• (bkz: mayakovski)
  • "hayatın en hüzünlü anı,
    mevsimine kapıldığın kişinin
    bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
    anladığın andır…
    bırak, gitsin…
    ... bırak, git…"
  • sizin,
    kirden muşambalaşmış sedirde bir uşak gibi semiren
    pelte beyniniz üstünde dalmş düşlere düşüncenizi, taciz edeceğim yüreğimin kanlı limeleriyle
    doyuncaya dek gülünçleyeceğim sizi küstah ve yakıcı.

    ruhumda benim yok tek ağarmış tel,
    ve ihtiyarca bir sevecenlik yok ruhumda!
    dünyayı sarsa sarsa sesimin kudretiyle,
    yürüyorum yakışıklı
    yirmi iki yaşımda.
  • lili'ciğim
    yine duvarı seyrediyorum.
  • evime dönmüyor muyum sana doğru koşarken?
  • hiçbir şey silemez aşkı,
    ne tartışmalar
    ne ayrılık
    bir de bakarsın
    yeniden gözden geçirilmiş, ölçülüp biçilmiş,
    üstünde düşünülmüştür.
    ve şimdi düzyazı parmaklı
    sancağımı kaldırıyor,
    doğdum doğalı ve yürekten,
    sevdiğime,
    ölene dek de seveceğime
    yemin ediyorum.
  • sevgilisine yazdığı mektupların sonuna minik resimler çizerek in takısı eklermiş. köpeğin... örnek vermek gerekirse... şimdiki sticker etiketlerin mucidi olabilir.
  • şair işçidir

    bağırırlar şaire:
    “bir de torna tezgâhı başında göreydik seni.
    şiir de ne?
    boş iş.
    çalışmak, harcınız değil demek ki...”
    doğrusu
    bizler için de
    en yüce değerdir çalışmak.

    ve kendimi
    bir fabrika saymaktayım ben de.
    ve eğer
    bacam yoksa
    işim daha zor demektir bu.

    bilirim
    hoşlanmazsınız boş lâftan
    kütük yontarsınız kan ter içinde,
    fakat
    bizim işimiz farklı mı sanırsınız bundan:
    kütükten kafaları yontarız biz de.
    ve hiç kuşkusuz
    saygıdeğer bir iştir balık avlamak
    çekip çıkarmak ağı.
    ve doyum olmaz tadına
    balıkla doluysa hele.

    fakat
    daha da saygıdeğerdir şairin işi
    balık değil, canlı insan yakalamadayız çünkü.
    ve doğrusu
    işlerin en zorlusu
    yanıp kavrularak demir ocağının ağzında
    su vermektir kızgın demire.

    fakat kim
    aylak olduğumuzu söyleyerek
    sitem edebilir bize;
    beyinleri perdahlıyorsak eğer
    dilimizin eğesiyle...

    kim daha üstün, şair mi?
    yoksa insanlara
    pratik yarar sağlayan teknisyen mi?
    ikisi de.
    yürek de bir motordur çünkü
    ve ruh, onun çalıştırıcısı.

    eşitiz bizler
    şairler ve teknisyenler.
    vücut ve ruh emekçileriyiz
    aynı kavganın içinde
    ve ancak ortak emeğimizle
    bezeriz evreni
    marşlarımızı gümbürdeterek

    haydi!
    laf fırtınalarından
    ayıralım kendimizi
    bir dalgakıranla.

    iş başına!
    canlı ve yepyeni bir çalışmadır bu.
    ve ağzıkalabalık söylevci takımı
    değirmene yollansın dosdoğru!
    unculuğa!
    değirmen taşı döndürmeye laf suyuyla!
  • lise yıllarımda sahaflar çarşısından aldığım ikinci el bir kitap sayesinde tanıştığım ve müptelası olduğum fütürizm savunucusu şairdir. kitabın sonunda el yazısı ile "lili,beni sev." yazması canımı acıtmıştı.
hesabın var mı? giriş yap