• christopher reeve'in dikine durabildiği son filmlerinden biridir.
  • mark hamillin de tutucu bir kasaba rahibi olarak gözüktüğü bir film.
  • john carpenter hastası olmama rağmen az evvel izleme fırsatına ulaştığım ve 'niye daha önce izlemedim ulan bunu ben' diye yakınmama neden olan filmdir, harikadır..
  • başlarında son derece güzel bir gerilimi yakalamışken, zamanla etkisini yitiren bir filmdir. ayrıca the simpsons'ın bir bölümünde* bu çocuklar da canlandırılmıştır.
  • izlediğim en başarısız carpenter filmlerinden. sadece dark star bundan daha kötüydü sanırım.

    bu filmi diğer carpenter yapıtlarından ayıran öğelerden biri kurt russell'ın rol almamış oluşu. bunun dışındaki diğer bir trademark olan sikko sintizayzır müzikleri ise atlanmamış.
    film süresince akılda kalacak tek bir güzel dialog olmayışı yanında tek bir şiirsel görsellik yakalanabilmiş sekans da yok. insan bu filmin in the mouth of madness'ın yönetmeninin elinden çıkmışlığına hele hele aynı sene çıkmışlığına şaşırmadan edemiyor.
    spoil etmemeye çalışarak minik bir özet yaparsak;

    midwich kendi halinde bir amerikan kasabasıdır. günün birinde derinden gelen bir vızıltı duyan kasaba sakinleri hemen hemen eşzamanlı olarak bayılırlar. 6 saatlik uykularına neyin sebep olduğu bilinmemektedir. kasabaki bağyanlar tam 9 ay 10 gün sonra birer çocuk dünyaya getirirler. olaylar gelişir.

    gördüğünüz gibi senaryosuyla 7.sanatın en iyilerinden biri olmaya aday. bunun yanına kirstie alley'in ihtişamlı seviyede kötü oyunculuğu (roddy piper'ı bu bağlamda egale etmiştir) ve yukarda bahsettiğim diğer öğeler de eklenince film global anlamda kötü olmasa da carpenter normlarında kötü bir üretim olmuş.

    filmin 60larda çekilmiş bir orijinalin remake'i olduğunu belirtmeden geçmeyelim. razzie award adayıymış en kötü remake dalında.
  • remake'ini bilemeyeceğim amma 60 versiyonu gerilimi gayet tadında verip giderken,ihtimal odur ki yönetmenin sıkılmış olması yüzünden 75. dakikada zartdadanak bitiyor.aslında zartdadanak yerine bir biçimde yansıma kullanmam lazım ama onu yazarsam serin bir sonbahar sabahı spoiler vermiş olurum gadasını aldığım,madasını aldığım.olaylar tam gelişecek,finale doğru yürüyoruz derken yolun üstüne çukur açan yönetmen bizi bugün bile klişe sayılamayacak bir finalle avlıyor.izlenesi bir film,aksiyon olsun makara dolsun diye ekstradan on beş-yirmi dakika uğraşmamış yönetmen ama şahsi kanaatim uğraşsaymış daha da iyi olurmuş.
  • çocukluk dönemimin kabusu olmuş amerikan filmi. böyle 10-12 tane veledin gözlerinden ışık çıkıyordu, karşısındaki elemanların düşüncelerini okuyabiliyordu falan.. bu çocukların ana rahmine yerleştiği anda bütün kasaba bayılmıştı.

    lan şimdi bile tırt oldum.
  • senaryosu düşünüldüğünde güzel şeyler çıkabilirmiş, ancak bir türlü başaramamışlar.
    --- spoiler ---

    filmden hatırladığım sahne ve hayatımda hep aklıma gelmiştir. bir beyin okuma sahnesinde bir nesneye odaklıyordu beynini böylelikle düşündüğü şeyi anlayamıyorlardı. (tam hatırlamıyorum) mesela biri sizin beyninizi okuyabiliyor. karşısında kırmızı bir duvar düşünüyorsunuz ama sadece bunu düşünüyorsunuz. o zaman ne düşündüğünüzü asla öğrenemeyecek.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap