• (ingilizcede convergent evolution) geçmişte farklı ataları olan iki türün bu farklı ataların evrimleşmesi sonucu birbirine çok benzemesini (genetik, morfolojik, üreme kapasitesi bazında vs.) sağlayan evrim türü. var olan bir şey mi pek bilmiyorum, olmalı gibi ama olmazmış gibi de (edit: varmış).
  • kısaca benzer fonksiyonlar gören benzer yapıların alakasız canlılarda evrimleşmesidir. örneğin kuşların da yarasaların da kanatları vardır, ancak bu kanatlar ortak bir atadan miras değildirler, ayrı ayrı evrimleşmişlerdir. bu olgu evrimle çelişen birşey değildir, benzer sorunlara benzer çözümlerin gelmesi az çok beklenen birşeydir zati.

    geniş bir listesine ise şuradan ulaşılabilir:
    http://en.wikipedia.org/…es_of_convergent_evolution
  • tam olarak yaşayacakları ortamın bulunduğu bir başka evren bulunamadığından sadece teoremsi tahminden ibaret kalan teori.
  • boceklerin, surungenlerin (pterosaurus), kuslarin ve memelilerin birbirlerine paralel olarak ucma yetenegine sahip bireyler yetistirmeleri buna birer ornektir.

    peki bu bilgi gercekte ne isimize yarayacak? ilerde insansi bir uzayli gorundugunde 'olmaz oyle sey' diyenlere 'yok lan olabilir aslinda' denmesini saglayacaktir.
  • prof. sevil atasoy'un koala ve insanlardaki parmak izleri arasındaki benzerliği örnek olarak gösterdiği durum. fantastik.

    buyrun soldaki daha küçük olan koala, diğeri ise insana ait olan parmak izi.

    koala
  • (bkz: termit)
    (bkz: karınca)
  • birbirleriyle yakın akraba olmayan tür ve soylar arasında görülen benzer biyolojik özelliklerin oluşumunu açıklayan ve bunları tanımlayan bir terim. temel sebepleri fizik, doğal seçilim baskısı ve kısıtlı kaynaklara erişim yöntemleridir. nasıl mı, şöyle:

    doğal ortamdaki kaynakların limitli olmasından mütevellit; canlıların içinde bulundukları ekolojik nişlerde enerjiye en optimal şekilde ulaşma zorunlulukları vardır. bunu başaramayan veya optimal forma sokamayan canlıların varlıkları, kendi nişleri içerisinde enerjiye daha etkin ulaşan canlılar tarafından geçersiz kılınır.

    enerjiye en optimal yoldan ulaşan canlı, çevre adaptasyonu da en başarılı canlı olacağından tür olarak popülasyonu artar, yeni yaşam alanlarında hakimiyet kurup, kendi evriminin onu üstün kıldığı koşulları diğer bölgelere yayar. bu bazen öyle bir noktaya gelir ki çevrenin minimal ölçülerde değiştiği durumlarda bu canlılar kendi yaşam habitatları için olabilecek en optimal seviyeye ulaşır ve fazla değişikliğe uğramazlar. tabi dominant canlımız için çevre yayılımı sürdükçe, farklı türden canlıların tek bir besin kaynağı üzerindeki paylaşım ihtimali de arttıdığından, evrim daima enerjiye daha zahmetsiz yoldan ulaşan diğerini seçerek tek bir vucut planına avantaj sağlayacaktır. (bkz: rekabetçi dışlanım ilkesi) bu da evrimin, organizmaları tek bir ekolojik niş için tek bir uzmanlık yöntemine zorlamasıdır.

    pek tabiki bu ekolojik nişler zaman içerisinde ufak değişiklik göstermiştir fakat mücadelesi verilen kaynaklar ayni kaldığı için bu kaynaklara ulaşım için üretilen çözümler de benzerlik gösterecektir. hatta deniz canlılarındaki yüzgeç ve kuyruk ile sağlanan hareket yetisinin tüm gruplardan canlılar için ortak özellik haline gelmiş olması gibi bu işi yapmanın tek efektif yolu da olabilir ki bunun da sebebi fiziktir. su içerisindeki bir kütle için maksimum sürüklenme eğrisi ancak bu fiziksel yapı ile mümkün olabileceğinden evrimin nihai çözümü de en optimal durum olmak mecburiyetindedir. yani çevresi için en efektif çözüme kavuşmak durumunda olan canlıların, benzer çevre koşullarında ayni sonuca ulaşmaları şaşırtıcı değil kaçılınmazdır.

    belki de en ilgiç örneklerinden biri hiç kuşkusuz, diğer memeli gruplarından izole bir ekosistemde yaşayan thylacosmilus ‘ın smilodon gibi aşağı kıvrık uzun diş gelişimidir. dışarıdan bakıldığında oldukça uç bir evrim çıktısı olarak görülen (hatta bazen işlevselliği bile sorgulanan) bunun gibi bir uzvun dahi aslında temel bir gereksinim için ortaya çıkmış nihai bir çözüm olabileceği gerçeği olağanüstüdür.

    ışığa duyarlı bir hücre olarak, önce anthropodlarda sonra memelilerde farklı zamanlarda gelişen göz de yakınsak evrimin avcılardan korunmak ve besin kaynaklarına hızlı yoldan erişim sağlamak adına ürettiği ortak çözümlerden biridir.

    yine farklı bir örneğine dinozorlarda birbirinden bağımsız olarak iki defa gerçekleşen iki ayaklı etçil vucut planıyla rastlamak mümkündür. (bkz: #78016662)

    kaldı ki daha yakına ve tür olarak kendi tarihimize geldiğimizde dahi örneklerini görmek mümkündür bu evrimin. türümüz olan homo sapiens sapiens şu anki beyaz ten genini 11.000 ila 15.000 yıl öncesinde geliştirmişken, neanderthaller 50.000 yıl öncesinde bu karakteristiği gösteriyordu. yani beyaz ten insan türlerinde bir çevre adaptasyonu olarak birbirinden bağımsız iki defa gerçekleşmiştir.
  • ogrenmenin etkisiyle karistirilabilen bir sey imis. mesela a ve b turu benzer bilissel ozellikler gosteriyor diyelim - mesela taklit (bildigim kadariyla sadece insanogluna ozgu gerci taklit yetenegi). bu yakinsak evrimin kaniti oldugu gibi (yani farkli iki turun birbirlerinden turemedikleri halde benzer cevreye adaptasyonu sonucu gorulen benzerligi) taklitin genetik ozelliklerden bagimsiz sonradan ogrenilen bir ozellik ve mekanizma oldugunu da gosterebilirmis. bu yuzden evrimsel psikolojik ve bilissel calismalarda farkli metodlar ve orneklemler kullanmak onemli daha emin cikarimlarda bulunabilmek icin. (bkz: cognitive gadgets)
  • doğada tarih öncesi çağlardan beri görülebilen örnekleri mevcuttur:

    video
  • oldukça ilginç bir konu.
    üzüm üzüme baka baka kararır ana fikir.
hesabın var mı? giriş yap