vladimir mayakovski
-
(bkz: mayakovski)
-
"hayatın en hüzünlü anı,
mevsimine kapıldığın kişinin
bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
anladığın andır…
bırak, gitsin…
... bırak, git…" -
-
sizin,
kirden muşambalaşmış sedirde bir uşak gibi semiren
pelte beyniniz üstünde dalmş düşlere düşüncenizi, taciz edeceğim yüreğimin kanlı limeleriyle
doyuncaya dek gülünçleyeceğim sizi küstah ve yakıcı.
ruhumda benim yok tek ağarmış tel,
ve ihtiyarca bir sevecenlik yok ruhumda!
dünyayı sarsa sarsa sesimin kudretiyle,
yürüyorum yakışıklı
yirmi iki yaşımda. -
lili'ciğim
yine duvarı seyrediyorum. -
evime dönmüyor muyum sana doğru koşarken?
-
hiçbir şey silemez aşkı,
ne tartışmalar
ne ayrılık
bir de bakarsın
yeniden gözden geçirilmiş, ölçülüp biçilmiş,
üstünde düşünülmüştür.
ve şimdi düzyazı parmaklı
sancağımı kaldırıyor,
doğdum doğalı ve yürekten,
sevdiğime,
ölene dek de seveceğime
yemin ediyorum. -
sevgilisine yazdığı mektupların sonuna minik resimler çizerek in takısı eklermiş. köpeğin... örnek vermek gerekirse... şimdiki sticker etiketlerin mucidi olabilir.
-
şair işçidir
bağırırlar şaire:
“bir de torna tezgâhı başında göreydik seni.
şiir de ne?
boş iş.
çalışmak, harcınız değil demek ki...”
doğrusu
bizler için de
en yüce değerdir çalışmak.
ve kendimi
bir fabrika saymaktayım ben de.
ve eğer
bacam yoksa
işim daha zor demektir bu.
bilirim
hoşlanmazsınız boş lâftan
kütük yontarsınız kan ter içinde,
fakat
bizim işimiz farklı mı sanırsınız bundan:
kütükten kafaları yontarız biz de.
ve hiç kuşkusuz
saygıdeğer bir iştir balık avlamak
çekip çıkarmak ağı.
ve doyum olmaz tadına
balıkla doluysa hele.
fakat
daha da saygıdeğerdir şairin işi
balık değil, canlı insan yakalamadayız çünkü.
ve doğrusu
işlerin en zorlusu
yanıp kavrularak demir ocağının ağzında
su vermektir kızgın demire.
fakat kim
aylak olduğumuzu söyleyerek
sitem edebilir bize;
beyinleri perdahlıyorsak eğer
dilimizin eğesiyle...
kim daha üstün, şair mi?
yoksa insanlara
pratik yarar sağlayan teknisyen mi?
ikisi de.
yürek de bir motordur çünkü
ve ruh, onun çalıştırıcısı.
eşitiz bizler
şairler ve teknisyenler.
vücut ve ruh emekçileriyiz
aynı kavganın içinde
ve ancak ortak emeğimizle
bezeriz evreni
marşlarımızı gümbürdeterek
haydi!
laf fırtınalarından
ayıralım kendimizi
bir dalgakıranla.
iş başına!
canlı ve yepyeni bir çalışmadır bu.
ve ağzıkalabalık söylevci takımı
değirmene yollansın dosdoğru!
unculuğa!
değirmen taşı döndürmeye laf suyuyla! -
lise yıllarımda sahaflar çarşısından aldığım ikinci el bir kitap sayesinde tanıştığım ve müptelası olduğum fütürizm savunucusu şairdir. kitabın sonunda el yazısı ile "lili,beni sev." yazması canımı acıtmıştı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap