• yeni brezilya sineması’nın öncü yönetmenlerinden nelson pareira dos santos imzalı film bizdeki toplumcu gerçekçi filmleri özellikle de yılmaz güney filmlerini andırıyor. konu uzaktan yakından benzemese de iki coğrafyanın benzerliği, erkek karakterlerin saflığı aklıma umut filmini getirdi.

    film brezilya’nın kurak bir bölgesinde sığır çobanlığı yaparak, oradan oraya üç beş kuruş kazanmak için sürüklenen iki çocuklu, bir köpekli bir ailenin yoksullukla örülü hayatını anlatıyor. üst baş dağınık, seneden ancak bir kez eğlenebilen, en büyük hayalleri rahat bir döşek alıp yatabilmek olan aileden bahsediyoruz. hiç eşyaları yok ama duvarlarında da isa figürü eksik değil. sömürülen, ümitleri daha doğduklarında törpülenen insanların öyküsü benzer öykülerin yayıldığı coğrafyaları düşündüğümüzde mevcut durumlar içinde en evrenseli olabilir.

    filmi izleyenlerin önündeki en büyük engel benzeri konuları belki yüzlerce kez izlemiş olmanın verdiği ‘katılaşmışlık’. etkisi kaybolabiliyor bu yüzden. sırf açılış ve kapanıştaki plan sekanslar için bile izlenebilir.
  • film cinema novo akımının gerçekçi, minimalist filmlerindendir. yönetmen do santos filmi italyan yeni gerçekçi yönetmenlerin tekniklerini kullanarak gerçekleştirmiştir. film 1941-42 yıllarında geçer. başkahramanımız fabiano, karısı vitória, iki çocuğu ve baleia adlı köpeği ile brezilyanın kuzeyinde yaşayan yoksul bir sığır çobanıdır. yönetmen bu aile üzerinden çorak toprakların yoksul insanlarının toplu bir portresini çizer. film esnek bir olay örgüsü üzerinde ilerler ne olduğu kestiremediğimiz olaylarla devam eder tıpkı hayat gibi tesadüfiler olabilir. kıtlık, kuraklığın yüküm sürdüğü coğrafyanın açlık hikayesini izleriz. yönetmen sosyal adaletsizliği, toplumsal eşitsizliği, özel mülkiyet, devlet kuruluşlarına eleştiri oklarına tutar. yoksul aileyi ilk sahnelerle durumun ne kadar vahim olduğunu anlarız. aile yeni bir barınak için yola düşmüştür, çok acıktıkları için dinlenir, yemekleri az geldiğinde karınları doymaz, vittoria açlığın dürtüsüyle şiddet göstererek evcil hayvanları olan papağını aldığı gibi kafasını koparır. bu sahneyle açlığın nasıl bir şiddet ‘’estetiği’’ doğurduğunu anlar ve glabaur rocha’nın açlığın estetiği manifastosundaki haklı söylemleri savunuruz.. açlığın estetiğinden bir sahne daha: yakın dostları köpek insanlar için av yakalar baş üstüne çıkarılır. ama köpek hastalanıp tedaviye muhtaç kaldığında ise öldürülür. köpeğin bu son sahnelerinde sürekli çerçeve içi dikey çizgiler içinde gösterilmesi güzel çerçeveler yaratmış. köpeğin kameraya baktığı sahne yürek burkan nadir sahnelerdendir. filmde gerçekçi bir biçim kullanılmış kamera bazen unutulmuş gibi çekimler yapar. yönetmen kendi kültürel mitlerini, sıradan sokak yaşanıtısını, yerli halkın şarkılarını kaydeder. italyan yeni gerçekçilerin gerçekçi tarzından etkilenen yönetmen ayrıca fransız yeni dalgasının dönüşlülük(reflektif) yabancılaştırma tekniklerini de kullanır vittorai’nın en büyük hayali gerçek bir insan gibi yaşamaktır yani aç kalmamak yatakta uyumak ve çocuklarını okula göndermektir. yani bu coğrafyanın yoksul insan gibi yaşama isteği vardır sadece. film fabiano tesadüfi çalıştığı sığır çobanlığıyla biraz para kazanır ve ailesine üst-baş alır. çift ayakkabıya alışamaz, takım elbise içinde adam sürekli daralır böylece yönetmen modernizm ve gelenekselliğin çatıştığını gösterir. yerli kültüre modernizm zıttır. modernizm kıyafetleri standartlaştırıp tektipleştirip ve kültürü yok eder. aile filmin başıyla göç edip bir yere yerleşirken, filmin sonunda ise yine göç eder bu sefer şehre(kırsalın korktuğu yere) göç başlar. aynı şekilde filmin sonunda ve başındaki müzikte el yapımı at arabasının çıkardığı rahatsız edici sestir. yönetmen bunu tercih etmesindeki sebep köy ortamının atmosfer sesinin en baskını bu sestir. aile okuma yazma bilmediği için hakkını da savunamaz. üst sınıf ailenin hakkını yer: böylece marksist bir sahne izleriz. filmdeki kadın karakteri erkekten daha güçlü ve daha mantıklı çizilmiş bu güzel bir durum. filmin bir sahnesinde, fabioano arta kalan domuz eti satmaya çalışan, devlet görevilisi fabianoyu görüdüğü gibi hemen vergi ister. devletin memuru az önce se-ks muhabbeti yaparken fabioano gibi yoksul bir insanı vergilendirmeye çalışır. böylece devlet aygıtının kimlerden emek kanı- vergi teri emdiğini görürüz.
hesabın var mı? giriş yap