• ingiltere'de yasayan bir japon muzisyen. 29 yasindadir, house turunde hos yapitlari vardir.
  • elektronikten olma, biraz sert ve industrial bir müzik yapar bu adam. aynı adı taşıyan* ilk albümü xl recordings tarafından yayınlanmıştır.
  • gercek adi susumu mukai. daha onbir yasindayken minik japon koyunu terkeyleyip ingiltere'ye gelmis susumu'nun klasifiye edilmesi zor biraz lo fi, azicik leftfield, hafif funky muzigini dinlerken susuyor, xl recordingsi basimiza boylesine guzel bir bela actigi icin kutluyor, ve yirmisekiz yasinda, gencliginin baharini yasiyan susumu'nun butun fotograflarinda 'isyerinden yorgun argin eve gelmis, goz altlari morarmis, uzerindeki gomlek tenine yapismis herhangi bir bezgin is adami' goruntusunu gorunce alistigimiz hip'liginden olecek rock star kareleriyle tezat olusturan fotograflarini duvarimiza asmak istiyoruz.
  • yetişirken insanın tek bir yerden beslenmesi iyi değildir. neşvünema halinin başlarında sadece elit eğitimlerden geçerek olmaz o iş. şimdi bu dediklerimi somutlaştırmak için yüzeysel örnekler vereceğim, isimlere, etiketlere takılmayalım; odtü koleji-odtü koleji-bilkent olmaz mesela, ted-ted-bilkent de olmaz. sonra servise atlayıp ümitköye dönmek olmaz.

    çeşitlilik iyidir. bir ted-aal-bilkent iyidir mesela, odtü koleji-st.joseph-odtü de iyi bir kombinasyondur. çok çakala düşmemiş bir mahalle ilkokulu-robert college-yurt dışı da güzel bir örnektir. halkın içinde ikamet edip eğitimini elit okullardan almak önemlidir. beyin yapınızın gelişimine yardım eder. bu noktada çok sıradışı bir yaradılışta değilseniz ailenizin olabildiğince aristokrat olması ise değişmemesi gereken bir sabittir.

    bana gelince ben bu kriterleri olabildiğince tutturarak devam ediyorum hayatıma. çünkü insan sadece en yüksekte olamaz, décadence'ı da yaşamalıdır. sadece bilmemelidir, yaşamalıdır.

    "ne alaka amk zongamin??" diyenler çoktan ispiyonlamış bile olabilirler entryi hak veriyorum. şimdi bu insan japonya'da doğup, ingiltere'de büyüyüp fransız ekolünü hatmedip, fransız bir plak şirketinden müzik yapan bir insan. sırf bu kalıpların altında allah bilir daha ne kadar çeşitlenmiştir gelişimi. 39 yaşında, tipinin neden 60 gösterdiği kafaları kurcalamamalı.

    yeteneği yetiştirilişi tarafından o kadar farklı kaynaklardan beslenmiş ki, önyargılardan, kalıplaşmış, kokuşmuş, başkalarına ait olanlardan apayrı olabilmeyi ve apayrı şeyleri üretebilmeyi/yapabilmeyi başarmış. eminim insan ideasına da hepimizden daha yakındır, özümüz hakkında daha çok fikir/bilgi sahibidir.

    içimizden gelen sınıflandırma dürtüsünü engelleyemiyoruz bazen. her insan aslında tamamen unique iken biz onları sınıflandırıyoruz. ben de yapıyorum, çok yapıyorum. maalesef yüzde doksan dokuz başarılı oluyorum. beni şaşırtanlar kafamı karıştıranlar elbette oluyor. anlayamadığım, anlayamadığım noktada o kişinin beni anlayıp sınıflandırdığı ya da öyle sandığı da oluyor. bunun sebebi çevremdeki/mizdeki herkesin gerçekten analiz edilmeye sınıflandırılmaya çok yatkın olması. iki defa buluşma ve hakkındaki factler(eğitimi, ailesi) çoğunluğu ele veriyor. bu aslında yanlış bile olsa türkiye'de tutuyor malesef. tipinden bile anlaşılıyor bazen insan. halbuki, bence, mesela, bir ekseni "insanın içindekiler bütünü" diğer ekseni ise "hepsini açığa çıkartacak süreç" olsa ve bu multivariable fonksiyonun integralini alsak herkes için sonuç aynıdır. 1 olsun mesela o sonuç. o integral hep 1 çıkar. bazısı daha zekidir, diğeri daha yeteneklidir, öbürü güzeldir, bir başkasının hayal gücü genişken öteki herkesten daha kuvvetli nefret edebilir aynı oranda da herkesten çok sevebilir. o değere 1 dememiz iyi oldu, böylece bir başka entryde de herkesin içindekine ulaşmasının probabilitysini hesaplayabiliriz.

    üstteki paragrafın sebebi ise gerizekalı bir kimselerin zongamin'i sınıflandırmaya çalışmış olması. kalıplara girmeyen birisini kalıba sokmaya çalışmak ne kadar salakçadır acaba? girmiyorsa zorlamamak lazım. yüzeysel kimseleri üzülerek sınıflandırıyoruz ama zongamin? böyle bir kimseyi kalıplara sokmaya çalışmak demek müzik otoritesi olmayı bırakın, yaşam hakkında hiç bir şey bilmemektir. hayatı boyunca düşünmemiş olabilir bu insanlar.

    çok aramadan wikipedia'dan alıntı yapacağım çünkü gerçek sourcelarda yazanları ayrı ayrı toplamak çok zaman alacak. kendisinin musical styleı ve albümü hakkında şöyle buyurmuş çeşitli alimler, aynen kopyalayıp yapıştırıyorum: his music has been described as "incorporating left-field disco, funk, hip-hop, and house, along with good old sloppy garage rock and spaghetti western soundtracks",[3] and "post punk, somewhat cheesy funkdom interspersed with droning catchy dance hooks".[1] gigwise.com described his debut album as "a schizophrenic shot of spaghetti western mayhem, angular foot-stamping menace, and made-in-the-kitchen-sink funk".[5]

    gerçekten bravo. çok güzel tanımlamışsın. oldu olacak dünya kültür mirasından etkilenmiştir de deseydin. zongamin için genre-bending bile diyemeyiz. kendi janrı vardır da diyemeyiz. ismini seçerken aklından geçenler "when i started i wanted it to sound like a band from another dimension. so i came up with a different word for it" diyen bir kişi sadece arayış içinde diyebiliriz.

    zaman ve mekanın içinde kaybolan bu şahsın bir şarkısı ile entryi bitirmek yerinde olabilir. kendisinden bahsetmeyi çok doğru bulmadığım için kendisinden bahsetmedim, hep konunun kenarından dolaştım ama eserlerinin bir örneğini vermemek de olmaz.

    iyi eğlenceler;

    http://www.youtube.com/watch?v=b72gkwwrrfe
hesabın var mı? giriş yap