok diyorlar ya neyse.

    afyon'un çoğu insanı, güç kimin elindeyse onun adamı olur. siyasetin dışında da bu böyledir. kim zengin olduysa, kim milleti itip kaktıysa bu zamana kadar hep saygı gördü afyon'da. peki neden bu insanlar böyle davranıyor derseniz sebebi güç sahibi üzerinden çıkar sağlamaya çalışma isteğidir. kimisi torpille iyi yerlere gelmek için, kimisi oğlunu belediyede işe sokabilmek için, kimisi ihaleleri cebe atmak için iktidar sahibinin bir yerlerini yaladı. bu insanların tek istediği kayrılmak, varlıklı olmak. komşusundan, eşinden dostundan üstün olmak. bu tip insanlarla dolu bir vilayeti idare etmek ne kadar kolay düşünsenize. adamların cebine parasını sıkıştırın, sizin için yapmayacağı şey yoktur. yeter ki iktidar olun. bakın örnekleri görüyoruz. ne zaman kabul edilemez yasaklar, hak ihlalleri vs. ortaya atıldığında bunları ilk uygulamaya geçiren şehirlerden biri hep afyon oluyor. şu uygulamalara bile destek vermenin birilerine yaranmaya çalışmaktan başka açıklaması olamaz.

    (bkz: afyon'da kadınlara özel otobüs uygulaması)
    (bkz: afyonkarahisar'da alkol yasağı)
    (bkz: afyon'da öğrencilere kimlik sorgulaması yapılması)

    tamam, belediyesi valiliği bir karar almış, uygulamış. peki vatandaşın bu duruma razı olduğunu nereden biliyorsun diyeceksiniz. öğrencilere kimlik kontrolü olayının tepkilerini henüz bilmiyorum ama diğer olaylarda halkın çoğunluğunun, bu kararlar şayet uygulansaydı, destek olacaklarını biliyorum, duydum. bu kararların uygulanmamasının sebebi de yerel yönetimin vazgeçmesi değil, türkiye çapında bu uygulamalara verilen sert eleştiriler yüzünden hükümetin geri adım atmasıdır. şimdi halktan kimse alkol yasağı gelsin falan demiyor. resmi uygulama yoksa, şikayet de yok. gerçi bu öğrenci evleri gündeme gelmeden önce de afyon'da bazı liselerde birlikte görülen kız ve erkek öğrencilerin ailelerine mesajla uyarı yapılıyordu. bu da insanların özünden gelen yobazlığından dolayı sanırsam şimdi hak yemeyelim.

    bu insanların genlerine işlemiş bir şeylerden nemalanmaya çalışmak, biat etmek.

    atatürk'ten sonra gelen belki de en iyi cumhurbaşkanı olan ahmet necdet sezer afyonluydu. ne kadar görevini hakkıyla da yapmışsa da afyon'a, süleyman demirel'in ısparta'ya yaptığı gibi yatırım yapmadığı için halkın çoğunluğu tarafından hayırsız diye nitelendirildi.

    dsp, mhp, anap koalisyonu döneminde belediye başkanı mhp'li hayrettin barut'tu. mhp seçmeni olmasam da yaptığı hizmetler neticesinde yerel seçimlerde hayrettin barut'a oy vermiştim. sonrasında akp iktidara geldiğinde ilk yerel seçimde akp kazandı. eski belediye başkanı ne kadar iyi de olsa, iktidar partisine oy verilmişti. sonraları halk yeni başkandan hiç memnun kalmadı. çok dert yandılar ama ikinci yerel seçimde yine akp'den başka bir adayı seçtiler. o başkandan da memnun kalmadılar ve ikincisinde tekrar aynı adamı seçtiler. ben başta anlamadım bu kadar da olmaz diyordum ama olay şehre hizmet değil, makam, mevki para olayıymış. çok yolsuzluk haberi dolaştı etrafta. devletin kaynağıyla yükselen insanlar, civar köylerden kömür, makarna yardımı teşvikiyle il merkezinde, genel seçimlerde köylüye oy kullandırdılar. haliyle yerlerini iyice sağlamlaştırmış oldular.

    halkın çoğunluğundan bahsettim hep ama çoğunluk derken seçimlerde alınan oya göre konuştum yoksa yine de azımsanmayacak miktarda düzgün insan var afyon'da.

    onun dışında afyon'da çok zenginler de var, çok fakirler de. bu zenginler birleşse afyon'u bir hayli geliştirebilir, yoksul kesime istihdam sağlayabilir ama yapmıyorlar. felaket derecede bir bencillik ve hırs var. ayrıca akhisar bile süper ligdeyken afyon'un amatör ligde olmasının izahı yok. kulübe sponsor olan yok anasını satayım. otogardaki bir lokumcu sponsor olmuştu en son. sakatlanan oyuncu para yokluğundan ameliyat ettirilmediği için sakat kaldı afyonspor'da.

    yine de bu insanlara ve olaylara rağmen memleketimi sevmekten vazgeçmem. cumhuriyetin kazanıldığı topraklar buralar.
  • hem valisi ve hem belediye başkanı kadın olan ilk il.
    afyon’u böyle tanımlamak da varmış.
  • 75 yıl sonra ilk defa chp kazandı, hemde kadın, kimse ümidini kesmesin ülkeden.
  • adını uçsuz bucaksız afyon tarlalarından alan ilimiz..60'lı yılların sonunda abd'nin dayatmaları sonucu yapılan uluslararası anla$malar sonucunda hektarlarca alanlık afyon tarlaları ate$e verilmi$ ve ülkemizde afyon üretimi o dönem itibariyle yasaklanmı$tır...

    bugün ise dünyanın en geni$ afyon tarlaları kolombiya'da yer almakta ve sam amca nedense burnunun dibindeki bu üretime çıt çıkarmamaktadır..
  • aslında ben bir bakıma buralı sayılmama rağmen şimdiye kadar hiç afyonkarahisar'ın merkezine gelmemiş olduğumu farkettim ilk geldiğimde. ve açıkçası şehir merkezini gördüğümde de son derece şaşırdım.

    bir kere herkesin malumu olan "kavşak" kısmını ayrı, şehir merkezi kısmını ayrı ele almak gerekir.

    kavşak, son 5 yılda birden sınıf atladı neredeyse. çehresi değişti. sözgelimi bölgenin en lüks oteli oruçoğlu iken, şu anda korel/güral arasında gidip geliyor diyebilirim. kavşak tamamen turizme ayrılmış las vegas gibi bir yer haline gelmiş bence. tam bir mola yeri, hatta bir mola kompleksi. özdilek bile diğerlerinin yanında demode kalıyor. tabii bunda benim özdilek'e fazlasıyla alışmış olmamın etkisi olabilir. ki eskiden kavşak'ta da sadece özdilek vardı, uçsuz bucaksız bir çölün ortasında sadece özdilek varmış gibiydi. şu anda son derece işlek ve kalabalık bir caddenin kenarındaki bir alışveriş merkezi gibi kalmış. karşısında ikbal otelin bahçesinde açılan afium falan var. afyonun en büyük avm'si denilebilir. diğer avm konseptlerinden farklı olarak arazinin büyüklüğü avantaja çevrilmiş ve avm'den ziyade sokak ve dükkanlar tarzı bir yer yapılmış. avm hakkında uzun uzun yazacak değilim güzel işte.

    etrafta çeşitli sucukçular, lokumcular havlucular falan. hepsi tırışka. turist öpme amaçlı yerler. normal elbette bunlar dünyanın her yerinde görülür böyle şeyler. üzerine fazla konuşmayacağım.

    afyon'un aslında coğrafi yakınlık durumu büyük avantaj sağlamış gibi gözüküyor. ülkemizin geldiği muhafazakar noktayı ve muhafazakarların gelir seviyesinin ciddi derecede artmasının kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan şöyle bir şey daha var afyon'u etkileyen; termal turizmi. güral otel'de kaldığım süre boyunca gördüğüm yerli muhafazakar turistin haddi hesabı yoktu. otel de bu kitlesinden epey mutlu gibi. alamancılar, kırolar, bol bol lümpen falan da vardı elbette. bir de kongre turizmi. küçük/orta firmaların, çeşitli kamu kurumlarının toplantıları vs. oluyor. yani özetle afyon yatırıma hala açık bir yer ve zaten bol bol da yatırım, otel inşaatı var. orta ve uzun süreli konaklamalarda güral veya korel oteli tavsiye edebilirim, artık fiyat konusuna bakarsınız. kısa süreli konaklamalarda anemon daha tercih edilebilir gözüküyor. çok daha elit bir müşteri kitlesi var. zaten biz business oteliyiz diyorlar. güral, beş yıldızlı olduğunu zanneden, lobisini muhteşem yüzyıl seti gibi yaparak çektiği müşterilerle kendince mutlu bir otel. dış dünyaya karşı indifferent olabiliyorsanız mutlu mesut kalırsınız çünkü fiziki şartları çok üst düzey. buna rağmen kahvaltıda tepeleme bir tabak dolusu poğaça yiyen insanlar ile yaşamak zorunda olmak sizi rahatsız edecekse hiç gelmeyin. bunun da yanısıra; kahvaltı/brunch falan yapmak isteyen varsa afyon merkezde bence güral'a kesin gelsinler. izmir swissotel'den bile daha zengin bir kahvaltısı var. bu konuda haklarını yemek istemem.

    gelelim asıl afyonkarahisar'a, şehir merkezine.

    bir kere şehirde yüksek katlı, üzerizine doğru çullanan binalar yok. onun yerine ben çok daha havadar, çok daha "anadolu" gözüken bir şehir merkeziyle karşılaştım. belediye hizmetleri bilhassa yol ve kaldırım konusunda çok yetersiz. kaldırımlar ve yollar dar. ama bu eski bir yerleşim yeri olmanın kaçınılmaz sorunu ve kolayca çözülebilecek gbi gözükmüyor. ama bana sorsalar şu ana caddesinde ciddi bir park yasağı uygulanırsa kaldırımlar genişletilebilir diyorum. afyon gibi kurak bir coğrafyada bekleyenmeyecek kadar da yeşil bir kent merkezi. beklenti oluşmasın tabii, ağrı'yla falan kıyaslıyorum ben burayı. yoksa mesela ığdır'a göre daha "sarı", ama ankara'dan bile daha yeşil. bende uydandırdığı izlenim bu en azından. istatistikler farklı konuşuyor olabilir melih başgan kızmasın... belediyenin çoğu yerde wirelless internet hizmeti var işin ilginci. bunu çoğu yerde görmedim ve sevindim. her şeyin bir bedeli vardır elbette, bu hizmetin karşılığında da hotspot login sayfasında belediye başkanının klas(!) bir fotoğrafını görüyorsunuz.

    afyon'un en güzel yeri iyice eski yerleşim yerlerinin bulunduğu muhit. nispeten güzel de diyebileceğim bir restorasyon olmuş. doku korunabilmiş diyemeyeceğim maalesef, aslında çok uygun değil, aşırı bir makyaj kullanılmış ve binalar restore edilmekten ziyade "eskisine benzeyecek şekilde yenilenme"ye tabii tutulmuş. yine de hiç görmemişler için farklı bir deneyim olabilir.

    burada da eski yerleşim yerinin üç tarafının dağlarla kaplı olduğunu görmek insanı şaşırtmıyor ve geçmişte yaşayan insanların güvenlik kaygısının nasıl hayatlarını derinden etkilediğini görüyorsunuz.

    afyon'un en önemli yeri karahisar kalesi. burayı hiç görmemiş olmak, ilk gördüğümde beni şaşırttı. yani türkiye'de hiç böyle bir yer olduğunu bilmemek. karahisar kalesi türküsüne rağmen. böyle bir şey olduğunu hiç tahmin etmemiştim, normal yıkık dökük bir kale sanmıştım. herkes hayatında bir kez olsun, kaleye çıkmasa bile kaleyi görmeli. karahisar kalesi biraz da bizim ülke olarak kendimizi tanıtamamamızın göstergesi sanırım. çok rahat game of thrones çekilebilecek bir yer. aşağıdan bakarken "burayı nasıl yapmışlar ya" diye düşünmemek imkansız. o kadar yüksek, o kadar sarp bir kayanın üzerinde ki, dünyada çok az böyle yer vardır. kalenin duvarlarında uzaktan görülebilen iğrenç bir restorasyon var. duvarların bir kısmını traşlamışlar ve kalan kısmıyla arasında ciddi bir ton farkı var. kalenin ışıklandırması da yok sanırım veya ben görmedim. kaleye çıkmak için yaklaşık 570 adet dik ve yüksek merdiven çıkmak zorundasınız. inmesi çıkmaktan daha zor. ama bir akşamüstü, muhteşem manzarasını izlemek için ben değer olduğunu düşünüyorum. merdiven yolu boyunca duvarlarda felaket duvar yazıları var. asker göndermeli, aşk sevgi göndermeli. hayır sokak sanatına ben gerçekten, can-ı görülden saygı duyuyorum ama arkadaşım bu böyle bir şey değil. git şehir merkezindeki iğrenç duvarları boya, oraları vandalize et. bu yaptığın zaten sanat değil. neyse kalenin içinde de hiçbir şey yok. ne bir restorasyon ne bir bakım. son derece de tehlikeli bir ortam var hatta. bu kadar turistik olması gereken bir yerdeki bu bakımsızlık tam bir rezalet. yurtdışında uyduruk uyduruk yerlere ne biçim kafileler gidiyorken bizim burayı yok saymamız anlaşılabilir değil. kale anlatmakla bitirilemez sanırım. üzerinden çektiğim bir kaç panaromik çekimi koyarım yakında, daha açıklayıcı olur.

    kaleye giderken veya kaleden gelirken bahsettiğim eski afyon evlerini görebilir, mevlevihane müzesine gidebilir, ulucami ve imaret camii'ni görebilirsiniz. hepsi tarihi ve estetik değeri olan yerler. zafer müzesi de güzel oraya da gidilmeli diyorum.

    ve elbette afyon'da yapılabilecek diğer en güzel şeye sıra gelir; yemek yemek...

    sayacağım yerlerin hepsi şehir merkezinde bu arada. kavşaktaki tırıvırı yerleri pas geçin hemen. yarım saat daha ayırıp afyon merkeze gelin derim.

    sucuk için; damak tadına göre değişmekle birlikte benim favorim itimat. baharatlı sarmısaklı bir lezzeti var. ızgara için de uygun daha yağlı. itimat valilik'e sırtınızı verdiğinizde sol çaprazda kalıyor. daha sade bir sucuk isterseniz valilik binasını solunuza alıp imaret'e doğru devam ederken ileride sağda kocaşaban var. kocaşaban cumhuriyet sucuklarının da sahiplerinin soyismidir ve bu küçük dükkanda cumhuriyet'in kurucularından olup, amca çocukları arasında "ben geleneksel yöntemle yapmaya devam edeceğim vs. fabrikasyon yapalım zengin oluruz" kavgasından "gelenekselci" kanadı oluşturan kişinin sucukları satılmakta. ben burayı tavsiye ediyorum. ama yok illa cumhuriyet alacağım derseniz de itimat'a yakın bir yerde cumhuriyetin satış mağazası var işte kime sorsanız gösterir.

    lokum için tek adres yayla şekerleme olmalı. lokum sevmeyenler için bile inanılmaz lezzetli lokum yapıyorlar. öyle dışarıdan alacağınız hiçbir lokuma benzemez. bir kere içinde gerçek manda kaymağı var. hafif, müthiş bir kaymak. karışık yaptırın hepsinin tadına bakın derim. beyaz lokumlu sultan ve normal lokumlar falan var işte. anlatılmaz yaşanır cinsten. gittiğinizde önünde göreceğiniz sıraya da şaşırmayın. günün hemen her saati bu dükkanın önünde sıra olur. sıradaki diğer kişiler 10 kilo 15 kilo falan alıyor olabilirler. kendinizi ezik hissetmeyin. olabilir böyle şeyler.sıra konusu zaten tazelik konusunda da insana doğrudan güven veriyor. bahsettiğim cumhuriyet ve ikbal lokantasının karşı çaprazındaki sokakta. yine kimse sorsanız gösterir.

    afyon'a öğle saatlerinde gelmişseniz ve et seven bir insansanız gidilebilecek en iyi yer aşçı bacaksız. aşçı bacaksız'ın bir eşinin daha dünyanın herhangi bir yerinde olduğunu düşünmüyorum. kuzu etinin erişebileceği en yüksek noktalardan biri. dört kuşaktır aynı dükkan ve aynı yöntemle pişirilen et. lokantada menü yok. zaten sadece kendi yaptıkları özel et var. sanırım afyon kebabı olabilir ama olmayabilir de. bir kaç çeşit içecek var ve afyon'da yediğim en güzel ekmek kadayıfı var. aşçı bacaksız'da bir buçuk isterseniz alacağınız cevap "buçuklu olmaz" olacaktır. "az yağlı olsun" derseniz "az yağlı olmaz" derler. çünkü gerçekten de böyledir. kaymakam kovmuş 150 yıllık bir lokantadır. ve orada yapılan şey bence bir sanattır. sanata saygılı olup yemeğinizi tatlınızı yiyip kalkın. zaten 6 masa var kalabalıklık yapmayın. masalar ve zemin döşemesi de 150 yıllık var. yemek+içecek+kaymaklı tatlı 18 olması lazım.

    yayla şekerleme'den biraz ileride sağda, bedesten çarşısının içinde köfteci ali var. burada da çatal bıçak serisi olmadan, açık tırnak pidesi üzerine dizilmiş köfte ve yeşillik-domates geliyor. pideyi düzgünce kıvırıp elle yiyorsunuz. epey lezzetli bir köfte. bir aşçı bacaksız olmasa da uzun süreli kalacaksanız değişiklik olur işte. farklı bir teknik, farklı bir ambiyans.

    dönerci numan usta diye bir yer var yol üzerinde, döneri özelliksiz ama tandır çorbası yapıyorlar. oldukça lezzetli diyebilirim.

    yine uzun süreli kalımlarda; gülyurt var. dünya mutfağı ve özenti genç ağırlıklı bir menüsü var. menü fazla zengin ve iddialı olmasına rağmen insanı üzmüyor. ben çoğu yerde "eah bunu kesin yapamazlar" diye düşünürüm mesela ama gülyurt'un aşçısı iyi sanırım, fotoğraftakini tabağınızda görüyorsunuz sıkıntı olmuyor.

    ekmek kadayıfı için aşçı bacaksız dedim ama maalesef onun dışında sadece ikbal lokantasında yedim. o da güzeldi ama aşçı bacaksız farklıydı.

    söylenenin aksine, afyon merkez çok yobaz bir yer değil. aşırı derecede kapalı ve baskıcı bir atmosferi yok bence. bunu elbette benim şıp diye anlamam zor, ama medyada, sosyal medyada ve kamuoyunda mevcut olan yobazlığın başkenti konumlandırmasını hak etmiyor. yine elbette neyle kıyasladığınıza göre değişir. ağrı'ya kıyasla daha açık ve renkli, izmir'den fersah fersah uzak. ama istanbul'un da çoğu yerinden daha nezih onu söyleyeyim. bir dudullu , bayrampaşa değil mesela. gel gelelim, yolda çok açık kıyafet giymiş bir kadın göremezsiniz elbette. buna karşın en azından kadın görebilirsiniz. o kadar da değil işte onu demek istiyorum. uzun saçlıyı dövmüşler safsatalarına inanmayın derim. siz de afyon'a gelip gece hayatı bulmayı umuyorsanız çok yanlış bir yerdesiniz o bariz. tekel bayii var ama.

    3g konusu gerçekten problematik. ilginç bir şekilde 3g ya çok yavaş ya çekmiyor.

    belediye burada hala ölüm ilan ediyor megafonlardan. emin değilim çok özel insanları anons ediyor da olabilir. sonuçta her öleni anons ediyor olsalar bütün gün olması gerekmez miydi? yine de sık sık anons oluyor.

    dolmuşçular çok gelişmiş bir telsiz ve haberleşme ağından faydalanıyorlar. sebebini anlayamıyorum, küçücük afyonda neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorlar onu da bilmiyorum ama sürekli aralarında bir iletişim bir bilgi akışı mevcut. komik. ama dolmuşçular genelde iyi insan.

    sonuçta yapılacak çok az şeyin olduğu, yaşamak için hiç uygun olmayan ama bir kez olsun gezmeye gelinmesi gereken bir yer afyon.
  • chp adayı burcu köksal izmir adayından daha fazla oy alarak seçildi. bunun ne demek olduğunu herkes çok iyi biliyor. adam gibi adamları, topuklu efeleri aday yaparsanız her yerde kazanabilirsiniz.
  • türkiye'ye soğuğun burdan yayıldığını tahmin ettiğim ilimiz.
  • ulusal mola merkezidir. tüm türkiye orada durur, çişini yapar, sucuk ekmeğini yer, lokumunu alır ve yoluna devam eder.
hesabın var mı? giriş yap