*

  • 2003 yılında umag'ın düzenlendiği 10. adalet ve demokrasi haftası.

    "unutmayalım, unutturmayalım!"

    "sevgili dostlar, merhaba,

    insanoğlu, aklı erdiği günden beri gerçeklerin peşine düştü. kendi gerçeğinin, dünyanın gerçeğinin, evrenin gerçeğinin. bulduğu ortaya çıkardığı her gerçek, egemen çevrelerin çıkarlarına dokunduğu anda onulmaz acılar ve baskılarla karşılaştı. kimisi gerçeğin ardında durdu dimdik, susmadı; kimisi eğildi, sustu, adaletsizlik ve zulüm yol aldı o sessizlik üstünde.

    adaletsizlik ve zulmün hüküm sürmediği çağdaş bir toplum olmak istiyorsak eğer, kendi gerçeklerimizi bulup ortaya koymalıyız. terör, 60’lı yıllardan beri can almaktadır ülkemizde. ölüm acısını yüreğinde hissetmeyen ev kalmadı. acılarımız içimizi yakıyor. ama bu acıyla kavrulup susmamalıyız. birey olarak, toplum olarak ve devlet olarak, terörün ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmamız ve o gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor; gerçek bir yurttaş olmak ve çağına yaraşan bir ülkede yaşamak istiyorsak eğer.

    öldürülen aydınlarımızın bazılarının failleri, tetikçileri bulundu. bir kısmı mahkum da oldu. ama tetikçilerin arkasındaki kişi, kişiler, örgütler bütün bağlantıları ile ortaya çıkarılmadığı sürece, bu cinayetlerin hepsi faili meçhuldür ve faili meçhul kalmaya devam edecektir.

    sevgili dostlar,

    uğur mumcu, “biz unutkan bir ulusuz. olanları bitenleri çabuk unuturuz. bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur.

    ve bu olayların sorumluları, katilleri, kan içicileri, gizli örgüt şefleri, olaylar büsbütün unutulduktan sonra, bir yenisini, sonra bir başkasını yaratmak için pusuya yatarlar.

    1968 yılında, beyazıt meydanında sırtından kurşunlanarak öldürülen taylan özgür’ün katili bulunsaydı, devlet her olayın üzerine gidebilseydi, kan seli bugünlere dek uzanır mıydı?” diye sorarak, yıllar boyunca terörü ve terörün ardındakileri, bağlantılarını, ve destekleyenleri araştırmıştı.

    her cinayet onu derinden sarsmış, hem yitirdiklerimize yanmış, hem de onların yakınlarının acısını yüreğinde hissetmişti. ve toplumu bellek uyanıklığına davet eden şu satırları yazmıştı:

    “biz unutkan bir ulusuz. unutuyoruz olup bitenleri. unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana-babaları, kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz.

    unutmayalım, unutturmayalım!”

    sevgili dostlar,

    şimdi, bugün, uğur’un öldürülüşünün 10. yılında, öldürülen binlerce insanımızı unutmadığımızı ve toplumsal belleğimizi diri tutuğumuzu; uğur’un öldürüldüğü bu yere, onun anısına oluşturulan bu parka, “şimdi hep birlikte” olduğumuzu göstermek için bir heykel diktik.

    terörün aramızdan aldığı binlerce insanımızın, canımızın, bize ne kadar yakın olduğunu, her gün daha çok anlıyoruz. terörü yaratan, yapan ve destekleyenlerin ise her gün öldüklerini görüyoruz. heykelin kaidesinde işte bu yüzden ‘kimi ölüler bize ne kadar yakın, yaşayanların bir çoğu ne kadar da ölü’ yazılıdır.

    sevgili dostlar, şimdi bir dileğim var

    ruhunuz titreyerek, içiniz yanarak, insanlığa olan sevginiz tükenmeden, aklınızın yol göstericiliğinde soru sorarak, terörün aramızdan aldıklarını unutmadan, sessizce ve çoğalarak 10 yıl boyunca buraya geldiniz. bundan sonra da geliniz. bugün burada yaptığım bu konuşmadan sonra artık konuşmayacağım ve ben de yaşadığım sürece her yıl buraya sizlerle sessizce çoğalarak geleceğim.

    ama bir dileğim daha var. sessizliğimiz sadece bu günle sınırlı kalsın. terörün aramızdan aldığı insanların anısı önünde sesimiz suskun, içimiz buruk olsun. kalan 364 gün nerede olursak olalım, haksızlıklara, adaletsizliklere, yolsuzluklara, zulme, cinayetlere, teröre ve savaşa karşı çıkalım; gücümüz ve yüreğimiz elverdiğince.

    sevgimizi sevginizle birleştirirken hepinize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. sağ olunuz. "

    güldal mumcu

    ___
    http://www.umag.org.tr/anma/2003.htm
hesabın var mı? giriş yap