• algının kapılarını kırmakla kalmamış, üstüne bir de kapıyı yapan marangozu dövmüş sonra da o marangoza bakarak jack daniel's'ını yudumlamış olan dost. galaksiler arası bir komplo nedeni ile kuzeyde bir yerlere düşmek yerine ıssız bir adaya düşmüştür.
  • “var”, güven veya ant içmek demektir. eski kuzey dilinde “væringjar” olarak biliniyorlardı. yaklaşık bir tercümeyle, "ant içmiş yoldaş" ifadesi, yunanlıların várangos diye çağırdıkları varangian’ın kelime anlamını az çok karşılar. ilk kez 839’da theophilus zamanında bizans varangianlarla paralı asker olarak anlaşır. sanırım imparator burada bir taşla iki kuş vurmaya çalışmıştır; hem ikide bir saldırıp baş belası kesilen kuzeylileri orduya katarak onlarla uğraşmaktan kurtulmaya çalışmış, hem de bünyesine dâhil ettiği kuzeylilerle bizans ordusunu daha da güçlendirmiştir. ancak ilk defa ii. basileos (basil porphyrogenitu) döneminde boy gösteren varangianlar, artık ordunun asal öğesi olarak temayüz eder. hatta kulluk pahasına gelirler. bizans fatihlerinin en büyüğü nam-ı diğer “bulgar kasabı” ii. basileos’un yönetimi artık bizans erkinin doruğudur. basileos zamanının bizanslı muhafızlarına itimat etmemektedir; zira imparator saraydaki yunanlılara güvenmenin vahim sonuçlarından payına düşeni fazlasıyla almıştır. bizans sağlam bir bürokrasiyle devam ettiği baki olsa bile, herkesin iyice kendi gölgesinden korktuğu bir ortamda insan bazen hiç tanımadığı yabancılara güvenebileceğini hissediyor. işte bu huzursuzluk ortamı özelinde sarayda yaşamanın en güvenli yolunun köksap misali yayılmış kuzeylilerden geçtiğinin farkına varır basileos. iskandinavlar hemen hemen imparatorun ihtiyaç duyduğu tipolojide adamlardır; yetenekli savaşçılar ve korkmuyorlar. eli her türlü savaşa yatkın vikingler aynı zamanda şıp diye kurdukları yaylarıyla yetenekli okçular ve teke tek dövüşmede kılıç ustalarıdırlar da. imparator alexios komnenos’un kızı, yani ilk kadın tarihçi anna komnena’nın aleksiad’ında dile getirdiği gibi, tüm istediği biraz huzur olan imparator sarayda omuzlarında taşıdıkları baltayla ortalıkta dolaşan yürekte en üstün bu varangianları özel koruması yapar. anlatılanlara bakılırsa çift taraflı baltalarla surlardan aşağıya inen varangianlarla haçlılar arasında gırtlak gırtlağa dile gelmez şiddette ölümüne çarpışmalar olmuş. ilerleyen safhada sokaklarda haçlılarla birbirlerini boğazlayan ve şehri savunurken ölen varangianları edward gibbon, “bizans’ın “en büyük umudu, varangian muhafızları’nın gücü ve ruhu” diye tersim ediyordu. yine de bir parantez açmakta fayda görüyorum. öyle ki, vikinglerin kendi mobil doğalarının durduğu yer kısmen macera ve genç bir iskandinav’ın hayata atılırken deneyimlemek zorunda olduğu denizaşırı bir deneyimin kesişimidir. içlerinde “dışarıda” kazandıkları parayı sermaye bularak kullanıp çiftçilik ve hayvancılık işine girmek için kullananlar da çıkmıştır. aynı ölçüde vikinglere savaşçı yaftası yapıştırmak bizi mesele için almamız gerekli virajı dönmekten alıkoyup, uzağına savurabilir. tabii ki bu adamlar profesyonel veya amatör eklemde militarize bir hava soluyorlar; tıpkı en az kendilerini savunabilecek kadar dövüşebilen kendi halinde bir ortaçağ insanı oldukları su götürmez. işte bunların iç içe geçmesiyle iştigal etmek sanırım belli bağlamlara bakıp kafamızı kaşımamızı mümkün kılar.
  • "bizanslıların rus diye adlandırdıkları viking kolundan, arap tarihçileri de varangian (vareng) diye söz etmektedir. toynbee'ye göre rus sözcüğünün nereden türediği konusunda en akla yakın tahmin, isveççe "rodher" yani başıboş, serseri, korsan anlamına gelen sözcüğe dayanmaktadır. (...) baltık denizi'ne de bu kaynaklarda varangian denizi dendiğini görüyoruz." arthur koestler - the thirteenth tribe

    [*ekili toprakları yoktur. tohum da kullanmazlar; yalnızca slavlardan yağma ettikleriyle yaşıyorlar. bir çocukları olunca babası kılıcını çekip, çocuğun önüne koyarak şöyle diyor: "ne altınım, ne de gümüşüm var. sana bırakacak bir servetim de yok. tek mirasım budur. sen de bununla kendi rızkını çıkaracaksın."] arthur koestler - the thirteenth tribe

    "902 yılında bizans donanmasında tam yedi yüz iskandinav denizcisi bulunmaktaydı. bir başka gelişme, ünlü vareng (varangian) alayının kurulmasıdır." arthur koestler - the thirteenth tribe

    (bkz: vareng), vareg, viking
hesabın var mı? giriş yap