*

  • (bkz: luzhin savunması)
    luzhin ya da lujin diye yazılıyor ve "jackson " ya da "dupont" , "schneider" gibi standart bir yazılışı olmayan bir isim. belki de rusça bilen bir sözlük kullanıcısı bu duruma bir açıklık getirir bir gün.
  • satranc tahtami tekrar koltugumun altina almama neden alan hikaye.
    turturo da kremasi olm$tur.
  • nabokov'un rusça dönemi eserlerinden. (benim favori nabokov romanım.) birinci baskı, sayfa 216'dan bir paragraf:

    "fakat bir sonraki hamle çok yavaş hazırlandı. durgunluk iki üç gün devam etti; pasaport için lujin'in fotografı çekildi, fotografçı onu çenesinden tuttu, yüzünü hafifçe yana doğru döndürdü, ağzını iyice açmasını söyledi ve sinirlerini ayaklandıran bir vızıltıyla dişini deldi. vızıltı kesildi, dişçi cam bir rafta birşeyler aradı, buldu, lujin'in pasaportunu damgaladı ve kalemini şimşek gibi oynatarak yazdı. 'buyrun' dedi, üstüne iki sıra diş çizilmiş bir belgeyi uzatırken, iki dişin üzerine mürekkeple küçük çarpılar konulmuştu. bunda şüphe çekecek bir şey yoktu ve aldatıcı duraksama perşembeye kadar devam etti. ve perşembe günü lujin her şeyi anladı."

    ah, bir de ikinci kısım şöyle başlıyor efendim: "baba lujin, kitaplar yazan lujin..."
  • filmi izlemiş ya da kitabı okumuş olanlara stefan zweig'in "satranç" isimli öyküsünü de hararetle öneririm (yeniden basımı yapıldıysa can yayınları'ndan bulunabilir).
  • muhteşem bir kitaptır. psikolojik olarak insanı yıpratır... sonunda üzülmemek elde değildir.

    --- spoiler ---

    ayrıca kitabın trajik sonunda, kahramanın* ilk ismini ilk defa duyarız.
    (bkz: alexander ivanovic)

    --- spoiler ---
  • bütün rusça kitapları arasında en fazla sıcaklığa sahip olanın lujin savunması olduğunu söyleyen vladimir nabokov, aynı zamanda kendisinden nefret edenlerin ya da satrançla en küçük bir ilgisi olmayanların bile bu kitabı kendilerine çok yakın bulduklarını söylüyor. satranç karelerinden oluşmuş gerçek dünya ile insanların gerçek yaşam dedikleri rüya arasında gidip gelen bir karakter lujin. kendi gerçeğinde (satrançta yani) her şey kontrolü altında, oysa bir rüyadan ibaret olan gerçek yaşamda tamamen savunmasız.

    kitabı okuduktan sonra, her sabah evimden çıkıp iş yerime doğru yürümeye başladığımda gördüğüm o adamı hatırladım. inşaatı yıllardır bitmeyen bir apartmanın etrafında dolanıp duran, pejmürde kılıklı, yüzü kirden kararmış bu adam, askeri bir disiplinle o çıplak yapının önünde bir ileri bir geri yürüyüp duruyor ve böyle adamların her zaman yaptığı gibi kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor. çocukların ve onlar kadar masum olmayan yetişkinlerin alay konusu elbette. kimi masumca laf atıyor, kimi de taş atarak tahrik ediyor adamı. elinde gördüğüm sigara ve hala hayatta olması ise insanların henüz olabilecekleri kadar kötü olamadıklarını hatırlatıyor bana. eğilip bir taş alıyor yerden, sonra onu kararlı bir şekilde inşaatın pencere boşluğuna götürüp bırakıyor, ama aklına yeni ve parlak başka bir fikir gelmiş gibi taşı oradan alıp başka bir yere koyuyor. dönüp bir süre yürüdükten sonra, aynı kararlı hareketle taşın yerini yeniden değiştiriyor. o adamın küçük savunmasi bu hareket. hayattan gelecek o belirsiz büyük hamleyi korkuyla bekliyor ama tıpkı lujin gibi bu hamlenin nereden ve ne zaman geleceği konusunda hiçbir fikri yok.

    her zaman yaptığımız şeylerle, hayatın büyük hamlesini gerçekleştirmek için bizi yönlendirdiği bir tuzağa sürükleniyoruz. lujin de o adam da farkında durumun, ama hayatı şaşırtmak, onlardan beklenmeyen şeyler yaparak büyük hamleyi savuşturmak mümkün değil. bir kadın kuaförüne girip vitrindeki büstü satın almaya çalışmakla (lujin kitapta bunu yapıyor) yerdeki bir taşı alıp başka bir yere koymak arasında hiçbir fark yok. ikisi de hayatın normal akışı dışında absürd, beklenmedik iradi bir davranışta bulunarak rakipleri tarafından planlanmış hamleler dizisini bozmak istiyorlar ve nabokov'un söylediği gibi 'deneysel bir savunma' geliştiriyorlar. işe yaramayacağını hareketin hemen ertesinde anlayıp başka bir deneysel hamle yapıyorlar ve bu böyle sürüyor. tüm bu olasılık hesaplarından kurtulmanın, hayattan gelecek büyük hamleyi savuşturmanın biricik yolu büyük savunmayi kurmaktan (oyunu bitirmek gerek!) geçiyor, hepimizin aynı sonucu çıkaracağını bildiğim o büyük savunma, -lujin savunması- romanın sonunda kuruluyor.
  • luzhin sanki alekhin, schachnovelle'in dr. b'si ve stefan zweig'in ta kendisidir.
  • çokça akılda kalıcı ve etkileyici cümleye sahip roman. nabokov kişisel olarak tanıdığı bir satranç ustasını* temel alarak yaratmış lujin'i.

    --- spoiler ---

    lujin'in iletişim konusundaki yeteneğini özetleyen şu bölüm(kaynanası ve lujin arasında geçen) dönüp dönüp okuma ihtiyacı yaratır insanda*:
    "sizi sağa sola soruşturmak zorunda kalacağım -evet, evet, soruşturacağım- bakalım şu malum hastalıklardan var mı sizde."
    "nefes darlığı ve biraz da romatizma."
    "ondan bahsetmiyorum," diye sözünü kesti kadın aksi aksi. "bu ciddi bir mesele. anlaşılan kendinizi nişanlı sayıyorsunuz, buraya geliyorsunuz, onunla baş başa vakit geçiriyorsunuz. ama henüz evlilik lafının edilebileceğini düşünmüyorum."
    "geçen sene de basur olmuştum."

    --- spoiler ---
  • ittire kaktıra okumaya çalıştığınız bir sayfada "lujin diye birini tanırdım dedi adam gözlerini kısarak (zira hafıza miyoptur)." gibi bi cümleyle karşılaştığınızda zevkten dört köşe olmanızı sağlayan romandır.

    aslında roman değildir; yazarın, nabokov'un ta kendisidir.
  • nabokov'un en sevdiğim romanı.

    ilkokulda içine kapanık, kimseyle konuşmayan ama derin iç dünyasında bambaşka alemler bulunan herkes için yazılmış bir roman.

    satrançla ilgilenen herkesin bir şeyler bulacağı şaheser.
hesabın var mı? giriş yap