• türk dili 1. sınıf dersi. ne de olsa 2. üniversite deyip sınava gitmeyip kalmış bulunmaktayım. bütünlemesi var tabii.. açıkçası bölüm öğrencileri dışında az çok edebiyatla ilgilenen insanların bilebileceği içeriğe sahip. roman, hikaye, gezi yazısı vs tamam da şiiri de herkes sevmez ki..
  • yeni türk edebiyatının eleştirisi, yine onun kalbinden, yahya kemal'den geliyor. aradan geçen onca yılda değişen bir şey var mı:*
    "yeni edebiyâtın devri olan bu son elli senede belâgat hocaları bize, yine eskisi gibi, edebiyâtın yalnız kerestesiyle marangozluğunu öğrettiler."
    [edebiyata dair, "aşk (lirizm)", s. 34]
  • bugün anladım ki, bu kürsünün en büyük problemi, hocaların kendilerini birer mürşid, öğrenciyi mürid, bölümü de çilehane kıvamında görmeleri. tam bir miskinler tekkesi. kıpırtısız, cansız, ağırdan da ağır işleyen bir zaman. "bugün git yarın gel" diyen bürokrasi, "bugün git, seneye gel"e dönüşüyor buralarda. mürşid müridini öyle eziyor ki manen, mürid "hamdım, ham kalacağım" haline bürünüyor: "hem topladığım odunlar da hep eğriydi, doğru odun toplamam lazımdı, haklı mürşid". bilse ki karşısındaki bir tapduk değil. bilse ki mürşid diye önündeki el bağladığının -vaktiyle geçtiği- çilesini tamamlamadan, destur alamayacak.
    eğri kapılardan doğru geçilmez ama öğrenmesi zaman alıyor.
    sevdası henüz sinedeyken zor vazgeçmesi işte.
  • türk dili ve edebiyatı bölümlerinde verilen alan derslerinden biri. zorluk derecesi en yüksek derstir. özellikle de gazi üniversitesi'nde okuyorsanız daha da zordur. dördüncü sınıfta verilen yeni türk edebiyatı dersi öğrencileri illallah ettirmiştir. sınav süresi 3 saat olup yaklaşık on romanın karşılaştırılması istenmektedir. yirmi sayfa yazı yazanı duydum ve lanet ettim okuduğum bölüme.
  • yayımlanan araştırma-inceleme kitaplarının neredeyse tamamı keçiboynuzu, temcit pilavı, suyunun suyu kıvamındaki alan, alanım. 19. asır türk edebiyatı tarihi'ni yazan tanpınar'ın ömrü vefa etseydi, muallim naci'den sonrasını da yazacak ve şimdi elimizde dört başı mamur bir yeni türk edebiyatı tarihi olacaktı. tanpınar "ben ki dikkati tanrılaştırmışımdır" diyor, bizse kerrat cetveli ezberlemeye çalışan tıfıl gibi "filan kitap onundu, filanı şu çalışmıştı"dan öteye gidemiyoruz ki bunlar bile boşlukta uçuşan tüyler gibi birbirine giriyor. edebiyatın malzemesi olan kitapları oku(t)madan, onlar hakkında konuşmaya, fikir beyan etmeye yelteniyoruz. bunu yaparken "aman da zekâm ne kadar parlak, aman da kimse bulamadı bakın ben buldum, onu alma beni al" okumuş kibrinden şaşmıyoruz.

    bu söylediklerim, herhangi bir disiplin için de geçerlidir elbette. büyük edebiyatçılara, iyi yazarlara bakıyorum, pek çoğu "mektepli" değil. mektep, mesleki deformasyona yol açıyor, orası vakıa. mesela ben, büyük hevesle edebiyatı kazanıp ilk derslerden birinde "buraya şair-yazar olmak için geldiyseniz yanlış yerdesiniz. buradan bilim adamı yetişir"* kaynar kazanının altında kalmışımdır. nasıl olsa öğrenecek, ne diye hevesini kırarsın a şaşkın.

    şimdi kendimi de katarak, alanım için hissettiğim şey, kuru bir ümitsizlik. borges "bilmemek bilmekten iyidir" demişti, bilmemek bilmekten gerçekten iyi galiba.
  • bir yol olmaz.
    denmiş, yine diyeyim: mehmet kaplan'ın hayaleti dolaşıyor burada. hayaletlerle yaşamayan bir iki hocaya rastlarsanız şanslısınız. sinir hastası olmayanlarına rastlarsanız daha da şanslısınız. 1940'ın ötesine geçebilirseniz zil takıp oynayın zaten.
  • üzerine akademik kariyer yapmanın en karizmatik olduğu alan
  • kenan akyüz'ün meşhur mavi kitabı (modern türk edebiyatının ana çizgileri) sayesinde en sevdiğim ve çalışmaktan en fazla zevk aldığım ders olmuştur.

    yüksel topaloğlu hoca her ne kadar kazık sorsa da fark etmiyor o yüzden.

    ders için önemli kaynak kişiler;

    başta büyük alim ve idealist kişilik
    (bkz: kenan akyüz)
    sonra;
    (bkz: mehmet kaplan)
    (bkz: ahmed hamdi tanpınar)
    (bkz: mehmed fuad köprülü)
    (bkz: inci enginün)

    şiddetle tavsiye;
    (bkz: yeni lisan makalesi) ömer seyfettin.
  • dönem edebiyatıdır, yeni olandır.

    "giriş"inde hem dönemin, edebiyatı nasıl etkilediğini hem de edebiyatın, dönemi nasıl etkilediğini görebilmek için "tarih"e değinilir.
    ve bu tarih osmanlı'nın duraklamasından başlar.
hesabın var mı? giriş yap