• ortodoks marksizm ile sosyal demokrasi arasında bir yol arayan düşünüş tarzı.

    felsefi arka planını frankfurt okulu'nun pozitivizm ve aydınlanma eleştirisi oluşturur; bu ekolden herbert marcuse* * * * yeni solun teorisyenliğini yapmıştır denebilir.

    bu yaklaşımın genel karakteristiğini yansıtan yazılar new left review dergisinde görülebilir.
  • kapitalizmin kendisini sürekli yenilemesi ve zafer kazanması karşısında sosyalizmin kendisini savunması, yeniden kurması, güncelleştirmesinin anahtar kelimesi.
  • bunlara ilaveten, "yeni sol" ayni zamanda sadece iscileri degil haksizliga ugrayan kadinlari ve kulturel azinliklari da kucaklayan bir ideolojidir. turkiye'de yeni solun bir turlu filizlenememesi de kendi basina bir tez konusu olmalidir...
  • 1992 yılında deniz baykal ve ismail cem in beraber yazdıkları kitap.

    http://www.nadirkitap.com/…ail-cem-kitap167889.html
  • "kendi ülkemdeki emekçilerin hakkını korurum dünyanın geri kalanının ağzına burnuna sıçarım" anlayışına dayanır
  • yeni sol yapılanmanın türkiye'de belirli bir noktaya gelmesi sevindiricidir. politik boşlukları doğru biçimde doldurmazsanız, siyaset boşluk tanımaz, kendi bildiği gibi doldurur.

    “yeni sol” sekretaryasının hazırladığı program taslağı aşağıdadır:

    toplumsal adalet ve demokratikleşme için demokrat, eşitlikçi ve özgürlükçü bir siyasal hareket...

    türkiye’de, sözde kalmayan bir toplumsal adaleti temel hedef olarak kabul eden; milliyetçiliğe ve muhafazakârlığa hiçbir şekilde teslim olmayan; demokrasiyi sadece kendisi için değil, bütün toplum kesimleri için talep eden ve yaşatan demokrat/eşitlikçi/özgürlükçü bir siyasal harekete ihtiyaç var.

    sosyal adaletsizlik ve eşitsizliklerden mağdur olanların dayanışmacı ve adil bir türkiye toplumu arzusunu; “etnik kimliği, kültürü, dili ve diniyle tek tip türk milleti” dayatmalarına karşı çoğul, farklılıkların eşit beraberliğine dayalı bir toplumsal yaşam hedefini; yükselen muhafazakârlık ve cemaatçilik karşısında özgürlükçü ve demokratik bir türkiye hedefini savunacak ve bunun öncülüğünü yapacak bir vicdan hareketine ihtiyaç var.

    çünkü;
    bugün iktidarda olan veya iktidara talip partilerin hiçbiri toplumun bu beklentilerine yanıt vermiyor.

    irkçılığa varan, aşırısından ılımlısına ya da utangaç olanına kadar uzanan geniş bir yelpazede milliyetçilik ve muhafazakârlık ‘makbul’ siyaset alanının birinci ortak paydasını oluşturuyor.

    ‘makbul’ siyaset alanının ikinci ortak paydası, bütün toplumsal ilişkilerin piyasa mantığı içinde kurulmasını öneren, adaletsizlik ve eşitsizlik üreten piyasa ideolojisidir. ‘makbul’ siyaset, kapitalizmin ürettiği sosyal eşitsizliği ve her türlü tahribatı insanlığın kaderi olarak gösteriyor.

    ‘makbul’ siyaset alanının üçüncü ortak paydası ise demokrasinin toplumsal katılımı, tartışmayı ve müzakereyi içermeyen basit bir ‘temsili demokrasi’ olarak algılanmasıdır.

    bu egemen ve ‘makbul’ siyaset anlayışı karşısında vicdanlı ve adil bir siyasete, bir siyasal tarza ihtiyaç var. çünkü adaletli ve vicdanlı bir türkiye'nin, aynı zamanda iyi yönetilen, istikrarlı, güvenli ve demokratik bir türkiye olacağına inanıyoruz.

    o nedenle, askeri veya bürokratik vesayet yöntemlerini bütünüyle reddeden; demokratik siyaset alanında oluşan iradeyi meşru kabul eden, yapıcı ve yön gösterici muhalefeti benimseyen özgürlükçü ve demokrat bir siyasal hareket için, toplumsal sorunların çözümünde temel yöntem katılım ve tartışmadır.

    o nedenle, demokratik ve özgürlükçü bir hareket, “sandıktan çıkmaya” önem verirken, demokrasiyi sandıkla sınırlamayan, her konuda ve her seviyede katılımı ve bunu mümkün kılan şeffaflığı da temel bir ilke olarak kabul eder. özgür ve demokratik seçimler sonucu oluşan siyasal iradenin, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve gerçek bir kuvvetler ayrılığına saygılı kaldığı sürece, meşruiyetini ve yönetme yetkisini tartışmaz.

    yön verici ilkemiz toplumsal adalettir

    adaletli, özgür ve demokratik bir türkiye kurmaya aday bir harekete farklı ve özgün bir siyasi nitelik verecek olan hedef, yeniden tanımlanmış bir toplumsal adalet ve vicdan anlayışıdır.

    liberal, devletçi, milliyetçi, muhafazakâr ve/veya cemaatçi parti ve akımların yapay çözümleri yerine, özgürlükçü, eşitlikçi ve demokrat bir siyasal hareketin benimsediği toplumsal adalet ilkesi, tüm toplumsal konularda yön verici ve düzenleyici başat bir ilkedir.

    özgürlük ve eşitlik, adalet ilkeleriyle tamamlandığında demokratik toplumsal beraberliğin kurucu ve taşıyıcı öğeleri olurlar. geçen yüzyılda sermayenin küreselleşmesi sürecinin yarattığı sosyal tahribat ve adaletsizlik, bugün toplumsal adalet ilke ve hedeflerine eskisinden çok daha büyük bir önem kazandırıyor.

    böyle bir toplumsal adalet hedefi, temelde üç alanda yeni talepler olarak okunmalıdır:

    birincisi, sömürüyle, yoksullukla, gelir eşitsizliğiyle, işsizlikle ve bölgesel eşitsizlikle mücadeleyi hedefleyen iktisadi adalet;

    ikincisi, herhangi bir etnik, dinsel ve cinsel farklı kimliğin dışlanmamasını sağlayan tanınma adaleti;

    üçüncüsü ise siyasal alanın çoğulculuğunun önündeki yasal, fiili ve kültürel engellerle mücadele eden, siyasal katılım eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen katılım adaletidir.

    bu amaçla,

    - bu üç adalet alanındaki taleplerin karşılanmasında, ayrımcılığın tüm biçimlerini dışlayan bir hayat görüşü temel alınmalıdır. çözüm önerileri başta kadınlar ve gençler olmak üzere, konuyla ilgili öznelerin, doğrudan ve eşitler üzerinden katılımıyla oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.

    iktisadi adalet

    bugün her zamankinden daha adaletsiz ve daha vicdansız bir dünyada ve türkiye’de yaşıyoruz. adaletsizlik her düzeyde derinleşiyor; sosyal ve iktisadi adaletsizlik yaşamın her alanında çarpıcı hale geliyor. sermayenin küreselleşmesi muazzam bir zenginlik üretirken, ücretli çalışanlar daha güvencesiz çalışma koşullarına ve daha adaletsiz bir gelire maruz bırakılıyor. yerküre yeniden vahşi bir kapitalizm ile yüzyüze kalıyor. toplumu ve çalışanları koruyucu yasal düzenlemeler, iktisadi ve sosyal politikalar terk ediliyor. geçen yüzyılın son çeyreğinden beri ‘makbul’ iktisadi seçenek olan neo liberalizmin yarattığı sosyal tahribat ve eşitsizlik büyüyor. emeğin kendini koruyacağı araçlar, sendikal ve toplumsal örgütlenme zayıflıyor.

    ekonomideki büyük sermaye gruplarının tahakkümü, siyasal iktidarla iktisadi aktörlerin birbiri içine girmesine yol açıyor ve bu durum çalışanları, toplumu ve tek tek bireyleri güç odaklarının baskıları karşısında daha da korunaksız kılıyor. siyasetteki demokrasi eksiği ile iktisadi yaşamdaki demokrasi eksiği birbirini pekiştiriyor.

    bugün toplum, insani ve toplumsal ihtiyaçların karşılanması için ya devlete ya da piyasaya muhtaç bırakılıyor. kapitalizmin liberal ve devletçi seçenekleri insanlığın kaderi olarak kabul edilemez. bu çaresizlik ikileminden, katılıma, ortaklığa ve gönüllülüğe dayalı yeni bir seçenekle çıkılabilir.

    bu amaçla,

    - iktisadi yapının toplumun ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürülmesi için, esas olarak toplumun kendi geleceğini ilgilendiren kararlara katılımını ve temel iktisadi politikalarda yönlendirici bir rol oynamasını sağlayacak ve bu çerçevede piyasayı frenleyecek ve toplumun piyasayı kuşatmasını gerçekleştirecek önlemler geliştirilmelidir.

    - toplumun kendi geleceğini ilgilendiren önemli stratejik kararlara toplumun tüm kesimlerinin katılımı sağlanmalıdır. toplumun yaşamını büyük ölçüde belirleyecek ya da etkileyecek olan kararların alınması için, toplumun bu kararlara katılabileceği mekanizmalar oluşturulmalıdır.

    - üretim ölçeği olarak haksız üretim ilişkilerine neden olabilecek özel ve kamu işletmelerinin yönetimlerinde, bu işletmelerin çalışanlarının ve tüketicilerin temsilcilerinin de temsil edildiği ve kararlara katıldığı düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.

    - yarı kamusal mal ve hizmet niteliğinde üretim yapan özel kesimin faaliyetlerini düzenleyecek ve denetleyecek kurumsal yapılar daha demokratik ve daha katılımcı bir biçimde oluşturulmalıdır.

    - varlıksız kesimler için, ‘varlığın’ etkisinin olmadığı ya da minimum olduğu hizmetler piyasa yerine kamu tarafından sağlanmalıdır. paranın geçmeyeceği kamu alanları yaratılmalı ve çoğaltılmalı, piyasa alanı daraltılmalıdır.

    - askeri harcamalar kısıtlanmalı ve bu kaynaklar aktif bir bilim ve teknoloji politikası için kullanılmalıdır.

    - uygulanan vergi politikası gelir dağılımı eşitsizliğini düzeltmek yerine daha da bozmaktadır. sadece devlete kaynak yaratmak amacını gütmeyen, aynı zamanda gelir dağılımını düzelten kapsamlı bir vergi reformu, iktisadi adalet ilkesinin sağlanması için elzemdir.

    toplumsal korunma ve güçlendirme mekanizmalarını geliştirmek, refahı adil biçimde paylaştıracak yöntemleri hayata geçirmek, neoliberal politikalar karşısında ücretli çalışanların korunmasını esas alan politikalar üretmek bugün özgürlükçü ve demokrat bir siyasetin asli görevidir.

    herkesin sosyal güvenceye sahip olmasına, parasız ve kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşabilmesine, siyasal ortaklığın simgesi bir dayanışma olarak yurttaşlık geliri hakkına, bütün emekçilerin ve ücretli çalışanların örgütlenme, grev ve toplu sözleşme gibi evrensel sendikal haklarını özgürce kullanmasına dayalı bir toplumsal yapı, aynı zamanda ekonominin insani ve toplumsal hedeflere tabi olduğu bir yapıdır.

    bu amaçla,

    - sosyal politika araçlarının türkiye’deki eşitsizlikleri bütünlüklü bir çerçevede ele alması gereklidir. gelir dağılımı ve istihdam arasındaki ilişkinin yanında, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşımdaki eşitsizlikler de hem gelir dağılımındaki bozukluktan kaynaklanmakta hem de bu dağılımdaki bozukluğu arttırmaktadır. sosyal politikalar, hak temelli ve ihtiyaç odaklı yaklaşımlarla ele alınmalıdır.

    - sosyal nitelikli kamu hizmetleri arasında parasız ve nitelikli eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerine tüm yurttaşların ulaşabilmesinin sağlanması ve insanca barınma hakkı sosyal devletin en önemli hedeflerinden biri olmalıdır.

    - sosyal yardımların bir himmet değil, bir yurttaşlık hakkı olarak tanımlanması esastır. bu çerçevede sosyal yardımların ağırlıklı olarak evrensel hak temelli nakdi yardımlar olması, yurttaşların yaşamlarını düzenleme özgürlüğü açısından gözetilmesi gereken bir ilkedir. bunun yanında sosyal politika harcamalarının siyasal müşterilik ilişkileri üretmemesi için, bunların evrensel kriterlere tabi haklar olması özgürlükçü ve eşitlikçi bir sosyal politika anlayışının temelidir.

    - toplumsal dayanışma sosyal politikanın temelidir. bu çerçevede bir yurttaş hakkı olarak asgari gelir güvencesi en kısa zamanda hayata geçirilmelidir. belli bir seviyenin altında gelire sahip bütün hanelerin koşulsuz sahip olacakları ve vergi gelirleriyle finanse edilecek böyle bir asgari gelir hakkı, yurttaşlar arasında dayanışmanın simgesi olacaktır.

    - sosyal haklar tanımlanırken sadece gelir seviyesi değil, cinsiyet, engellilik vb. gibi ayrımcılığın tüm biçimleri ve bölgesel gelişme seviyesi de dikkate alınmalıdır. özgürlükçü-demokratik bir sosyal politika anlayışı, eşitsizliklerin kökenlerinin sadece bireysel etmenlerden kaynaklanmadığı, eşitsizliklere karşı mücadelenin toplumsal eşitsizliklerle mücadeleyi de içermesinin elzem olduğu gerçeğinden hareket eder.

    emekçilerin, çalışanların bedensel ve ruhsal bütünlüğünü tahrip eden güvencesiz, kuralsız ve insani olmayan çalışma biçimlerine karşı üretim sürecinin insanileştirilmesi, herkesin bir iş edinme hakkı, eşitlikçi ve dayanışmacı bir siyasal hareketin temel hedefleri arasındadır.

    bu amaçla,

    - herkes örgütlenme, toplumsal ve ekonomik hak ve çıkarlarını kazanmak, korumak ve geliştirmek için sendikalaşma hakkına sahip olmalıdır. sendikalaşma hakkı kamu görevlileri, emekliler, işsizler, çiftçiler ve öğrenciler gibi toplumsal kesimleri de kapsamalıdır.

    - sendikalaşma, toplu pazarlık, toplu sözleşme ve grevi de içeren toplu eylem hakkı konusunda çalışanlar arasında bir ayrım yapılamaz. sendikalaşma, toplu pazarlık ve grevi de içeren toplu eylem hakkı birlikte kullanılan haklardır. toplu eylem hakkı çalışanların ve çalışmayla ilgili haklara sahip olan toplumsal kesimlerin barışçı eylem hakkını, iş yavaşlatma, işi durdurma, dayanışma grevi, hak grevi ve genel grev hakkını da içermelidir. toplu pazarlık hakkı çok düzeyli ve çoğulcu bir biçimde kullanılmalı, toplu pazarlığın düzeyini ve içeriğini sınırlayan yasal düzenleme yapılmamalı, lokavt yasaklanmalıdır.

    - sendikal hakların kullanımında uluslararası çalışma hukukunun temeli kabul edilen uluslararası çalışma örgütü’nün 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri ile ilo denetim organlarının bu sözleşmelere ilişkin kararları, avrupa insan hakları sözleşmesi hükümleri ve aihm kararları, avrupa konseyi’nin avrupa sosyal şartı ile gözden geçirilmiş avrupa sosyal şartı ile sosyal haklar avrupa komitesi’nin kararları ve ab temel haklar şartı asgari temel olarak kabul edilmelidir. türkiye’nin onayladığı sendikal hakları da içeren uluslararası insan hakları sözleşmeleri anayasa’nın 90. maddesi gereğince doğrudan uygulanmalıdır. bunlara aykırı yasal ve idari düzenlemeler ve yargı kararları yok hükmündedir.

    - başta anayasa olmak üzere işçiler ve kamu görevlileri ile ilgili sendikal mevzuat uluslararası çalışma hukuku temelinde yeniden alınmalı, tüm çalışanlar için geçerli olacak ortak demokratik bir çalışanlar yasası oluşturulmalıdır.

    - çalışma ve sendikalaşma hakkının korunması temelinde etkin bir işgüvencesi sistemi önkoşuldur. sendikal nedenli işten çıkarmalarda etkin ve hızlı bir yargılama ve işe iade sistemi oluşturulmalıdır. sendika karşıtlığı ve sendikasızlaştırma temel bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul edilmeli, bu konuda caydırıcı önlemler alınmalıdır.

    - sendikalaşma hakkının güvenceye alınması için referandum temel bir hak olarak kabul edilmelidir. sendikaların kuruluş esaslarında, örgütlenme biçimlerinde ve çalışmalarında tam bir serbestlik esastır. sendika içi demokrasiyi güvence altına alacak etkin mekanizmalar oluşturulmalıdır.

    katılımcılık ve dayanışma ilkeleri, kamu kaynaklarının kullanımında sosyal adaletsizliğin ve sınıfsal eşitsizliklerin azaltılmasına birincil önem atfedilmesini gerektirir. vergi vermeyi bir yurttaşlık görevi olarak görenlerin, kamu kaynaklarının toplumsal yarar amacıyla kullanımını titizlikle denetledikleri bir toplumda, yurttaşlık kavramı da gerçek zeminine oturur. kamu kaynağı kullanan tüm kurum ve kuruluşların şeffaflığı esastır. bu denetimin sadece siyasal partiler veya iç denetim mekanizmalarıyla değil, her seviyede doğrudan katılımla sağlanması gerekir.

    siyasal alandaki demokrasinin olmazsa olmaz tamamlayıcıları, iktisadi yaşamda da katılımın ve demokrasinin yaygınlaşmasıdır. siyasal ve iktisadi yaşamdaki etkin katılımla, siyasal ve iktisadi alanlardaki güç yoğunlaşmasının sınırlanması sağlanarak, büyük sermaye gruplarının ekonomi ve siyasete istedikleri gibi yön vermeleri önlenebilir.

    taninma adaleti

    bugün türkiye’de demokratikleşmenin en acil ihtiyacı, 12 eylül askeri darbesinin ürünü olan 1982 anayasası’nın bütünüyle değiştirilmesi ve özgürlükçü-demokratik bir anayasa yapılmasıdır. topluma giydirilen bu deli gömleği bir kenara atılmalı, topluma empoze edilen milliyetçi, muhafazakâr, otoriter ve vesayetçi güçler etkisiz bırakılmalıdır.

    bunun yanında, sadece devlette değil, toplumsal yaşamın farklı birçok alanında egemen olan otoriter ve muhafazakâr eğilimlere karşı eşzamanlı olarak mücadele etmeden, demokratik bir toplum olmaya evrilmek mümkün değildir. yeni siyasal hareket için önemli görevlerden biri, yönetmenin ne güç gösteriminde bulunmak ne de tahakküm altına almak olduğunu toplumsal yaşamda anlatmaya çalışmaktır. böyle bir yönetim anlayışında ne yandaşlara rant dağıtarak siyaset yapmak ne de geleceği düşünmeden sorunlara günübirlik çözümler üretmek sözkonusudur.

    özgürlükçü, demokrat bir hareket için hiçbir aykırı veya farklı fikir sahibi yurttaş ‘bölücü’, ‘iç düşman’ ya da ‘sözde vatandaş’ değildir, olamaz. türkiye toplumunu oluşturan tüm etnik, kültürel ve dinsel kimliklere devletin eşit mesafede olması demokratik yaşam açısından elzemdir.

    ancak bu siyasal ve toplumsal hedefleri hayata geçirmeyi başaran bir siyasal hareket, türkiye’yi gerçek bir demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine sahip kılabilir. cumhuriyeti gerçek toplumsal ayakları üzerinde yükseltebilir ve demokratikleştirebilir.

    bu amaçla,

    - 12 eylül anayasası bütünüyle değiştirilmelidir. bir darbe sonrasında gerçekleşmeyen, halkın özgür iradesini yansıtacak böyle bir değişiklik önümüzdeki milletvekili seçimleri öncesinde tartışılmalı ve yeni parlamento bu tartışmalar ışığında anayasa’yı değiştirmelidir. türkiye’de sivil anayasalar döneminin başlaması, demokratikleşmenin sağlam, tutarlı ve kalıcı bir zemin üzerinde gerçekleşmesini sağlayacaktır.

    - anayasa’nın esas amacı, temel hak ve özgürlükleri ve eşitlik ilkelerini güvence altına almak olmalıdır. özgürlükçü, demokratik ve sosyal bir anayasa, evrensel olarak kabul edilmiş insan haklarını ve uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış bireysel hakları çekincesiz içermelidir. yasalar ve anayasa ile ilgili bütün düzenlemeler sırasında paris şartı, agit ilke ve kararları, cedaw, pekin dördüncü kadın konferansı sonuç bildirgesi ve birleşmiş milletler çocuk hakları sözleşmesi, helsinki nihai senedi, aihs, ilo standartları ve avrupa konseyi ilke ve kararları ile elde edilmiş olan demokratik ve sosyal kazanımlar asgari standart kabul edilmelidir.

    - siyasal yaşamın asli kurumları olan siyasal partiler yasası değiştirilmeli, demokratik siyasal faaliyetleri kısıtlayan, siyasal partileri tek tipleştiren ve bürokratlaştıran yasak ve kısıtlamalar kaldırılmalıdır.

    - parlamentonun gerçekten bütün seçmenlerin iradelerinin yansıdığı, siyasal meşruiyetin tartışmasız asli mekânı ve yürütmeyi denetleme olnağına gerçekten sahip olabilmesi için, yüzde 10 barajının kaldırılması elzemdir. böyle bir barajın varlığına dayanan bir seçim sistemine türkiye milletvekilliği biçiminde bir yama yapmak yasak savmaktan öteye bir anlam taşımayacaktır. tbmm’nin gerçekten milletin egemenliğini temsil etmesinin sağlanması, seçim sisteminin yönetimde istikrar adına temsilde adaleti yok etmesine son verilmesi şartına bağlıdır. yasada partilerin seçim öncesi siyasi ittifak yapmalarına imkân tanınmalı, hazine yardımı esasları ‘adil yararlanma’ ilkesi ile düzenlenmelidir.

    - özgürlükçü-demokrat bir türkiye yolunda anayasa değişikliği gerekli fakat yetersizdir. bunun yanında kanun, kararname ve yönetmeliklerden milliyetçi, ırkçı ve ayrımcı önlemler hızla ayıklanmalıdır. türkiye toplumunu kuşatan güvenlik devleti ideolojisinin etkisiz kılınması demokratikleşmenin olmazsa olmaz koşuludur.

    - toplumsal her alanda, örgütlenmenin önündeki tüm yasal ve bürokratik engeller kaldırılmalıdır. uygulamada standartlaşma sağlanmalıdır.
    - kadınlar lehine pozitif ayrımcılık ilkesi anayasa, siyasi partiler ve ilgili tüm yasalarda yer almalıdır. siyasi partilerde yüzde 50 kota zorunluluğu olmalı, yasalardaki cinsiyetçi bakış açısı ve cezalandırma mantığı değiştirilmeli, değişen yasaların uygulanmasını denetleyecek bağımsız mekanizmalar kurulmalıdır.

    - türkiye cumhuriyeti yurttaşlarının siyasal birliği ve toplumsal beraberliğinin harcı etnik veya bölgesel kimliğe, dile veya dine indirgenemez.

    - milli güvenlik kurulu gibi vesayet rejimi kalıntısı kuruluşlar lağvedilmeli, genelkurmay başkanlığı milli savunma bakanlığına bağlanmalıdır. orduya iç güvenlikle ilgili herhangi bir görev verilmesi yasal ve idari düzenlemelerle önlenmelidir; askerlik hizmetlerinin yerine getirilmesinde ahlaki ve vicdani normlar gözetilmeli, ‘vicdani redde’ hukuksal statü kazandırılmalıdır. okullardan milli güvenlik dersleri kaldırılmalıdır.

    - askeri harcamalar başta olmak üzere, tüm kamu harcamaları üzerinde sayıştay denetiminin etkin biçimde gerçekleşmesi şarttır. kamu alanında şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesini gerçekten ve etkin biçimde hayata geçirecek, sivil toplum kuruluşlarının parlamento denetimini güçlendirerek, denetimde toplumsal katılımın gerçekleştirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

    - hukuk sisteminde köklü bir reform yapılmalı, yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır. yargı bağımsızlığı kendi başına bir amaç değil, yargının tarafsızlığını sağlamaya yönelik bir araçtır. bağımsızlık tek başına tarafsızlığın yeter şartı olmadığı gibi, tarafsızlığı da kendiliğinden sağlamaz. yargının kamusal denetimini mümkün kılacak, böylece yargıyı topluma hesap verebilir hale getirecek demokratik yöntem ve mekanizmalar oluşturulmalıdır.

    - askeri ve sivil yargı ikiliği ortadan kaldırılmalı, disiplin suçları dışında asker kişiler de yerel ve tabii mahkemelerde yargılanabilmelidir. askeri mahkemelerin disiplin suçlarına ilişkin kararlarının temyiz mercii yargıtay, danıştay olmalıdır.

    - devlet içindeki örtülü, yasama denetimi dışına kaydırılmış olan tüm birimler lağvedilmeli; mit ve benzeri istihbarat birimlerinin faaliyetleri meclis denetimine açılmalıdır. örtülü ödenek kaldırılmalıdır.

    - demokratik parlamenter rejimi lağvetmeye veya askıya almaya yönelik tüm darbeci teşebbüsler, sorumluları kim olursa olsun cezalandırılmalıdır. bu çerçevede ergenekon davaları zanlıları, adil yargılama ilkelerine titizlikle riayet edilerek yargılanmalı ve bütün suçlular cezalarını çekmelidir. ergenekon soruşturmaları ve davalarında gözlemlenen ve türk hukuk sistemine hakim olan hukuksuzluğun bir parçası olan hukuk ihlallerini teşhir etmek ve eleştirmek, bu davalara konu olan son derece ağır suçların üzerini örtmenin bahanesi olamaz.

    - 12 eylül darbecilerinin yargılanmasını engelleyen yasaklar kaldırılmalıdır.

    türkiye’de kürt sorunu, alevi sorunu ile tüm etnik, dinî kimlik sorunlarının barış içinde kalıcı çözümünü, eşit yurttaş olma ilkesini merkeze koyarak, bir anayasal yurttaşlık anlayışıyla kararlılıkla savunan ve özgürlükçü bir laiklik anlayışını benimseyen güçlü bir siyasal hareket sağlayabilir.

    bu amaçla,

    - özgürlükçü bir laiklik anlayışı çerçevesinde ve evrensel insan haklarına aykırı olmayacak her tür inanç ve vicdan özgürlüğü kayıtsız şartsız güvence altına alınmalı; insanlar, ibadet, inanış, giyim ve yaşam tarzlarında serbestliğe sahip olmalı; hiç kimse farklılığından ötürü ayrıma tabi tutulmamalı ve aşağılayıcı muameleye uğratılmamalıdır.

    - devlet bütün dinler, mezhepler ve inançlardan kendisini ayırmalı ve hepsiyle eşit uzaklıkta durmalı, kamu kaynaklarından eşitsiz ve özel teşvikte bulunmamalı, devlet işleri ile din işlerinin birbirinden ayrı tutulması özenle korunmalıdır.

    - tüm okullarda zorunlu olan din kültürü dersleri, eğitimin belli bir aşamasında isteğe bağlı hale getirilmelidir.

    - kamu hizmeti sunanlar, inanç ve kültürel kimliklerini kamu hizmeti alanlar karşısında bir baskı aracı olarak kullanamamalıdır. kamusal alanda hizmet alan yurttaşlar kılık kıyafetlerinden ötürü ayrımcılığa uğramamalıdır. yüksek öğretim kurumlarında bütün öğrenciler kamu hizmeti alan yurttaştırlar, bu kurumlarda öğrencilere uygulanan başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır.

    - diyanet işleri başkanlığı’nın bugünkü yapısı ve işleyişine son verilmelidir. devletin tüm din ve inançlara eşit mesafede olması ilkesi hayata geçirilmelidir.

    - ayrımsız tüm ibadet mekanlarına eşit hukuki güvence sağlanmalıdır. bir yerin ibadet mekanı olup olmadığı, herhangi bir siyasal veya dinsel makamın değil, o inanç grubu mensuplarının kararıyla belirlenmelidir.

    - türkiye toplumunda her yurttaş, kendisini güven içinde hissetmeli, diğer kültürler ve kimlikler tarafından baskı altına alınmamalıdır. dinsel azınlıklara mensup yurttaşlarımıza yönelik ırkçı duyguların körüklenmesine karşı çıkılmalı, farklı kültür ve dini inanç taşıyan insanlarla bir arada yaşama kültürü geliştirilmelidir.

    - herhangi bir alanda azınlıkta olan din, inanç ve kültür gruplarına karşı toplumsal hayatta ortaya çıkabilecek bastırma, sindirme ve dışlama faaliyetlerine karşı kamusal güvenceler oluşturulmalıdır.

    - çok kültürlü bir toplumda ‘tanınma adaleti’ni sağlamanın ön şartı; farklılıkları asimilasyon, zorunlu göç, soykırım gibi yöntemlerle ortadan kaldırıp ‘homojen’ bir toplum yaratmaya yönelik ‘tasfiye politikaları’nı ve belli grupların toplumsal ve siyasal yaşama kendi kimlikleriyle katılmalarını önlemeye yönelik ‘denetim politikaları’nı kesin bir biçimde reddetmektir.

    bu bağlamda, farklı anadil ve kültürlere sahip yurttaşların, bunları öğrenme, öğretme ve geliştirme haklarını kullanmalarını sağlamak; farklı inanç ve geleneklere sahip olan yurttaşların bunları hiçbir baskıya maruz kalmadan yaşamalarını sağlamak bu hareketin temel anlayışıdır. bu anlayışa göre hiçbir insan haysiyet kırıcı muameleye maruz kalmamalı, okulda, işyerinde, devlette ve kışlada insan onuruna dayalı işlem ve eylemler esas olmalıdır.

    bu amaçla,

    - kürt sorununda ‘gönüllü yurttaşlık’ zeminini güçlendirecek adımlar için, toplumda farklı dilleri ve kültürleri güvence altına alan bir anayasal, siyasal, sosyal ve kültürel yaşam ortamı yaratılmalıdır. anayasa, yasalar ve kurumlar bu gerçekliğe uygun demokratik bir muhtevaya kavuşturulmalı ve gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.

    - çok dilli kamu hizmetini de içeren yerinden yönetim anlayışı uygulanabileceği tüm alanlarda hızla hayata geçirilmelidir.

    - siyasal, demokratik ve kültürel haklarla, kendini geliştirme hakkı toplumun tümü için eksiksiz ve eşit olarak kullanılabilmeli; türkiye'de yaşayan tüm yurttaşların anadillerini geliştirebilmesi için kamusal eğitim-öğretim olanakları sunulmalı, anadilinde eğitim talepleri desteklenmelidir.

    - kürt sorununda çözümün türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacağı akıldan çıkarılmadan, genel siyasi af gerçekleştirilmelidir. türkiye’de çatışma ortamının yarattığı toplum içi güvensizliğin ve önyargıların giderilmesi için kültürlerarası etkileşimin yaygınlaşması önlemleri alınmalı, eşit koşullarda bir arada yaşama ortamı güçlendirilmelidir.

    - ortak ve eşit yaşam kültürünün sağlanması açısından, bugüne kadar çatışmalarda hayatlarını kaybeden insanların hepsi hakkında saygılı bir dil kullanmak, özellikle kayıp yakınlarının yasına saygılı davranmak, siyasal olduğu kadar insani bir gerekliliktir. böyle bir dilin yerleşmesi, kayıplar ve acılar üzerinden gerginlik hesabı yapan siyasal manevraların başarı şansını büyük ölçüde azaltacaktır.

    - ‘tarihsel adalet’i sağlamak bakımından, geçmişle hesaplaşma bir gerekliliktir. bu çerçevede, ortak yaşamı ve siyasal yapıyı demokratik kültür temelinde yeniden inşa etme gibi saik ve hedeflere hizmet edecek yöntemler üzerinde ciddiyet ve hassasiyetle durulmalıdır.

    - iktisadi ve sosyal eşitsizliğin kabul edilemez boyutlara ulaştığı bölgede ekonomik ve sosyal yaşam koşulları düzeltilmeli, istihdam olanakları arttırılmalıdır.

    - bölgede normalleşme sağlanırken, çatışma ortamında bulundukları yerlerden göçe zorlananlara geri dönüş olanağı tanınmalı, evleri ve malları tahrip edilenlerin zararları tazmin edilmelidir.

    - bir sorun ve suç üretme kaynağı haline gelmiş olan koruculuk tasfiye edilmelidir.

    - siyasi partiler yasası’nın 81. maddesi’nde yer alan yasaklar kaldırılmalıdır.

    - bölgede yaşananlardan en fazla zarar görenler arasında kadınların olduğunu göz önüne alarak, taciz, tecavüz ve tespit edilen her türlü şiddet ve baskı yönteminin etki ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için gereken yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır. kadınların toplumsal hayata katılımını sağlamak için ekonomik, politik ve sosyal alanlardaki iş, barınma, hukuk, dil, sağlık, eğitim gibi ihtiyaçları çeşitli düzenleme ve hizmetlerle sağlanmalıdır.

    - 18 yaş altı tüm çocuklar çocuk adalet sistemi içinde yargılanmalı, tmk mağduru çocukların uğradığı adaletsizliğe bir an önce son verilmelidir. şiddete maruz kalan çocuklara yönelik sosyal çalışma ve sosyal hizmet alanları geliştirilmeli, bu alanlara hızla kaynak aktarılmalıdır. sokak çocukları ve sokakta çalışan çocuklara yönelik eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarına hız verilmeli ve bu alana yönelik kurumsal çalışmalar artırılmalıdır.

    bu çerçevede özgürlükçü ve demokrat sol, türkiye’de herkese eşitlik, barış ve refah içinde kendini geliştirebileceği bir yol önerir. özgür ve demokratik toplumsal iradenin üzerinde hiçbir gücün vesayetini kabul etmeyerek, yurttaşlar topluluğunun ortaklık ve katılım temelinde tercihlerini ifade etmesini, bugünü yönetmesini ve geleceğe doğru gidişi yönlendirmesini birincil önemde kabul eder.

    katilim adaleti

    türkiye’de siyasal ve toplumsal sorunların çözümüne yurttaş katılımını sınırlayan bir anlayışın egemenliği demokraside ciddi zaafların yaşanmasına yol açıyor. seçim ve siyasal partiler sistemi oligarşik sonuçlar üretiyor. kendisini sadece temsili demokrasi ve seçimlerle sınırlamayan; siyasal alanın çoğulculuğunun önündeki yasal ve kültürel engellerle mücadeleyi ve temsilde adaleti önemseyen, ancak bununla yetinmeyen bir siyasal hareket demokrasinin de demokratikleştirilmesini hedeflemelidir.

    yerel ve sivil yurttaş inisiyatiflerini geliştirmeyi hedef alan, sendikaların ve meslek birliklerinin, demokratik derneklerin siyasal ve toplumsal sorunların çözümüne katkı sunmalarını sağlamak, katılım adaleti anlayışının temel yaklaşımıdır.

    katılım adaleti, kadınların ve gençlerin toplumsal ve siyasal yaşama eşit katılımı açısından kritik önemdedir.

    kadın-erkek eşitliğinin yaşamın tüm alanlarında sağlanması olmazsa olmazdır. erkek egemenliğini pekiştiren sistemle, yasalarla, kurallarla, alışkanlıklarla, örf ve adetlerle ve zihniyetlerle mücadele etmek özgürlükçü bir siyasal hareketin ana uğraşlarından biridir. bunların arasında en başta kadınları ev içi emeğe mahkûm eden ve aile içine kapatmayı yücelten muhafazakâr ideoloji yer alır.

    toplumsal ve siyasal yaşamın her düzeyinde pozitif ayırımcılık, özgürlükçü ve eşitlikçi bir sol hareketin temel hedeflerindendir.

    özgürlükçü ve demokrat hareket, bütün bu amaçlara kendiliğinden değil, kararlı ve iddialı kamu politikalarının desteğiyle ve mücadeleyle ulaşılacağını bilir.

    bu amaçla,

    - bugün küresel piyasanın en fazla mağdur ettiği kesimlerden gençlerin, öğrencilerin yanında yer alan, güncel sorunlar çerçevesinde yürütülecek eşitlikçi ve özgürlükçü bir öğrenci-gençlik hareketinin desteklenmesi, ihtiyaç ve hak temelli politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. bu doğrultuda, genç bireylerin toplumsal ve siyasal yaşama katılımı teşvik edilmeli, her aşamada söz ve karar sahibi olmaları sağlanmalıdır. gençlere yönelik uygulanan tüm politikalarda öğrenci, çalışan, toplumsal cinsiyet gibi farklılıkları da gözeten bir politikanın uygulanmasına, bu politikaların oluşturulması, uygulanması ve denetlenmesinde gençlerin tam katılımının sağlanmasına ve buna yönelik yasal düzenlemelerin hayata geçmesine ihtiyaç var.

    - kamu çalışanlarına siyasal yaşama aktif katılım hakkı tanınmalıdır.

    yerinden yönetim ve demokratik yerel yönetim

    bugün bürokratik ve ceberrut devlet anlayışı ve pratikleri karşısında türkiye toplumunun büyük bölümü demokratik, sosyal ve etkin kamu hizmeti veren, sınıfsal ve sosyal eşitsizliklere karşı mücadele eden bir devlet ve yerel yönetimler talep ediyor.

    bürokratik ve ceberrut devletin ideolojik referansları ve kurumları hızla etkisiz kılınmalı, yerinden yönetim anlayışı uygulanabileceği tüm konularda hızla hayata geçirilmeli, yerel yönetimlerin güçlendirilerek demokratikleştirilmesi sağlanmalıdır. çok dilli kamu hizmetini de içeren yerinden yönetim pratikleri siyasal katılımın yaygınlaşması için de bir gerekliliktir.

    bu amaçla,

    - aşırı merkeziyetçi devlet yapılanması, sivil otoriterliğin ve askeri vesayet rejiminin kendini üretmesine uygun bir ortam yaratmaktadır. kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde, yurttaşların doğrudan denetiminin kolaylaştırılması, katılımcı karar mekanizmaları oluşturulması ve merkezi vesayete son verilerek yerel yönetimlerin özerkliklerinin sağlanması ön plana çıkmalıdır.

    - yerel ve bölgesel temsil ve katılım imkanları yaratılmalıdır.

    - devlet memurlarının seçilmiş yerel yönetim organları üzerindeki üstünlüğüne son verilerek, yerel meclisler yerinden yönetimin kaynağı haline getirilmelidir.

    - kentlerde yaşama normları haklar-özgürlükler-sorumluluklar ekseninde kurulmalıdır. ‘yurttaşların birlikte yaşama mekânı’ olarak tanımlanması gereken kentlerin üretim, sosyal adalet, kimlik ve çevre sorunları, yurttaşın katılımına açık, kararların müzakere yoluyla alındığı bir yönetim anlayışıyla çözülmelidir.

    - kentlerdeki değişim kamu yararını, çevreyi ve olası doğal afetleri göz önünde bulunduran çalışmalarla yürütülmeli, sağlıklı yaşam alanları yaratacak ‘yerinde dönüşüm’ projeleri yaratılmalıdır.

    - yoksulluk, sosyal dışlanma ve yoksunlukla mücadele politikaları kent politikalarının başat eksenlerinden biri olmalıdır.

    çevre ve doğanin korunmasi

    insan ve canlı yaşamına öncelik vermeyen, yaşam alanlarını kirleten, yaşam kaynaklarını yok eden, yani insanı ve diğer canlı yaşamı merkezine almayan bir ekonomik büyümenin, insanî yaşam çevresini tahrip etmesine dur diyecek toplumsal hareketlere dünyanın acil ihtiyacı var.

    doğayı tahrip etmeden, doğal kaynakları bütünüyle tüketmeden, doğanın kendini yenileyebilmesini gözeterek üretmek ve tüketmek mümkündür. çevre yıkımının çok büyük boyutlarda yaşandığı ülkemizde, çevre sorunlarına duyarlı, doğayı ve canlı yaşamını koruyacak üretim ve tüketim pratiklerinin güçlü biçimde özendirilmesi gündemin yakıcı ihtiyacıdır.

    ekolojik tarım tekniklerinin yaygınlaştırılmasına özen gösteren, tarımı ve kırsal kesimi insanî kalkınmanın etkin aktörlerinden birine dönüştüren bir kalkınma politikası, tarımdaki tahribata ve bölgesel eşitsizliklere karşı mücadelede önemli bir işleve sahiptir.

    bu amaçla,

    - insanı ve doğayı merkezine alan, toplumsal refahın gelişimini eşitlikçi bir anlayışla kabul eden, toplumsal ihtiyaçlar için kamusal nitelikte bir üretim ve tüketim sürecini ekonominin önemli bir ayağı olarak düşünen, sadece kendi sınırlarıyla değil, küresel boyutuyla da ekonomik ve sosyal yaşamı düşünebilen bir büyüme anlayışı var edilmelidir.

    - küçük üreticilerin korunmasını da gözeten ekolojik tarım özendirilmeli ve kırsal kesimin sosyal ve kültürel olarak zenginleşmesini amaçlayan aktif kamu politikaları uygulanmalıdır.

    - türkiye’nin doğayı koruma amaçlı uluslararası protokol ve anlaşmaları imzalaması ve yükümlülüklerini yerine getirmesi sağlanmalıdır.

    - küresel olarak yaşanan ve canlı yaşamını tehdit eden iklim değişikliği sorunlarını da göz önünde bulundurarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına öncelik verilmeli; ucuz, temiz, yeterli ve güvenilir enerji temini için araştırma ve geliştirme faaliyetleri desteklenmeli, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimi içindeki payı hızla yükseltilmelidir.

    - yatırım ve üretim süreçlerinin insan sağlığına ve doğal çevreye yapacağı tahribatın maliyeti, işletme ve yatırım maliyetlerine, toplumsal ve çevresel maliyet olarak eklenmelidir.

    - topraklarımızın enerji verimliliği düşük geri teknolojilerin ve zararlı atıkların taşınma alanı olmasına izin verilmemelidir. nükleer santrallerin inşasından vazgeçilmelidir.

    - tüm doğal ve kültürel varlıklar, insanlığın ortak mirasıdır ve kamu tarafından korunmalıdır. bu varlıkların korunması ve değerlendirilmesine yönelik kamu politikaları istihdam, bölgesel ve kırsal kalkınma amaçları yanında, yaşam kalitesini arttırma amacı taşımalıdır.

    - doğal varlıkların işletilmesinde doğanın ve yaşam alanlarının korunması ve kamu yararı esas alınmalıdır. insanların ve diğer canlıların, yaşamının vazgeçilmezi olan suya erişim hakkı vardır. bu nedenle su ticari bir mal haline getirilmemelidir.

    uluslararasi ilişkiler

    bugün akdeniz'i, ortadoğu’yu ve kafkaslar'ı içine alan, bu bölgedeki enerjiyi merkeze aktarmayı hedefleyen uluslararası bir strateji, bölgedeki enerji nakil hatlarının güvenliğini sağlamak için türkiye'ye bölgesel güvenlik gücü olarak görev biçilmesini öngörüyor. bu strateji, sadece türkiye değil, bütün bölge halkları için yeni yükler ve tehditler anlamına geliyor.

    türkiye’nin toplumsal yaşamını milliyetçi, otoriter, her konuda bürokratik müdahaleci güçlere teslim edip, kendi içine kapanarak büzüşmek ya da dışa açılan, ama kültürel olarak muhafazakar, iktisadi olarak liberal güçlere eli mecbur kalmak dışında seçeneği de vardır.

    türkiye gerek bölgesinde gerekse tarihsel ilişkilerinde farklı kültürlere sahip toplumların kaynaşmasını sağlayacak, uluslararası sorunların barışçı yöntemlerle ve diyalogla aşılmasını hedefleyen, dünya kaynaklarının adil kullanımına dayalı bir stratejinin takipçisi olmalıdır.

    özgürlükçü ve demokrat sol, avrupa birliği’nin iktisadi ve sosyal açıdan liberal ve teknokratların yönetimindeki elitist karakterini unutmadan, müzakere sürecinin ülkedeki demokratikleşme ihtiyacına destek olduğu gerçeğini öne çıkararak, türkiye’nin ab içinde diğer üyelerle eşit olarak yer almasını savunur.

    öte yandan özgürlükçü ve demokrat bir siyasal hareketin hedefi, avrupa birliği’nin, iktisadi liberalizmin ve siyasi elitizmin egemen olduğu bir birlik olması yerine, dayanışmacı ve sosyal bir avrupa’ya doğru evrilmesi mücadelesine dahil olmak ve bu mücadeleyi sürdürenlerle işbirliğini geliştirmektir.

    türkiye’deki demokratikleşme karşıtlarıyla ab içindeki türkiye karşıtlarının, yani her iki taraftaki ırkçı ve milliyetçi akımların kurdukları fiili ittifakı bozmak, aynı zamanda türkiye’nin demokratik ve sosyal dönüşümünü hızlandırmak için de bir gerekliliktir.

    bu amaçla,

    - aktif, yapıcı ve çok-boyutlu bir dış politika ve bölgesel işbirliği girişimleri hayata geçirilmelidir. türkiye’nin uluslararası saygınlığı bölgesel askeri güç olmaya değil, bir barış ve demokrasi gücü olmaya dayanmalıdır. bu çerçevede hiçbir bölgesel vasi-himayeci güç projesi taşımadan, insan hakları ve demokrasi konusunda duyarlı bir dış politika sürdürülmelidir.

    - türkiye’nin komşularıyla sorunsuz ilişki politikasını tıkayan kıbrıs sorununun, en kısa zamanda eşit siyasal haklara dayalı iki kesimli ve iki toplumlu bir federasyon bünyesinde çözülmesi sağlanmalıdır.

    - türkiye’nin ab’ye üyelik müzakereleri ile ilgili reform politikalarına hız verilmelidir. türkiye’nin ab’ye üyelik hedefi, ortadoğu ve kafkaslara yönelik barış ve istikrar politikalarından ayrılmamalıdır.

    - komşularla sorunsuz politika hedefine uygun olarak, ermenistan’la siyasal, toplumsal ve kültürel ilişkiler hızla normalleştirilmelidir.

    hedefimiz sosyal ve demokratik bir cumhuriyettir

    bugünün türkiye’sinde, toplumun statükocu, milliyetçi, militer, muhafazakar ve piyasacı güçlere teslim olmasına karşı duracak, toplumu boğan bu güçlere karşı geniş bir toplumsal desteğe dayanarak mücadele edecek eşitlikçi, özgürlükçü bir siyasal hareket; kimsenin aç ve açıkta olmadığı, adil ve özgürlüğün gerçekten solunduğu, bütün sorunların serbestçe tartışıldığı, kimsenin dinsel ve etnik kimliğini gizlemediği, kimseye bu tür kimliklerin zorla dayatılmadığı, tarihiyle ve bütün komşularıyla barışık özgür ve demokratik türkiyesi’ne giden yolu açabilir. bunu açmaya adaydır.

    eşitlikçi, dayanışmacı ve özgür yeni bir türkiye kurmanın biricik yolu, topluma vaat ettiği niteliklere önce kendisi sahip olan yeni bir siyasal hareketin hızla güçlenmesi ve gerçek siyasal alternatifi temsil etmeye başlamasıdır.

    çağrımız ve davetimiz bunu gerçekleştirmek için arayış içinde olanlara; sosyal ve demokratik bir cumhuriyet mücadelesini sürdürmek isteyenleredir...

    yeni sol sekreteryası
    17 ocak 2010
  • "solda destekleyebileceğim bir parti yok..." diyenlerin mazeretini ortadan kaldırmaya aday girişim.

    ciddiye alınırsa, çok çalışılırsa, sabırlı olunursa, yaratıcı ve yenilikçi bakılırsa neden olmasın?
  • eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir sol seçenek için kadıköy buluşması pazar günü yapılıyor. yeni sol için öenmli bir toplantı.

    http://www.kadikoy34.com/…r/haber.php?haber_no=2206
  • yayın organı http://www.turnusol.biz/ olan oluşum.
hesabın var mı? giriş yap