• üstadı bir gün edebiyatçı arkadaşları paris'te görürler, yanında zenci bir hatun ile. sorarlar, yahu üstad sen fatma hanım ölünce makberi yazdın daha üç ay oldu ne bu acele diye. abdülhak hamid ise şu cevabı verir."yastayım"
  • ismini hatırlayamadığım bir ecnebi memleketine gemi ile seyahat ettikten sonra o memleketteki ecnebi kadınların ayaklarının iriliği dikkatini çekmiş, ve "ben koca ayaklı kadınların yaşadığı bir ülkede yaşayamam" deyip geldiği gemiye gerisin geri binip yurda dönmüş hassas şair. nur içinde parande atsın.
  • "hakim yed-i kudrettir.yed-i kudret cellat olmaz" demiştir.
    ayrıca babamın 1927-28 yıllarındaki öğretmeni...
  • cenaze töreninden sonra, aralarında ibnülemin’in de bulundugu bir grup dostu hamit’i konu$uyorlarmı$.. birisi, ona acır $ekilde "zavallı çok çekti" demi$.. ibnülemin müdahale etmi$: "yok canım, o kadar çok çekmedi; sadece üç $ey çekti:
    ak$amları mey çekti, sineye dilber çekti, bir de hazineden para çekti.."
  • abdülhak hamid tarhan olan isminin, yeni düzenlemelerle abdülhak hamit tarhan olmasını, "ölmeden önce arkama bir it taktılar" şeklinde yorumladığı söylenen yazar.
  • eşi fatma hanımın ölümü üzerine makberi yazmış olan şair ve oyun yazarı..göze batan bir başka eseri de danteye cevaben yazdığı bir bölüm bulunan 'tayfalar geçidi' adlı kitabı.
    dante hristiyanlık varken yeni bir din kurmaya çalıştığı için hz muhammedi cehennemin yanlış hatırlamıyosam 9. halkasına yollayınca abdulhak hamidden de şu tepkiyi almış kitabında:

    vay dante*! sen misin? koca dah-i müfteri
    haki siyahı tıyneti hakister-i cahim...(pek birşey anlaşılmıyo ama 'vay dante' deyişinden arkadan iyi şeyler gelmediği belli,bir de müfteri iftiracı,ve cahim de cehennem demek,o kadar)

    ardından da danteyi konuşturmuş abdülhak hamid:
    zahilmişim neşideyi nazmettiğim zaman
    ben sonra anladım ki hata etmişim yaman
  • mustafa kemal atatürk'ün talimatıyla zincirlikuyu mezarlığı'na defnedilmiştir. 1935 yılında kurulan bu mezarlığın ilk sâkinidir.
  • türk edebiyatının, en karizmatik isimli yazarlarının başında gelir.

    kendisinin ismi zikredilirken soyunmaya başlamamak elde değil.
  • yusuf ziya ortac ın portreler kitabındaki anılarına bakılacak olursak, kendisini eleştirenlere hep kitaplarla cevap vemiş ama bir keresinde şöyle iki mısralık bir öfke kusmuş:

    yayımı asmadan evvelce ben attım okumu
    bunu inkar ediyorlarsa yesinler ......

    evet, yesinlerden sonra gelen altı harfli kelimeyle kalemini kirletmemiş, yanlız, altına şu notu koymuştu:
    "el manâ fi batnuşşair", türkçesi : mana şarinin karnındadır !
  • sairi azam olarak tanınmıs devrinin en onemli sairi olarak itibar gormus fakat kadınlara olan zaafı nedeniyle basına cok iş gelmiş sairdir,
    viyana'da elçilikte gorev yaparken bir kadına kartvizitini vermiş kadın da kartı yırtarak suratına atmıs bu olay nedeniyle gorevden alınmış hatta ispanyaya atanması gundeme gelince bu sicilden dolayı ispanya tarafından kabul edilmemiş
    en buyuk aşkı lusiyen hanım 'la ilişkileri de gariptir, kendisinden 40 yas genc lusyen le belçika'da gorev yaptıgı sırada tanısmıs evlenmişler, istanbulda'yken lusyen hanım bir italyan kontuna aşık olmus abdulhak hamid den ayrılıp italyanla evlenmiş fakat uclu bir sure aynı evde yasamıs sonra italya ya gitmişler sairi azam da bu surede ziyaretlerine giderek evlerinde misafir olurmus,lusyen 6 yıl sonra italyan kocasından ayrılıp istanbul a geri donmus ve abdulhak hamit le tekrar evlenmişler
    bir davette turk kadınına örnek olarak lusyen i ovmus hikayeyi bilen ataturk den ciddi bir fırca yemiş
    yine de her daim gerek elçilik gerek milletvekilliği gibi işlerle devlet tarafından acıkta bırakılmamıştır
hesabın var mı? giriş yap