• yang wen-li, logh nin tüm büyük amiralleri içerisinde (reinhard,kircheis,merkatz,reuntal ve mittermeyer) muhtemelen en üstün taktisyen. ancak neredeyse her zaman, savaşları aynı zamanda olma ya da olmama savaşı olduğu için yani neredeyse her zaman kağıt üzerinde kendisinden çok üstün düşmanlarla uğraştığı için; komutasına olup da üstün bir kuvvet verilse idi nasıl bir sonuç alacaktı bilemiyoruz. zaten yang'ı büyük taktisyen yapan, işini kişisel ihtiraslarının dışında tutarak -tüm diğerleri için kişisel bağlılıkları ve üstün saydıkları değerler yeteneklerini yeşerten asıl kuvvettir- ve neredeyse bilimsel bir bağlılık ile yapabilmesi olmuştur. ama yang'ın hayatının asıl amacı, kendi bilmese de, reinhard'ın büyüklüğünü ona tersinden göstererek, yani reinhard'ın gerçekten saygı duyabileceği az sayıdaki insanların, tabiatın talihin ve iradenin ortak çabası ile yeşertilmiş büyük adamların, kendi büyüklüklerini, reinhard'ın kendisinden çok başka yollarla ama onun yolları ile de mücadele ederek ve hatta onlara üstün gelerek, ortaya koyabileceklerini göstermek olmuştur. bunu kircheis yapamazdı çünkü reinhard bu asli meseleyi ancak en değerli düşmanından dinlemeyi kabul edebilirdi. reinhard yang'ın elini sıktıktan sonra ona hemen, hiç tereddütsüz ordularının komutasını vermeyi teklif ettiği zaman, yang'ın "yapamam; çünkü yediğim yemek ve içtiğim su başka" cevabı, kendisi bunu hedeflemese de, reinhard ölmeden önce ona eşsiz dehasının yani gücünün müsade etmediği bir başka tür ama yine eşsiz bir erdemi göstermiş ve ölmek üzere olan büyük imparator'a dünyaya ilişkin kavrayışını kusursuzlaştırma imkanı sağlamış olmalı.
  • evren takvimine gore 767, imparatorluk takvimine gore 458 yilinda dunyaya gelmis olan tarihci olmak hayalindeki zorunlu asker.

    babasi calistigi ve ortagi oldugu ticaret sirketinin gemisindeki bir radyoaktif sizintiyla mi ne ilgilenmeye calisirken, yand 16 yasindayken, olmustur. annesi zaten cok daha once yang 11 yasinda oldugu icin bu gariban yetim kalmistir. bu olay gerceklesmeden hemen once babasina tarih okumak istedigini aciklamis, babasiysa "sana para getirecek bir meslege yonelsen, bu hobi olsa" turunden bir konusma yapmistir kendisine "parasiz hic bir sey yapamiyorsun, ozgurluk icin para lazim"a getirerekten lafi. ama konusmalarinin sonunda oglunun tarih okumayi cok istedigini gorunce kabullenmis gibidir...

    babasinin olumuyle, babasinin para hakkinda ne kadar hakli oldugunu gorecektir yang, zira babanin sirketteki hisslerinin hepsi ipotek altindadir, yani miras filan yoktur ortada, hatta bir nevi borc vardir. babasinin topladigi degerli ivir zivirlari satarak eline hayatini surdurecek kadar para gececegini uman yang, bir darbe de burada yer, babasi muhtemelen kandirilmistir cunku o ivir zivirlar bes para etmemektedir. 5 parasiz kalan yang, tarih egitimi gorebilmek icin burs bulmak zorunda kalir, ve burs alabilecegi tek yer askeri akademidir. el mahkum 16 yasinda yazilir askeri akademiye.

    burada pratik derslerinden zar zor gecerken, savas tarihi gibi derslerde ise sinifinin en basarili ismi olur. jean robert lapp ile arkadasligi da burada baslar. burada okulun yildiz ogrencisiyle bilgisayar ortamindaki taktiksel kapismasini kazanarak sukse yapar. bilgisayarda bu sinamadan sonra cikan istatistikleri (10 uzerinden):tactik 10, strateji 4, zafer 3, kayip 1 seklindedir... taktiksel dehasina ilk dikkati cektigi andir bu. hemen sonrasinda ordunun "tarih" bolumunu kapatma karariyla ogrenimini "strateji" bolumunde devam ettirmesi onerilir. bayagi bir karsi cikar "ben tairh okumaya geldim, madem kapatacaksiniz niye actiniz bolumu, ne sacmalik" vs. dese de, "daha asker olmadigin icin seni zorla bu bolume alamayiz, ayrilmak istiyorsan ayril tabii, ama bu zamana kadarki okul masraflarini da aynen odemen lazim o zaman, sana o burs askeri okulu bitirmen icin verildi" gibisinden bir cevap alinca gene parasizliktan istemeye istemeye boyun egmek zorunda kalir ve transfer olur.

    evrene gore 778, imparatorluga gore 479 yili mayis ayinda gelisen olaylar sonucu 21 yasindaki bir tegmencik olmasina ragmen sivillerin transferini yuruttugu bir operasyonla 3 milyon sivili sag saglim ozgur gezegenler ittifaki sinirlarina ulastirmasiyla el facile kahramani olarak unlenir. frederica ile de burada tanisir.

    bu basarisinin ardindan ayni yil 19 eylul tarihinde once saat 10:30da tegmenlikten yuzbasiliga, 16:30da da yuzbasiliktan binbasiliga terfi eder. 6 saat icinde 2. bir terfi almasiyla bir rekora imza atmis olur ve sadece 21 yasina binbasiliga gelmis olmasi da unune un katar. ordu kendisine basarilari ve yeni rutbesi sebebiyle guzel bir daire verirken, 1 hafta boyunca da ordan buraya yemektir, toplantidir sudur burdur suruklenip durur, ordunun propaganda aracidir bir nevi. evine bu arada "the men's weekly" gibi magazinlerden roportaj istekleri yagar durur, zira kendisi en makbul, en aranan bekar secilmistir halk tarafindan, zaten gittigi yemeklerde de kizlar ustune atlayip durmaktadir. bu garibim ise evde "ben ne zaman ordudan ayrilabilirim, cok uzun yasiyor ordudan emekli olanlar genelde ve ben o dirdirlanip duran yaslilardan mi olacagim, kesin yalniz kalacagim" vs diye dertlenmektedir... bir yandan da bir suru yeni akrabasi cikmaktadir ortaya. babasinin ilk karisiyla tenistirmayi onerir bir televizyon programi, "aaa uvey annem varmis" olur bu da. gene bu yemeklerden birinde bir akrabasiyle karsilasir ve ogrenirki 10 yil kadar once annesinin olumu ardindan annesinin ailesi babasinin (fazla rahat bir insan olmasi ve anlasilan isi geregi) kendisine iyi bakamayacagini, ozellikle egitiminin aksayacagini dusunmus ve biz bakalim demisler, hatta buyukanne ve buyukbabasinin yanina tasinmasi ayarlanmis ama son anda babasi sirketin gemisiyle yola cikarken bunu da yaninda goturmustur. aile de dogal olarak adami oglunu kacirmakla suclayamayacagi icin isin ucunu birakmistir... "hayat ne garip, hersey ne farkli olurdu, belki su anda tarih okuyordum" moduna girer gene yang...

    cok iyi bir taktisyen olmasinda bu bitmek tukenmek bilmeyen tarih sevgisi, tarih meraki cok etkili olmustur cunku kendisinin de dedigi gibi insan tarihi maalesed savaslarla dolu oldugu icin, bu savaslari cok iyi inceleyen yang, savas taktigi, stratejisi gibi konularda engin bir bilgiye sahiptir, ve bu zekasiyla da birlesince muthis bir yetenek cikar ortaya.

    isin imparatorluk kisminda reinhard hic bir zaman ozel bir tarih sevgisi olmasa da, taktiksel zekasi bakimindan kendisine es gozukur, zira hemen hemen es sartlarda karsilastiklari anlarda da yenisemezler. siegfried kircheis'in ise aslinda reinhard'dan bile ustun bir taktisyen oldugu hissettirilir dizide ama geri planda kalmak, reinhard'i korumak ve onun basarisi icin didinmek meraki yuzunden kendisini pek one cikarmaz. kircheis'in bu konudaki asmisligi, baskalari gibi "rakibi yenmek"ten de ote cok akillica bir taktikle rakibi etkisiz hale getirip "teslim olmaya" kasmasindan da anlasilmaktadir. reinhard ne pahasina olursa olsun rakibini yenmek icin ugrasir, yang kendi tarafi minimum zarar gorsun diye, kircheis ise her iki tarafta da gereksiz kimse olmesin diye. isi en zor olan bu bakimdan kircheis'dir aslinda ve yang'den bile buyuk bir taktisyen olmasi da mumkundur, ama logh serisinin cok basinda aramizdan ayrildigindan bu asla kesin olarak bilinemez.
  • tasarlanmış bütün anime karakterleri içinde belkide en hümanistidir. öyle ki bir savaşa girerken ilk düşüncesi savaşı kazanmak değil, iki tarafın da savaştan minimum kayıpla ayrılmasını sağlamak olur. bana göre wenli'nin yenilmezliğinin arkasında yatan sebeplerden biri de bu hümanistliğidir. reinhard düşmanını yok etmek için büyük bir arzu duyarken wenli insanların ölmesini önlemek için müthiş bir arzu duyar, bu arzu savaş alanındaki en temel motivasyonunu oluşturur. muhtemelen ölümüne neden olduğu düşman askerlerinin ardından vicdan azabı duyan yegane komutandır. 110 bölümlük koca seride hiç savaş kaybetmediği gibi hiçbir zaman da aciz duruma düşmemiştir. askerlerine olan sevgisi, onları yaşatma isteği hep bunu engellemiştir.

    tamamen kişisel hırslardan arınmış bir insandır. bu durum da onun her zaman mantıklı düşünüp çılgınca şeyler yapmasını engellemiştir. savaşlaraher zaman sakin kafayla ve o anki durumunu en ince noktasına kadar düşünerek girer.

    neticede tek isteği karısının yanında sallanan sandalyesinde akşama kadar kitap okumak olan yanlışlıkla asker olmuş bir adamdır.
  • anime karakterine aşık olmak bakınızı verip geçemeyeceğim derecede kendisine karşı derin duygular beslediğim, terfi edince "neyse maaşıma gelen zamla kitap mitap alırım ya" demesiyle beni bana anlatan roman ve anime karakteri. henüz logh romanları anlayabileceğim bir dile tam olarak çevrilmediği için ve ne yazık ki romanları okuyacak japoncaya sahip olmadığım için bir müddet daha benim için yalnızca bir anime karakteri olmaya devam edecek.

    ben logh'u, spoiler'a doymuş bir halde izledim. zaten logh'u hiç spoiler almadan izlemeye başlayan insan da çok az gördüm. birinin ölümüyle herkesin kahrolduğunu biliyordum, ama o kişinin yang wenli olduğunu animeyi izlemeye başlayınca öğrendim. ne var ki canım bu kadar salya sümük olmaya demeye kalmadan azılı bir yang aşığı olup çıkmıştım (tabi neden kendisine adıyla hitap edip wenli demiyorum onu da bilmiyorum. animede de bir tek babası wenli derdi, kalanlar hep yang teitoku aşağı, yang teitoku yukarı diye diye bilinçaltıma işlediler. frederica bile bir kere wenli demedi be adama be). o 82. bölümde neler olacağını bildiğim, kendimi günlerce psikolojik olarak hazırladığım halde yetmedi. millet yang wenli ne iyi adamdı, yazık oldu diye ağlarken ben çok daha farklı bir ruh haline girerek, adeta dandik bir shoujo manga karakteri gibi "are? doushite namida ga?" * tribine girerek mala bağladım. sonra kederimden 3 hafta boyunca 4. sezonu izleyemedim. logh'da ölen öleneydi ama ölenlerin hiçbiri gözümde bir yang wenli değildi. kıyaslamak açısından bünyemde bu kadar ağır hasara yol açabilmiş tek animenin versailles no bara olduğunu belirteyim.

    loghseverler, kendisi de tarihçi olan tanaka yoshiki'yi yang'da kendini yansıttığı ve onu fazla mükemmel bir karakter olarak yarattığı için hep eleştirmiştir. ben şahsen bu eleştirileri yersiz buluyorum. serideki her karakter gibi yang da yeterince insaniydi. emekli maaşımla geçinebilir miyim, çocuğu* okutabilir miyim, yaş da otuzu geçti evlensem mi ne derdinde olan, hafif türk kafasında bir adamdı (uzay gemisinin kontrol paneline bağdaş kurup oturmak nedir allasen?). reinhard gibi hırslı falan da değildi ya, belki de bu kadar rahat olmasına rağmen reinhard'ın uykularını kaçırabilecek bir komutan olmasını mantıklı bulmuyor insanlar, bilemiyorum. herkes aman miracle yang, majutsushi yang kurtar bizi triplerindeyken bile hiç götü kalkmayıp, bitse de eve gidip çay koysam diye düşünen bir adamdan bahsediyoruz. bu planı benim yaptığımı bilirlerse kimse sallamaz, komutanlar istedi gibi askerlere söyleyin diyecek kadar da alçakgönüllüydü. genelde şeker gibi bir şahsiyet olmasına karşılık tersi çok pisti, sinirlenince çekilmez bir adam oluyordu. mesela bunu darbeci diye soruşturma komisyonunun önüne çıkardıkları bölümlerde ciddi tırsmıştım.

    yang ile ilgili yürek burkan bir detay da kendisini seslendiren tomiyama kei amcamızın da, yang animede öldükten çok kısa bir süre sonra vefat etmesidir. sonra çıkan gaiden'lerde yang'ı seslendiren adamı duymazdan gelip kafamda orijinal sesiyle dublaj yapmaya falan çalışıyordum. bir de hepimizin çocukluk aşkı terry grandchester'ı da tomiyama'nın seslendirdiğini öğrenince daha önce dublajlı izlediğim şeker kız candy'yi bir de japonca izledim. yang'ın sesinden romantik romantik şeyler duymak beni bir tuhaf etti. hayat tesadüflerle dolu değil mi sözlük?

    ortalıkta mai waifu/mai husbando* diye gezen tiplerin anime karakterlerinin doğum günlerini kutladıklarını falan görünce benim içimi bir hüzün kaplıyor. istisnalar hariç, iki sezon sonra unutacakları karakterler için ne uğraşıyorlar diye burun da kıvırıyorum. ben yang'ın doğum gününü bile bilmiyorum; ama her sene 1 haziran'da ölüm yıldönümünde onun anısına çay demleyip kansou no uta dinleyerek demokrasinin ne menem bir şey olduğunu düşünüyorum.
  • bu karakteri atatürk'e benzeten bir ben mi varım diye merak ettiğim.
  • 2018 animesinde şaka maka hepimizin kaiser'i, orijinal "ginga bishounen"* reinhard von lohengramm'dan daha yakışıklı çizilmiştir. kitaplarda sürekli yang'ın ne kadar sıradan görünen bir adam olduğundan, yunan heykellerinin reinhard'ı görünce saygı duruşuna geçtiğinden bahsedilmesine rağmen bu tercihi yadırgadım. cin ali çizip bu yang deseler dibi düşecek bir insan olduğum için ilk başta ben taraflı davranıyorumdur diyordum, ama genç kızlarımızın internette yang wen-li de yang wen-li diye kendinden geçtiğini görünce yanılmadığıma ikna oldum.

    yang wen-li demişken kendisiyle ilgili romanlardan öğrendiğim bir anekdot aktarayım: yang wen-li normalde saçla başla uğraşamam diye uzadıkça saçını üçe vurdurup gezerken bir gün komutanlarından biri "piii bu halin ne oğlum, git kestir şu saçlarını" dediği için, bir daha hiç saçını kısa kestirmemiş, derbeder bir kılıkta gezmeye başlamıştır. şimdi yazınca bildiğin ergen tepkisi gibi geldi ama o yapınca insana "breh breh, ne kadar da otoriteye karşı bir insan" dedirtiyor. ilk buluşmalarında yang'ın reinhard'a selam vermeye çalışırken mahçup mahçup yüzüne düşen saçlarını kenara çektiği sahne, bunu öğrendikten sonra daha da bir sevimli geldi gözüme.
  • kendisinin anime boyunca kafasını kaşımasından da anlayacağımız üzere bitten muzdariptir. askeriyede normal demek isterim lakin kendisi rütbelidir. evinin julian yanına yerleşmeden önceki halini gördüğümüz bölümde, tanının doğru olduğu ortaya çıkmaktadır. reinhard von lohengramm komutasına girip, yüce oramiral emriyle saçlarını üçe vurdursa yeridir.
  • legend of the galactic heroes isimli animenin, daha doğrusu, 80'lerde çıkmış olan aynı isimi taşıyan roman serisinin ana karakterlerinden birisi.
    eğer, legend of the galactic heroes izlemişseniz zaten neden "ana karakterlerinden birisi" dediğimi anlamışsınızdır. seri, o kadar fazla karaktere ve o kadar fazla konuya aynı anda değiniyor ki, belki de onlardan biraz daha odakta olan yang wen-li karakterine, diğerlerinden daha önde olmasına rağmen ana karakter diyemiyorum. legend of the galactic heroes, tonla karaktere sahip olsa bile, yine de sadece iki tanesine "ana" karakter diyebiliriz. işte, yang da o iki "ana" karakterden birisi.

    yang wen-li, üzerine saatlerce tartışabileceğimiz bir karakter. amaçlarının ne olduğu, neye itildiği, ne istediği, neyi başardığı, neyi başaramadığı ve niceleri...

    spoiler vermeden kendisi hakkında ufak bilgi vermek gerekir ise,
    kendisi aslında tarihçi olmak istiyordur, fakat babasının vefatından sonra ekonomik olarak yaşadığı sıkıntılar yüzünden askeri okula yazılmak zorunda kalır, galaksinin geleceğini değiştiren bu olay, galaksi için iyi mi olmuştur, yoksa kötü mü olmuştur orası tartışmalıdır.

    işte, bu ikilemi yaratabilmesi bile legend of the galactic heroes'u gerçekten başyapıt sayar.
  • bugün kendisinin doğum günü 4 nisan. iyiki doğdun hepimizin amiral yang'ı
hesabın var mı? giriş yap