• green fairy.
    van gough'un çizdiği bazı tablolardaki karanlık gökyüzünü yeşile boyamasının nedeni.
    oscar wilde şöyle ne demiş:
    "absynth içkisi üstüne ;
    bir bardak içtikten sonra nesneleri olmasını istediğiniz gibi görürsünüz.ikinciden sonra nesneleri olmadıkları gibi görürsünüz.ama üçüncüyü içtikten sonra nesneleri gerçekten oldukları gibi görürsünüz ki, en korkunç şeydir bu dünyada..."
    green fairy who lives in absynth wants your soul
  • 4 yıl önce barcelona'da bi katalan amcayla yaklaşık bi litrelik şiseni hüpletip, üçüncü bardaktan sonra adamla katalanca anlaşmaya başladığım içki. baya da anladım gibi geldiydi adamı ama o da beni anladı mı emin değilim hala.

    sarhoşken katalanca konuşabilen adam olabiliyorum kızlar.
  • bir suru ulkede yasadisi olan, yasal olarak sadece cek cumhuriyeti ve yanilmiyorsam portekiz'de uretilip satilan, tuhaf yesil renkli, 70% alkollu, narkotigimsi etkileri oldugu soylenen, 19. yuzyilda sanat cevreleri arasinda cok populer olan, "yasasin, bir sise illegal ickim oldu" diye pek bi sevinerek prag'dan aldigim ama hem tirstigimdan, hem icme adabini bilmedigimden, hem de igrenc kokmasindan oturu (70% alkol boru degil netekim, tuvalet ispirtosu gibi kokuyor) cesaret edip hala deneyemedigim icki.
  • türkiye de buna kolonya denir, ve başlıca üreticisi eyüp sabri tuncerdir, evet.
  • ah canlarım vah canlarım... hiçbir özelliği olmayan gudik şeylere para vermeye ne meraklı insanoğlu:

    * kankan berkecan'ın "abi absinthe getirdi arkadaş, absinthe partisi yapalım!!!" derken refere ettiği "absinthe" yasa dışı bir içki değildir. çünkü içinde yasa dışı bir şey yoktur, aynı onu içmenin matah bir tarafı olmadığı gibi. sizin satın aldığınız absinthe muhteviyatında %70 civarı alkol, ve geri kalanının çoğunda su bulunduran bir karışımdan başka bir şey değil. zaten absinthe yasadışı olsa, grain alcohol adını verdiğimiz, %95 alkol oranlı kokteyl katkısının hayli hayli yasa dışı olması gerekirdi. veyahut everclear'in...

    * absinthe bir pazarlama stratejisidir... 19. yy fransız boheminde popüler olmuş, ve içinde artemisia absinthium ekstraktı olan absinthe'i ile bugün çılgın gençliğin içtiği absinthe arasında neredeyse tek benzer taraf alkol oranının fazla olması. zira bir içkiye "viski" etiketi vurmak için bazı kıstasların sağlanması gerekirken, "absinthe" demek için hiçbir şey gerekli değildir. isterseniz dünyanın en gudik votkasını yapıp absinthe etiketi vurarak pahalıya satabilirsiniz mesela, alın size ufak bir tüyo...

    * hani bir de özel absinthe kaşığında (veya çatalda) şeker eritme ritüeli var ya... onu sadece tribine yapıyorsun şimdi satın aldığın absinthlerde, başka bir halta yaradığı yok :)

    * bir yerden bulduğun gudik bir absinthe şişesine sadece alkol oranı yüksek everclear gibi bir şey doldursan da kimse zaten bunu çakmaz... zira normalde hafif yeşile çalan bir rengi olması gerekirken piyasadakilerin öyle bir kaygısı yok. "nasılsa alan yine de alıyor..." diyorlar adam, ve haklılar. alkolden başka neredeyse içinde bir halt olmayan şişelere dünya kadar para veriliyor ne de olsa, niye kassın adamlar.

    * ha illa ki gerçek absinthe içmek istiyorsan evde yapmayı deneyebilirsin. ama buna harcadığın çabayı etrafta "müslüm gürses'in çok değişik bir soundu var... rock yapıyor adam resmen" demeye harca, bıraktığı etki benzer olduğu gibi çok daha kolay değil mi?
  • neseli bir paris gecesinde program konugum olmayi basarmis az degisik icki.
    denemek isteyenler bildigimiz kolonya yi biraz sulandirmak suretiyle icebilir inanin ayni sey, yok eger illede yesil renk obsesyonunda israr edilecekse o vakit yesil renkli bir kolonya icin gene ayni sey (bkz: ne degisti)
  • bir içki türü. yeşilli meşilli.

    bu yazımda sizlere absinthe ile ressamların imtihanını anlatıcığım.

    absinthe denince akla ilk olarak van gogh gelir. kendisi sıkı bir tüketicisiydi bu meredin. resimlerinde sürekli görülen o hareli yapının, sanki bir vibrasyona maruz kalmışcasına, titriyormuş gibi hissettiğimiz tüm o resimlerinin hasebinin absinthe olduğu söyleniyor. mesela şuradaki titreşimli yapı gibi. ya da en bariz örneği ile burada intihar etmeden önceki resmi gibi. acaba neden yıldızları ve ayı bu kadar büyük görüyordu, neden üzerine üzerine geliyorlarmış gibi, sanki elini uzatsaydı yakalayacakmış gibi hissediyordu? bunların tek nedeni içki değildi ama hiç etkisi olmadığını söylemek de doğru olmaz. (yalnız arayınca da starry night hd diye bir şey çıktı, adam yaşamında beş kuruşa satamazken resimlerini, internet aleminde hd'sinin peşine düşüldüğünü görse öbür kulağını da keser atardı herhalde.)

    sonra bir de edgar degas var. tablosunun adı l'absinthe zaten. bu resimde önünde bir kadeh absinthe duran, tabir-i caizse boş gözlerle ve anlamsız bir ifade ile aval aval bir noktaya bakan bir kadını görüyoruz. büyük ihtimalle kadın absinthe'in etkisi altında. resim ilk olarak görücüye çıktığında oldukça antipatik bulunmuş, ucube demişler. şöyle demişler aslında: "sadece ahlaksızlığı becerebilen alçalmış ruhların portresi. güzel bir resim olabilir, fakat 'güzel sanatlar' çok daha başka bir şey" adgjadg düz mantığa gel, güzel sanatlar denince sadece güzel şeylerin resmedilmesi olarak anlamış adam durumu. toplumun gerçeğini yansıtınca ya da gösterince pis, kaka, tiksinç mi oluyor sanat? böyle bir şey hiç yok, degas kafasından uyduruyor zaten hep bunları. neyse adam, biz şu an degas'yı konuştuğumuza göre, sen pek başarılı olamamışsın.

    bir diğer ressamımız da manet. onun resminin adı da the absinthe drinker. bu resimde de üzerinde paçavra kıyafetler olan bir adamcağızı görüyoruz, yine yanında bir kadeh absinthe ve yerde boş bir şişe durmakta. manet'nin ilk işlerinden biri bu, o yüzden genç ressam biraz hevesli. sanıyor ki kamu spotu gibi etki yaratacak, sosyal farkındalık artacak. hevesli hevesli o dönemin ünlü eserlerinin sergilendiği "salon" adı verilen kuruluşa gidiyor, alın bunu sergileyin diyor. tabi adamlar, hadi canım işimiz gücümüz var diyerek bunu gönderiyorlar. hatta kendi hocası bile bir şaşkınlığa düşüyor. yaptığı eleştiriler tekniğine ya da eserin kalitesine olmuyor. manet diyor, sen tamamen artık ahlaki değerlerini yitirmişsin, nasıl olur da parisli bir ayyaşı hem de absinthe içen bir ayyaşı bir resme konu edersin. çünkü o zaman şöyle resimler sergileniyor, sen şimdi bu resmin yanında ayyaşı düşün.

    velhasıl baya çekmiş bu adamcağızlar.

    diyeceklerim bu kadar.
  • tarihte belki de en çok hakkında yalan bilgi çıkan ve orjinalinden farklı çeşitleri üretilen içkidir. 1750'de ilk önce isviçre'de bir ilaç olarak üretilir, daha sonra başta fransa olmak üzere birçok ülkeye yayılır absinthe. 1870'te fransa'da ulusal içki denilecek kadar popülerleşmiştir ama bu sebeple çok sayıda kötü/eksik/yanlış yapılmış türleri çıkar ve işçi kesiminden birçok insan bunlardan içip hastalanır. bir süre sonra isviçreli bi adam absinthe, şarap vs. içip ailesini öldürür, bu sebeple isviçre'de yasaklanır, aynı vakitlerde birinci dünya savaşı çıkar, fransız hükümeti de alkolizmi ve kötü absinthe'leri ortadan kaldırmak için yasaklar, kısa süre sonra da bu yasak bütün avrupaya yayılır, bir tek çek cumhuriyetinde yasaklanmaz bu yüzden çek cumhuriyeti absinthe adı ile anılır aslında bunun dışında hiçbir bağı yoktur. 1988'de ab'de çıkan bir yasa ile absinthe'in asıl maddesi pelin otu'nun(wormwood) içinde olan thujone maddesine içkilerde belli bir miktara kadar izin verilir ve absinthe üretimi yavaş yavaş tekrar başlar. şu an çek cumhuriyetinde satılan absinthe'lerin büyük çoğunluğu (gittim gördüm) gerçek absinthe'ten uzaktır. normalde rakı gibi anason temelli distile bir içki olan absinthe'in bu ülkede -ve türkiye'de- satılan çoğu versiyonu anasonsuz ve yapay tatlandırıcı-renklendirici içerir. gerçek absinthe de çakma absinthe de içme fırsatım çok oldu, diyebileceğim tek şey bunların tadlarının en ufak bir şekilde benzememesi. gerçek absinthe'in tadı rakıya benzer, ama aynı anda birçok değişik otun tadı ve kokusu da baskın bir şekilde gelir.
    yapay olana örnek verelim: http://www.absinthe.se/reviews/coll_starogreen.jpg
    fakat normalinin rengi az çok böyledir: http://www.absinthe.se/…coll_vertedefougerolles.jpg
    absinthe alacaklara tavsiyem çek değil, fransız veya isviçre menşeili markaları tercih etmeleri. çek, ispanyol, italyan, bulgar vs. absinthe'leri genelde yapaydır, distile değildir, absinthe bile sayılmaz.
    hazırlanışı ise (ing. summoning the green fairy) : kadehimsi bir bardağa absinthe koyulur, üstüne özel delikli bir kaşık yerleştirilir, onun üstüne de bir veya iki küp şeker koyulur. şekerin üstüne yavaş yavaş su damlatılır, şekeri eritip absinthe'e dökülen su, içkiye opak beyaz bir renk verir, aynı rakıdaki gibi. (http://www.absinthe.se/…inthiades2005/pacifique.jpg) absinthe/su oranı ise 1/3 ve 1/5 arasındadır. benzer bi şekilde buzlu suyun içinde şeker eritip de dökebilirsiniz.
    http://www.wormwoodsociety.org/…iew&id=42&itemid=44
    1900'lerin başında sırf bu yüzden barlarda absinthe fountain'ları kullanılmaktaydı.
    http://vivelafranceonline.com/…nthe_fountain_lg.gif
    üstüne şeker koyup yakma vs tarzı olaylar ise çek kaynaklı turistik hareketlerdir.
    absinthe sizi uçurmaz, halüsinasyon gördürmez, sıradan 60-80 derece alkollu bir içkinin etkisi ne ise onu yapar, ama tadı ise gerçekten ününe layık şekilde güzeldir. yine de bizim gibi anasonlu içki tadına aşina olan insanlar için pek değişik gelmeyebilir..

    geniş bir kaynak için: http://www.absinthe.se/
  • tadı rezalet ve zevksiz bir içki olmasıyla beraber 5 shottan sonrası biyolojik olarak bütün insan türlerini sarhoş eder. istikakı 2 bira olan adamlar içmesin. ha bir de alkolle ancak lisede belki hava atabilirsin. burada olmaz, cık.
  • melisa bitkisiyle tatlandırılan çek içkisi. bir ara fransa'da yasaklanmıştı.

    tavsiye edilen içme şekli şöyledir: bir bardağın üzerine çay süzgeci onun da üzerine bir adet kesme şeker konulur. üzerine absinth dökülerek yakılır. yavaş yavaş eriyen şeker bardağın içine akar. daha sonra bardağa biraz daha absinth eklenerek fondip edilir.
    birkaç bardaktan sonra herşeyi mavi görmeye başlarsınız. halisülasyon denizinde yüzerken tüm vücudunuzun yandığını ve uyuştuğunu hissedersiniz.

    acılarını dindirmek ve unutmak için durmadan absinth içen vincent van gogh olayı kulağını kesmeye kadar götürebilmiştir. o yüzden dikkatli olmakta fayda vardır. zira "biz aslan sütüyle büyüdük bişey olmaz amına koyyim" yaklaşımı sizi felaket bir geceye sürükler.
hesabın var mı? giriş yap