in the mouth of madness

• asmısh film adamın iki kez kabusundan uyanma sahnesi fenadır...hep yayınlanmalı hep izlemeli
• filmin sonunda linda styles'in kitabi okurken olaylarin real time cereyan etmesi $ok ediciydi .
  
  "did i ever tell you my favorite color is blue?" .
  
  yonetmen john carpenter ..
• bisikletle sağdan tin tin giderken yavaşça kafasını çevirip kahramanımıza o seksi bakışı atan arkadaşa saygılar sunmamızı elzem kılan film.
• o filmdeki kasaba falan buram buram stephen king kokuyordu.bu yüzden uzun süre filmin senaryosu stephen king'in sandım.
• acayip bi film
  "sen hiç sutter kane okudun mu?" sorusuyla gerebilen bi film
  filmdeki favori adamım beyaz saçlı , gıcırtılı bi şekilde bisiklet kullanırken geriye dönüp bakan adam
  gece yolda görsem korkarım
• film boyunca o kadar geriliyoruz ki, sam neill abimiz elden gittiginde biz de boku yiyecekmisiz gibi sinir strese bulaniyoruz. hele ki yukarida siklikla bahsi gecen beyaz sacli, bisikletli amcam, geceleri araba sürenlerin korkulu rüyasi olmaya devam etmektedir, hatirladikca ürpertmektedir.
• john carpenterın sutter caneden kastı stephen king imiş zaten.
• linda styles'ın sürekli delirip,yaratık falan olup sonra trent'in karşısına tekrar tekrar çıkışı,ama bunun trent tarafından hala normal karşılanışı,trent'in kadına hala "hadi burdan gidiyoruz" deyişi çok sinir bozucudur..bence styles'ın anlamsız gülümsemeleri bisikletli adamdan bile daha korkunç. motel sahibi bayan pickman ise şu ana kadar gördüğüm en rahatsız edici karakter.daha önce yaklaşık 20 kez görmeme rağmen dün gece izledikten sonra salondan odama koşarak geldim.
• john carpenter'ın bir korku filmi. ustaca işlenmiş senaryosuyla gördüğüm en başarılı korku filmlerinden biri. özellikle filmin sonu oldukça şaşırtıcı...
• john carpenter'in en iyi filmi, gerek yonetmenin icra ettigi klasik carpenter muzikleri, gerek sam neill'in muhtesem oyunculugu, gerekse de lovecraft hikayelerinden birebir tasvir edilmis canavarlari ... toplaminda mukemmel ...
  yapilmis en akilli filmlerden biri, senaryonun esnekliginden de yararlanilarak mantik hatasi olabilme ihtimali de yok edilmis. kurgu ve gercek arasindaki sinir cok zorlanmis, bu paralelde film izlerken degil, dusunurken korkutuyor.
  bir sekilde parantez icinde, kapitalizme gonderme yaparkende sutter cane'i bir pop-kulturune ve moda'ya dahil ediyor. dine yaptigi gondermeler de unutulmamali tabiki de.
  diger filmlerinde oldugu gibi bir anti-kahraman yani trent'i koyuyor filme, tabi karsiliginda da kahraman sutter cane'i.....
  do you read sutter cane?
  (bkz: sutter cane)
  
  ayrica belirtmek istiyorum ki, styles rolunde olan julie carmen, tommy wallace'in güdük filmi fright nightda da vampir hatunu oynamistir, yazik olmustur. sanirim bu carpenter ve wallace arasindaki dostluktan kaynaklaniyor olsa gerek^*