• ing. ruzgar demek
    ayrica almost famousun soundtrakindan cat stevensin repeat a konulasi super parcasi
  • yunan mitinde ölülerin tanrısı hades'in yeraltındaki gizli şehri olarak bilirim ben..
  • hoş bir soulstice şarkısı..
  • ingilizce'de hem "ruzgar" anlaminda isim, hem de "sarmak" anlaminda fiil'e denk du$en kelime.. bunlardan isim olani "vind" diye fiil olani "vaynd" diye okundugundan (bkz: erase and rewind) zaman zaman turkiye'de cok defalar kari$tirildigi olur..
  • ted hughes'un bir şiiri. 1957'de ingiliz modern şiiri philip larkin'in alaycı/ağıt havası ve neo-klasik tekniğiyle şekillenmişken, hughes'un ilk kitabı olan hawk in the rain, içerdiği tuhaf, yabanıl ve karanlık yapı ile romantizme dönüşü müjdelemiştir. bu açıdan bakıldığında hughes'un ilk şiirlerinden olan "wind", şairin sesini pek çok noktadan karakterize eden bir şiir. wind'i şu şekilde çevirmeyi deneyebiliriz:

    yel

    bu ev adeta açık denizdeydi bütün gece,
    karanlıkta çatırdayan ağaçlar, uğuldayan tepeler,
    pencerenin ötesinde tarlaları darmadağın eden yel
    koşturuyor bata çıka kör edici yağmuruyla

    ta gün doğana dek; artık turuncu bir göğün altındaki
    tepeler yer değiştirmiş gibi, yelin taşıdığı ışık ise
    kılıçlardan aksetmiş sanki, kapkara ve zümrüt yeşili,
    öfkeli bir gözün merceğinden süzülen çarpık bir ışık.

    öğlen, evin duvarlarına tutunarak kömürlüğe kadar
    ilerledim. yalnız tek bir kez cesaret edebildim
    gözlerimi oymak isteyen o yele karşı bakmaya,
    gerilmiş birer çadırdı bütün tepeler.

    tarlalar titriyor, ufuk çizgisi somurtmuş,
    bir gümbürtüyle uçup gidebilir her an.
    saksağanı fırlatıp attı yel, siyah-sırtlı
    martı ise demir bir çubuk gibi büküldü yavaşça.

    birazdan kendisini parçalayacak bir sesle çınlayan
    ince, yeşil bir kadeh sanki ev. ve şimdi biz
    büyük şöminenin önünde, koltuklara gömülmüş, yüreklerimize
    tutunuyoruz sıkı sıkı; ne kitaptan, ne düşüncelere dalmaktan,

    ne de birbirimizden bir şey anlıyoruz. harıl harıl yanan ateşi izliyor,
    evin temelinin sarsıldığını hissediyor, ama oturuyoruz yine,
    içeri dalmak için titreyip duran pencereyi görerek,
    ufukların altında haykıran taşları işiterek.

    (bkz: ted hughes)
  • renaultun ürettiği ama henüz piyasaya sürülmeyen, internette gördüğüm, çok şeker üstü filan açılabilen, iç dizaynı muthiş araba modelinin adı.sanırım sadece koleksyonvari bir uretim, kanaatimce renaultun aştığı model. (bkz: concept)
  • (bkz: riverwind)
  • sarmak fiilinin yaninda, yilan gibi kivrila kivrila ilerlemeye de "vaynd" denir. (bkz: sidewinder)
  • ted hughesun orijinal siiri:

    this house has been far out at sea all night,
    the woods crashing through darkness, the booming hills,
    winds stampeding the fields under the window
    floundering black astride and blinding wet

    till day rose; then under an orange sky
    the hills had new places, and wind wielded
    blade-light, luminous black and emerald,
    flexing like the lens of a mad eye.

    at noon i scaled along the house-side as far as
    the coal-house door. once i looked up --
    through the brunt wind that dented the balls of my eyes
    the tent of the hills drummed and strained its guyrope,

    the fields quivering, the skyline a grimace,
    at any second to bang and vanish with a flap;
    the wind flung a magpie away and a black-
    back gull bent like an iron bar slowly. the house

    rang like some fine green goblet in the note
    that any second would shatter it. now deep
    in chairs, in front of the great fire, we grip
    our hearts and cannot entertain book, thought,

    or each other. we watch the fire blazing,
    and feel the roots of the house move, but sit on,
    seeing the window tremble to come in,
    hearing the stones cry out under the horizons.
hesabın var mı? giriş yap