*

  • iyiden iyiye iyi bir örnek için (bkz: gaudi)
  • los angeles'in guneyinde, bir hispanic mahallenin ortasinda gizli kalmis yapi.

    simon rodia aslinda mimar falan olmamasina ragmen kafasina "cok buyuk bisey yapicam" dusuncesini koymus ve la'de bi arsa satin almis. sonra da bos zamanlarinda buraya gelip cimentosunu, taslari, demirleri falan kendisi temin edip bikac kulemsi yapi yapmaya baslamis. yapimi 34 yil surmus ama sonucta cok guzel gorunen (ama kullanissiz) bi monument cikmis. adam yaslaninca da bu arsayi komsusuna hediye edip kuzey kaliforniya'ya tasinmis bi daha da olene kadar sanat eserini gormemis. ilerleyen yillarda la yonetimi bu yapi depreme dayanmaz etraftakiler icin tehlike arz ediyo diye yiktirmaya calismislar ama biri (kim bilmiyom) engel olmus. dayaniklilik testi yapilmis butun tower'lara ve hepsi saglam cikmis. o gun bugundur de la'in 15 numarali tarihi eseri olarak korunuyo.
    fotograflar icin: http://www.misterpants.com/library/wattstowers/
    fotograflarda her ne kadar buyuk gorunseler de cok yuksek diil bu kuleler. en buyugu 30 metre yuksekliginde.
  • six feet under dizisinin 304 numarali bolumunde claire, arkadasi ile beraber gecenin 2sinde buraya gelir. iki sanatci, bu kuleleri, yapan adamin hayatini, birakip gitmesini vs vs konusurlar.
  • los angeles in fakir sayilabilecek, her iki binadan birinin* tek katli bir kilise oldugu bolgelerinden birindedir bu yapilar. karsi evin bahcesinde kendi caplarinda kurduklari bando ekibiyle ev kizlarindan birinin 15. yasina giris toreni icin prova yapan amcalarin muzigi esliginde gezdim bu kuleleri. kuleler sozde koruma altina alinmis ama buraya ayrilan bir butce yok, gun icinde gelen 3-5 ziyaretciden aldiklari 5'er dolarla da gerekli tadilatlari yapamamaktan sikayetciler gorevliler. tiyatrocu rehberimiz burayla ve simon rodia ile ilgili yazdigi bir siirle kapmis bu isi. anlattigina gore, simon'in hayatini verdigi bu kuleleri bitirdikten sonra komsusuna 500 dolara satma sebebi kalp krizi gecirdigini sanip evde iki gun yattiktan sonra komsusu onu buldugunda artik bu evde yalniz kalmak istemedigine karar vermesiymis. komsunun niyeti ise burayi bir taco standi yapmakmis, tabii basvurdugunda "biz orayi yikma karari aldik coktan" cevabiyla karsilasmis.
    kuleler butun cabalara ragmen yikilamadigi gibi bugune kadar da 6 buyuk depremden sapasaglam cikmayi basarmis. isin etkileyici tarafi kulelerin sanatsal guzelliginin yaninda basit aletlerle ve yardim almadan yapilmis olmasi. los angeles a yolu dusen olursa standart turistik yerlere iyi bir alternatif.
  • aslinda estetik acidan (benim guzellik anlayisima gore diyelim) pek bir seye benzemiyorlar, ama ortada bir simetri ve muazzam bir emek oldugu bir gercek. adam demirleri tren yolunun raylarinda elleriyle bukmus, hicbir yerinde kaynak diye bir sey yok, ve cimentonun uzerine gomdugu siseler porselenler vs bolgenin ilk geridonusum cabalarindan biri olarak addedeliyor. simon rodia (yapinin mimari, muhendisi, iscisi, her seyi) bu kuleleri yaparken susleme icin kullanacagi tum bu malzemeleri eskici gibi, copcu gibi kapi kapi gezerek ve insanlardan para karsiligi satin alarak temin etmis. yani sehre hediye etmek amaciyla yaptigi bu sanat eserine aslinda butun sehri dahil etmis ama ayni zamanda tek kisiden dahi yardim almamis. hatta kendisine bunun sebebi soruldugunda "bazi gunler ne yapacagimi ben bile bilmiyorum, birilerine nasil direktif vereyim?" demis.

    tum bu cirkin ama sanatsal, heybetsiz ama kullanilan isgucu dusunulunce muazzam gorunen yapi ve tarihcesinde beni en cok etkileyen sey simon rodia'nin bir gunden bir gune oturup da "ulan mal miyim ben napiyorum? kimse tek basina, hic bir alet kullanmadan koskoca bir heykel yapamaz, ben kimi kandiriyorum?" dememis. ve bunu basarmis. ta ki bir gun dusup de kalca kemigini kirip artik daha fazla tirmanamayacak hale gelip de suslemeleri dahi yarim birakana kadar, bir elinde cimento kovasi diger elinde susleme kovasi; inmis, cikmis, inmis, cikmis, inmis, cikmis... 41 yasindan 75 yasina kadar.

    etkileyici.
  • yapımı tam 35 yıl sürmüş büyük hayal.
  • italyan göçmeni bir mason olan simon rodia tarafından los angeles'ta inşa edilen kulelerdir. bu yapıyı diğer sanat eserlerinden ayıran en önemli özellik; bu eseri yapan simon rodia'nın, bunu gerçekten de hiçbir sanat kuramında dayanak bulmadan, hiçbir sanat tarihi referansına başvurmadan, hiçbir müze veya galeriye müracaat etmeden ya da hiçbir sanat kurumundan bir yardım almadan tamamen kendisinin yapmış olmasıdır.***

    bunun önemi ise şudur: genelde sanatsal kuramların veya thomas khun'cu paradigmaların belirli insan arketipleri*** oluşturmasıdır. bağımsız bir zihin düşünebilir miyiz? çağın düşünce biçimleri birbirlerinin peşi sıra, birbirlerinin üstüne basarak ilerlemektedirler.

    kuhn’un paradigma geçişlerine verdiği tipik örnekler şunlardır: ptolemy paradigması ile kopernik paradigması (dünya merkezci görüşten güneş merkezci görüşe geçiş); newton paradigması ile einstein paradigması (güneş merkezli görüşü açıklayan yer çekimi yasasıyla şekillenen paradigmadan genel görelilik yasasının görüşleri etrafında şekillenen yeni paradigmaya geçiş)

    dolayısıyla zihin, dünya ve çağdaş olanla form almaktadır. bu da her türden söylemin eskimesine yol açmaktadır. eksiklikleriyle her kuramın, çağdaş düşünce biçimleriyle kirletilmiş her sanat eserinin makus talihidir bu. howard becker, hocası everett c. hughess'ın kuramlar hakkında derin ve incelikli düşüncelere sahip olmasına karşın hiçbir zaman bir kuram kitabı yazmamasını buna bağlamaktadır. yani dünya için genelleştirilmiş şeyler söyleyemeyeceğinin bilincindeydi, hughes.

    dolayısıyla watts kuleleri özel yapılardır. jackson pollock soyut dışavurumculuğunu, gertrude stein'ın tender buttons kitabını anımsatır. bir insan elindeki materyalle, çevresel şartlarla, yetiştiği ortamla ve geliştirdiği düşüncelerle birlikte düşünüldüğünde ne kadar özgün olabilir sorusunun olası bir yanıtı gibidir.
hesabın var mı? giriş yap