• bu öğütle büyüyen çocuk ilerde rehber olur

    - hi, when will our bus arrive?
    - ...
    - excuse mee?
    - ...
    - fuck you
  • çocuğun yabancı kavramını içselleştirerek ötekinin rolünü de üstlenmesi ile sonuçlanan ebeveyn telkinidir. burada yabancı bizzat uyarılanın kendisi olmakta, uyarıcı ise çocuğunu en tehlikeli yabancıdan koruduğu yanılgısına - ki işin özünde bu yabancıyı bir savaşa hazırladığının ayırdına varmaksızın- düşmektedir. çocuk kendisi( ebeveyndeki karşılığı yabancı olan) ile konuşmamıştır bu telkinden ötürü hiç, bunu aklından geçirdiği zaman ise ailesinden izin almak zorunda hisseder kendini. aile çocuğun içinde yavaş yavaş kimliklenen ötekiyi engellenememiş kötü arkadaş, alkol, uyuşturucu, depresyon diye nitelendirip tedavi yolları aramaya başlar akabinde. oysa öteki denilen şey bellektir, bilinçaltıdır, ideolojidir, inançtır, tutkudur, yaşamın kendisidir, bunların toplamıdır, eksiğidir-fazlasıdır. yaşamda varolabildiği kadarı ötekinin kareköküdür yalnızca, olup olabildiği hep eksiktir. çünkü ne yabancıdır ne tanıdık çoğu zaman, anlamlı cümleler kuramamaktadır. belki sonra biraz biraz konuşacaktır. belki...
  • bir neslin iletişimsizlik içinde yaşamasına sebep olmuş ve olacak olan telkin. "kesin bu işte bir pislik var" gibi güvenememe durumlarına sürüklemesi muhtemel.
  • ingilizce bilmeyen ya da az bilen türklerin aşırı kastığı eylem. bazen asansöre yabancı biri biniyor ve hi, hello filan diyor gülümseyerek. bizimkilerde tık yok. yahu adam kraliyet ailesinden değil, karmaşık bir cümle kurmuyor; basit bir selam veriyor. karşılık vermen için ağzında bir şeyler gevelesen o bile olur. donuk bir ifadeyle bir sey söylememek inanılmaz kötü. bunu yapanlar da bildiğin plaza insanları. sorsan hepsi coolluktan ölecek. biz nasıl ki selamımız alınmadığında bozuluyorsak ingilizler, hintliler, finlandiyalılar da bozuluyor. evrensel yani bu durum. bu kadar kasmadan cevap verin sevgili over dose business people.
hesabın var mı? giriş yap