• usaf tarafindan vietnam savasi sirasinda ortaya cikarilmis bir gorev tanimidir. wild weasel filolari genelde 2 pilotlu ucaklar ile olusturulmus ve amaci dusmanin radar kontrollu hava savunma sistemlerinin yok edilmesi olmustur. gunumuzde kokpitlerin de gelismesiyle usaf f16(a/c)lari da bu gorevlerde kullanılmaktadir. kısa bir zaman oncesine kadar f4g ucaklari da bu gorevlerde kullanılmıstır. (bkz: sead)
  • (bkz: f 105)
  • amerikan hava kuvvetleri'nin vietnam savaşı'nda yerden havaya atılan füzelere* karşı geliştirdiği konseptin adıdır. sam* seni avlamadan sen sam'i avla diye özetleyebiliriz.

    şu peçi takarlar. peçteki ygbsm yazısı you gotta be shitting me** demektir.

    fransız sömürgesi vietnam, fransızlar çekildikten sonra, kuzeyde sosyalist bir yönetim* güneyde ise batı yörüngesindeki güney vietnam* olarak ikiye bölündü. amerika, vietnam'ın kuzeydeki sosyalist cumhuriyetin öncülüğünde birleşmemesi için önce g. vietnam'a askeri danışmanlar gönderdi. g. vietnam ordusuna silah ve malzeme yardımı yaptı. 1965 yılından itibaren de vietnam'a muharip* birlikler göndermeye başladı. amaç komünizmin güneydoğu asya'da yayılmasını önlemekti. (bkz: domino teorisi)

    amerikalılar sosyalizmin vietnam'daki yayılmasını önlemeye çalışırken, sscb vietnam'daki komünistleri destekleme kararı aldı. vietnam'a 1960'ların başından itibaren önce sovyet askeri danışmanları gönderildi. amerika'nın vietnam'da askeri operasyonlara başlamasıyla mig-21 savaş uçağı, s-75 dvina* yerden-havaya füzesi ve ak-47 piyade tüfeğine kadar her türlü rus askeri araç-gereci k. vietnam'a ulaşmaya başladı. sovyetler birliği bunu, vietnam'daki sosyalist kardeşlerini desteklemek ve amerikan militarizmine karşı koymak olarak propagandalaştırdı.

    k. vietnam'a yönelik ilk kapsamlı hava harekatı olan operation rolling thunder 2 mart 1965'te başladı. amerika'nın hava unsurları kendilerine hedef olarak verilen bölgelerdeki tren yolu, köprü, rafineri gibi hedeflere hava saldırıları düzenlemeye başladılar.

    bu hava bombardımanlarının amacı k. vietnam'ın savaşma kararlılığını kırmak, güneydeki vietcong gerillalarını desteklemelerini sağlayan ho chi minh trail dedikleri vietnam'ı kuzeyden güneye kateden ikmal yolunu kesmekti.

    amerikalılar güney vietnam'daki komünist gerillalar* ve kuzey'deki sosyalist rejimi yenmeye çalışırken, üçüncü dünya savaşı'nın pimini çekmekten de çekiniyordu. vietnam'daki komünistleri sovyetler ve çin destekliyordu. sovyet askeri uzmanları k. vietnam'da danışman olarak görev yapıyordu. çin vietnam ile sınır komşusuydu ve 15 yıl önce kore'de yaşananlar hafızalardaydı. bu yüzden k. vietnam'ın başkenti hanoi*çevresindeki 30 mil çaplı alan ile haiphong çevresindeki 10 millik alan abd savaş uçaklarına yasaklıydı. ayrıca çin sınırına olan 30 millik bölge de yasak kapsamına alınmıştı.

    24 temmuz 1965'te rus askeri danışmanlarının kullandığı s-75 füzesi ilk defa ateşlendi. dörtlü kolda uçan f-4c phantom uçaklarından bir tanesi düşürüldü, diğer üç uçak ağır hasar aldı. amerikalılar bu tarihe kadar vietnam'a üçüncü dünya ülkesi gözüyle bakıyor, sahip oldukları teknolojik üstünlüğe güvenerek vietnam'ı ciddiye almıyordu. s-75 ile vurulan rf-4c.

    s-75, 1 mayıs 1960'ta sovyetler birliği hava sahasında düşürülen francis gary powers'ın kullandığı u-2 uçağını vuran füzeydi.

    s-75 mobil bir platform üzerinde, kendi hedef tespit* ve atış radarına* sahip, yaklaşık 10 metre uzunluğunda füzesi olan bir hava savunma sistemiydi. 125 km menzilli radar yaklaşan uçağı tespit ediyor, atış menziline girdiğinde irtifası, istikameti ve süratini nato kod adı fan song olan atış radarına devrediyordu. atış radarı antenlerini ve rampadaki füzeleri hedefe çeviriyor, hedefe kilitlenen operatör atış kararı verildiğinde füzeyi ateşliyordu. füzeleri 45 km menzilli, 50 bin ft e kadar çıkabilmekte, hedefe uçarken mach 3 süratine ulaşabilmekteydi. füze ateşlendikten sonra atış takip radarı* füzeyi hedefe yönlendiriyordu. savaş başlığı 430 lb ağırlığında, yüksek enerjili patlayıcı ve parça tesirine sahipti. operatör hedefe belli bir mesafede savaş başlığını patlatıp hedefin çevresine zarar verme kabiliyetine sahipti. amerikan pilotları bu füzelere telefon direği adını verdi. parça tesiri ile vurulan f-105.

    akıllara şu soru gelebilir. peki amerikalılar bu füzeleri neden kurulup uçaklarına ateş etmeden önce durdurmadı ? yukarıda da bahsettiğim gibi bu füze parçaları sovyetler ve çin rotasını izleyerek vietnam'a ulaşıyordu. füzelerin montajını yapan ve vietnam askerlerine eğitimini veren yine rus askeri uzmanlarıydı. rusya ve çin ile aynı anda bir savaşa girmek, yangına benzin dökmek demekti.

    1965 yılında rolling thunder devam ederken, vietnam s-75 füzeleri ve uçaksavar bataryaları ile amerikan uçaklarını düşürmeye devam ediyordu. rus uzmanlar vietnam'da gayet etkili bir hava savunma sistemi inşa etmişti. sam bataryaları ile orta ve yüksek irtifada uçan amerikan uçakları tehdit ediliyordu. sam tehdidi yüzünden amerikan uçakları vietnam hava sahasına girdiklerinde 7 bin ila 8 bin ft irtifada*uçmak zorunda kalıyordu. bu irtifalarda ise radar kontrollü otomatik uçaksavar bataryaları* ve hafif silahlar amerikan uçaklarını avlıyordu.

    amerikan uçağı düşürmek ve pilotunu canlı ele geçirmek propaganda açısından çok önemliydi. üstün teknolojiye sahip süper güce karşı zafer kazanmak çok önemliydi. esir edilen amerikan havacıları hanoi hilton adını verdikleri esir kampında işkence ve kötü muamele görüyordu. ülkelerini kınayan, savaş suçu işlediklerini ifade eden bir beyanname okutuluyordu. hatta hanoi sokaklarında esir amerikan havacıları halka gösteriliyordu. bu esir havacılar evlerine ancak savaş bittiğinde dönebilecekti. vietnam yönetimi propaganda ve halkı amerika'ya karşı mobilize etme konusunda ele geçirdiği havacılardan çok faydalandı. bunda evi, köyü amerikan bombardımanında yok olan, ailesini kaybeden vietnamlılar'ın olmasının payı büyüktü.

    artan uçak ve pilot kayıpları, amerikan hava kuvvetleri'nin acil çözüm bulması gereken bir sorundu. bu amaçla california'da usaf öncülüğünde radar ekipmanları üreten firmaların mühendisleri ile çok gizli bir proje başlatıldı. projenin adı wild weasel idi. sam bataryaları cangıl içerisinde çok iyi kamufle edilmişti. hatta vietnamlılar bambu sopaları ve saman yığınları ile sahte sam bataryaları bile yapmıştı. füzeyi ateşleyene kadar sam bataryasını tespit etmek mümkün değildi.

    wild weasel projesindeki mühendisler sam bataryasını tespit etmenin ancak radar teknolojisi ile mümkün olduğu kanaatine ulaştılar. sam bataryası atış yapmak için radarını açtığında ve atışı yaptıktan sonra ateşlediği füzeyi yönlendirmek için elektromanyetik dalgalar yayıyordu. eğer uygun alıcınız varsa teorik olarak bu dalgaların ya da radyasyonun kaynağını tespit edebilir, tespit ettikten sonra da imha edebilirdiniz.

    böyle bir sistem mevcuttu, cia'in çok gizli operasyonlarında kullanılmaktaydı. adı ise rhaw (radar homing and warning) idi. applied technology inc. adlı bir firma radar sinyallerini karıştıran, radar kaynağının yönünü tespit edebilen bir teknoloji geliştirmişti.

    çift kişilik bir f-100f proje için seçildi ve gerekli modifikasyonların yapımına başlandı. uçağın her tarafına radar sinyallerini tespit eden alıcılar rwr* ve antenler takıldı. arka pilot mahallinde elektronik harp subayı/ewo* görev yapacaktı. buraya bir ekran koyuldu. ekranda radar sinyalinin yönü gösteriliyordu. uçağa kilitlenen sam, aaa*ya da gözlem radarı kilitlendiğinde farklı bir lamba yanacaktı. sam füzesinin ateşlediğinde kokpitte yanan koyu kırmızı bir lamba tasarlandı. bu lambaya wild weasel'cılar oh shit lamb** diyecekti.

    toplam dört f-100f modifiye edildi ve bunlara ef-100f denildi. yeni eklenen e kodu electronic demekti. bu uçakları uçurmak üzere gönüllü olarak beş pilot ve beş ewo seçildi.

    entrynin başında anlattığım ygbsm mottosu da burada çıktı. b-52 uçaklarında ewo olarak görev yapan jack donovan'a wild weasel projesinden bahsedildiğinde verdiği tepki, peçlere işlenecek mottonun doğuş anıydı: "you want me to fly in the back of a little tiny fighter aircraft with a crazy fighter pilot who thinks he's invincible, home in on a sam site in north vietnam, and shoot it before it shoots me, you gotta be shitting me!"*

    ewo'lar daha önce hiç jet uçağında uçmamıştı. aynı şekilde jet pilotları da asla arka kokpitlerinde bir ewo ile uçmamışlardı. yeni görevleri çok tehlikeliydi ve pilot ile ewo'nun çok iyi bir ekip çalışması yapmasını gerektiriyordu.

    ilk ekipler fan song radarının simülatörü ile çalışmalarına başladılar. wild weasel ekipleri 1965'in sonlarında tayland'daki korat hava üssü'nde konuşlandı. sam bataryalarının elektronik izlerini tespit etmek için vietnam sınırında oryantasyon uçuşları yapıldı. 20 aralık 1965'te f-100f ile yapılan ilk wild weasel uçuşunda f-105'lerden oluaşan saldırı paketinin en önünde uçan f-100f, k. vietnam hava sahasında sam atışı ile vuruldu. mürettebatı atlamayı başardı. mürettebatın biri kaçmaya çalışırken milisler tarafından vurulurken diğer mürettebat savaş esiri oldu.

    bu olaydan sonra wild weasel görevlerinde taktik değiştirildi. yeni taktik düşman hava sahasında çok alçaktan uçarak radar sinyalleri aranmaya, sinyal tespit edilince de derhal saldırıya geçmek şeklindeydi. radar sinyalinin yerini tespit eden f-100f önce 2,75 inçlik roketleri ile hedefi diğer uçakların görebileceği şekilde ateş altına alıyor daha sonra makineli top atışı ile taarruzuna devam ediyordu. saldırı paketindeki cbu-24 salkım bombası yüklü diğer uçaklar da yüklerini hedefe boşaltıyordu.

    fakat bir sorun vardı, f-100 kendisinden daha hızlı f-105 ile uçuyordu. dolayısıyla saldırı paketinin hızını düşürerek onları tehlikeye sokuyordu. sam tehdidinden kaçınmak için yeterince çevik bir uçak değildi. wild weasel ekiplerinin ikinci mottosu "first in, last out" da buradan çıktı. 1966 yılından itibaren wild weasel görevi için f-100 yerine f-105 uçakları seçildi. aslında o tarihte amerikan envanterindeki en gelişmiş uçak f-4 phantom idi. birçok görevi yapacak şekilde tasarlanan f-4'te wild wesel ekipmanını koyacak yer yoktu. bu durumda yeni wild weasel uçağı f-105 thunderchief olacaktı.

    yeni ef-105 için hem radar ekipmanı hem de yeni bir sam avcısı füze geliştirildi. bu yeni füze agm-45 shrike idi. bu füze havadan-havaya atılan aim-7 sparrow'un tarayıcı başlığının yerdeki radar kaynaklarını takip edecek şekilde değiştirilmiş haliydi.

    yeni wild weasel ekipleri 1966'nın ortalarından itibaren tayland'daki korat hava üssü'nden uçuşlarına başladılar. vietnam'daki hava savaşı gittikçe şiddetleniyordu. 1967 yılında 26 uçak ve 42 mürettebat kaybedildi. wild weasel programının devam edip etmeyeceği tartışılıyordu.

    amerikalılar sam'lere wild weasel uçaklarıyla saldırırken vietnamlılar da yeni taktikler geliştiriyordu. bunlardan ilki radarlarını hemen açmamak, radarı açıp atış yaptıktan sonra radarı derhal kapatmak şeklindeydi. bu taktik hem kendi füzelerinin hem de shrike füzesinin isabetini düşürüyordu.

    vietnamlılar'ın geliştirdiği bir diğer çok etkili taktik ise şöyleydi. aynı bölgede yer alan üç farklı sam bataryası sırayla radarını açıp kapatıyordu. wild weasel uçağı bir radara döndüğünde tam tersi istikamette başka bir radardan sinyal alıyordu. sırayla radarını açıp havadaki uçağı yanıltan bataryalar aynı anda füzelerini ateşliyordu. bu uygulaması biraz ustalık isteyen ama çok öldürücü bir taktikti.

    amerikalılar nellis hava üssü'nde wild weasel kursu açtılar. bu kursta vietnam'dan gelen wild weasel ekipleri ekipmanların kullanımı, sahadaki taktikler üzerine eğitim verdiler.

    amerikalılar da kendi taktiklerini geliştirmeye devam ettiler. yeni taktikleri trollemeydi.* ikili kolda uçan wild weasel uçaklarından bir tanesi yem olarak uçarken onu takip eden diğer uçak radarını açıp atışa hazırlanan sam bataryasına saldırıyordu. bir diğer taktik shrike füzesini ateşlemeden önce çekişe başlayıp belli bir irtifaya ulaştıktan sonra füzeyi ateşlemekti. bu nükleer silah atışında kullanılan bir yöntemdi. bu sayede füzeye yaklaşık 20 mil fazladan bir menzil kazandırılıyordu. kanopiye kill mark işllenmiş f-105g.

    sahadaki geri dönüşlerle ruslar s-75 füzesini geliştirirken amerikalılar da üzerlerine ateşlenen füzelerden kaçınmak için önce keskin bir dalış ardından keskin bir çekiş ve tekrar keskin bir dalış yaparak füzenin yakıtını harcamasını ve devamında füzenin tarayıcısını yanıltarak füzeden kurtulmayı deniyordu. üzerine gelen füzeden kaçmaya çalışan f-105.

    wild weasel uçaklarındaki elektronik ekipman, diğer uçaklarda da kullanılmaya başladı. bu sayede amerikan pilotlarının füzelere karşı durumsal farkındalığı arttı, sinyal karıştırıcıların da kullanılmasıyla amerikan uçaklarının hayatta kalma oranı yükseldi.

    1968 yılında yeni bir antiradyasyon füzesi hizmete girdi: agm-78 standard. bu füze donanmanın kullandığı satıhtan-havaya atılan bir füzeden geliştirilmişti. menzili 60 mildi. shrike ve standard yüklü f-105g.

    rolling thunder başladığında vietnam bir amerikan uçağı düşürmek için 15 füze atarken, 1968'de rolling thunder bittiğinde bir uçağı düşürmek için gereken füze sayısı 48 olacaktı. wild weasel uçucuları 100 sorti uçmak zorundaydı. 100 sortiyi tamamladıklarında vietnam'daki tur dedikleri görevleri bitiyordu. wild weasel görevlerine ilk başlayan 16 kişilik ekipten 100 görevi ancak dört kişi tamamlayabildi.

    vietnam savaşı'nda ortaya çıkan wild weasel konsepti daha sonra f-4g ile devam etti. f-4g'nin silahı ise agm-88 harm*oldu. f-4g'ler körfez savaşı'nda başarılı görevler yaptılar.

    f-4g'nin 1996'da emekli olmasıyla görevini f-16 devraldı. wild weasel konsepti güncellenerek sead- supression of enemy air defense adını aldı.

    edit: 100 missions : surviving vietnam
  • tb2 bayraktar'ın da artık aralarında sayılabileceği düşman hava savunma unsurlarını yok eden savaş uçaklarının lakabı.
  • sırp hava savunma bataryaları bunlardan korkularından ötürü savunmakla mükellef oldukları hava sahasına giren uçakları değil, bombalarını atıp üsse dönen uçakları hedef alırmış. yani teknik olarak görevini icra etmiş ve yıkım sağlamış uçakları.

    bunun sebebi wild weasel görevi icra eden uçakların, burunlarının dönük olduğu taraftaki radar radyasyonu kaynağını daha iyi algılayıp doğrudan agm-88 harm gibi radyasyonun kaynağını takip edip imha eden füzeleri daha kısa zamanda sarf edebilmesiymiş.

    ayrıca körfez savaşlarında bir wild weasel, hava savunma bataryalarının olduğu bilinen bir mıntıkada avare avare dolanıp yem taklidi yaparken diğer wild weasellar onu kilitleyen radarın içinden geçtiği için ırak hava savunma sistemleri personelleri ciddi stres yaşamışlar.
hesabın var mı? giriş yap