• 12 bolumden olusan bir basyapit.
    nana (anna karina) 22 yasinda genc bir bayandir.hayali aktrist olmaktir.filmlere ilgi duyar,plakcida calisir,parayi sever ve herkes gibi ihtiyac duyar.
    ancak olaylar hayalindeki gibi gelismez.unlu bir aktrist olmak isteyen nana kendini kaldirimlarda bekleyen bir fahise olarak bulur..
    godard tarafindan mukemmel anlatilmis bir dramatik oykudur.
    aklimda nana nin kendi mutlulugunu sorguladigi bolumde (8.bolum yanilmiyorsam) muzik kutusuna koydugu sarki esligindeki dansiyla kazinmistir.
    filmin muhtesem muzikleri kesilerek birden yerini sessizlige birakmasiyla unludur.
  • filmin basindaki ayrilik sahnesi gercekten cok etkileyici. godard, bir cafede ayrilik konusmasi yapan iki sevgiliyi gosteriyor ilk bolumde. bunda sasilacak bir sey yok. ancak, ikisinin de yalnizca sirtlarini goruyoruz. bir de arada bir aynaya yansiyan siluetlerini yakalayabiliyoruz. bir veda konusmasinin, aslinda sirti donuk bir konusma oldugunu anlatmak icin mukemmel bir dil bulmus adam. basarili yani.
  • bu filmin konusu aktris olmak için ailesini ve işini bırakan bir kadının kendini fuhuş batağında bulmasıdır demek çok haksızlık olur. artık kendi hayatını yaşamak isteyen, hayalleri uğruna fedakarlıklar yapan idealist bir kadının kendi ayakları üstünde durmaya çalışırken nasıl da düştüğünü anlatmaktadır demek daha doğru.
    filmdeki kurgu, müzik, montaj ve mizansen arasındaki uyum büyüleyicidir. ama bence en önemlisi cinematographydir. kameranın hemen hemen her hareketi bir anlam taşımaktadır. mesela filmin neredeyse hiçbir karesinde nana başka bir karakterle tam ve net olarak beraber görünmez. çünkü film nana'nın dünyasını anlatır. 7. bölümün sonunda raul ve nana aynı karede net olarak göründüklerinde bunun anlamı raul'un nana'nın dünyasına girdiği ve onu değiştireceğidir. bunun gibi pek çok örnek verilebilir.
  • tipik bir godard filmi denebilir, zira yine kaydirmali cekimi ve hatta kameranin butun mekanda donmesini izler seyirci. "elimi kaldiriyorsam bundan ben sorumluyum" der nana ve godard yine kendi usulunde didaktiktir.* kamera oyuncuyu gormek zorunda degildir, anlatim teknigiyle herkese meydan okur godard ve yine cok basarili bir film yapmistir.
  • fr. hayatını yaşamak
  • o vurucu muzigini michel legrandin yaptigi film.
  • nana kafedeyken, silah sesleri duyuldugu vakit kameranin cevrinmesine kosut bir bicimde silah sesleriyle (taramali deniyor sanirim) uyumlu bir sekilde sicramali kurgunun (jump cut) kullanildigi film..
  • anna karina'yı olabilecek en hüzünlü halleriyle görebileceğimiz godard filmi. une femme est une femme'ın, karamsarlığın dibine vurmuş hali.
  • godard'ın "kadrajın içindekine değil,dışındakine yoğunlaş" mottosu bir elde,diğer elde güzel montaigne vecizelerini yakalayıp yazmak için bir not defteri ile seyredilmelidir.bir insan "şu an gülümseyemeyeceğim,çünkü hiç mi hiç içimden gelmiyor"u gözleriyle nasıl bu kadar naif ve açık bir şekilde anlatır anna karina'dan öğrenilir.o uzun sekanslara dalmanın tek sebebinin anna'nın güzel yüzü olduğu anlaşılır.
  • une femme est une femme'deki jules et jim gondermesinin filmin 12. bolumunde de devam ettigi, , beton gibi bir sona sahip, müziklerinin ise sözlüklerdeki tek karsılıgı "hüzün" olan film. hayatını yasamak..
hesabın var mı? giriş yap