• sanat eserlerini incelerken, yazarın niyetini (ne demek isteyip de ne kadarını başardığını) yapıtla yazarın hayatının bağlantılarını da dikkate alan klasik eleştiri anlayışına tepki olarak ortaya çıkmıştır.
    wimsatt ve beardsley “the intentional fallacy” makaleleriyle bu akımın öncüleridir.
  • amerika'daki versiyonu ayrıca formalism adıyla da anılmaktadır. onlara göre, biçim her şeydir, her şiir kendi kalıbının içine girer, bir şiirin biçimini keşfeden eleştirmen, şiiri bir arada tutan, şiirdeki her türlü öğeyi düzenleyen temel noktayı bulmuş demektir. burada biçimden kasıt salt şiirin ölçüsü, mısralar ve saire değildir, şiirin her öğesi, seçilen kelimeler, imgeler, metaforlar, göndermeler vb de bir şiiri kendine has yapan her türlü öğe, o şiirin biçiminin bir parçasıdır ve o şiirin içeriği de biçimden ayrılamaz.

    amerikan edebi çevrelerinde bir müddet ağırlıklı olarak kulanılan bu eleştiri kuramı daha sonraları fazla otoriter, ölçüp biçici ve mekanik bulunmuştur. eserin tek bir doğru okuması olduğuna inanmaları, kuramlarının sadece onların kanonik addettiği çeşitli eserlere uygulanabilmesi ve diğer pek çok eseri görmezden gelmeleri ve her nevi kalıpçılıkları, postmodern, postyapısalcı kuramlar tarafından affedilmemiştir. halbuki belki kabul etmeleri gereken şey, her içeriğin kendi biçimini gerektirmesinin yanısıra, her eserin de kendi eleştiri kuramını gerektirebileceği olasılığıdır.
  • anglo amerikan biçimciliği diye de bilinir. kuramın en önemli teorisyenlerinden biri olan t.s. eliot'a göre işe önce konu ve içerik arasındaki ayrım yaparak başlanmalıdır. bu ayrım yapıldıktan sonra ancak eserin gerçek sanat değeri ortaya çıkacaktır. eserden bağımsız bir şekilde var olan ve olacak olan konunun eserin estetik kriteri olamayacağını söyleyen eliot'un bu fikirleri, şiirden anlamı kovma girişimlerine ortam hazırlamış ve yine bu fikirler türk edebiyatında en çok ikinci yenicileri etkilemiştir.
  • sanat eserini ele alırken aynı zamanda eserin oluşturulma sürecini de analiz etmeyi hedefler. bu türün üyeleri freud, jung, adler gibi isimlerden etkilenmişlerdir, fikirlerinde sıkça bu isimlerin de izlerine rastlamak mümkündür. sartre, goldmann, poulet, weber gibi kişiler bu tür eleştirinin öncülerindendir.
hesabın var mı? giriş yap