• yaşamın bir bölümü, zaman bakımından yaşamdan daha kısa olanı.
  • yaşanmış, baştan geçmiş şey, deneyim, olay.
  • çevresiyle ve diğer bireylerle etkileşimi sonucunda bireyde kalan izler.
  • teenage donemlerinde eglence anlaminda kullandigimiz bir sozcuk
  • dil üzerine düşünmeyi seven bazı insanlar, bu kelimenin türetilişinin doğru olmadığını ileri sürer. –ntı ekinin kelimeye küçültücü anlam kattığını, (çıkıntı, kırıntı, sızıntı gibi) bu yüzden yaşamdan bahsedilirken böyle bir ek kullanılmaması gerektiğini düşünürler.

    bir açıdan doğrudur. ama başka bir taraftan bakarsanız, gelmiş olduğumuz sonsuzlukla, gideceğimiz sonsuzluk arasında kalan 80 küsur yıllık hayat, bir “yaşantı” değil midir?
  • bu güne kadar yaşadıklarımızla, bu günden sonra yaşayacaklarımızın bütünü.
  • yaşam ile farkı -ntı ekinde gizlidir. hayata küçültücü gözlerle bakanların kelimesidir. bazılarının yaşadığı dolu dolu bir yaşam* iken bazıları daha bayat ve etkisiz, canlı* olmanın daha az hissedildiği bir "yaşantı"yı yaşayıp giderler. bu yüzden hüzün ve kızgınlık taşır içerisinde.
  • tahmin edilebilir oluşu; çoğu defa garip bir rahatlık duygusu verir, insana.
  • son 10 yıldır giderek artan bir sıklıkla "yaşam tarzı" anlamındaki hatalı kullanımı yaygınlaşan ve beni deli eden kelime.
  • yaşanılmış şey, tecrübe anlamına gelen sözcük.

    yaşantı kelimesinin ingilizce karşılığı 'life' veya 'life style' değil 'experience'dır. tdk bu sözcüğü "yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan şey" olarak tanımlar.

    bu nedenle hayat tarzı veya hayatın bütününü kastederken salt farklı bir kelime kullanmak adına sarf edeni o dakikadan sonra aynı dikkatle dinleyememe yol açan sözcüktür aynı zamanda.
hesabın var mı? giriş yap