• amy winehouse ın back to black albumunden bi sarkı.

    it's okay in the day i'm staying busy
    tied up enough so i don't have to wonder where is he
    got so sick of crying
    so just lately
    when i catch myself i do a 180
    i stay up clean the house
    at least i'm not drinking
    run around just so i don't have to think about thinking
    that silent sense of content
    that everyone gets
    just disappears soon as the sun sets

    this face in my dreams seizes my guts
    he floods me with dread
    soaked in soul
    he swims in my eyes by the bed
    pour myself over him
    moon spilling in
    and i wake up alone

    if i was my heart
    i'd rather be restless
    the second i stop the sleep catches up and i'm breathless
    this ache in my chest

    as my day is done now
    the dark covers me and i cannot run now
    my blood running cold
    i stand before him
    it's all i can do to assure him
    when he comes to me
    i drip for him tonight
    drowning in me we bathe under blue light

    his face in my dreams seizes my guts
    he floods me with dread
    soaked in soul
    he swims in my eyes by the bed
    pour myself over him
    moon spilling in
    and i wake up alone
    and i wake up alone
    and i wake up alone
    and i wake up alone
  • gündelik hayatın fon müziğidir. algın her kapandığında kulağa çalınmasıyla farkına varırsın. telif hakkının başkasında olması ne yazık. ama kadın yapmış, hayat vermiş. diyecek bişey yok.
  • aklını,rüyalarını,duygularını işgal edenin sabah uyandıgında yanında olmamasının verdiği yalnızlık ve yokluğu en güzel anlatan şarkıdır.özellikle şarkıdaki "he swims in my eyes" sözleri cok can alıcıdır kanımca.
  • (bkz: weak up dead)
  • bütün bir günün yorgunluğunu atarken dinlenebilecek en güzel şarkılardan biridir.
  • yorgun argın eve geldin dinlendin yemek yedin etrafı topladın, her neyse işte.. soora yattın yatağına uyuyorum rüya görüyorum zannediyosun. onunla berabersin, hem de hiç bi zaman olmadığı kadar yanında! bi süre geçince gerçek sanmaya başlıosun, o tatlı rüyalardan işte uyandıktan soora bile gerçek gibi gelenlerden.. ama bu rüyanın tek gerçek yanı uyandığın zaman onu yanında görememenin verdiği acı.. yatakta yapayalnız olduğunu gözlerini açmadan bile hissetmenin verdiği acı...

    and i wake up alone
  • introsu r.e.m.'in everybody hurts parcasıyla cok benzerlik gösteren amy winehouse şarkısı.
  • amy winehouse öldükten sonra çok daha içim burkularak dinlediğim şarkı. ''i stay up clean the house at least i'm not drinking'' kısmı özellikle içime dokunuyor. önceden de dinlerken çok etkilerdi beni bu sözler bilmiyorum belki de bende de var olan içki programı yüzünden, haftaiçinde elimde diş fırçasıyla ocaktaki yağ kalıntılarını kazımaya çalışmam geliyor aklıma ya da omuzlarım tutulana kadar salondaki masayı ovup durmam, hiç bitmeyen mahalledeki inşaata küfürler edip durmam, bomboş evde koridor boyunca bir şeylere kızmış bir halde bir aşağı bir yukarı yürüyüp söylenip durmam, uyuyamam, uyanamamam, yapacak hiçbir şeyim, gidecek hiçbir yerim olmadığı için uyansam da saatlerce yataktan çıkamamam, haftaiçi kendime koyduğum içki yasağı yüzünden aslında öyle olmasa da bana bütün evin kirliymiş, hemen temizlenmesi gerekiyormuş gibi gözümesi, geçmek bilmeyen saatler, sessiz, boş evde bitmek bilmeyen dakikalar. sayfalarca, sayfalarca kitap, satır satır okuduğum gazeteler, dönüp dönüp baktığım bu şubat ayında ölen abimin gülümseyen resmi, resimler, sayfalar, yazılar, yazarlar, inşaatın sesleri, seyyar satıcılar, eskiciler, kırk derece sıcakta bana cam kapı açtırmayan, beynimi oyan sesler. bir de benim içimden gelen, içimi kemiren öteki sesler, allahım kaçacak hiçbir yer yok ve

    ve sonunda haftasonu. bitmek bilmeyen cuma gecesinden sonra nihayet cumartesi. cumartesi ve akşama doğru. odamın duvarında amy winehouse'un radikal gazetes,nden kest,ğim bir fotoğrafı. ne kadar güzel. hüzünlü bakan gözleri duru göller gibi işliyor insanın içine. ''anlayın beni'' diyor sanki ''olmamı istediğiniz kişi olamam'' diyor ''rahat bırakın beni'' ve resmin üstünde yazıyor: sadece şarkı söylemek istiyordu. evet, sadece şarkı söylemek istiyordu. onu bu kadar çok parçalamasalardı, üstüne bu kadar çok gitmeselerdi belki şimdi hala en sevdiği şeyi yapıyor olacaktı yani sadece şarkı söyleyecekti. hala o meleklere yaraşır güzelim sesiyle aşktan, kederden, yalnızlıktan yan, bir cümle insanlık halinden örülü şiirleriyle bizi inim inim inletecek, elde diş fırçası ocak temizlerken hem şarkıları hem ölümüyle değil sadece şarkılarıyla bizi ağlatacaktı.

    ama olmadı. bırakmadılar. tanrılar kurban istiyordu ve her zaman için en kırılgan ruhlar kurban olmuştur. kan istiyorlardı, ölüm istiyorlardı, istediklerini aldılar rahat uyuyorlar mıdır acaba? ''nihayet öldü hem de 27 yaşında! ne sansasyon, ne sansasyon!'' diyorlar mıdır acaba. el birliğyle mahfettikleri dünyalar güzeli bir kadının trajedisine bakıp yarattıkları tabloyla gurur duyuyorlar mıdır acaba? ''ben biliyordum zatem öleceğini, tahmin etmiştim'' deyip tutan tahminleriyle gurur duyuyorlar mıdır acaba? bir insanın hayatıyla ''kesin ölür bak görürsün'' diye bahis oynayıp, ''sus testisi su yolunda kırılır'' diye rezilce, küstahça konuşup hala yine de başlarını yastıklarına koyduklarında huzurla uyuyabiliyorlar mıdır acaba? kendi olmamışlıklarının, kendi sığlıklarının acısını, böylesine hassas, böylesine insana dokunan şiirler yazan bir ruhtan çıkarınca biraz olsun rahatladılar mı acaba? o ağızlarından köpükler saçan, farklı olan her insana karşı gösterdikleri akıl almaz nefretleri yatıştı mı biraz.

    rahat uyu amy. my tears dry on their own demiştin ama benimkiler hiç kurumayacak. bütün hayatım boyunca o güzel hatıranı taşıyacağım, tıpkı erkenden kaybettiğim bütün o güzel insanlarınki gibi. seni özlüyorum.
  • back to back to black isimli tribute albümü için manic street preachers tarafından da yorumlanmıştır.

    http://www.youtube.com/watch?v=ur6jixswbfa

    bence albümün en iyisi olmaya aday, gitar riff'lerine biraz distortion katılınca parça onlara, onlar parçaya çok yakışmış. neredeyse cover değil de sanki hep bir manic street preachers parçasıymış gibi. buruk bir manic street preachers parçası.
    tabii amy'ye saygımız sonsuz, orada bir kusur etmeyelim.
  • su anda dinledigimde sonumun ya amy winehouse ya da lindsay lohan gibi olacagi hissine kapildigim sarki. bunu icinde bulundugum durumun etkisi ile de istiyor olabilirim. bilmiyorum.

    cok uzgunum ben. bunun yaninda cok fazla korkuyorum. yuzumu ve parmaklarimi kaybetmekten korkuyorum. hissetmiyorum cunku. persembe gunu kalici hasar aldigima dair bir sonuc almaktan korkuyorum. muzige siginiyorum ben de boyle olunca. onun gibilere kaciyorum.
hesabın var mı? giriş yap