• senede 1 kez görüşüp, birbirine komşu deyip, araya giren zamana karşın her sene aynı samimiyeti sürdürebilen insanlar. koca kış sezonu yok sayılıyor, sanarsın zaman kaldığı yerden devam ediyor, o derece umursamazlık o derece yakınlık. her sene ortaya çıkan yeni model veletlerin kimin çocuğu/torunu olduğunu tahmin etmekle uğraşırken beyin jimnastiği de yapmış oluyorlar aa bu kimdi aa bu ne büyümüş filan. mesela ben, akrabalık ilişkilerini çözücem diye kurdeşen döküyorum. bir de olmazsa olmaz espriler var tabi; yaşlanmak, büyümek, göbek yapmak, her sene gençleşmek üzerine.. amcalar teyzeler bu şakalarla, espritüel yanlarını mutlulukla sergiliyorlar. ''oo gözüm her sene gençleşiyorsun yahu'', ''aa usta sen de dal gibisin valla göbek möbek kalmamış'', eki eki eki diye gülünüyor sonra da. bi komiklik bi hoşluk. hep aynı aylak yaşam tarzı içinde görüyorsun; deniz, balkon, mangal, gece pazarları gezme, yazlık barlar, çay bahçeleri..

    merak ediyorum mesela mayolu teyzelerin, şortlu amcaların, bikinili arkadaşlarımın kışlık kıyafetler içinde nasıl durduğunu. hayal edemiyorum allam :/
  • aslında biraz da yazlıkçıyım. bir parçam hep yazlıkçı olacak muhtemelen. son zamanlarda çok yazlıkçıydım hatta. geçen bir iki hafta güzeldi, unutmam. çok çabaladım, çok uğrşatım, imar ve mesken müdürlüğü(böyle bir şey var mı bilmiyorum) bir kat daha çıkma iznini vermedi.

    güneşin her bir rengi vardı onda ama benim güneşim olmadı.
  • "elimize geçen alım satım belgeleri, sözleşmeler, gerçekten, umulmadık, paha biçilmez bir bulgu. (...) ilk soru bu: niye gelmişler, ya da, gelirlermiş? birçok sözleşme, sanki, bu konut sahiplerinin buralarda ancak yılın iki ya da dört haftasını geçirmeğe geldiğini düşündürüyor. bu yerleşim bölgelerinin yapılması için pek çok bahçe, meyvalık, yok edilmiş." bilge karasu - narla incire gazel

    "yazlıkçıları kaçıracak. ada'nın rüzgarı değişkendir ama bunlara anlatamazsın." tomris uyar - yaz düşleri / düş kışları

    (bkz: yazlıkçılar), yazlık/@ibisile
  • ineklerden hoşlanmıyorsunuz. domuzlardan, köpeklerden, kedilerden ve tabii insanlardan da.

    kibrinizden, mal mülk takıntınızdan, bir yandan çiçek böcek heveslisi gibi görünürken çiçeklerden, böceklerden ve hayvanlardan nefret etmenizden tiksiniyorum.

    evlerinizin, bahçelerinizin yanından geçmeye bile korkuyorum neredeyse. sizin o çit dediğiniz, sınır dediğiniz, saksı-çiçek-çimen-süs dediğiniz şeyler bana tel örgü gibi görünüyor.

    o kadar küstah ve bencilsiniz ki! kendimi vahşi batıda gibi hissediyorum. ne zaman sınırları kibirle örülmüş evlerinizin önünden geçsem endişeye kapılıyorum. burnunuzda enfiye tozu, elinizde tüfek var ve "burası özel bir mülk, derhal terk etmezseniz ateş ederim!" diye bağırıyorsunuz. inekler anlamıyor tabii, mülkünüzün etrafındaki otları yemeye devam ediyorlar. siz bağırmaya devam ediyorsunuz, köpekler gelip bahçenizin dibine sıçıyorlar. (canım köpekler.)

    yanınızdan geçerken sizinle göz teması kurup selam veren insanlara bile somurtup kafanızı çeviriyorsunuz. neden? çünkü yeterince yaşadınız, buralarda mal mülk sahibi oldunuz ve artık tanrı sizsiniz.

    sizi gidi kibirli ahmaklar sizi! umarım sizin kadar yaşlanmadan ölürüm, ineklerle, domuzlarla ve sokak köpekleriyle elbette. yaşlanmanın ne kadar berbat bir şey olduğunu burada öğrendim ben.

    size dönüşmeyeyim de neye dönüşürsem dönüşeyim.

    ben yaz kış burada yaşıyorum. kışın poyrazı yazın yaşlısı yordu beni. (bir de sahil istilası var tabii, 250 lira aidat veren kendini denizin sahibi sanıyor.)

    sokakları arşınlıyorum on iki ay. yanımda köpeğim, cebimde kitabım... inekler benim de evimin önünden geçiyor, kapıma sıçıyor, şeftali ağacımın yapraklarını yiyorlar. yesinler, n'olmuş! incilerim dökülmüyor. (kendinize bir apartman dairesi bulun ve apartman görevlisi dışında hiçkimseyle muhatap olmayın diyorum, siktir git diyorlar.)

    inekleri seviyorum. köpekleri ve kedileri de elbette. aslında ineklere değil de size üzülüyorum yazlıkçı bunak. o kadar emek verip yazlık almışsınız ama saygısız bir inek gelip bahçe düzeninizi bozmuş. hepimiz sizin bu mağduriyetiniz için kahroluyoruz.

    içişleri bakanlığına da haber ettik. (akp'de tanıdıklarımız var. biz de boş değiliz elbette. eheh) on beş gün içinde bölgedeki bütün inekler toplanacak, köpekler itlaf edilecek ve kediler kurtulsunlar diye yataklarda saklanacak. elli yaş altındaki herkes tutuklanıp belediye barınaklarında ikamet ettirilecek ve imladan söz edenler derhal vurulacak. sahili boydan boya istila edip burası bilmem ne sitesine aittir, yabancılar -yabancılar kimse- kullanamaz diyenlere devlet nişanı takılacak. köpekleriyle birlikte denize giren insanlar görüldükleri yerde vurulacak. hükmümdür.

    nereye düştüm ben. hanım gözlüğümü getir deyip kurdukları facebook gruplarında imlası berbat yaşlılarla kavga ediyorum.

    umarım daha beter olurum.

    edit: gruptan atılmışım.
  • emekli olmuş ve yıllardır aynı yazlık sitelerinde yaşayanlardan oluşan grubun yalnızca bir hafta tatil yapmak için bu emekli grubun birinci derece yakını olarak ancak gidebildiğiniz yazlık sitelerinde bir hafta bitince çalışacağınızı, doğal yaşantılarıyla size hatırlatarak tatil mobingi yapmaları tatilinizin son günlerinde tatil stresi yapıyor.
hesabın var mı? giriş yap