• yalta, ukrayna - kırım'da, karadeniz kıyısında bir liman ve turizm şehridir.
    şehir, iki burun arasındaki büyük dağların ortasında yer almaktadır. iklimi ılık ve kurudur.
    ilıman iklime ve şifalı havaya şükürler olsun ki, dinlenme ve turizm sezonu tüm yıl boyunca sürer.
    şehrin ismi, yunanca’daki sahil anlamına gelen “yalos” kelimesinden gelmektedir. yalta’dan ilk bahsedilmesi, 12 yüzyılda bir arap coğrafyacısı tarafından gerçekleşmiştir.
    1783 yılında rusya egemenliği altına giren yalta, o zamanlar 13 küçük evden oluşan bir balıkçı barınağı idi.

    yalta, uluslararası turizmin merkezlerinde bir resort olarak tanınmaktadır. günümüzde, yalta’da 144 adet tedavi ve dinlenme merkezi vardır.
    uluslararası bir tatil beldesi olarak, yalta’nın farklı ülkelerde 5 tane kardeş şehri vardır.

    yalta’da pek çok mimari eser ve anıt vardır. bunlardan birisi, aurora uçurumunun üstündeki kırlangıç yuvası adındaki ortaçağ kalesi olarak dizayn edilmiş binadır.

    “polyana scazok” (perili hikayelerin çayırı) bu hikayelerin karakterlerine ait ve kırım’lı sanatçılar, ağaç oymacıları ve heykeltıraşları tarafından yapılmış 200den fazla heykeli barındıran bir açık hava müzesidir.

    toprak set, kiev’deki kreschatnik gibi şehrin merkezidir.
    yalta’da pek çok güzel yer vardır, fakat hepsinden önemlisi, ve yalta’nın en büyük şansı, bu şehri daha da güzelleştiren temiz havası, deniz, manolya ve bir çok güzel çiçeklerin, ağaçların kokusudur
  • türkiye'den iata üyesi bir havayolu ile ulaşimi olmayan şehir, en yakin uluslararasi havaalani simferopol'da
  • yaz aylarında sinop’tan feribotla bir kaç saat içinde gidilebilen, kızlarının büyük kısmının türkçe bildiği (bayi toplantıları sağ olsun) , güzel ukrayna kıyı şehri.
  • çernobile en yakın turistik yerderden birdir. eğer huylanmıyorsanız, çok güzel yerlere de sahiptir; denizi, plajı ve gece eğlencesi de vardır. 17 katlı, 2800 kişilk yalta otelinde kalınması tavsiye edilir, en ünlü gezilecek yerleri ise;
    -yalta limanı
    -lenin meydanı
    -evangelist st.john çan kulesi
    -aleksander nevski rus ortodoks katedrali
    -livadiya sarayı
    -polyana skazok
    -darsan tepesi
    -anton çehov'un evi
    -botanik parkı
    -massandra ve kırlangıç yuvası gösterilebilir.
  • ukrayna'nın 'merkezi' burasıymış.
  • ukraynanın antalyası. aslında alanyadan bile küçük bir yer, her şey şehrin merkezinde bulunan mcdonalds ın etrafına kurulmuş durumda. taksiye bindiğiniz zaman sizi ilk götüreceği yer orası. bu meydanda bir de lenin heykeli var ve, lenin gülümseyerek parmağı ile mcdonalds ı gösteriyor. mcdonalds kasıtlı olarak oraya konumlanmış gibi.

    erkeklerden çok kadınların çalıştığı bir şehir burası, halk pazarına gittiğiniz zaman hemen tüm tezgahlarda kadınlara rastlıyorsunuz ama oradaki kadınlar bizim pazar anaları gibi değil. tezgahtaki kadınların bile saçları yapılı, tırnakları öjeli, yani sevişmeye hazır bir durumda. sevişmek demişken, bir de orada barbaros adlı bir adam var. adam bizden, kaçak et kesmek istiyorsanız, herhangi birine barbarosun mekanını sorabilirsiniz.

    yaltadan dönerken, massandra şarabı almadan dönmeyin. çok ucuz ama harika.
  • yanda yalta ile ilgili bir başlık görünce aklıma geldi. çok güzel bir şehir. kendi halinde, huzurlu, temiz. insanın içinin ısındığı bir yer gerçekten. 1 gün kaldım yalnızca ama daha uzun kalsam çok da sıkılmazdım muhtemelen, yaşanabilecek bir yer gibiydi. hayal meyal o günden birkaç sahne hala aklımdadır.

    mcdonalds mı burger king mi bi şey vardı deniz kıyısında. çok da açtık, doğru düzgün hiç yemek yememiştik iki gündür falan. kırım tatarlarının yemekleri çünkü çok yağlıydı, bi çorba geliyordu önümüze %70'i yağ, %30'u noodle falan. neyse işte. sanırım mcdonaldstı, inanılmaz kalabalıktı. sıra beklesek kafadan bir buçuk iki saat beklerdik. naptık? tabi ki boş durmayıp gezmeye başladık. dön dolaş, sağa git sola git. bu mcdonalds'ın sağ arkasında ileride gemi gibi bir şeyler vardı, dediğim gibi çok da hatırlamıyorum, gemi aslında kafe. neyse, oranın ileri çaprazına doğru da bir park var. orada bir baktık döner satan bi abi var. allah dedik, doyacağız galiba. gittik böyle, abi de türk çıktı. kırım türklerindenmiş, çat pat türkçe de biliyor. bir şekilde anlaştık, konuştuk falan. o da baya mutlu olmuştu, biz de baya mutlu olmuştuk. neden bilmiyorum, kan işte. kendi kültürün. tanıdık bi şeyler mutlu ediyor insanı sebepsizce. döneri pek güzel değildi ama canı sağolsun, karnımız doydu, o parasını kazandı. böyle de saçma bir anıya sahibim bu şehirle ilgili. ama aklımda şehirden kalan kareler, gerçekten çok güzel. tekrar gidip görmek isterim, ben beğenmiştim. çok sakin ve huzurlu gelmişti.
hesabın var mı? giriş yap